Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR FUTBOL AĞUSTOS SALI SPOR POLİTİKASI Şenlik Başlıyor HİKMET ÇETİNKAYA Futbol bir gösteri oyunu... Türkiye’de futbol şenliği başladı... Süper Lig’de heyecan dolu haftalar, sürprizler... Peki hangi takım şampiyon olacak? Fenerbahçe mi, Beşiktaş mı, yoksa Galatasaray mı? Futbolda sosyal ve ekonomik gelişmeye baktığımızda başı Fenerbahçe çekiyor... Ardından Galatasaray ve Beşiktaş geliyor... Süper Lig’de İstanbul’da 5 takım, Ankara’da 4 takım var... Ege’de Vestel Manisa ve Denizlispor... İzmir’den Süper Lig’e katılan takım yok. İnsan kimi zaman soruyor: “Altay, Göztepe, Karşıyaka, Altınordu, İzmirspor ne oldu?” İzmir bir dönem futbolun beşiğiydi, şimdilerde adı sanı duyulmuyor... Kaan Ark’ın değindiği gibi bir futbol liginin ekonomisinin büyüklüğünü etkileyen faktörlerin başında rekabet, sahada oynanan futbol kalitesi, bir ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını ortaya çıkarıyor... 1950’lerden 2007’ye dek geçen sürece bakalım... Ülkemizde 57 yıldır siyasal erk salt Fenerbahçe, Galatarasay ve Beşiktaş’a ekonomik ve sosyal destek vermedi mi? Bağışlanan vergi borçları... Hibe edilen stat arsaları... Kamu bankalarından verilen krediler... ??? Spordaki çarpık gelişme Türkiye’deki öteki kurumlarda da var... Eğitimden sağlığa dek tüm kurum ve kuruluşlarda bu çarpıklığı görebiliriz... Eğitim ve sağlık nasıl ticarileştirilmişse spor da ticarileştirilmiştir... Yani kurumsal yapı oluşturulmamıştır... Özellikle Avrupa futboluna bakıldığında kurumsallaşmayı, işin içine eğitimin girdiğini görebiliriz... Türkiye’de ise bunun tam tersi!.. Sporda ve özellikle futbolda eğitim geri plana itiliyor, futbol ticarileştiriliyor... Taraftarlık bilinci de çok önemli... Kaan Ark ilginç bir saptama yapıyor: “Ülkemizin futbolu demografik ve ekonomik dağılımında 80 yıl öncesine geri dönmüştür.” Türkiye’de Süper Lig’de oynayan Anadolu takımlarının ekonomik gücü neredeyse hiç yok... Elbet Manisa Vestel bunların dışında. Sivasspor, ekonomik güçlük içinde. Denizlispor, Rizespor, Gaziantepspor, Bursaspor da öyle. Doğru dürüst transferler yapamıyorlar. Türkiye’de futbol nereye gidiyor? Bu soruya yanıt ararken birden Serdar Kızık’ın ilgili yazısı aklıma geldi: “Irak ve Futbol.” Emperyalizmin işgali altındaki Irak’ta, futbol eskiden de çok önemliydi... Kan gölünün ortasında yaşayan Irak halkı, Asya Futbol Şampiyonu oldu... Irak Ulusal Takımı önce Avustralya’yı yendi, Umman’la yenişemedi ve grup lideri oldu... Çeyrek finalde Vietnam’ı eledi, yarı finalde Güney Kore’yi devirdi... Bağdat sokaklarında halk coştu. Sünnilerle Şiiler kucaklaştı... ??? Final maçı Suudi Arabistan’laydı. Onları da yenip, Asya Kupası’nı kazandı. Serdar Kızık’la Milas Ören’e giderken sormuştum: “Iraklı futbolcular ülkelerine dönmediler değil mi?” Serdar “hayır” diye yanıt verdi ve ekledi: “İnsanlık tarihinin en kanlı süreci Irak’ta yaşanıyor. Ne yazık ki ülkelerine gidip, bu sevinci Bağdat caddelerinde yaşayamadılar...” O anda