23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR FUTBOL ŞUBAT SALI BAKINCA Seba Niye Küstü? SERDAR KIZIK Efsane başkan, Türk futbolunun örnek yöneticisi, taraflı tarafsız bir çok futbolseverin övgüyle andığı Süleyman Seba, Beşiktaş’a kırgın olduğunu açıkladı. Çanakkale Beşiktaşlılar Derneği Lokali’nin açılışında “Beşiktaş’a bir küskünlüğüm var, bunu saklayacak değilim” dedi. Ardından da ekledi: “Artık futboldan zevk de almıyorum. Günümüzde futbolun bir esprisi kalmadı. Herkes birbirine laf atıyor. Eskinin bir güzelliği vardı. İnsan o dönemleri arıyor. Eskiden Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarında Şeref Stadı’nda kimse kimseye küfür etmezdi. Taraftarlar arada hakeme de gönderme yapardı. Artık gazete dahi okumuyorum...” Seba’nın açıklaması, hem Beşiktaş’ın hem de Türk futbolunun geldiği noktayı sergilemesi açısından çok önemli. Ancak bu sözlerin üstünde gerektiği gibi durulmadı, birkaç gazete ve televizyonda yer aldı o kadar. Yapılan değerlendirmenin önemini irdelemeden önce, bu büyük futbol adamının kimliğini, kişiliğini ve ne türden bir değerler sistemini temsil ettiğini anımsayalım isterseniz. Çünkü Seba’nın bugün geldiği noktanın altında o değerler sisteminin erozyona uğraması ve giderek yok edilmesi yatar ki, bugün yaşanan sorunları açıklayacak en tutarlı yaklaşımdır. Seba kimdir? Her şeyden önce Beşiktaş söz konusu olduğunda “Seba’dan önce, Seba’dan sonra” diye tanımlar büyük bir ölçüt... Dönemin paralı başkanlarının arasında, emekli memur maaşıyla zirveye seçilmiş bir isim... 8 yıl formasını taşıdığı kulübünü, 16 yıllık başkanlığı döneminde başarıdan başarıya koşturan, ancak gerçek büyüklüğün elde edilen şampiyonluklar değil, “Beşiktaşlılık” olduğunu anlatan, öğreten ve benimseten bir spor adamı... Kazandığı 5 Lig şampiyonluğu, 4 Türkiye, 4 Cumhurbaşkanlığı, 4 başbakanlık ve 6 TSYD Kupası’ndan, biri yenilgisiz ardı ardına alınan üç lig şampiyonluğundan önce, “Beşiktaşlı olmanın” önemini çizen gerçek bir Beşiktaşlı... Takım içişlerine kimseyi sokmayan, teknik direktörün işine karışmayan, bazı “amigo” kılıklıların takımla deplasmana gitmesine, yöneticiler ve futbolcularla yan yana gelmesine bile izin vermeyen bir başkan... “Şampiyonluk balosunu papatyalar yapsın” diyen Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi Semra Özal’a “Bu kabul edilemez. Beşiktaş halkın takımıdır ve kutlamasını onun önünde yapar” diyebilen bir kişilik... Galatasaraylısının, Fenerbahçelisinin ve diğer kulüp taraftarlarının da “saygı” duyduğu bir isim... Döneminde gerçekleştirdiği Akaretler Kulüp Binası, Fulya Stadı ve Kamp Tesisleri, BJK Plaza, Yeşilköy, Pendik ve Çilekli Tesisleri ve Beşiktaş Koleji’ni bugünkü yöneticiler gibi dönüp dönüp pazarlamamış, reklâm etmemiş bir başkan... Şerefli ikincilikleri, haksız şampiyonluklara yeğlemiş ve bunu taraftarın büyük bölümüne onaylatmış bir yönetici... Çanakkale’deki sözleri şaşırtıcı değildir aslında. Çünkü geçen yıllarda yayınlanan bir röportajında ne diyor anımsayalım: “60 yıl bu kulübün içindeydim. Ondan sonra çıkıp bana küfür ettirdiler. Ama ne oldu? Rüzgâr ekenler fırtına biçti. Küfürle gelenler, küfürle gitti... Beni istemeyenler, çıkmış ‘geri dön’ diyorlar. Millet yalaka olmuş...” İşte hem toplumsal kirlenmeyi, hem de bugün futbolda yaşanan çirkinliği böyle dile getiriyor yıllar önce Seba. Aday olmadığı ve başkanlığı Serdar Bilgili’nin aldığı kongredeki sözlerine bakar mısınız: “1984 yılında, ilk defa huzurlarınıza çıktığımda, kongre konuşmamın başında söylemiş olduğum sözleri hatırlatmak istiyorum: ‘Herkesi bir zaman için aldatabilirsiniz, bazı kişileri her zaman aldatabilirsiniz, ama herkesi her zaman aldatamazsınız!’ Ben kimseyi hayatım boyunca aldatmadım!.. 1984 yılında huzurlarınıza hangi heyecan ve duygularla gelmişsem bu gün de huzurlarınızda aynı heyecan ve duygularla başım dik, gönlüm rahat ve huzur içerisinde sizlere veda ediyorum!..” Şimdi daha iyi anlaşılıyor değil mi, Seba’nı küskünlüğü ve futboldan zevk almaması... Eposta:serdarkizik?cumhuriyet.com.tr İŞTE GENÇ ASLANLAR CUMHUR ÖNDER ARSLAN ‘Futbolcu fabrikası’ olarak tanımlayabileceğimiz Galatasaray altyapısı yine büyük bir başarıya imza attı. Sarı Kırmızılıların B Genç takımı, katıldığı turnuvada 35. Grupta şampiyon olarak yine adından söz ettirmeyi başardı. Cim Bomlu gençler bu zaferle İstanbul Şampiyonası’na gitmeye hak kazanırken, başarının altında çok özel bir ismin imzası var. O kişi teknik direktör Recep Yazıcı... 