Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN H A F T A N IN SÖZÜ ERMAN TOROĞLU: ‘‘Olimpiyat stadını ver TOKİ’ye, ev yapsın’’ Fitreler bağış alan Maliye’ye M edya, A nkara’da Maliye Bakanlığı ile Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav arasındaki anlaşmanın arka yüzünü öğrenmeye çalışıyor. Ama en ufak bir gelişme ve en ufak bir iz yok gibi... Ama şuyuu vukuundan beterdir diye bir laf vardır, yani olmamış bir olayın dedikodusu olmuşundan da beterdir. Ortada Maliye’nin G. Birliği’nin kestiği 10 milyon YTL’lik bir ceza var. G.Birliği bir spor kulübü; bu kadar büyük cezaya neden olan suç neymiş acaba?.. Yoksa bir yanlışlık mı olmuş, yok ceza doğru. Sonra uzlaşmaya gidilmiş, uzlaşmada araya kimler girmiş bilmiyoruz, cezanın yüzde 90’ı indirilmiş ve sonuçta 1 milyon YTL’de anlaşmışlar. Olayın ikinci ayağında Maliye Bakanlığı’nın futbol takımı Maliyespor var. Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav, Maliyespor’a 50 bin YTL (50 milyar) bağışta bulunmuş. Yani bayram değil seyran değil durup dururken üstelik kendisine ağır bir ceza kesen Maliye’ye 50 milyar bağışta bulunmanın elbette bir nedeni olmalı öyle değil mi?.. Ankara’da şimdilerde bu bağışın rüşvet olup olmadığı, rüşvet değilse, ne olduğu tartışılıyor. Ama maliyecilerin savunması daha da ilginç ‘‘Biz denetlediğimiz yerlerden bağış almazsak Maliyespor’u nasıl yaşatacağız?’’ Yani, secaat arz ederken Maliyespor’u yaktıklarının farkında değiller. Tüm bu gelişmeler olurken yasaları didik eden Maliyeciler sonunda çıkış noktası bulmuşlar, ‘‘ Maliyespor’u Maliyeden kurtarıp Gençlerbirliği’nin çatısı altına koyalım.’’ Yine olmadı; bu kez Maliyespor’un 3 bin adet bayrak, tshirt ve şapkanın ısmarladığı şirket de ‘‘Ben Maliyespor’u tanırım G.Birliği de nereden çıktı’’ deyince iş iyice karışmış. Daha sonra işin içine yasalar, bürokrasi ve KDV’ler de girince olay arap saçına dönmüş. Ve ne olacağı da belli değil. Kemal Unakıtan para toplamak için kapıların önüne konan arabalardan günde 7, ayda 210 YTL otopark parası (asgari ücret 350 ytl), tek evi olan emeklilerden bugüne dek ödemediği vergiyi bile isteyen, gazetelerin manşetinde yer aldığı gibi vatandaştan sağına dönse vergi soluna dönse vergi almaya hazırlanan Maliye Bakanlığı yakında köşe başlarında mendil açarsa şaşmayalım. Bakalım daha vergiler ve neden olduğu bilinmeyen bağışlar isteyecekler. Bugün oturduğumuz evlerden daha temel atılırken (garaj otopark) parasını alan Belediyelerin kapısını çal sayın Bakan.. Ama istersen Diyanetten bir fetva çıkar, fitrelerimizi de bağış bekleyen Maliye’ye bağışlayalım. Kemal Unakıtan. Hakeme gözlük Kediler ve köpekler H ayvanları koruma derneklerini bulmak için internete girdim. Aman Allah ne kadar da çok dernek varmış, ama yüzde 99’u kedi ve köpeklere meraklı... Derneklerin tamamına yakını hanımlardan oluşan yöneticilerini aradım, ‘‘ atlarla ilgilenip ilgilenmediklerini sordum.’’ Kedi ve köpek diyorlar başka laf etmiyorlar, dertleri yok. Benim derdim ise şu sıralarda Ayazağa Sipahiocağı kulübünün ahırında ölüme terk edilmiş bir şampiyon Zaragoza’nın öyküsü. Bir zamanlar yıldırım gibiydi, kaç yarış kazandığını sayamam. Üzerindeki genç binici, Avrupa şampiyonu Eyüp Öncü’nün şampiyonluklar kazanmış oğlu Kemal Öncü. Kemal Öncü’ye binicilikteki başarılarından ötürü GSGM (Bed. Terbiyesi Genel Müdürlüğü) Sipahi Ocağı kulübünde devlet malı 5 box (ahır) tahsis eder. 1981 de ömür boyu verilen bu 5 ahırdan (diğer dördü 45 bin dolara satıldı) bugün tek ahıra kalan Kemal Öncü’yü Sipahi Ocağı kulübü kapı dışarı etti. Kemal Öncü’nün atı da ahırında sahipsiz günler geçiriyor. Oysa eski şampiyon Zaragoza’nın koşması yürümesi, antrenman yapması beslenmesi gerekirken zavallı şampiyon ahırdan dışarı bile çıkarılmıyor. Kemal Öncü hak arıyor. Sipahi Ocağı’ndaki koskoca tesiste bir iki lisanslı (Kemal’in dışında) sporcudan başkası yok. Yarışmalara bile gönderecek sporcusu olmayan Sipahi ocağının ne yapmak istediğini bilemem, ama Kemal o kulübe giremiyor, atına bakamıyor, idman yaptıramıyor. Son yapılan binicilik şampiyonasına katılanların listesine bakılırsa Sipahi ocağından kaç sporcunun katıldığı ortaya çıkar. GSGM bir takım ihbarlar sonucu Sipahi Ocağı kulübünün son durumunu araştırıyor, Taksim’deki kulüp lokalinden Ayazağadaki tesisin nasıl yönetildiğini müfettiş raporları ile saptayan GSGM karar vermek ve kendi tesisine sahip çıkmak için acele etmez ise kedi ve köpeklerinden ayrılamayan hayvanları koruma dernekleri üyeleri ile birlikte eski bir şampiyonun da ölümüne tanık olacağız, ‘‘ Şampiyon olarak yaşadı, esarette öldü’’ diyeceğiz. ‘‘At, avrat, silah’’ vardı öykülerimizde. Silahlar patlıyor atlar ölüyor, hayvanları koruma derneklerinde şovlar devam ediyor. İ spanya 2. Ligi’nde AlmeriaCadiz maçının hakemi ceza sahasının 5 metre dışındaki bir pozisyonu penaltı ile değerlendirince günün konusu olmuş. Ancak Futbol Federasyonu hakem Rodriquez Vallejo’nun göz hastalıkları üzerinde yüksek lisans yaptığını açıklaması sonrası eleştiriler gülüşmelere dönüşmüş. Eskiden hakemler hata yapınca tribünler ‘‘hakemin gözüne gözlük başına tarak’’ diye bağırırdı. Küfür müydü, elbette; ama o günlerde şiddet yok hoşgörü vardı. İspanyol hakemi gazetelerde okuyunca eski futbol günlerimi anımsadım. Küfür önlenir mi: Önlenir! G 22 eçenlerde Olimpiyat Evi’nde şiddet üzerine panel vardı, İstanbul dışında olduğum için katılamadım. Ama nedense medyamız gereken ilgiyi göstermemiş. Ertesi gün gazetelerde bildiğimin dışında yeni bir şey okuyamadım. Konuşmacılardan birisi de özerk futbol federasyonunun yasasını hazırlayan Prof. Dr. Erdener Yurtcan’dı. Geçenlerde telefonla konuştum ‘‘Hocam yandaşları küfür eden kulüp yandı, cezalar 250 den başlıyor, ikincide 500 milyar üçüncüde de 3 puan silinecek. Kulüpler bunun altından nasıl kalkarlar. Ben bu ceza sistemi ile küfürün sonunun geleceğine doğrusu inanmıyorum.’’ ... Erdener hocam güldü ‘‘Bak evrensel hukuk kuralları her ülke için geçerlidir. Ama bu kuralların her ülkenin sosyal gerçeğine de oturması gerekir. Para cezası mali özerklik kapsamında belki iyi niyetle alınmış bir karardır, bu müeyyide işlemez.’’ Erdener hocamın önerisi daha akılcı ve daha caydırıcı. Maçı tatil etmek suçu işleyene verilen cezadır. Küfür edeni yanındakiler susturmazsa suça ortak oluyorlar demektir. Maçın tatil edilmesi tribünlerin asla istemeyeceği bir durumdur. Eh gülü seven dikenine katlanacak.