Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C ‘ ‘ SPOR VOLEYBOL ARALIK SALI TURUNCUMAVİLİLER’İN GENÇ SPORCUSU ULUSOY İDDİALI Belediye ‘Fatih’i TARIK ERYİĞİT stanbul Büyükşehir Belediyespor’un Türkiye ve Avrupa’da başarılı olacak bir kadro kurmak istemesi sonucu yıllardır yaşadığı Ankara’dan ayrılarak İstanbul’a yerleşen ulusal voleybolcu Fatih Ulusoy, gösterdiği performansla alkışlanıyor. Geçen yıl ligi 2. bitiren Turuncu Mavili ekibin bu sezonki hedefi ise şampiyonluk. 3 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un başarısı için ter döken Fatih Ulusoy’la takımının durumu hakkında konuştuk. İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un bu yılki hedefi nedir? FATİH ULUSOY: İstanbul Büyükşehir Belediyespor’a geldiğim yıl hedefimiz ligi ilk 4’te bitirmekti. Ancak geçen yıl şampiyonluk yaşamak için bir takım kuruldu. Buna göre transferler yapıldı. Geçen yıl şampiyonluğu şanssızlık nedeniyle kılpayı kaçırdık ve 2. olduk. Bu sezon çok daha iyi bir takımımız var. Bu yıl mutlaka şampiyon olmak istiyoruz. Sadece şampiyonluk da değil, ülkemizi Avrupa’da iyi bir şekilde temsil etmek de istiyoruz. Başkanımız ve kulüp yöneticilerimiz bizden Avrupa’da başarı bekliyor. Bu yıl lige istediğimiz gibi İ 12 ‘ Türk voleybolunda bir altyapı sıkıntısı var. Bu konuda çalışmalar olduğunu da duyuyorum. Bir gençler ligi kurulma projesi var. Bu ligin kurulması genç oyuncular için çok yararlı olur. Türk voleybolunun önemli bir sorunu da yatırım eksikliği... Gönül ister ki ligdeki her takım voleybola büyük yatırımlar yapsın. Bazı sıkıntılar aşılırsa Türk voleybolu daha iyi olacaktır. ‘ başlayamadık. Bunda sakatlıkların da büyük etkisi oldu. Ben, Leandro ve Hüseyin sakatlandığımız için yeterince faydalı olamadık. Artık toparlandık ve takım olarak daha iyi durumdayız. Türk voleybolu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? F.U.: Türk voleybolu son 5 yılda çok fazla gelişme kaydetti. Uzun yıllardan sonra ilk kez bir Avrupa Şampiyonası’na katıldık. Bu havayı solumak çok önemli. O turnuvada gördük ki Avrupa voleyboluyla aramızda çok fazla fark yok. Onların da iki kolu iki bacağı var, bizim de. Aramızdaki tek fark tecrübe. Biz de yavaş yavaş bu tecrübeyi kazanıyoruz. Olimpiyatlara da mutlaka katılmak istiyoruz. Çünkü yeni yetişen nesile bir yol açmamız gerektiğinin farkındayız. Gelecekle ilgili hedeflerinizden bahseder misiniz? F.U.: Kulübümden, İstanbul’dan ve ortamdan çok memnunum. Ama görevimi tamamladıktan sonra mutlaka yurtdışında oynamayı hedefliyorum. Özellikle Rus Ligi’nde oynamayı çok arzuluyorum. Kariyerimi geliştirmek, daha çok şampiyonluklar yaşamak istiyorum. Aslında 2 yıl önce bir Rus takımından teklif almıştım. Henüz hazır olmadığımı düşündüğüm için bu teklifi geri çevirdim. Önümde bir aksilik olmazsa 810 yıl var. En doğru zamanı bekliyorum. Genç oyuncular özellikle son yıllarda takımlarda yer bulmaya başladı. Eski Arçelik’teki genç arkadaşlar diğer takımlara dağıldı. Umarım daha da iyi olacaklar. Çünkü hepsi yetenekli arkadaşlar. Ancak orta ve köşe oyuncusunda biraz sıkıntı yaşıyoruz. Fazla pasör çapraz yetiştiremiyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de