Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16ŞUBAT2003.SAYI882 mını gereksinen bir yaşarhk süreçleri daha var: Sanatsal bildirimin, resme her bir bakışta yeniden algılandığı, yaratıcı bir yaşantıyı paylaşma, çoğaltma olanağını veren bir süreç bu. Sözel dilin ya da başka bir imge dizgesinin anahtarları ile özgül bir dil olan resim dilini okumaya çahşmak hüsranla sonuçlanabilir. îmgeleri duyumsamamıza, yeni soruların akışına izin verdiğimizde ve yaratma edimini paylaştığımız bir süreç olarak yaşayabildiğimizde, yaşamın da aşkın bir edime dönüşebileceğini, güzellenebileceğini düşünüyorum. Resimlcrime ilişkin yazıların da aynı kapsamda değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Sanatsal iletişimin bir uzantısı onlar da... Uzun zatnan eğittnen olarak Istanbul ve Mersin'de görev yaptınız. Biliyorsunuz, ressamlar için genellikle "Şuhocanın ya dabu hocanın atölyesindeyetişti" denir. Bundaki çağnşımı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu atölyelerdeki hocaöğrenci ikilisi için nasıl bir ortam y aratılmalı ? Sanat eğitimcisinin işlevi, yaşamla ve sanatsal gelenekle gerçekçi, bilinçliveduyarlıilişkilereyönlendirmektir. Bu yönlendirme, sezgisel boyutları da olan, yaratıcıhğa olanak veren yeni sanatsal anlatımlar, yöntemler oluşturulabilmesine yardımcı olmayı daiçervr. Son resimlerinizde daha değişik kompozisyonlar gözlemleniyor. lç ve dış mekân daha çok yer alıyor. Renklerse daha canlı. Bunu biraz açımlar mısınız? Şimdi sız sorunca, resimlerime yabancı bir gö/le bir kez daha bakmaya çalışıyorum ve irkiliyorum. Bir afet ortamı sanki. lnsan gövdesine hapsedilmiş acı tüm çevresine yayılmış artık. Yıkıntılar, bomba yağdıran uçaklar ya da rahminden bomba fışkıran kadınlar, yamulmuş binalardan kendiniboşluğabırakanlar... Harabelerin altında ezilmiş insanlarve üste oynamayısürdüren çocuklar... Vebukıyımı röntgenleyen güneşler... Bütün bukargaşanın ortasında yaşamlarını sürdüren ya da uçuşan yaratıklar... Hiç de iç açıcı manzaralar değil. Içerik olarak değişen fazla bir şey yok. Yalnız bu guvensiz ve çelişkili ortamla çakışan yeni bir resim dili daha bir egemen olmuş. Resim yapmanın güvenli yolları iyice terk edilmiş. Çok merkezli bir kompozisyon anlayışı içinde, resim dili ögelerinin de kavgayatutuştuğunugörüyoruz. Ozvebiçim açısından tam bir kaotik ortam. Nedirki yaşam; trajik, çirkin, umarsız olduğu kadar, komik, güzel ve umut vericidir de. Son resimlerimdeki canlı renkler de, yaşamın özündeki bu çelişkiye bir gonderme olsa gerek.* Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde. 1 Mart200Vedekgezebilirsiniz. Tel: 0212 2301976 Beyazm büyü Toprak beslecıiği can çeştnede su, yatağııukki nehir, bıyıklar donuyor. Çataın|ü>ir bayram günu... L YAZL NEZAHAT TURKAN FOTOĞRAFLAR: AKGÜN AKOVA an Gölü'ne, onun ezgilerini bin yıldır dinleyen Akdamar Kilisesi'nejyazınkiliseyeturist taşıyarak, kışın gölün tek bahğı olan inci kefalini avlayarak hayatını kazanan Memo'nun eski bir denizaltıyı andıran motoruna kar yağıyor. Onları karşı kıyıdan seyreden Gevaş'taki Halime Hatun'unzarif kümbeti, çoktan karlakaplandı. Bir bayram sabahı, Van'ın merkezinden 87 kilometre uzakhktaki Çatak'a doğru yol alırken, gözlerim sonsuz uzayanbeyazlığatakılı "Üoğu'yubu kadar iyi hangi mevsim anlatabilir?" diye düşünüyorum. Yollarkapanır, coğrafya acımasızlaşır, toprak beslediği canlıları unutur; çeşmede su, yatağında nehir donar; kaşlar, bıyıklar kar tutar. Budiyarlar, yöreinsanınınatasından devraldığı "yaşamak için doğayla bütunleşme" bilgisidir. Ksmer yüzlerindeki ışıltılı gözleri, sarp dağlara, güneşe ve Şeker tepsileri sokaklarda da dolaşıyor... aya anlayarak bakar. Yıllardır coğrafya kitaplarından öğrenemediğim yer veyon evin halkını da yanlanna katıp sayıları datespitini bir köylünün şaşılacak yalınlıkta ha da artarak çıkıyorlar. Tüm köy halkıvebir çırpıda anlatı^ı ondandır. Ondan nın toplandığı ev, birazdan köyün ziyaret dır, çocuklarının dcmir çubuklarıyla edilen son evi olacak. üzerlerindetürlünumaralaryaparakbir Bahçesaray yol ayrımında 46 kilometre diyorlar. Bellerine kadar uzanansaçlarını rüzgâr dağıtıyor. Hava çok soğuk da olsa, yılda bir kere ancak alınabilen bayramlık giysilerin.boncuktan yaptlmış çantalann üzerlerini eski hırkalarla örtmek yok. Bugünbayram,üşümekyok! Sadecekendilerini selamlayan yolculara el sallamak için çözülüyor elleri; sonra yeniden kenetleniyor. Tek katlı, üzerlerinde yazın ot biten toprak damlı kerpiç evlerin önündeki kalabalık iyice arttı. Sıra sıra olmuş insanlar, bayramlaşmaya çıkmışlar. Bayramlaşmak için girdikleri her evden, o tak'ın ünlü iri cevizinin yetiştiği ağaçları, keçi sürülerini, bir elleri düşen pantolonlarında, diğer elleri şeker doldurdukları kocaman torbalarda koşuşan çocukları seyrediyorum. Kışın soğuk nefesi, baharda Beyaz Su Şelalesi'nin akacağı kayanın yüzeyinde, binlerce bıçak gibi parıldıyor şimdi. Şelale, ilkbaharın gelmesiyle eriyenkarlardandoğacak;kayalığıntepesindenbüyukbırgürültüylefışkırarak, 300 metre yükseklikten yola düşecek; yolun solundanakandereyekarışacak. Buradan 5 kilometre sonra yüksek dağlar arasına gizlenmiş Çatak'a giriyorum. Çatak'ı ortasından ikiye bölen, kırmızı benekli alabalıkların yaşadığı dereye; küçük pencereli evler, ürkek bakışlar, hüzünlü bir kış yansıyor. Dereye üçadameğilmiş.Bilgiköyündeki tarihi Meryem Ana Kilisesi'nin odalarıylailgili eski bir söylenceyi dillendiriyorlar. Bu sırada, yılın her günü için bir odasının yapıldığı söylenen kiliseyi kar örtüyor. , ' tepeden aşağıya hızla bırakabilmeleri kendilerini. Bugüne kadar gördüğüm en hünerlikayakçılar, "kar cambazları"dır onlar. Kız çocukları kayağa pek yana^maz, onlar alı al moru mor giyinmeyi sever; hele bayramsa. Yolumun üzerindeki Kızıltaş köyünde rastlıyorum onlara. El ele tutuşmuş, kom§u köye arkadaşlarıyla bayramlaşmaya gi y azdığına bakmayın öyle zorlu bir yol ki, normal şartlarda 2 saatte gidilebiliyor. Kış mevsiminde ise kar nedeniyle 4 ay ulaşıma kapalı. Doğum, hastalık gibi acil durumlara Van'dan kalkan askeri helikopteryetişiyor. *** Çok yüksek dağlarla çevrili dar bir vadiye açıldı yolum, soğuk daha da arttı. Ça Çatak'ta, bir yabancının selamını alınca kapılannın önünde biriken beş, beşken on olan güleç yüzlü kadınları ve erkekleri; en az onlar kadar çetin sarp kayalıkları seyrediyorum. Dereninüzerindeki köprüden iki ablasının özenle elinden tuttuğu bir kız çocuğu yepyeni bayramlık kıyafeti içinde iniyor. Elbisestne hayranlıkla bakan çocuklar sarıyor etrafını. Yanınayaklaşıyorum. "lşteoan,elbisesi kadar cıvıl cıvıl olduğu için bir türlü kıyılıp da kopartılmayan ve muhakkak yeniliğin delili olarak taşinan etiketi gö "• rüyorum" dersem hiçbir zaman bitmeyecek bir Doğu masalına yeniden ve yeniden başlamış olur muyum? •