hüzünlendim... Emperyalizme lanet okudum... Iraklı futbolcular işgalin acısını futboldan çıkarmışlardı ama hiç de mutlu değillerdi... Tenisin ‘zorlu’ turnuvası TED T ED Open tenis turnuvasına ilk defa katılan Türk tenisçi olan Ergün Zorlu, ilk maçında Alman Zverev önünde maça çok iyi başlamasına rağmen rakibinin tecrübesine yenik düşerek maçı kaybetti ve elendi. Maçın hemen sonrasında konuştuğumuz Zorlu, mağlubiyetin üzüntüsüne rağmen sorularımızı içtenlikle yanıtladı. Nasıl bir maç oldu? Zor bir maçtı. Rakibim zaten iyi bir oyuncuydu. Turnuvanın 6 numaralı seri başıydı. Maçın zor geçeceği belliydi. İyi bir servis oyunuyla maça giremedim. Genel anlamda oyun ortadaydı. Ancak rakibimin servisini kıramadım. Kendi servisimi de kırdırınca böyle bir skor ortaya çıktı. Maç boyunca genelde dip çizgide kaldınız. Bu sizin oyun stiliniz mi yoksa rakibin pozisyonu mu file önüne gelmenize imkan vermedi? Toprak kortta çizgide, sert zeminde ise daha saldırgan oynuyorum. Ancak rakibin solak olması ve iyi servis atması oyunumu olumsuz etkiledi. Çünkü atak yapacağım yerde rakibin daha güçlü olabiliyor. Bir ara kendi kendinize kavga eder gibiydiniz. Her maçta bu kadar agresifmisiniz? Bazen böyle olabiliyorum ama bu maçta çok şanssızdım. Vurduğum toplar netten auta gitti. Kritik yerlerde çok şanssız puanlar verdim. Bu da konsantrasyonumu bozdu. Bunun neticesi olarak kızgınlığımı dışa vurdum. Maç sırasında tribünde, “kendi kendini yiyor” yorumları yapıldı... Safin ve Federer gibi tenisçileri izlediyseniz, onlar bile zaman zaman bağırarak ve raketlerini yere atarak, kendilerini kaybediyorlar. Bu tepkiler, maça geri dönmek ve kedini toparlamak için yapılır genelde. Şu anda 22 yaşında bir tenisçi olarak ilerde dünya klasmanında nereye gelmeyi hedefliyorsunuz? Klasmanda 860 numarayım. Bunun benim yerim olduğuna inanmıyorum. Daha iyi yerlere gelebilirim ama bunun için çok turnuva oynamak gerekiyor. Buraya gelen sporcular, yılda minimum 25 hafta turnuva oynuyorlar. Ben ise 10 hafta oynuyorum. 23 yıllık planlı bir çalışmadan sonra en azından burdaki isimler kadar iyi olabileceğime inanıyorum. Evsahibi tenisçi olmanızdan dolayı TED Open’a ayrı bir önem veriyordunuz sanırım... Bu benim katıldığım ilk TED Open’dı. Onun da biraz heyecanını yaşadım. Güzel bir deneyim oldu. İnşallah ileriki TED Open’larda daha başarılı sonuçlar alırım. Biraz daha çok turnuva oynarsam oralara gelebileceğime inanıyorum. Daha önümde çok verimli olabileceğim 34 yılım var RÜZGARINIZ BOL OLSUN Dünya Slalom Windsurf Şampiyonası bugün Alaçatı’da başlıyor. Sportworks tarafından organize edilen şampiyonaya dünyanın en iyi windsörfçüleri katılıyor. Amerika, Japonya, Avustralya,Yeni Zelanda, İngiltere, Danimarka, İsviçre, Almanya, Yunanistan, Fransa, İtalya gibi 25 ülkeden dünyanın en hızlı ve iyi 64 sporcusu erkekler ve kadınlar kategorisinde 45 bin Avroluk ödül için madalya mücadelesi verecek. Son zamanlardaki başarılı performansıyla göz dolduran Çağla Kubat da Alaçatı’da boy gösterecek. 5