altyapıya önem vermeye başladı. GÖRÜŞ Spor ve Eğitim DÜNYA BALTACIOĞLU S porcu deyince aklıma hep elit, bizi yurtdışında temsil edebilecek, sadece sportif anlamda değil, kültür olarak da Türklerin yüzünü yabancılara tanıtabilecek gençleri hayal ederim. Yurtdışında oynadığım yıllarda hep bunun hayalini kurdum. Hatta ülkeme döndükten sonra da bizi dışarıda temsil edeceğine inandığım voleybolcuların transferlerine hep yardımcı olmaya çalıştım. Amacım “İşte Türk voleybolcuları bu gençlerdir” diyerek gurur duymaktı. Hele son yıllarda önce kızlarımızın, ardından erkeklerimizin kazandığı sportif başarılar, hele hele erkek millilerimizin 2 kez üst üste Üniversiteler Olimpiyatlarını kazanmaları beni çok mutlu etti. Öyle ya milli takımımız üniversiteli, okumuş gençlerden kuruluydu. 7 YAŞ İDEAL Ancak şu günlerde beni oldukça endişelendiren bir sorun var!.. Eğitim ve sporun bir arada sürdürülemeyecek korkusu. “Bu kanıya nereden vardın” diyeceksiniz? Bakın biraz anlatmaya çalışayım. İlköğretim okul çağı spora başlama yaşıyla aynı döneme denk geliyor. Bu yaş, yani ilkokula başladığımız 7. yaş birçok spor dalında da spora başlangıç yaşıdır. Cimnastik, yüzme gibi spor dallarında başlangıç yaşı daha da düşüktür. Ancak biz yine 78 yaş gurubunu örnek alalım. Bu yaştaki çocuklar başladıkları takım sporlarında önce eğlence arar. Küçücük bedenleri ciddi, disiplinli antrenmanları kaldıramaz, yani öncelikle sporu sevdirmek ön plana çıkar. Yaklaşık 3 yılda spor adına bir şeyler öğrenir ve 10 yaşına geldiklerinde spor okulları denen öğrenme dönemini atlatır ve küçük ya da minik takım olarak isimlendirilen en alt yaş gurubunda lisanslı olarak kulüp takımlarına kabul edilirler. Bu sırada çocuklar 4. sınıf öğrencisi olmuş ya da 5. sınıfa geçmek üzeredir. İşte sporcular için en zor dönem bu yaşlarda başlamaktadır. Genelde 3 harfle ifade edilen OKS gibi liselere giriş sınavlarının hazırlıkları başlar. Hafta sonları dershaneler her yıl artan bir dozda çocukların karşısına dikilir. Hele günümüzün eğitim sistemine göre işler daha da yoğunlaşmaya başlamış ve hafta sonları açılan spor okullarına kayıt yaptıran veliler spor okullarıyla pazarlığa oturarak “Acaba bizim çocuk antrenmanların yarısına katılsa da kalan sürede kursa gitse olmaz mı” diye sormaya başlamıştır. SIRADAN SPORCULAR Eğitim gibi sporda da ilk başlangıç çok önemlidir. Yani temeli sağlam olmayan bir voleybolcu belirli bir yaştan sonra ne kadar çalışırsa çalışsın elit sporcu olamaz. Ya da eksiklerini düzeltmek için uğraşırken rakipleriyle mücadele etmeyi beceremez. Şimdi karşımıza gelecekte ciddi bir tehlike çıkıyor. Ya eğitimli ama yetersiz sporcular ya da becerikli ama kültür eksiği olan sıradan sporcular... Elbette ki arada istisnalar olacaktır, mutlaka bu bozuk düzeni aşacak akıllı, yetenekli, şanslı gençler de karşımıza çıkacaktır. Ancak şunu unutmayalım ki ülkemizdeki lisanslı sporcu sayısı zaten AB standartlarının çok gerilerinde kalmaktadır. Ancak daha da önemlisi Neslihan, Mehmet, Hidayet, Emre, Tugay gibi ihraç ettiğimiz sporcularımızın yerine yenilerinin yetişip yetişemeyeceği. Umarım eğitim ve sporumuza yön verenler bu tehlikenin farkına varır.