26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

15 bYUJI. 2002. SAYI 860 för nıahallinde ıkı genç yan yana oturuyordu. Bakışları bir tuhaftı. Çengelbıyıklarındanikısınindeülkücü kahramanlardan olduklan anlaşılıyordu.Onlar, Ankara'dayalnız olduğumbırgece,"Polis!"diyerck evin kapısını tekmelerken, ben dördüncü kat balkondan, urganla sarkarak kendimi zor kurtarabilmiştim. Darbeden kaçaytmderken,canımdandaolabilirdim.Tabanakuvvetuzaklaştım. Bırçaresizlik içinde gözlerimi çevrcdc dolaştırırken, bir dükkânda ışık gördiim. (,'ekinerek yaklaştım. Orta yaşın üstünde badembıyıklı birkişiaptesalıyordu. Kuşkusuz MSP'liydi (Milli SelaınetPartisi)! (,'ocukluğumdasofuluğıım vardı, camide müezzinlik yapmıştım. tçerigırerek MSPselami verdım. Onların dili ve kültürleriyle kolayea diyalog kurabıldım. Adam otıırmamı söyledi. Namazını kılar kılmaz, motoru lıırlayan eski arabasıyla benı Kuşadası'nda eviminönünebıraktı. Üeretödemekistedim, almadı, "Bı/ din karmdaşıyi7" dedi, o, paıa yerine scvap kazanmıs.tı. Kımi ke/,"gerıcf'denilerek sııçlanan bu insanların, böylc güzelyanlarıdavardı. Umulmadıkbirs>aatlccvdekileri uyundırdım. IzmırMılletvekilı Ferhat Aslantaş'ıneşi Rabiadabizdeydi. "Ferhal'a niyc haber vermedin!" diycrck dövünmeye başlaılı. O, milletvekiliydi.birşeyolmazdıgıbilerdcn sÖ7 ettım. Daha sonraları Balnnııncu'yasiiıülecekti. Yorgundıım, sırtüstü ııyuklarken, Perihan uyandırdı, "Haydi gözün aydın,seninkilergcldı!" Radyodan marşlarokuıuıyurdu. Saatdörtdolayında falan olmalıydı. Sokağa çıkma yasağı konmuştu. tkinci bir cınrc kadar kitnsc evinden dışarı çıkmayacaktı. Neyse ki yeni tamamlanan ya/lığımızda, fırsat bıılarak kalamadığım için meskenimiz lıenüz mimlenmiş sayılmazdı. Yasak kaç gün siirdü, şiındi anımsayamıyorum. Yasabıreekerekyasaklı günleri tükettikten sonra Izmir'egiderek Ferhat'ın akrabalarında birkaçgünsaklandım.TÖS'ünyıllarca Ege Bölgesi Temsileiligi'ni yapmış, değerli birarkadaşimdı Ferhat. Orda sıkıyönctim bildirilerindcn, yurtdis.inaciki.si/nivenldiginiduydum. Ancak kolluk kuvvctlcrince arananlar, anarşistler,teröristlerbu haktan yararlanamayacaklardı. Benim işyineyaşsayı lırdı,çikışta enselcnebilirdim.TekrarKuşadası'na döndüm. Biryolunubularak limandan bir gcmı ıle kaçmayı düşünüyordıını. Bindiğim otobüs, yolda bir ikikezdenetlendı,amaaskerleryaşınibaşınıalmiijkravatlıbirbürokrattan pasaport sormadılar Onlar dahaçokgenvlerisıkıştırıyorlardı. O günlerde komşumuzun oğlu Necdet, son model birMcrcedes'le anasını, babasını, iki yaşında oğlunu Almanya'ya götürmek içingelmişli. Ben Nccdet'i Frankfurt'ta katıldığım, "Türkiye'de Bozkurtlar Almanya'da Dazlaklar" konulu bir toplantıda,"devrimci"kardeşiBayramnedeni iletanııniijtım. Necdet, Almanya'da bir benzin istasyonu leri şey edeyim!" dedi. Ben gemiye doğru adımladım, kapı arkamdan çat dıye kapandı. Perihan da birlikte gelmİ!},beni u/aktan ızlıyordu. Feribotıın içinde peısonelden başka kimseler yoktu. üözler üstüme çevrilince, kendime sivil polis süsü vererekgemide çalımla kaçak aramaya başladım. Onlar sessizce, biraz daçekinerekbeni izliyorlardı. Denetimimepeyceıı/ıın siirdü. Neden sonra kapılar açıldı, yolcular akın cttı, Ibmsonluaskerlerde birlikte... Askerlerin gözleri, kusbakışı geçiyordu üstümdcn. Onların derdi gençlerdi. Ku^kulandıklarını, iğneııin deliğındcn geçırıyorlardı. Bıyıklı esmer bir delikanlıyı yakaladı, kargatulumbagötürdüler. (iemı hareket etti. Necdet kulağımaeğildi. "Kö^eyi döndün amca!" dedı,Mgaraverdi. Buradayım, gelln yakalayın... Feribottagünler.gecelergcçmek bilmiyordu. /amanı sanıye saniye tüketiyordıım. Gideıekyaptığını işten utanç duymaya başlamıştım. Ciazetedeçoğuücretsizçalışanoyiğit insanları, cvdc karımı, gencecik militanıkioğlumuAlper'i,C'ahit'i ateş çemberi içinde bırakmış da ben nereye kaçıyordum! Zaman zaman bağııasım geliyordu, "Ben buradayım hey,gelın yakalayın!" Amapolisolduğundan ku^kulandığım, karagözlüklükişinin.ogarıp bakışları üstüme çevrilende korkuyordum! Türk feribotıındaydık. Yolculararasındadedektillerındolaştığısöyleniyurdu. Ben barda Necdet'ın zengin ıçkilı sofrasından hiç kalkmak istcmiyordum.Solcular/'bölücüve yıkıcılar" öylesine çok paralı olamazlardı! Tek avuntum, ortalık yatıijtıktan sonra, ta^çatlasa bir, birbııçuk ay içinde iilkeme gerisin gerı gelirdim. 12yılsonradönüşümde, havaalanından, o ünlü Emniyct Bi AKCAM AILESI Dursum Akçam, Almanya'da yasaklı günlerini yaşarken, oğlu Taner de oralardaydı. Türkiye'de, sorgulamalardan kıl payı paçayı kurtaran büyük oğul Alper, çalıştığı hastanelerde gözaltında tutulur, polis karakollarının sık sık ziyaretçisi olurdu. Kardeşlerin küçüğü Cahit, Emniyet Sarayı işkence uzmanlık bürosu, "Dal Gurubu"nda bir ay işkence gördükten sonra, kanayan böbrekleri ile Mamak Askeri Cezaevine taburcu edildi! Ardından Sıkıyönetim Mahkemesinde başlayan yargılanma süreci, 22 yıl sonra, geçtiğimiz günlerde ancak tamamlanabildi. Sonuç, 22 arkadaşıyla birlikte idam!.. P. Akçam, Taner, Yasemin, Alper. Yıllarca Cuntanın kuşatmasında tek başına kalan ana Perihan, kocası ve oğullarından dolayı başlayan "hapishaneciliği" 19 yıl sürdü. Anılarını yazdığı, "Onca Çıleden Sonra" adlı kitabında topladı.^ Mustafa EkmekçiDursun Akçam. Perihan Akçum, Fakir Baykurt, liursun Akçam, kucaktaki çovuklar: Cahit Akçum, Yasemin Akçam... Almanya 'da sürgün günleru.. Can YücelDursun Akçam. culıştırıyor, biryandan da firmaların yeni arabalarını pazarlıyordu. Onunöyledevrimcilikle falan bir ilgısiyoktu. Yeni arabasıyla beni Ada'da dolaştırırken sıkıntımı anlamıştı Necdet. "Benseni Almanya'ya gntiirebilirımamca!"dedi.Napoli'yedeğin feıibottagideceklerdi. Üçkişilikbiletleriha7irdı,"Senbenimoğlanınkamarasındayatarsın.ütesini benşeyederim..." I nansa nııydım? Benim zanl ı durumum, pasaport kontrolii falan!.. I'üm bunlar Necdet için hiç de önemlideğildi... Babamın pasaportunu... "Olınazsa, babamın pasaportunu sana veririm. Sınırı geçtikten sonra da kendi pasaportunu kullanırsın. Ben babamın işini şey edcrim!.." Nasıl? Babası ıle aynı yaşlarda olsak bile adamın pasaportundaki fotoğrafbanahiçbenzemezdi. Kendi elimle yakayı ele vertnez miydim?... Necdet'incanısıkıldı: "Gıcıkyapma amca, benim liman gümrüğünde tanıdıklanm var, anladın mı?" diye çıkıştı, "Sen hiç merak etme, ben her şeyi, şey ederim!" ekledi,"Yannyolaçıkıyoruz." Bir fırsat ayagıma gelmişti. Ne olursa olsun denemeliydim. Kaygı, korku, biraz da kurtuluş umudu içinde Izmir'e geldik. Necdet kısa bir süre için yanımızdan ayrıldı, uzun sürmedi, döndü geldi. Çıkış kapısı birden aralandı. Limanda bekleyen feribotu gösterdi: "Sen çık orada bekle, ben öteki iş rincıîjııbe'degö/altınaalıııatagımı, poliste.savcılarda uzun uzun sorgulanacağımı bilemezdim! SabahınbirvaktiNapolilimanında indik, Necdet'in Mercedes'i ile ııçarak vardık Frankfurt'a. Oğlum Taner de orada "mülteci"ydi. Bir gmp arkadaşıyla beni karşıladı. Darbeden sonra yurtdışına çıkan ilk zanlı kişiydim. Kimse inanmak istemiyordu, nasıl etnıiş de askeri cuntanın çemberini aşahilmiştım? Tanerkasılarakyanıtladı: "örgiit meselesi kardeşim!.." Necdet yan yan baktı Taner'e. "Hele ben şey etmcseydim, görürdün o /aman senın örgütiinü!.." dedi.^ Akçam 1971 darbesinden depayına düşenialmiftı. Mumak'ın ünlü Dıs B koğuşu... Fakir Baykurt, Akçam, Turgut Kazan, Hüseyin Ergün, İlhami Soysal, Sadun Aretu ön sıra: ?, ?, Mümtaz Soysal, Adil Özkol, ?.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear