Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR FUTBOL NİSAN SALI BAKINCA Yüzmede Devşirmeler ve Sürtüşmeler SERDAR KIZIK F İmzalar sahte olamaz Toplanan imzalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Ben dört oyla kaybettim, 102 tane oyum var. Bu oyların sorumluluğunu taşıyorum. Bu ortamda insiyatif almadım. Lafımın da altını çiziyorum. Polemik adamı değilim, siyasete karşıyım, kulüpçülüğe karşıyım, bölgecilik ve hemşehriciliğe karşıyım. Sokakta başım dik geziyorum. Bunu istiyor toplum. Onun için de potansiyel başkan adayı olarak görüyorlar. Ben bunu yapacağıma da inandırdım. Ama bu inandırdığım şeylerle dört oy geçemedim. Dolayısıyla demek ki insiyatif alsam 120’yi toplardım. Dolayısıyla her kim ki topladı ise bu imzalar vardır. Sahte değildir yani… Mümkün değil. Kimse bu imzalara sahte diyemez. Noterden geldiyse sahte denemez. Bu hukuka, notere saygısızlıktır. Noterler tepki göstermeli bu duruma. Onların onaylı imzalarıyla gönderildiyse doğrudur. Bunların mahkemelik olması bana göre yanlıştır. Prosedür başlamıştır bunun çalkantıları devam ediyor. Bunlara göğüs germek gerekiyor. Siz Futbol Federasyonu başkanı olsanız ve göreve gelir gelmez Bakan sizi istifaya çağırsa yeniden seçime davet etse, işinizi rahat yapabilir misiniz? Bu durumu kabul eder misiniz? Evet, derhal kabul ederim. Bu iş zorlamayla olmaz. Eğer öyle bir imza geldiyse başka yolu yok. Yok imzalar sahte, yok baskı altında atıldı gibi laflar olamaz. Böyle laf olur mu? O zaman demokrasiyi içimize sindirememiş oluruz. Ben 64 yaşındayım, demokrasi aşığıyım. Özerklik aşağıyım, topluma birşey vermek peşindeyim. Böyle birşey gelse ben seçildikten sonra isterse bir yıl, isterse bir ay, isterse bir hafta sonra hemen seçime giderim ve kendime güveniyorsam güven tazelerim. Siyasetin futbola bu kadar karışması hakkında ne düşünüyorsunuz? Siyaset kim? Hükümetin baskısı diyelim öyleyse… 3813 sayılı kanun. Bunu meclis verdi. Bu kanunun ruhu şu. “Gelin spor adamları.Biz değil, futbolu siz idare edin.” Bu kanunun yorumu budur. Bunu kim verdi? Siyasi bir iktidar verdi. Vermeseydi daha müdahaleci bir duruma getirirdi. “Siyasi iktidarın adayı” diye gösterildim. Kim gösterdi niye? Çünkü sizin listenizde Hasan Doğan vardı. O da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yakın arkadaşı olduğu için bu bağlantı kuruldu. .. Hasan Doğan düzgün bir işadamıdır. Kurulabilir ama ben Ayhan Bermek’im. Benim fikirlerim ortada, daha denenmedim. Sayın Haluk Ulusoy’un seçime katılması mümkün müydü peki?. Yasada oynamalar oldu.. Katılamayacaktı ama yasa değişti. Bir kanun var. Futbol Federasyonu başkanı yüksek tahsilli olmalı diyor bu kanun. Biz bunu da yozlaştırdık. Bu kanunun çıkmasına meclis karar verdi.Siyaset karıştı. Ne olursunuz futbolun içine siyaseti karıştırmayalım. Haluk Ulusoy da seçilirken siyasi bir olayın içine girdi. Karışmıyor mu siyaset? Ben başkan olsam karıştırmam. Sayın bakan ne diyor? “İhtilal yap” mı diyor? “Görevden al” mı diyor? “Demokrasi var, ancak denetim görevimi yaparım” diyor. Ben Bakan’korumuyorum. Ben 3813 sayılı kanunun ve Türk futbolundaki demokrasiyi korumak için konuşuyorum. Ayhan Bermek, Mehmet Ali Şahin meselesi değil bunlar. Eğer bunları kişiseleştirirsek Türk futboluna zarar veririz. Demek ki kanun ve kamuoyu ne kadar kuvvetli ki karışmak istese de karışamıyor. Bugün kamuoyu da, futbol kulüpleri de, gidişattan memnun değil. “Bu futbol federasyonuyla bu iş gitmez” diyorlar. Çünkü Futbol Fedarasyonu’nda çok önemli adamlar birbirini ardına istifa ediyor. Neyi müdafaa ediyoruz? utbolda kulüpler arasındaki arbedeleri yadırgarken, yüzme gibi seçkin bir dalda yaşananlar, gerçekten kaygı verici. Türkiye Şampiyonası’nın ardından, Fenerbahçe ve Galatasaray gibi iki seçkin kulübün birbirine girmesi anlaşılır gibi değil. Biz futbolcuların sürtüşme, kavga ve tavırlarını eğitimsizliğe bağlarken, yüzme gibi aklı başında, kültürlü, bilinçli ve eğitimli bir dalda yaşananlar düşündürücüdür. İki kulübün yöneticileri ve sporcuları, birbirlerini suçluyor. Olaylar Fenerbahçe’nin “Türk yüzme sporuna katkı yapacağı, dünya şampiyonaları ve 2008 olimpiyat oyunlarında Türkiye’ye madalya kazandıracağı” gerekçesiyle 3 Ukraynalı sporcuyu transfer etmesiyle başladı. 5 yıl beklemek yerine özel statüden yararlanarak, 20, 27 ve 32 yaşındaki 3 Ukraynalıyı Türk vatandaşı yapan Fenerbahçe’nin bu tutumundan başlayalım söze. Birincisi, devşirme yöntemlerle sağlanacak başarının anlamsızlığıdır. 70 milyonu aşmış, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede devşirmelerle sağlanacak uluslararası başarının anlamı ne olabilir? Kulüplerimizin işlevi, Türk sporunu başarıya götürmek için kendi varlıklarını harekete geçirmektir. Sporcu bulmak, yetenekleri keşfetmek ve bilimsel temelde yetiştirmektir asıl olan. Burada önemli olan Mustafa Kemal Atatürk’ün altını çizdiği gibi, “Ne mutlu Türküm diyene” yaklaşımıdır. Şimdi soralım, Türk milli formasıyla başarı beklenen bu 3 Ukraynalı “Ne mutlu Türküm” diyebiliyorlar mı, kendilerini Türk hissedebiliyorlar mı? Fenerbahçe, futbolda Ulusal Milli Takım Teknik Yöneticisi Fatih Terim gibi devşirmelere milli forma giydirme kolaycılığına kaçmamalıdır. Ayrıca Ukraynalı sporculardan ikisinin 27 ve 32 yaşında olduğu dikkate alınırsa, yaşlarının uluslararası rekabette sonuç alacak sınırı çoktan aştığı da bir gerçektir... Gelelim konunun diğer bir boyutuna. Fenerbahçe, erkek ve kadınlarda şampiyonluğu elde etmesinin ardından, aralarında sporcuların da bulunduğu 40 kişilik Galatasaraylı bir grubun tesislerini bastığını, çevreye zarar verdiğini savlamaktadır. Galatasaray ise savları yalanlamakta ve herhangi bir saldırı olmadığını, sporcularının asılsız suçlamalarla yıpratıldığını öne sürmektedir. Gerçeğin ne olduğu kuşkusuz önemlidir, ama daha önemlisi, gerilimin ve sürtüşmenin yüzme gibi seçkin bir spor dalında yaşanmasıdır. Bu kaygı verici tutum, kulüplerimize ve Türk sporuna yakışmamaktadır... EPosta:serdarkizik?cumhuriyet.com.tr 9