Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C N SPOR VOLEYBOL G Ö Z D E Ö Z G ARALIK SALI GÖRÜŞ E Gerçeği Görmek TANKUT ANTİKACIOĞLU e oldu da Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde İstanbul’da Azerrail Bakü’ye yenilen Eczacıbaşı, Azerbaycan deplasmanında rakibini devirdi!.. Ne oldu da Vakıfbank Güneş Sigorta, Polonya’da mağlup olduğu Muszynianka Fakro Muszyna takımıyla evinde yaptığı rövanş maçında set dahi vermedi!.. Sorularının yanıtlarını ararken dedim ki hem Eczacıbaşılılar hem de Vakıfbank Güneş Sigortalılar bu maçlardan kendilerine büyük dersler çıkarmış... Olaya sporun gerçek bir evrensellik içinde bulunduğu gerçeğinden baktığımızda görüyoruz ki böylesine maçların öğretisi fazladır. Umarım taraflar mesajı almıştır. Gelelim olayın geneline... Böylesine podyumlarda artık hiçbir takım voleybolu kendi tekeli içinde olduğunu, sadece kendisinin büyük olduğunu iddia edemez. Çünkü dünya artık küçülmüştür. Şimdi bu seviyedeki platformda tutunabilmek için sadece teknik konularda değil, stratejide son derece titiz ve tutarlı olmak zorunluluğu vardır. Böylesine podyumlarda kalmak, devamlılık sağlamak için bazı şeylere özen gösterilmelidir. Hata yapılmamalıdır. Şöyle ki; devler liginde karargâh kurmak niyetindeyseniz eğer öncelikle dış transferde atak olmak, çabuk davranmak zorundasınız... Yani yabancı kontenjanını kullanırken akılcı, becerili, rakipleriniz kadar titiz ve dikkatli olacaksınız ki eşit şansa sahip olasınız. Üstelik zamanlamaya özen göstereceksiniz. İşte bu takdirde hegemonyalara kafa tutabilir, onları yıkabilirsiniz. Soruyorum Türkiye’de bu yapılıyor mu? İsteyen, istediği kadar haklılık haksızlık iddiasında bulunsun. İsteyen istediği kadar yabancı starlar Türkiye’ye gelmiyor konusunu ısrarla gündeme getirsin. Geçiniz bunları... Ne yazıktır voleybolumuzda harpleri kazandıracak stratejileri üretmekte başarılı olacak kadroların sıkıntısı çekiliyor. İnsanlar buna alıştırılmamıştır. Çünkü insanlar transfer politikasını 12 aya yayma planını yapmanın önemini bilmiyor. Siz yabancının kalitelisine istediği parayı veremezseniz (!), siz kapasitesi yüksek yabancı oyuncuya en iyi imkânları sunamazsanız, dahası transferi sezon bitiminden sonra kabullenirseniz vakit çok geç olmuştur; sonuç alamazsınız. Elbetteki şampiyonluklar pek az takıma nasip olacaktır. Ama şampiyon adaylarıyla boy ölçüşebilme şansına sahip olabilmek için oyunu kuralına göre oynamak gerekir. Rakiplerle aynı seviyede tutunabilmek için yıllar önceki tablolar sahnelenmelidir. O yıllarda özellikle Eczacıbaşı Kulübü’nün başarılı transfer politikalarını hatırlayınız. Kimler geldi... Dünya yıldızları Bardi’ye, Simirnova’ya, Artamonava’ya, Zetova’ya, Şaşkova’ya, Tanya’ya, Godina’ya, Gamoaova’ya forma giydiren Türk voleybolu değil miydi? Ünlü Şaşkova’yı ulusal takımın kapısına getiren, hatalı strateji yüzünden elinden kaçıran yeni biz değil miydik? Şimdi oturmuş kendi kendime soruyorum. Ne oldu da Eczacıbaşı; Azerrail Bakü’yü deplasmanda ezdi geçti, ne oldu da Vakıfbank Güneş Sigorta, Muszynianka Fakro Muszyna’ya set vermedi diye... Yine kendi kendime yanıt veriyorum: Bu her iki takımın müzesindeki Avrupa kupalarına ters düşmek değil de nedir.. Filenin ikizleri CUMHUR ÖNDER ARSLAN O 15 nlar voleybolun ikizleri... Evet, spor dünyasında ender görülen ve Vakıfbank Güneş Sigorta formasıyla başarıdan başarıya koşan Gözde ile Özge Kırdar’dan bahsediyoruz. 26 Haziran 1985’te doğan Gözde ve Özge, beraber başladıkları voleybol kariyerlerinde bir dönem ayrı kalsalar da şimdi Vakıfbank Güneş Sigorta’da yeniden buluştular. Avrupa ve Türkiye’de takımın durumu nasıl gidiyor? GÖZDE KIRDAR: Takıma alışma sürecini yaşıyoruz. Birlikte Türkiye’de 6, Avrupa’da ise 5 maç oynadık. Yavaş yavaş oturuyoruz. Bunun adımlarını attığımızı da görüyorum. Avrupa’da ikinci turu garantiledik. Önümüzde Cannes ve Dinamo Moskova maçları var. Bunlar prestij karşılaşmaları. En azından bir tanesini kazanmak istiyoruz. Voleybol hayatınıza nasıl girdi? ÖZGE KIRDAR: Kütahya’da okul takımı ile başladık. Yaklaşık 11 yıl oldu. Oradan genç takıma yükseldik, A takımda da forma giydik. Daha sonra şu an isimni hatırlayamadığım biri bizi buldu ve Güneş Sigorta’ya geldik. İkimiz beraber yıldız takımdan A takıma kadar yükseldik. Sonra ben başka ekiplere kiralandım. Gözde burada kaldı. Sonra ben yeniden Güneş Sigorta’ya döndüm. Ve yine beraber oynuyoruz. Ulusal takımda zor bir yaz sezonu yaşadınız (Gözde), bu size neler kattı? GÖZDE KIRDAR: 3 yıldır hiç tatile çıkmadan 6 ay kamp yapıyoruz. Takımda oynamasam bile sonuçta çok iyi sporcuları izleme GELECEĞİN REKLAMCILARI ÖZGE KIRDAR: Sonuçta voleybol bir yere kadar. Aynı zamanda Açıköğretim Fakültesi’nde Halkla İlişkiler okuyoruz. Ne kadar okuyabilirsek bu bizim için avantaj. Daha sonra birlikte reklamcılık şirketi açmayı hedefliyoruz. Çünkü şu anda iletişim okuyoruz ve bu da bizim mesleklerimizden bir tanesi. İleride voleybolla ilgili bir şey yapmayı düşünmüyoruz. me şansı yakalıyorum. Bu da bana çok büyük tecrübe katıyor. Aynı zamanda yaz boyunca antrenman yapmak kondisyonumun sürekli üst seviyede olmasını sağlıyor. Lige çok iyi giriyorsun. Ama psikolojik olarak biraz yıpranıyorsunuz. Kamplarda ailenizden sevdiklerinizden uzak kalıyorsunuz. Farklı mevkiilerde oynuyorsunuz, birbirinize eksiklerini anlatıyor musunuz? GÖZDE KIRDAR: Ayrı takımlarda olduğumuz zaman bile birbirimizin maçlarına gidip kenardan çeşitli işaretler yapıyorduk. Birbirimizi her zaman motive ederiz. Mesela ben Özge’ye hep kenardan güç veririm. Antrenmanlarda ufak bir sorun bile olsa yanına gidip ona moral destek olurum. Özge’yle çok rahat konuşabiliyorum. Kardeş olduğumuz için bu konuda çok rahatız. Spor hayatınızda ikiz olduğunuz için başınıza ilginç şeyler geliyor mu? ÖZGE KIRDAR: Evet çok sayıda olduğunu söyleyebilirim. Bir gün antrenörümüz maç sırasında Gözde’ye söylemesi gereken şeylere bana söyledi. Ben de “Tamam tamam” dedim. Sonra bana söylemesi gerekenleri de Gözde’ye söyledi. Ulusal takımda Adnan Kıstak hocayla da aynı tür şeyi yaşadık. Voleybola aynı pencereden mi bakıyorsunuz? ÖZGE KIRDAR: Genelde özel hayatımızda voleybolu pek konuşmuyoruz. Daha çok sosyal şeyler yapıyoruz. Dışarıda ikimizin de farklı hayatları var. Ama mesela iyi bir oyuncuyu ikimiz de beğeniriz.