21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

C M SPOR MOTOR SPORLARI ŞUBAT SALI RENÇ KOÇİBEY İÇİN CAN İŞBAKAN otorsporunun efsane ismi Renç Koçibey... Başaramadığı, ulaşamadığı derece yok. Türkiye’de ilk ralliyi o kazandı. Hem de bir Anadol’la... Yıl daha 1968’di ve o pistlerde fırtına gibi esiyordu. 1976’da Murat 124’le Türkiye Rallisi’nde zirvede yer aldı. Bundan 8 yıl sonra da ünü ve başarıları Edirne’den dışarı çıkmaya başladı. Bu kez Balkanlarda şampiyonluğunu ilan ediyordu Renç Koçibey... Dünyanın en iyi Mitsubishi pilotu seçildi. Bunu başarmak hiç kolay değildi. İspat etti kendini o taraflı tarafsız herkese...Ve bu başarılarının yanı sıra dünyanın en zor rallisi olan Paris Dakar’a da 2 kez katıldı... ...Ve tarihler 9 Şubat 1993’ü gösteriyordu. İzmit yakınlarında Ali Sipahi Rallisi için toplandı birçok pilot... Amaç yol için not tutmaktı, yarışa hazır olmaktı. Ama ne olduysa o kara günde oldu. Duyanlar kulağına inanamıyordu. Renç Koçibey, geçirdiği bir kaza sonucu hayatını kaybediyordu. Bir efsane hayata veda ediyordu. Şimdi motorsporlarıseverlerinin en büyük amaçlarından biri onun anısını yaşatmak. Bunun için kollarını sıvayan isimlerden biri de Serdar Bostancı... Ford’un desteğini arkasına alan Türkiye eski şampiyonu, Ford Renç Koçibey Eğitim Semineri’ni kurdu. Yanına gazetemiz yazarlarından olan Şevki Gökerman’la birlikte Emre Yerlici ve Nejat Avcı’yı da alan Bostancı, gençlerin eğitilmesi için büyük bir çaba sarf ediyor. Bu yolda görüşlerine başvurduğumuz Serdar Bostancı, “İlk amacımız ralliyi tanıtmak. Tabii ki bunu Renç Koçibey’in anısını yaşatarak, onun hayat felsefesini öğrencilerimize aktararak yapıyoruz. Bugüne kadar bunu iyi bir şekilde yaptığımızı umuyorum” diye anlatıyor seminerlerin ana fikrini... Bu eğitim neleri içeriyor? Hiç motorsporları bilgisi bilmeyen bir kişi seminere katıldığında neler öğreniyor? Bostancı bu konuya şöyle açıklık getiriyor: “Ben dersimde pilotluk eğitimi veriyorum. Pistte nasıl davranılması gerektiğini, nerede doğru hareketlerin yapılacağını anlatıyorum. 8 saatlik bir eğitim süremiz var. İlk olarak teorik bir ders veriyoruz, anlatıyoruz. Daha sonra Şevki Gökerman copilot olmanın neler içerdiğini, ne gerektirdiğini öğretiyor. Ana fikrimiz rallinin nasıl bir yarış olduğunu belirtmek. Bunu yaparken neler yaşayacağınızı göstermek.” Bu işin konuşarak yapılan bölümü. Peki bunu pratiğe dökebiliyor mu pilot adayları? “Evet” diyor Bostancı ve devam ediyor: “Rallinin ana fikrini öğrettikten sonra soluğu İzmit Körfez Pisti’nde alıyoruz. Burada ilk olarak ben 1 tur atıyorum. Yanımda da öğrencimiz bulunuyor. Doğruları, yanlışları ve yapılması gerekenleri gösteriyorum. Daha sonra öğrenci direksiyona geçiyor. Yanında da bizim kurumumuzdan bir kişi bulunuyor. Biz de onları kuleden takip ediyoruz. Bu şekilde geleceğin pilotlarını yetiştiriyoruz.” Amaçlarının artık toprak piste geçmek ve burada eğitimlerine