26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

ADNAN DİNÇER’LE FUTBOL ÖĞRENİYORUM Eposta:adnandincer?hotmail.com NEYMİŞ / ABDÜLKADİR YÜCELMAN Padişahım Çok Yaşa BEŞİKTAŞ’ı bırak futbolumuza bak!.. Çok değil 20 gün önce İnönü Stadı bir Macaristan zaferi gücünde futbolumuza altın harflerle kazınan başarıya şahit oldu. Liverpool tribünlerden taşan ulusal bir haykırışın sahaya yansıdığı artı motivasyonla coşan Beşiktaşlı futbolcular karşısında 21 kaybetti Benitez ve öğrencileri... Gerrard dışında gerçekten şaşkındılar. Orta sahada rakibini oynatmayan ve özellikle ikinci yarıda girdiği pozisyonlarla maçı kazanan Beşiktaş’ı, taraftarını, birlik beraberliğini ve tribün gücünü İngiltere unutmadı. Ama biz ise bu tatlı rüyadan hâlâ uyanmadık!.. Onların bir ata sözü var. Derler ki İngilizler bir işe başlarken... “Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir” Ve öyle oldu. Biz Türk gibi başlayıp Türk gibi bitiremediğimiz için onlar İngiliz gibi bitirerek ağır bir hezimeti futbol tarihimize bir kez daha 80’la yaşattı. Neden? Çünkü biz futbolu futbol adamları yönetsin derken endüstriyel futbol popülist yaklaşım lobisinin şakşakçılığıyla sadece parası olanların bu işe soyunmasına çanak açtı. Onlar da kendilerini çuha masada sanarak gereksiz restleşmelerle toplumu şaşkına çevirdi destekçilerle. Hatta bunu daha da ileri götürerek şimdilerde net tartışılan menfaat birlikteliklerinin kavgasına, futbol bölünmüşlüğüne ulaştırdı. Tutarsız yabancı transferiyle ülke futbolunun eğitimini göstermelik hale getirip iki topa vuranın kendini futbolcu sanan ve çağdaş futbola yabancılaşan nesil üretebildiler. G.Saray ve ulusal takım başarısı üstüne kurulan temelsiz binalar çöktü. Getirilen yabancı oyuncu ve teknik adamların gönderilip ödenmeyen paraları UEFA’da sorun olunca kaliteli yabancı gelmez oldu. Bu zinciri kendi adına kırmaya çalışan Aziz Yıldırım, Roberto Carlos’lu kadrosunu oluşturarak uzun yıllar sonunda Avrupa futboluna karşı Brezilya ve Güney Amerika ağırlıklı kadro oluşturdu. Bu takım şu anda iyi futbol oynamakta ve sahada gereğini yaparak rakiplere göre taktiksel başarı sürdürmektedir. Edu, Lugano, Alex, Vederson, Deivid, Appiah, Kezman, Aurelio, R.Carlos’un saha içi gücüyle Zico’ya teslim edildi. İşlerin iyi gitmesi Türk futbolunu ne kadar etkiler bilemem ama F.Bahçe olarak ulusumuz mutlu olacaktır. Oysa Delgado, Ricardinho, Diatta, Nobre, Bobo,Tello ve Higuain’li Beşiktaş beklentiden çok uzak futbol olarak. O zaman Liverpool mucizesine sahip olamayan futbolcular Anfield Road’da yollarını şaşırdı F.Bahçe yenilgisi ve hakem hatalarına çok ayrı bir tepki vererek takımı korumaya çalışan yönetimle federasyonun kavgası futbolcuları gerçek başarı alanı olan sahadan uzaklaştırınca Beşiktaş beklenmeyen bir yıkımla karşılaştı. Çünkü Siyah Beyazlıları uyum içinde takım oyunu ve taktik plana taşıyacak futbolcu az. Ertuğrul Sağlam yabancıların tümünden yararlanamadı. Kadro bütünleşemedi. Hastaya teşhis yanlış konuldu. 20 günde Kartal yere çakıldı sanki. Son Sıvasspor maçı ise tribünle yönetimin arasına kara kedinin girmesine neden oldu. O smanlı döneminde tek yetki tek mühür tek irade padişahın olunca emir kullarının “Padişahım çok yaşa” diyerek el etek öpmesi olağan sayılırdı. Bugün yine kendisini padişah sananların çevresinde oluşan görüntüler bizi bir anlamda Lale Devri’ne götürüyor. Çevresindekilere paye ve unvan dağıtan mühür sahibi ne dilerse yapıyor, kimse de ses çıkarmıyor. 