25 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR SATRANC¸ 12 AG^USTOS 2008 SALI BAKINCA Madalyanın İki Yüzü S ER D AR KIZIK Artık uluslararası küresel şirketlerin her konuda dünyayı şekillendirdiği bir süreçte gözler Pekin Olimpiyatları’nda. Aslında uluslararası büyük bir arenaya dönüşen olimpiyatlarda güçler çeşitli kategorilerde kendilerini sunuyor. Görkemli olimpiyat açılışındaki güç gösterisini bir yana koyalım. İğneden ipliğe günlük yaşamın her alanında tüketimi şekillendiren çokuluslu şirketler bu arenanın gerçek sahipleri. İşin sporcu ve yarışma bölümüne gelince; ülkeler aldığı madalya sayısına göre dizilecek, dolayısıyla burada da bir güç sıralaması oluşacak. Bunun anlamı kuşkusuz salt ülkelerin spordaki gücüyle, sporcu kalitesiyle belirlenmeyecek. Ülkelerin teknolojiden bilime gelişmişlik düzeyiyle örtüşecek bu sıralama. Diyeceksiniz ki örneğin atletizmde olduğu gibi gelişmemiş, üçüncü dünyanın yoksul ülkelerinin sporcuları nasıl çıkıyor o zaman kürsülerin tepesine? Doğrudur, ama genel kuralın geçerliliğini bozmaz. Bugün olimpiyatlarda yarışan sporcuların başarısının altında bizim ‘yetenek’ dediğimiz olgunun yeri gide gide küçülüyor. Bilim, teknoloji, laboratuvarlar, deneyler, kullanılan malzemeler öne çıkıyor.... Yine de biz konunun sporcular ve madalyalar yanına bakalım biraz, çünkü insanlık genellikle onu görüyor. Orada daha insani bir yan var. Geçen hafta Meksika Olimpiyatları’nda kürsüye çıkan Amerikalı siyahilerin ırkçılığa yönelik protestolarına değinmiş, insanlığın bundan ne denli etkilendiğini, ABD’deki ırk ayrımcılığının nasıl pazara döküldüğünü anlatmıştık. Konunun bu yönünde bizim için de insani bir boyut var. Pekin’de ülkemize ilk madalyayı kazandıran halterci genç arkadaşımız Sibel Özkan’ın yaşamöyküsünü okuyoruz gazetelerde. Bugüne değin Sibel’den habersiz olanlar ilginç bir yaşamöyküsüyle karşılaşıyor. Yetiştirme yurtlarındaki baskıları, dayağı öğreniyorlar. Bir çocuğun baskılardan kurtulmak ve güçlenmek için spora yönelmesini, verdiği mücadeleyi anlıyorlar. Güç koşullarda mücadele edip olimpiyatlarda gümüş madalyaya uzanmasını övgüyle karşılıyorlar. Ben de övünüyorum Sibel Özkan’la, gurur duyuyorum aynı ülkenin yurttaşı olarak. Ama tam da bu sırada aklıma diğer genç kızlarımızın yaşamları geliyor. Kaçak Kuran kurslarının yıkılan beton blokları arasında sıkışıp kalan, taze bir çiçekken ölüp giden kızlarımız... Yasaklar zincirinde spor yapmanın kurtuluş olacağını bile düşleyemeden, bunu bile hayal edemeden göçüp giden çocuklarımız... Henüz toprağa verileli bir gün olmasına karşın babalarının “Üzülmüyoruz, onlar şehit. Diskoda, balede ölmedi, Kuran kursunda öldü” dedikleri kır çiçekleri... Tecavüze uğrayan, ailelerinin bekâret kontrolüne götürdükleri fidanlar... Bu ülkede genç bir kızımızın kazandığı madalyanın sevincini yaşamak bile güç geliyor... DÜNYA onları konuşuyor A H M E T Y A Z I C I skinin, çağdaş kültüre en değerli hediyesi olan satrançta sporcularımız dünyayı dize getiriyor. Yaşıtları sokak aralarında top oynarken, onlar dünyayı mat etmeye çalışıyor. Gecelerini gündüzlerine katıp santranç tahtasında uyuyorlar. Bu çocuklar sayesinde 2 bin yıldır var olan branşta ülkemiz son 10 senede büyük gelişim gösteriyor. 