17 yılını Galatasaray altyapısına veren, Sarı Kırmızılılara ve Türk futboluna nice yetenekler kazandıran Yazıcı, ‘şampiyonluk koleksiyonu’na B Genç takımın başarısıyla bir yenisini ekledi. Biz de deneyimli teknik direktörle zaferin perde arkasını konuştuk. ? Şampiyonluğun öyküsünü anlatır mısınız? Grubumuzda şampiyonu olduk. Bu, benim Ali Yavaş’la beraber çalıştığımız 6. sezon da 6. şampiyonluğum. Grupta son maça kadar Beşiktaş’la çekiştik. Pendik, Kasımpaşa, G.Osmanpaşa, Tepecik ve Eyüp de şampiyonluğa hazır takımlardı. 20 maç oynadık, son karşılaşmada şampiyon belli oldu. Ve şampiyonla ikinciyi de biz tayin ettik. G.Saray, Pendik ve Beşiktaş son maça kadar kimin birinci olacağını bilmiyordu. Bizim en son evimizde oynayacağımız Pendik maçında alacağımız galibiyete göre her şey belli olacaktı. Pendik bizi yense bile Türkiye Şampiyonası’na gitmeye hak kazanmıştık ama ikinci olarak gidecektik. Bu kez Beşiktaş gidemeyecekti. O RECEP zaman da Beşiktaşlılar bize belki bozulacaktı: “19 maç kazandınız da son maç Pendik’i yenemediniz” diye kafalarında soru işareti olacaktı. Ama biz kazanarak hem düzgün bir maç oynadık hem de grubu namağlup bitirdik. Şimdi önümüzde bir İstanbul Şampiyonası var. Orada muhtemel rakibimiz diğer grubun birincisi F.Bahçe. Zaten onları istiyoruz. Daha sonra hedefimiz Türkiye şampiyonluğu. ? Üst üste gelen başarının sırrı nedir? Bu başarı bizim altyapıdaki sistemimizin bir ürünü. Ali Yavaş’la beraber başlatmış olduğumuz, Fatih Terim’le 1996 yılında altyapının temellerini attığımız sistemin ürünleri. Planlı, programlı ilerlemeyle birlikte istikrarın semerisini alıyoruz. Futbolcuları buraya çok küçük yaşta seçiyoruz. Onların dışında kadromuza kattığımız oyuncular nokta transferler. Örneğin; Altay’dan Semih Kaya’yı aldık. Direk milli takıma ve A takıma çıkabilecek bir oyuncuydu. Şu an sakat ama 1991 doğumlu olup A takımda oynayan Türkiye’deki ender isimlerden bir tanesi. A takımın Ankaragücü maçında 3 tane 1989 doğumlu oyuncumuz kadrodaydı. Harun, İlker, Erhan... Sistemimize kademeli girdikleri için A takımda oynayacak kapasiteye geliyorlar. Florya’yla altyapının çok yakın olması, A takımdaki yöneticilerimizin ve hocalarımızın bizlerle diyaloğunun çok sık olması, başımızda olan Ali Yavaş’ın bizlerle çok samimi ve yakın olması, teknik konularda önümüzü açması başarımızda bir sebeptir. ? Liglerde G.Saray altyapısında yetişen çok sayıda futbolcu bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Küçük yaşta özel futbolcuları seçme kapasitesine sahip hocalarımız var. Ben 17 yıldır buradayım. Sabri ve Arda’ların hocalığını yaptım. 5 yıl PAF takım deneyimim var. Çektirdiğimiz fotoğrafları saklıyorum. Resimlerde futbolcu olmayan isim yok. Şu an TFF 1. Lig’de ve Süper Lig’de hepsi oynuyor. Demek ki hem G.Saray altyapısına hem de Türk futboluna dürüst, kişilikli sporcular yetiştirmeyi başarmışız. ? Genç futbolcuları başarı için motive etmek zor olmuyor mu? Yetenekli oyuncunun seçimini yaptıktan sonra, teknik ve taktik eğitimlerini devam ettirip futbolcuları mental olarak hazırlıyoruz. A Takımda oynayan Uğur ve Arda gibi isimler bizim antrenmanlarımıza gelip, çocuklarımıza kendilerinin de oradan geldiklerini söylüyorlar. Çünkü onların da hocaları zamanında bizdik. YA Z I C I Altyapıyla üst yapısı arasında bağ başarıyı getiriyor. ? G.Saray’ın geleceği genç futbolcularda mı? A takımın emrinde olan bir altyapımız var. Bizden ne zaman oyuncu istenirse hazır olmak zorundayız. Her an A takıma hazır olan oyuncularımız oraya gittiklerinde bizi mahcup etmiyorlar. Benim görevim bitmedi. Ben 1991 grubundan çok ümitliyim. G.Saray’ın ve Türk futbolunun geleceğine damga vuracaklar. İleride Türk futbolunu geleceğe taşıyacak çok futbolcumuz var. Ben onlardan 6’dan fazlasının 7 8 civarında bir grubu A takımda görmeden bu işi burada bırakmayacağım. Onları Florya’da, A takımda, Ali Sami Yen’de ya da Aslantepe’de göreceğim ondan sonra yeni hedeflere bakacağım. Hedefler bitmez, hedef biterse hayat biter. Benim G.Saray’da her zaman hedefim vardır. 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear