Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C C A N SPOR BASKETBOL MAYIS SALI BAKINCA Arınma SERDAR KIZIK Dikkatinizi çekiyor mu? Futbolda yaşanan rezaletler ve suçlamalardan ötürü kamuoyunun tanıdığı aklı başında bazı isimler bile “Lanet olsun böyle taraftarlığa” deyip hayal kırıklıklarını yansıtıyorlar. Bir çeşit futboldan uzaklaşma hali. Geçen hafta Galatasaray Fenerbahçe maçındaki çıkan olaylara ve sezonun bütününe bakıp bu kirli ortamda şampiyonluk ve ligde kalma mücadelesinin ne ölçüde anlamlı olduğunu sorgulamıştık. Ardından da “Böyle futbol olmaz olsun” diye noktayı koymuştuk. Birçok futbolsever bu gidişten hoşnut değil, hoşnut olmaları da mümkün değil. Sevgisiz bir ortam söz konusu. Hatta kavga, dövüş, suçlama, karalama, hakaret ve aşağılama... Futbol olgusunun çevresinde dolaşan bu sevimsiz ve karanlık kavramlara bakar mısınız? Bir hafta boyu ne oldu? Yine karşılıklı suçlamaların dışında kocaman bir “hiç!” “Bundan sonra yaşanmasın” dilekleri ve “Gereken önlemler alınacaktır” avuntusu. Ligin son haftasına girerken yaşanan gelişmeler bir ölçüde “Böyle futbol olmaz olsun” tepkimizi haklı kıldı. Birçok takımı ilgilendiren kümede kalma mücadelesine yine “şaibe” bulaştı. Başarıları, örnek kişiliği ve dürüstlüğüyle bilinen Gençlerbirliği Teknik Direktörü Mesut Bakkal, Antalyaspor maçına 2 gün kala görevinden istifa etti. Ne oluyordu? Düşme hattındaki bütün takımları ilgilendiren önemli bir karşılaşma öncesi Bakkal niçin istifa etmişti? Acaba bir usülsüzlüğe, yanlışa, hatta şikeye boyun eğmemek için mi görevini bırakıyordu? Bu istifa geniş yankı uyandırdı. Denizlispor Başkanı Ali İpek, bu istifayı düşündürücü ve ‘şaibe yaratacak bir durum’ olarak nitelendirdi. Bu şaibenin ortadan kalkması için Gençlerbirliği’nin kazanmaktan başka yolu olmadığını savundu. Gençlerbirliği Kulübü Başkanı İlhan Cavcav ise İpek’in açıklamalarını yersiz ve yanlış bulduğunu, istifanın arkasında herhangi bir şaibe aranmaması gerektiğini söyledi. Peki bu durumda ne olacaktı? Sonuç ne olursa olsun ortada çeşitli soru işaretleri kalacaktır. Bu olumsuz tabloyu benimsemeyen futbolseverler uzaklaşacaktır. Yaşanan kirlilikten arınmadıkça kan kaybı sürecektir? EPosta: serdarkizik?cumhuriyet.com.tr Fenerbahçe Ülker finalde tat veriyor İ Ş B A K A N B eko Basketbol Ligi’nde şampiyonun isminin belli olmasına çok az kaldı. F.Bahçe Ülker ve Efes Pilsen kupayı müzesine götürmek için amansız bir mücadele içine girdi. 2 takım da bunu çok istiyor. Sarı Lacivertliler 100. yılını, Lacivert Beyazlılar ise 30. yılını taçlandırmak amacında... Bu nedenle şampiyonluğun anlamı bu sezon çok büyük olacak. Ancak ilk 2 maç geride kalırken ilginç bir tablo ortaya çıktı. Efes Pilsen gibi bir takım 20 geriye düşerken rakip potaya ilk maçta 52, ikincisinde ise 53 sayı atabildi. Bu da F.Bahçe Ülker’in ne kadar iyi savuma yaptığının bir göstergesi... Sezon başında Sarı Lacivertlilerin eleştirildiğini hatırlayalım önce... Ne deniyordu? “Bu takım çok hücumcu... İyi direnç gösteren takım karşısında bir şey yapamaz!..”, “Çok yıldız var, kesin kavgalar olur!..” Ama hiç de öyle olmadı... F.Bahçe Ülker Ömer Onan’ıyla, Basden’iyle, Solomon’uyla, Semih’iyle hatta İbrahim’iyle müthiş bir savunma mekanizması oluşturdu. Hal böyle olunca da finallerde Abdi İpekçi ‘dar’ geldi Lacivert Beyazlılara... Peki Türk basketbolunun en çok şampiyon olan (12), Avrupa’da herkesin ismini ezberlediği Efes Pilsen neden bu kadar dirençsiz çıktı? 2 maçı da izleyenlerin ortak görüşü, ‘ekolün’, F.Bahçe taraftarından etkilendiğiydi. Ama o en ateşli seyirciye sahip dediğimiz Panathinaikos deplasmanlarında kulağını kapatıp yüreğiyle oynayan, Moskova’da CSKA’yı şaşkına çeviren Efes Pilsen’in nasıl eli kolu bağlanabilirdi? İşte bu soruların yanıtlarını ancak yarın oynanacak 3. maçta bulabileceğiz. Lacivert Beyazlılarda ortak hedef bu karşılaşmayı kazanıp ibrenin yönünü kendine çevirmek... Koç Oktay Mahmuti de bunun bilincinde... Ama o takımının oyunundan memnun... 2. maçta alınan 6653’lük yenilgiden sonra şöyle konuştu: “F.Bahçe Ülker 13 sayı farkla kazanmasına karşın başa baş bir mücadele yaşandı. Son 2 hücumdan boş dönmesek belki biz kazanırdık. Daha iyi olacağız. Seri devam ediyor.” 2 takımın da şampiyonluğa olan inançlarını teraziye koyduğumuzda ise ağır basan Sarı Lacivert taraf oluyor. Bakın Oğuz Savaş ne diyor... “Takım olarak hepimiz şampiyonluğu çok istiyoruz. O kupayı bu seri sonunda kaldıracağız. Yaşlımızdan gencimize, deneyimlimizden deneyimsizimize hepimiz çok hırslıyız. Savunmamızı da oturttuk. Bunu devam ettirirsek zirveye çıkmamak işten bile değil... Şampiyon olacağız...” 10