1114 yaş gruplarında alınan Avrupa ve dünya şampiyonlukları da örnek gösterilebilir. Ama küçük Kasparovlar’ın hedefleri de hamleleri gibi çok büyük. Geldikleri yerde kalmayacaklarını belirterek 14 yaşında “Büyük usta” (Grand Master) olacağız diyorlar. Onların hedefleri bizleri bir yandan heyecanlandırırken diğer taraftan da gururlandırıyor. Artık uluslararası alanda biz de varız diyoruz. Şampiyon sporcularımız Vahap Şanal, Adem Ahmet Olçum, Cankut Emiroğlu, Atilla Köksel Yüksel, Cemil Can Ali Marandi’yle başarılarını ve geleceğimizi konuştuk. İlk olarak iki hafta önce dünya şampiyonu olan Vahap Şanal’ı tanıyalım... Vahap Şanal: Milli Eğitim Vakfı Özel İzmir İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencisiyim. Satrançla yolum ana okulda kesişti. İlk olarak satrancı okulda seçmeli ders olarak görüyordum. Fiziğime ve zihnime uygun bir spor olduğunu düşündüm. Derslerimdeki başarı ortalamam arttı. 6 yaşında dünya 4.’sü olunca satranca ailemin desteğiyle devam ettim. 8 yaşında milli takıma girdim. Türkiye, Avrupa ve dünya şampiyonlukları geldi. 9 yaşında bugüne dek kendi yaşıtlarımla katıldığım tüm turnuvalarda şampiyonluk kazanınca ne kadar doğru bir karar verdiğimi gördüm. E Kendinize özel oyunlarınız var mı? V.Ş: Her oyuncunun kendine özel başlangıçları ve kombinasyonları vardır. Ben de iki şekilde oyuna başlarım. Antrenman sırasında kendime farklı kombinasyonlar hazırlıyorum. Oyunları çözüp kendime ait oyunlar çıkartıyorum. Ancak santranç emek ve çalışma gerektiren bir spor. Okulda öğle tatilinde dahi izin alıp eve gidiyorum. Antrenörümle birlikte 1 saat de olsa satranç çalışıyorum. Eğer ara verirsem gelişim sağlamam zor olur. İstediğim ve hedeflediğim noktaya ulaşmak için çok çalışmam gerekli. Matematik de sizce bir satranç mı? V.Ş: İkisi de hesap gerektiriyor. Matematikte sonuç belli ama satrançta sonucu ben belirliyorum. Ancak satranç oynamaya başladıktan sonra matematikte gözle görülür bir gelişim sağladım. Hayatımın her anında verdiğim kararlarda da bir sonraki hamleyi düşünüyorum. Sizce Türkiye santrançta söz sahibi mi? V.Ş: Bizim jenerasyon güzel başarılar getirmeye başladı. Küçük yaş gruplarında ilk 3 arasında yer alıyoruz. Rusya, satranca çok önem veriyor. İmkânlarımızı onların seviyesine ulaştırırsak daha çok arkadaşımız benim yakaladığım başarılara ulaşabilir. Babam özel antrenör tuttu. Maddi ve manevi olarak çok büyük desteği var. Diğer aileler de bu kadar duyarlı olursa satrançta dünyanın zirvesinde yer alırız. Santrançtan ilk kazandığınız parayla ne yaptınız? V.Ş: Benim her zaman yanımda olan, yurtiçi yurtdışı müsabakalarımda beni yalnız bırakmayan babama cep telefonu aldım. Tabii ki bu çok sembolik bir armağandı. İlerleyen zamanda daha çok şey kazandıracağım. Onların benden maddi anlamda pek bir beklentileri yok. Sadece uluslararası alanda ülkemi en iyi şekilde temsil etmem ve büyük usta olmam babama ve anneme verebileceğim en güzel hediyedir. CANKUT EMİROĞLU ADEM AHMET OLÇUM VAHAP ŞANAL CEMİL CAN MARANDİ ATİLLA YÜKSEL 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear