Catalog

NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN H A F T A N IN SÖZÜ HİLMİ OK (MHK eski Başkanı): Kulüp yöneticileri beni tanımazdı, çünkü arama mesafe koyardım. Eşime bile ‘’Aysel Hanım” diye hitap ederim, o da bana, ‘’Hilmi bey‘’ der. F.Bahçe’nin geleceği F enerbahçe futbol oynamıyor.Futbolcular yürüyor, pas kaybı rekor düzeye çıkmış. Bu takım neden düştü? Herkes bu soruyu soruyor ama yanıtı bilen yok. Fenerbahçe’de sorun bitmez, hiçbir zaman hiçbir sorunun yanıtı verilmez. İş oluruna bırakılır bugün olduğu gibi.. Bugün varılan noktada gruplara bölünmüş bir Fenerbahçe vardır. Bu bölünmelere Fenerbahçe yıllardır alışmıştır, ama doğrusu 4 grup hiçbir zaman olmamıştı. Önce Brezilya grubundan başlayalım; “Adam tutmaz” diyoruz ama ne de olsa vatandaşını gözeten bir Zico var. Vatandaşının döküldüğünü göremiyecek kadar demiyorum ama görmezden gelen Zico grubun koruyucusu. İkinci grup takımda oynayanlar. Bunların neden oynamadıklarını anlamak zor. Acaba ‘’yabancılar dururken biz neden koşalım ‘’ mı diyorlar? Bu iki grup üretken değil. Oyunda pozisyon üretmedikleri bir yana rakip takımın verdiği pozisyonları da değerlendiremiyorlar. Kısaca ne olacak bunlar dediğimiz iki grup üçüncü ve dördüncü grup oynamak için can atıyor, takıma girmek, mesleklerini sürdürmek, hatta daha iyi noktalara gelmek istiyorlar. Bu gruptakilerin bir kısmı kulübede oturuyor, bir kısmı kulübede bile oturamıyor. O zaman yapılacak neyse onu yapıyorlar, başka kulüplere gitmek futbollarını orada sürdürmek istiyorlar. Bunların yazgısı Başkan Aziz Yıldırım’ın iki dudağı arasında. İzin verirse gidecekler, izin vermezse tezkere yok. Neden tek adama kalmış bu işler. Eeee kim aldıysa o ancak izin verir de ondan. Kulübün anahtarı kimdeyse mühür de onda. Oysa bu Brezilyalılar hatta Ganalı Appiah ve Uruguaylı Lugano da bakarsınız giderler. İşte o zaman kim kalacaksa Fenerbahçe’de, Fenerbahçe onlara kalacak. Kısaca derim ki bugün Semih, Yozgatlı ve Serkan yarın belki Önder, Can, Kerim de gitmek isterlerse... Fenerbahçe’yi yine Fenerbahçe’den yetişen o gençler kurtaracak. Ben inanıyorum ki aynı şeyi bugün Fenerbahçe formasını giyen yabancılar da düşünüyor. Adnan abi inanıyor musun? Kimler şarlatan? B eşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören TVdeki futbol yorumcularını ve gazetecileri ‘’şartlatan’’ olarak tanımladı.Önce sözlükten ‘’ şarlatan ‘’ sözcüğünün anlamına bakalım. ‘’Şarlatan; kendi bilgi ve niteliklerini veya mallarını överek karşısındakini kandıran, dolandıran, dalkavuk ve laf ebeliği yapan kimse.‘’ Şimdi Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’in dediklerini spor sayfalarından okuyalım. ‘’Medyada olumlu insan kadar olmayan da var. Hakaret ve şarlatanlıkla bir yerlere gelmeye çalışanlar var. İnsanlara, takımlara,kulüplere hakaret ederek reyting uğruna ilgi toplamaya çalışıyorlar. Bunların oranı en az yüzde 50.’’ Bu sözler yenilir yutulur değil, ama bakalım kimler yiyecek, lafın üstüne oturacak. G alatasaray’da başkan yardımcısı sevgili Adnan Polat TV’de konuşurken konu Gerets’e geldi. Gerets gelince de laf döndü dolaştı Hakan Şükür’e ulaştı. Adnan Polat Hakan’ı sever, ama ne dedi biliyor musunuz... ‘’ Hakan’ın dinlenmesi gerek.’’ Aslında doğru bir laf, ama medyada Hakan oynasın mı oynamasın mı tartışmaları sürerken bu ipe sapa gelmez tartışmayı bitirecek bir düşünceydi. Ama medya üzerine gidince açıkladı; ’’ Yorgun, hem de çok yorgun bir süre dinlenmesi gerek.‘’ Aynı saatlerde ulusal takımın teknik direktörü Fatih Terim, Hakan’ı Macaristan ve Moldovya kadrosuna aldığını açıklıyordu. Neyse ki bu iki açıklamanın birbirinden uzak yerlerde olması yeni bir tartışmaya neden olmadı. Adnan Polat iki arada bir derede kaldı. Gerets’e inanan bir yönetici. “Tribünde Gerets ‘i protesto edenleri susturmak için 8 dilde pankart hazırlayıp stada asacağım” ve ‘’Gerets kalacak, sözleşmesi bir yıl daha uzayacak‘’ ifadelerini kullandı. Adnan abi sen de biliyorsun ki kulüpler gebedir, akşam yatarsın, sabah kalkar bakarsın nur topu gibi bir oğlun olmuş . Bir gecede neler olmamış ki bu ülkede.. Üstelik futbol seyircisi bir sevdiğini 45 dakika sonra ıslıklar, yönetimler de öyledir. Birini göndermeden bir başkasını ısıtmaya başlarlar. Bir yurt dışı seyahatinden dönünce Gerets’in takunyalarını bulursun Floryadaki banyoda.. Kulüp yandaşları, yandaşı olduğu kulübü yönetmezse yaşayamaz. Zaten bugüne dek yaşamalarının yaşatılmalarının nedeni bu. Belki yıllar önce öğrencilere kıyak yapmakla başlayan iyi niyetler işin içine para ve çıkar girince bugünkü hale dönmüştür. Yani tribünleri yöneten amigolar ne derse o olur. Ama bugün ama yarın.. Futbolu yönetenler M edyada sık sık duyduğumuz bir laf var... ’’Futbolu futboldan gelenler yönetsin.’’ Futbolu, futboldan gelenlerin yönettiği yıllarda spor muhabiriydim. Adam gibi adamlar vardı kulüplerde. Başkanlık koltuğunda oturanların karşısınde ceket düğmelerini ilikleyecek kadar saygı gösterdiğimiz yöneticilerdi onlar. Bürokrasinin o geçilmez duvarlarını dele dele sporun ve sporcunun yanında olmuşlardı. Kimi teşekkür aldı kimi mahkemeye çıkarıldı. Çoğu spordan gelmişlerdi, futboldan gelenler de en az Üniversite eğitimi almışlardı. Kimi doktordu kimi mühendis, kimi teknisyen…Sporun çeşitli, kademelerinde yöneticilik yapıyorlardı. Konularında uzman diyeceğim kadar bilgili, insan diyeceğim kadar karakterli kişilerdi. Bugün kiminle konuşsanız dedikodu yapıyor, bilgisizliğini kamufle etmek için lafı başka yerlere götürüyor. Az sonra anlıyorsunuz ki adam cahilin teki. Lafı biraz uzattım, futbolu yönetenlere geleceğim yeniden. Bugün gerek görsel gerek yazılı basında köşe kapmış eski futbolcuların tartışmalarını izliyor musunuz? İzlemiyorsanız devam edin fazla bir kaybınız yok. Ya kiremitte balık ya da mevsim salatasının tarifini kaçırmışsınızdır. Ama dakikalar ilerleyince bir yerlerden gelen uyarıyı alınca birden aslan kesiliyorlar. Birbirlerinin lafını kesmeler, sağa sola saldırmalar dedikodular başlıyor ki hakaretlerin dozu da artıyor. Bugün medyada futbolu yönetenler iş başında.. Görüyoruz neler olduğunu ve daha da neler olacağını. Futbol , eğitimini yarıda bırakmış eski futbolculara bırakılmayacak kadar ciddi bir spordur. 20