devam etmek olduğunu söyleyen Bostancı bundan da oldukça umutlu... Serdar Bostancı, eğitimlerinde günlük hayatta araç kullanmanın önemini de dile getiriyor. Ford Renç Koçibey Eğitim Semineri’nin dışında gençliğin koştuğu bir başka ‘okul’ da Volkan Işık’la ralliye ilk adım... Burada rallinin en ince detayları anlatılıyor. Tabii ki usta pilot Volkan Işık’ın dersleriyle. Son yıllarda ralliye olan ilgi eğitim seminerleriyle pekişiyor. Sokaklarda ‘yarışan’ gençler pistlere davet ediliyor. Profesyonel olma yolu açılıyor. Motorsporları sevenler için ne mutlu... Renç Koçibey gibi bir ustanın anısını yaşatmak da ayrıca alkışa değer... Bu arada cuma günü Koçibey’i Zincirlikuyu Mezarlığı’nda anıyoruz. Haydi ralliseverler... Gelin bir efsaneyi analım, onu yaşatalım... R A L L İ D Ü N Y A S I / Ş E V K İ G Ö K E R M A N 1993 yılının 9 Şubat’ından bir gün önce, Nisan ayında yapılacak Ali Sipahi Rallisi için harita üzerinde ön çalışma yapıyorduk. “Biraz nostalji yaşayalım, ralliyi 70’li yıllarda kullandığımız yollara, İznik yöresine taşıyalım” şeklinde bir fikir çıktı ortaya. Renç hemen atıldı “Ben bir taslak parkur çıkartayım, sonra üzerinde biraz daha kafa yorar son haline getiririz”. Kendisinden çok yararlandığım bilgili ve deneyimli bir arkadaşımdı; “Yarışmayacağım, artık İSOK için çalışacağım” diyordu… Çok sevinmiştim. Yıllardır O yarışçı, ben hakem, direktör, komiser ve yönetici olarak karşı kutuplarda yer almak sona ermiş, aynı hedefe yönelik birlikte çalışma zamanı gelmişti. Geç saatlerde ayrıldık İSOK lokalinden, ertesi gün akşam tekrar bir araya gelmek üzere... Yalnız çıkacaktı yola, yalnız O’nun Adı Renç’ti… dolaşacak, yalnız dönecekti. Yapabilir miydi?... Yapardı bal gibi… Neler yapmamıştı o günlere kadar… En sonunda da yapacağını yaptı… Ağzımız bir karış açık kaldı, yaptıklarını öğrenince... DilovasıGebze arasında, tepeye yakın yerde, uzun sol virajı içeriden kesen bir otomobil dümdüz giderse 200250 m. sonra ikinci solun sonuna ulaşıyordu. İleri sürülen görüşler ve raporlar, günün yorgunluğunun ve alınan şeker ilaçlarının akşam saatlerinde insanı bir an için de olsa uyutabileceği, bu uyuklama sırasında ikinci solda 2530 km/h hızla giden bir kamyona, oradan da yol kena rındaki duvara çarpılabileceği sonucunu doğuruyordu. Yoktu artık O… Çok mu zordu, hafif bir direksiyon hareketi ile durumu kurtarmak?... 25 yıldan fazla geçmişi olan spor yaşamında ne “u” virajlar dönmüştü, kiminde el freni kullanarak, kiminde sol ayak freniyle… Ama olmadı… Gazetemizde O’nun anısına yazdığım yazının son cümlesi hâlâ gözümün önünde “Bir şeyin kıymetini bilmek için kaybetmek mi gerek?..” Kıymetini bilebilmiş miydik acaba yaşarken?... En verimli olacağı bir dönemin son demlerinden bir bölümü aktarmaya çalıştım sizlere. Bir anı dağının küçücük bir taşını…. Işık içinde yat Renç, seni unutmak kolay değil… 23
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear