26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

C G SPOR ROPÖRTAJ 29 AĞUSTOS 2006 SALI R E P U K SIMON İthal milli çözüm değil ENGİN KEHALE eçen hafta Türkiye’deki bir fuara sessiz sedasız bir futbol yazarı geldi. Hem de bazılarının şu ana kadar tarihteki en iyi futbol kitabı olarak gösterdiği “Football against the enemy” (Futbol asla sadece futbol değildir) kitabının yazarı Simon Kuper. 9 ay boyunca 22 ülke gezerek sefalet içerisinde gelmiş geçmiş en büyük futbol kitaplarının yazarı olduğuna inanmak güç. Artık en iyi otellerde kalıyor. Hosteller, yırtık kıyafetler 14 yıl önce başarıya giden yolda verdiği özveriden ibaret. Biz de başlıyoruz Simon Kuper ile söyleşimize: Dünya kupası sırasında, çeyrek finallerden önce yazdığınız bir makalede artık taraftarların birbirine benzediğinden, takımların da sıkıcı futbol oynadığından bahsetmiştiniz. Sizce Almanya’da milyonlarca yurttaşı olan Türkiye orada olsaydı durum biraz daha farklı, biraz daha keyifli olabilir miydi? Bence taraftarlar Dünya Kupası’na gidince farklı davranıyorlar. “Dünya Kupası’ndayım o yüzden yüzümü boyamalıyım, gülümsemeliyim ya da yanımdaki taraftarla fotoğraf çektirmeliyim” gibi bir düşünce var. Bu yüzden Dünya Kupası’nda taraftar olmak, Fenerbahçe ya da Galatasaray maçına giden taraftar olmaktan farklı. Ve aslında bu maçlara giden insanlar da farklı. Türkiye, Dünya Kupası’nda olsaydı burada izlediğimiz taraftarlardan daha farklı bir taraftar kitlesi Almanya’da olacaktı. Türkiyeİsviçre maçında çıkan olaylar yurt dışına nasıl yansıdı, siz bu olayları nasıl görüyorsunuz? Bence insanlar şok olmuştu. Çünkü maçtan sonra öyle davranmazsınız. Aynısı AlmanyaArjantin maçından sonra Arjantinli oyuncuların tavırlarında vardı. Maçtan sonra kavga çıkarmazsınız.Yenilirsiniz, çok kötüdür. Ve evinize gidersiniz. Hepsi budur. Bence Türk futboluna çok zarar verici. Tür KİMDİR 1 969 Uganda doğumlu bir İngiliz vatandaşı olan Simon Kuper, Almanya, Amerika ve İngiltere’de yaşadı. Bu ülkelerde futbol oynarken, çeşitli dergi ve gazeteler için futbolla ilgili makaleler yazdı. Konusu futbol olan bir kitap yazmaya karar verince 22 ülkeyi dolaşarak bilgi topladı. 9 ay süren çalışmaları sırasında farklı ülkelerden bidr çok teknik direktör ve futbolcuyla birebir görüşmeler yaptı. Birikimlerini enteresan hikayelere dönüştürerek ‘Futbol Asla Sadece Futbol Değildir’ isimli kitabını yazan Kuper, bu yapıtıyla dünya futbolunda büyük bir yankı uyandırdı. Edebiyat eleştirmenlerinin ‘yüzyılın en iyi futbol kitabı’ olarak değerlendirdiği bu eser Türkiye’de de ilgiyle karşılandı. ? kiye’de izlediğim taraftarlar öyle değildi aslında. Futbolcuların bu konuda biraz sorunları var sanırım.Agresifliğiniz sadece sahada olmalı. Biz suçlu olduğumuzu kesinlikle kabul ediyoruz. Tam anlayamadığımız kısım niye İsviçreli oyuncuların yaptıkları bu kadar arka planda kaldı? Bu kavgayı kimin başlattığı ile ilgili olabilir. Ben kimin başlattığını bilmiyorum, ancak yapılan incelemelerden sonra daha ağır cezaları alan taraf Türkiye oldu. Türkiye’de bir tezahürat vardır: “Zıpla, zıpla, zıplamayan ....li” derler rakip takım taraftarı için. Barcelona Şampiyonlar Ligi’ni kazandığı zaman onların kutlamaları için şehir meydanına gitmiştim. Onlar “Zıpla, zıpla, zıplamayan Madridli” diye bağırıyorlardı. Bu sırada Kuper araya giriyor: Arjantin’de de “Zıpla, zıpla, zıplamayan İngiliz”diye bağırıyorlar. Sizce küreselleşmenin taraftarlar üzerinde etkisi oluyor mu? Yani gitgide daha tek tip taraftarlar mı ortaya çıkıyor? Demin dünya kupasındaki taraftarlardan bahsederken anlatmaya çalıştığım buydu. Tabii ki bir Barcelona taraftarı ile Fenerbahçe taraftarı aynı değil. Farklı şarkıları var. Ama birbirlerini televizyonlarda izliyorlar. Futbol artık küresel bir endüstri.Yani evet, futbolda küresellik diye bir şey var. Şu sıralar Dünya 20 Yaş Altı Bayanlar Futbol Şampiyonası oynanıyor. Bazı maçları izlediğimde bayan oyuncuların kendilerini pek fazla yere atmadığını, rakiple ve hakemle çok tartışmadığını gözlemliyorum. Sizce bu “saf futbol” mudur, yoksa bu bayan olmanın nezaketinden mi kaynaklanıyor? Bence futbol böyle olabilir. Erkeklerin futbolu da bu hale gelebilir. Buna en büyük örnek olarak Rugby’yi verebiliriz. Rugby de çok fiziksel bir spor. Ve neredeyse sadece erkekler oynuyor. Hakemle tartışan yok. Sakatlanınca yerde kıvranmak yok. Oyuncu kolu kırılsa bile dimdik ayakta doktorun onu tedavi etmesini bekler. Eğer burada oluyorsa futbolda da bu uygulanabilir demektir. Rugby de durum böyleyken futbolun tamamen farklı olmasını neye bağlıyorsunuz? Futbolda herkes sürekli hakemi kandırmaya çalışıyor. Kendilerini yere atıp faul, penaltı yaptırmaya rakiplerine kart göstertmeye çalışıyorlar. Futbolda sportmentlik kavramı çok güçsüz. Fazla utanma yok. Penaltı yaptırmak için kendinizi yere atarsanız ve bu penaltıyla maçı kazanırsanız siz iyi bir şey yaptığınızı düşünüyorsunuz, antrenörünüz sizin iyi bir şey yaptığınızı düşünüyor, hatta taraftarlar bile sizin iyi bir şey yaptığınızı düşünüyor. 100 yıl önce sportmenlik, iyi oynamaktan daha önemliydi. Artık ise önemini yitirdi, sadece bazı insanlar bunu önemsiyor. 8
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear