25 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR VOLEYBOL 12 AG^USTOS 2008 SALI PLAJA EPIRDEN DAMGASI CUMHUR ÖNDER ARSLAN pirden 2008 Beach Volley Türkiye Bayanlar Serisi Eğirdir Şampiyonası Isparta’da keyifli maçlara ve renkli görüntülere sahne oldu. Eğirdir Altınkum Plajı’nı tüm maçlarda dolduran voleybolseverler karşılaşmalarda sporcuları gönülden destekledi. Eğirdir’in nezih konaklama yeri olan Merci Otel’de Türkiye, ABD, Sırbistan, Estonya ve Romanya’dan genç ve tecrübeli sporcular kamp yapma şansı yakaladı. 17 yıldır plaj voleybolu için bireysel çabasıyla önemli işler yapan Hasan Epirden, bu branşta çıtayı kendilerine duydukları güvenle yükselttiklerini söyledi. Epirden, “Biz her şeyi yavaş yavaş yapıyorduk. Önümüzü göremiyorduk. Farlarımız nereyi aydınlatıyorsa oraya kadar gidebiliyoruz. Farlarımızın aydınlattığı yer bitince yeniden farlarımızı yakıyoruz. Yoksa sadece bir işi yapmak, hava atmak ya da rant için asla yapmıyoruz. Kendimize ayrı bir misyon seçtik. Dedik ki ülkenin en başta plaj voleybolunun tanınmasına ihtiyacı var. Bu ülkenin E ALTYAPI YETERSİZ “Altyapı ve üstyapılarda kulüpler birer birer kapanıyor. 3 büyük kulübün dışında voleybolda altyapı yok. Bunun için plaj voleybolunda çok kritik bir dönemdeyiz. İddia ediyorum; 3 yıl bana destek versinler; plaj voleybolunda ülke çapında lisanslı sporcu sayısını futbolla kafa kafaya getiririm. Ben çok rahat 35 milyon arası lisans çıkarabilirim. insanı, sporcuları, sporseverleri önce tanımalı. Tanıttırdıktan sonra sevdirmemiz gerekiyordu. Bunun için magazinsel bir boyuta uzandık. Daha fazla seyirci ve ilgi çeken bayanlar üzerine temellerimizi kurduk. Türkiye’nin bütün denizlerinde geniş bir coğrafyaya bu sporu götürdük” dedi. Bugüne dek 110 turnuva düzenlediklerini kaydeden Hasan Epirden, şöyle devam etti: “Çok zorluklar çektik. Ancak biz bunu gönül işi olarak yapıyoruz. Ben 365 gün plaj voleybolunu düşünüyorum. Normal insan 24 saatin 8’ini mesai yaparak geçirir. Ancak ben günün her saatinde bu sporu düşünüyorum. Kendimi zaman zaman motive ediyorum. İnsanın kendini motive edebilmesi çok zor bir şey. Ben bazı sabahlar aynaya baktığımda karşımdaki yüzün bir deli mi yoksa bir dahi mi olduğunu düşünüyorum. Ama hangisi olduğumu bilmiyorum. Bunu bilen varsa objektif olarak bana söylesin. Üzüldüğüm konu Türkiye’de hâlâ plaj voleybolunda tam bir birlik yok. Artık kimseden de bir beklentimiz yok, gölge etmesinler. Bu sporda değişik mevkilerdeki insanlar benim liderliğimi benimsemiş. Benimle birlikte gönüllü olarak bu olayın çatısı altındalar. Yaptığım 110 turnuvanın 94’ünde federasyona organizasyon başına 250 Avro para verdim. Bunlar büyük bir turnuva için yüksek bir para sayılmayabilr ama 90100 turnuvayı bir başınıza yaptığınız zaman büyük rakam ortaya çıkıyor. Beni yaşatan minik sponsorların desteği. Benim sırtımı okşamayan Voleybol Federasyonu’nun benden pay alması ağrıma gidiyor. Ama önemli olan saha etrafındakiler değil saha içinde olanlardır. 2 türlü sahanın içi vardır. Birincisi sahanın kendisi, ikincisi de saha üzerinde olup bitenlerdir. Önemli olan kimin ne oynadığı, kimin nereden nereye geldiğidir. Eskişehir’de bu organizasyonu ilk yaptığım zaman yanımda voleybolcu olarak 3 kişi vardı. Şu an bu rakam 5. Diğer oyuncuların hepsi bu spora yeni başladı. Acemi sporcular oynatıyor diye benle dalga geçtiler. Ben de ‘Bu oyuncuları siz 1 ay sonra görün’ dedim. Ben bir hocayım; bu spora 42 yılımı verdim. Bunun için de farklı görevlerde bulundum. Bir dönem başkanı olduğum kulübün aynı zamanda paspasçılığını yapıyordum. Biz voleybolun gizli kahramanlarıyız.” R A L L İ Biri dün, diğeri yarın; Finlandiya geçen haftaydı, Almanya bu hafta… Tatil sonrası başlangıçlar genel olarak bir ‘ısınma dönemi’ de taşır ama WRC’de bu düşüncede olursanız yandınız gitti; puan aslanın midesinde; dağarcığa koymak öyle kağıt üstünde göründüğü kadar kolay değil… Neler çekti Loeb ile Hirvonen, çevresinde sayılamayacak çoklukta göllerin bulunduğu Jyvaskyla yöresindeki o doyumsuz yollarda, yüksek ağaçlı ormanların yeşillikleriyle göllerin mavilikleri arasında… Bedensel güçlerinin uğraşını üst düzeyde tutmaya çalışırken psikolojik bir D Ü N Y A S I / Ş E V K İ G ÖK E R M AN leklerine kuvvet… Finlandiya’nın doyumsuzluğundan Almanya’nın asfalt yollarına gideceğiz bu hafta sonunda… Finliler bir ralli için her şeye sahip, Almanların yarışı ise biraz zorlama. Bizden önce girdiler takvime ancak yaptıkları yarış hiçbir zaman üst düzeyde bir yarış değil. En önemli yerleri geometrik şekilli virajların yer aldığı, eski zamanlarda tankların talim yaptığı yollarla şarap bahçeleri arasındaki bölümler. Loeb mü, Hirvonen mi?... Fransız asfaltta daha iyi, Finli kolay pes eden bir sürücü değil, ibre Loeb’den yana… Finlandiya’dan Almanya’ya savaştan da geçtiler… Aralarındaki fark 3 gün boyunca 10’lu saniyelerde dolaştı durdu; yeri geldi eşit derecelere bile imza attılar… ‘Rahat görünmeye çalışan’ Sebastien 14, ‘heyecanını gizleyemeyen’ Mikko, 4 özel etapta ‘en iyi zamanın’ sahibi oldu… Sonunda Loeb aldı puanları, aralarındaki fark 1 puana düştü. Tepedeki bu savaşın dışında bizler için önemli olan başka bir mücadeleyi de ilgiyle izledik. Castrol Fiesta Sporting Trophy’nin Finlandiya’daki 3. ayağında gençlerimiz önemli başarılara imza attı. Emre Yurdakul Can Erkal yarışta birincilik aldı, Burcu Çetinkaya Çiçek Güney klasmandaki birinciliğini korudu, Koray Muratoğlu Levent Özokutucu da unutulmamaları gerektiğinin mesajını verdi… Emre 45, Koray 46, Burcu 55. sırada finişe geldi; 99 ekibin katıldığı, 70 ekibin bitirebildiği çok zor ve zorlu bir yarışta… Gençlerimizin bi 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear