Catalog

Siyah Çoraplılar’dan Sarı Kanaryalar’a A LTA N AYA N O Ğ L U C SPOR FUTBOL MAYIS SALI SPOR POLİTİKASI Ödül H İ K M E T Ç E T İ N K AYA On gündür İstanbul dışındaydım. Önce İç Anadolu, ardından Akdeniz ve Ege, İzmir TÜYAP Kitap Fuarı... Bir dönemin yıldızı Göztepe amatör kümeye düşmüştü... Ben Altay’lıyım!.. İzmir’de önce Karşıyaka’da, ardından Göztepe’de oturdum yıllarca... Sabah evden çıkıp Göztepe durağına indiğimde pek çok futbolcuyla karşılaşırdım... Güler, Gürsel, Nevzat, Halil, Fevzi, Mehmet, Nihat... Adnan Süvari teknik direktörüydü Göztepe’nin... Alsancak Stadı’nda olurdu maçlar... Kalede Ali olurdu hep!.. Göztepe’nin amatör kümeye düşüşüne çok üzüldüm... İzmir’den bir takım Turkcell Süper Lig’de yok. Altay, Karşıyaka, ikinci ligin A kategorisinde, Altınordu ise Üçüncü Lig Üçüncü Grup’ta top koşturuyor... Lacivert Beyazlı İzmirspor nerede? Ege’den iki takım Vestel Manisa ve Denizli... Denizli düştü düşecek!.. İzmir futbolu bir dönem çok güçlüydü. Altay, Göztepe, Karşıyaka rakiplere kök söktürüyordu... Yazık şimdi adı var sanı yok!.. Cumhuriyet Spor Dergi’de kaçıncı yazım bu anımsamıyorum... İstanbul’a dönünce Arif Kızılyalın odama geldi. Sevinç içindeydi... Arif’e sordum: “Bugün çok neşelisin...” Arif: “Abi, Türkiye Olimpiyat Komitesi Fair Play Konseyi’nin iletişim dalında ‘büyük ödülü’ biz aldık.” Cumhuriyet Spor Servisi... Abdülkadir Yücelman’dan bayrağı teslim alan Arif, çocuklar gibi şendi... Arif konuşmasını şöyle sürdürdü: “İlkeli bir yayıncılık yapıyoruz. Biz bunu yıllardır yapıyoruz üstelik. Bir duruşumuz var Cumhuriyet olarak. O da doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık. Hiç kimsenin, hiçbir kesimin sesi değiliz.” Arif’e sordum: “Spor sayfamız hep renksiz diye eleştiriliyor, sen ne diyorsun?” Arif: Dışarıdan bakıldığında belki biraz renksiziz... Belki de biraz donuk... Hatta transfer haberlerimiz televizyonların, radyoların, internet sitelerinin bile gerisinde... Antrenmanda şakalaşan futbolcuların fotoğraflarını da bulamazsınız sayfamızda... Ya da, Papermoon sohbetleri de çıkmaz manşetimize; taraflarca doğrulanmadığı sürece... Bakanın, Başbakan’ın işaret ettiği federasyon başkan adayının peşinden de gitmeyiz, görevinin başında birileri varken, koltuğa aday da aramayız... Ama dedik ya; bu bir gelenek. Ağabeylerimizden öyle gördük, genç arkadaşlarımıza da öyle öğütlüyoruz... Soru: “Bu çizgide ısrarlı mısın?” Arif: Israr edeceğiz bu çizgimizde... Gazete patronlarının “balon transfer haberlerini” savunduğu günümüz Türkiyesi’nde, imzayı atmadan hiçbir transfere “bitti” dememişiz, demeyeceğiz de... Hatta, meslektaşlarımız tarafından eleştirilmeyi göze alıp nisanın ortasında Fenerbahçe’nin Roberto Carlos’u getireceğini de yazmayacağız... Bir maç sonrası adrenalin patlamasıyla “Şerefsizler.. hırsızlar..” diyen genç yöneticinin, ertesi gün kendisini bile üzen o ifadesini de manşetlere taşımadık, taşımayı da düşünmüyoruz. Çünkü biliyoruz ki hiçbir baba, kahvaltı masasında oturan çocuğunun spor sayfasına