84 yıllık Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde böylesi bir pervasızlık görülmemiştir. Kurumların başındakilerin görev kulu değil emir kulu olduklarını her gün gazetelerde, TV’lerde görüyoruz. Bu aymazlığa ne dur diyen var ne de karşı koyan. Kamu kurumlarında artık her şey iki dudak arasına sıkışmıştır. Kamu kurumlarında istifaya zorlananlar ya da kıyıma uğrayıp başka illere gönderilenlerin ardı arkası gelmiyor. Bir Futbol Federasyonu’muz var; ne kuş ne deve. Yasasına bakıp özerk diyeceğim ama milletin parasını ‘’Bu milletin değil bizim paramız’’ diyerek sahiplenen, diledikleri kişilere diledikleri milyarları dağıtan, sponsorlari çağdaşlık adına yutturdukları projelerle Türk futbolunun temelinde derin oyuklar açan, kendi oluşumunu meydana getiren kulüplere bile sırt çeviren bu federasyon kamu hizmeti mi yapıyor dersiniz? Bunun yanıtını Futbol Federasyonu’nun da diğer özerk federasyonların da mali denetiminden sorumlu kurumların araştırması gerekmez mi? Futbol Federasyonu hakkında açılan davalar, suçlamalar ve ihbarlar mahkeme raflarında beklerken en büyük bütçeli Futbol Federasyonu’nda geçimsizlik had safhada. Genel kurulda seçim için atılan 105 imza Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun raporuna karşın soğutuldu, kızgınlıklar ve tepkiler geçim zorunluluğuna takıldı. Medya ligdeki puan yarışına kendisini kaptırırken, F.Bahçe’nin Avrupa’daki başarılarıyla gerek Beşiktaş’ın gerekse G.Saray’ın iç sorunları federasyondaki çatışmayı G.SARAY KALLİ’YLE UĞRAŞIYOR Bir başka yanlış da G.Saray’da kendini gösterdi. Kalli’nin gelmesine tepki veren bir ortam yaratanlar başlangıçta yenilenen futbol ve başarılı çıkışa suskun kalırken hiç pozitif olmadı. Linderoth ve Lincoln iyi transferler olmasına karşın savunma anlayışı ve kaleci sıkıntısı yaşayan Sarı Kırmızılılar Hakan Şükür’ü kendine sorun haline gitirdi. ÖLÇÜ ULUSAL TAKIM Şenol Güneş’in gönderilmesinden sonra Ersun Yanal, Fatih Terim gibi değişimlerin sonucu bir dönemin başarılı oyuncularının arkası gelmeyince ulusal takım futbol faciası yaşadı. İsviçre skandalı bizim futbolumuz için çok itibar kaybı oldu. Cezamızı aştığımızı sandığımız bir süreçte beklenmeyen kötü futbol ve sonuçlar geldi. Bunun sıkıntısıyla yeni bir şans yakalayacağımız Norveç deplasmanına hazırlanıyoruz. Bu karşılaşmayı kazanmak gerekli. Çünkü artık futbolumuz ve futbolcularımız tartışılacak kadar değer yitirmiştir. Bu gidişi durdurmak ve yeni bir başarı kapısı aralamak zorunludur. Terim’in yeni kadrosu 12 yer dışında olumlu ve umut vericidir. Ancak kazansak da devamını getirecek ciddi önlemleri kendi iç futbolumuzda ve kurumsallaşmada adam yaratma değil, başarılı futbol eğitimi gerçeğinde aramalıyız. Futbol kavgasını özerklik adına yakışmayan şekilde sürdürmek ve sonuçta hakem hatalarına bağlamak su üzerine yazı yazmaktır. Gerçek futbol sahada oynanır ve futbolu iyi futbolcular oynar. İyi futbolcuları da iyi eğitim kazandırır. Futbolu bilenlere bırakırsanız işi çözersiniz. Ama tabii ki eyyam yapmadan!.. gündemden uzak tuttu. Oysa Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’la akrabası Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören arasındaki sürtüşme Liverpool maçından sonra sönüverdi. Bu arada Haluk beyin babası Saffet amca aileden Yılmaz Ulusoy’la ters düşünce Haluk beyin babasının yanında yer alması gerekiyordu ki Haluk bey ilk kez kendi isteğiyle ayrılmakdan hatta istifadan söz ediyordu. Ama Haluk bey için koltuk çok şey ifade ediyor, mühürü başkasına bırakması çok zor. Haluk bey kendinden başkasını pek düşünmüyor olmalı ki geldiği günden bugüne dek tam 7 başkan vekili harcadı. Mete Kılıç, Mekki Başak, Hadi Türkmen, Orhan Saka, Ata Aksu, Kemal Kapulluoğlu ve Şekip Mosturoğlu başkan vekilliğinden teker teker ayrıldı. Şimdi de Affan Keçeci sırada... Bugün, yarın o da ayrılmak zorunda kalacak. Hakem hatalarıymış, futbol sahalarında anarşi varmış, kulüpler sıkıntıdaymış falan filan... Haluk bey için bunlar fasafiso, Norveç maçını bekleyecek. Ulusal takım maçı kazanırsa (dileğimiz bu) gerisi kolay. Haluk bey kendi yöntemleriyle takımımızın moralini yükselterek kardeş takım Bosna Hersek’i de geçip Avrupa Şampiyonası’na gideceğiz. Ulusal takım Avrupa Şampiyonası’na giderken de ‘’Padişahım çok yaşa” alkışlarıyla federasyondan ayrılacak. Sayın Şenes Erzik onu Kuşadası’ndan sessiz sedasız getirdi ama benim bildiğim Haluk bey giderse ancak törenlerle, kurbanlarla gider. Eposta:ayucelman?cumhuriyet.com.tr SPORUN VE SPORCUNUN YANINDA 14
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear