Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR BASKETBOL ŞUBAT SALI KOÇUM JERRY SLOAN benim için büyük şans Bu yıl senin ‘altın yılın’ olsa gerek. Müthiş bir sezon geçiriyorsun. Utah Jazz’a gelişinle birlikte neler değişti? M.O: Ben Detroit’te 2 çok güzel yıl geçirdim. Orada kalmam için de bana verebilecekleri en iyi teklifi verdiler. Ama orada bazı sıkıntılarım vardı. Daha sonra hangi takıma gideceğim konusunda titiz davrandık. Utah’ın çok iyi bir organizasyona sahip olduğunu ve Jerry Sloan gibi efsane bir koç tarafından yönetilmesi kararımızda etkili oldu. Jazz’a geldikten sonra Sloan’dan çok şey öğrendim. Ayrıca o son derece açık, dürüst ve istediği şeyi ağzında tutmadan söyleyen özel birisi. Onunla çalıştığım için kendimi şanslı hissediyorum. Bu sezon Utah’ta birçok maçı son saniyede takımına kazandırdın. Koç Jerry Sloan’ın setlerinde en önemli yer senin olmalı... M.O: Öncelikle kendime güvenimin her zaman tam olduğunu söylemeliyim. Burada takım arkadaşlarımın, kenar yönetiminin ve seyircinin de bana güveni var. Özellikle de Sloan’un 2 Utah efsanesi John Stockton ve Karl Malone’u bile zamanında eleştirmiş olduğunu düşünürsek onun bana duyduğu güvenin ne kadar önemli olduğunu anlarız. Şut atmadığım zaman bazen kenara bakıyorum ve onun yüz ifadesinden anlıyorum ki bana “Atsana be Memo! Sen sistem içinde her zaman atabilirsin” diyor. Bu gerçekten inanılmaz bir duygu. Aynı şekilde başta Deron Williams olmak üzere takım arkadaşlarım bana çok güveniyor. Bunun da etkisi çok büyük. Takım arkadaşlarınla aran nasıl? Maç dışında birbirinizle vakit geçirebiliyor musunuz? M.O: Detroit Pistons’ta olduğu gibi burada da müthiş bir arkadaşlık var. Chauncey Billups ve Richard Hamilton’ın benimle ilgili gazetelere verdikleri demeçlerle çok mutlu oluyorum. Ben Wallace da Salt Lake City’ye geldiğinde benzer sözler söylemişti. Utah’da Andrei Kirilenko zaten hemen karşımıza taşındı. Deron Williams ve ailesiyle de görüşüyoruz. Zaten ne zaman vakit bulsak hep bir araya geliyoruz. Geçenlerde Yeliz ve ben tüm takımı akşam yemeğine götürdük. Ondan önce de hep bir araya geliyorduk. Takım arkadaşlarım açısından 2 takımda da çok şanslıyım. Utah Jazz’ın play off’lardaki şansını nasıl görüyorusun? M.O: Biz genç ve yeni bir takımız. Son 2 sezondur Carlos Boozer başta olmak üzere Andrei, Matt Harpring, Gordon Giricek önemli sakatlıklar yaşadı. Bir arada doğru dürüst idman bile yapamadık. Bu sezon daha şanslıyız ve yaklaşık 23 ay beraber çalışma imkânı bulduk. Bu da hemen sahaya yansıdı. Playoff’larda eşleşmeler, sakatlıklar, 12 hakem düdüğü, kısacası her şey çok önemli. Bu kadar genç olmamıza karşın ben hiçbir rakibin bizimle eşleşmek istediğini düşünmüyorum. Zaten şimdi önümüzde 30’a yakın lig maçı var. İlk önce Kuzeybatı Konferansı’nı kazanmamız gerekiyor. UĞURUM 13 NUMARA NBA havasını ilk olarak Detroit Pistons’ta soludunuz. Çok iyi isimlerle birlikte forma giydin ve bir şampiyonluk tattınuz. Oradaki yıllarınız nasıl geçti? M.O: Detroit yıllarım çok iyiydi. Deneyimli oyuncularla oynadım ve onlardan çok şey öğrendim. Chauncey (Billups), Rip (Richard Hamilton), Big Ben (Ben Wallace), Corliss (Corlis Williamson), Uncle Cliffy (Clifford Robinson) gibi... Hepsi bana yardımcı oldu. NBA’in inanılmaz zor ve yoğun temposuna ayak uydurmak için onlardan çok önemli ipuçları aldım. Hepsiyle aram hâlâ çok iyi... Beni ne zaman görseler mutlaka birkaç dakikamızı ayırıp sohbet ederiz. Tabii ki o ekip çok özeldi... Kimse bizim şampiyon olabileceğimize olanak vermiyordu ama biz inanıyorduk. Benzer bir durum şimdi Utah’da var. Detroit Pistons kadar deneyimli değiliz belki ama hiçbir şey belli olmaz... Forma numaranız 13... İnternet siteniz bile “www.memo13.com.” 13 numarasına kimileri uğursuz der. Ama sizin için aynı durum geçerli değil galiba... M.O: Evet, ben uğursuzluğun uğuruna inanıyorum. 13 numara bana hep şans getirdi. Umarım böyle de devam eder. Sitemi de çok takip eden var. Özellikle de Jazz forumlarında hep sitemde çıkan haberlerden söz ediliyormuş. Bu da benim için güzel bir şey. Hidayet de bu yıl Orlando’da istediği sürelere ulaşmaya başladı. Onun ve diğer Türk oyuncuların NBA’deki geleceğini nasıl görüyorsunuz? M.O: Hidayet NBA’de benden daha eski. Yıllardır başarıyla Türkiye’yi temsil ediyor. Burada bir Türk olarak sahne almak çok farklı bir şey. Birçok insan Türkiye’yi hayatlarında ilk kez duyuyor. Bizim bu nedenle çok önemli bir misyonumuz var. Koskoca bir ulus için oynuyoruz. “Memo the Big Turk”, “Memo the Turkish Gunman” gibi sözleri ESPN’de ve diğer kanallarda duyunca mutlaka bir şekilde “Türkiye, Türk” ismi geçiyor. Hido’nun yetenekleri tartışılmaz. Zaten çok iyi bir NBA kariyeri var. Onun başarılı olması beni de motive ediyor. Sanıyorum ki tersi de onun için geçerlidir. Diğerleri için söyleyebileceğim ilk şey kesinlikle çok çalışmaları... Ben tatile gittiğim zaman bile çalışmadan duramam. NBA’de daha çok Türk oyuncusu olması gerekir. Bunu ABD’liler de bana hep soruyor ve merak ediyor. 14