göz attıktan sonra “Baba şerefsiz, hırsız ne demek” sorusuna muhatap olmak istemez... Biz de babaları, anneleri, siz Cumhuriyet bekçilerini üzmeme adına bu başlıklardan, sansasyonel habercilikten, kavga ortamından uzak durduk, duracağız da...Varsın “renksiz” desin birileri. Varsın “Roberto Carlos haberini niye kullanmadınız?” diye eleştirilelim, varsın Ze Roberto’ları, Hamit’lerle ilgili transfer haberlerini gazetecilik diliyle “atlayalım”... Dedim ya; Göztepe kümeye düştü... İzmir’de futbol can çekişiyor!.. Cumhuriyet de ödül aldı!.. İçimde hem sevinç hem de hüzün var... Dışarıda da ilkyaz coşkusu!.. 1 899 yılında Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü, 1902 yılında Kadıköy Futbol Kulübü adı altında kurulma girişimleri zamanın monarşik yönetimince engellenmiş bir camiaydılar yola çıktıklarında. Ardından monarşik düzenin zayıfladığı 1907 yılında Fenerbahçe Futbol Kulübü adı altında Ziya, Abdullah ve Necip beylerin çalışmaları sonucunda Moda Beşbıyık Sokak’taki evde kuruluşları gerçekleşti. İşte Fenerbahçe mucizesi böyle başladı. 1918’den 1923’e kadar süren işgal yıllarında çoğunluğu askeri ve tıbbiye gibi okulların öğrencilerini kadrosunda barındıran futbol takımı, yabancı güçlere karşı elde ettiği saha içi galibiyetlerle kendini tüm ulusa sevdirdi. Ve sonraları İstanbul Ligi’nin 192223 sezonunda yenilmeden, gol yemeden şampiyonluğu kazanan Fenerbahçe’nin bu başarısının eşi dünya futbolunda bile yoktur. Fenerbahçe’nin Kuşdili Lokali’nin 1923 yılında tüm anılarıyla birlikte yanması büyük üzüntü yaratmış, başlatılan yardım kampanyasına büyük Atatürk’ün emriyle İş Bankası 70 reşat altını vererek katılmıştır. Büyük Atatürk’ün bu emri Fenerbahçe sevgisinin göstergesidir. 10 Ağustos 1928 Cuma günü Dolmabahçe Sarayı’ndaki toplantıda Necmettin Sadak, Ruşen Eşref, Mustafa Necati isimli üç Galatasaraylı ve Sabri Toprak ile Vasıf Çınar isimli iki Fenerbahçeli arasında o gün oynanan maçın 33 berabere bittiğinin konuşulması üzerine, ‘’Zaten biz de burada üçe üçle berabereyiz, ben de Fenerbahçeliyim’’ demek yoluyla büyük Atatürk gönül verdiği kulübü göstermiştir. 35 spor dalında yüz yıldır faaliyet gösteren, ülkenin en büyük spor kulübü olan Fenerbahçe, üstünlüğünü sportif başarılarla kanıtlamıştır. Fenerbahçe’nin büyüklüğü spordaki başarıların yanında tesis zenginliği ile de ortadadır.. Kuruluşu üzerinden yüz yıl geçmesini, iki büyük rakibi gibi yüz yıllık çınarlar arasına katılmasını kutlarken, her yönetimin bu harçta payı olduğunu da unutmamak gerekir. Nice yıllara Fenerbahçe... . F.Bahçe tüm yurtta milyonlarca taraftarı bulunan ve yıllardır tüm spor dallarında başarılar kazanan kulüptür. Fenerbahçe Burnu’nda yanıp sönerek yol gösteren Fener, SarıLacivertli kulübün sembolü olmuştur. FB’li gençler Çanakkale’de yaptıkları müdafanın bir örneğini de Taksim Taşkışla Sahası’nda gösteriyorlar. Moda Papazın Çayırı’nda takım kuran Türk gençleri Rumlar ve İngilizlerle maçlar oynar. EPosta:hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr 5