26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

25 AfiUSTOS 2002. SAY1 857 scbcbi, tek hikmeti.Ancak bunu biitün gerçekleriylc yaşadığın zaman insan, arzuladığınıız insan oltnakmümkün!". Aşk, aşk, aşk Aşk... Safiye Erol'un lemelizleği aşk. Selim lleri onu "en iyi aşk yazan" olarak tanımlıyor. Gerçekteıı de tutkulu, büyıik birâşık Safiye Erol anıa şaşkın değil, aşkın tahliliniyapabilccekkadarserinkanlı. Zaten onu farklı yapan özclliklcri bu serinkanlıl ığı, tevekkülü anıa en Aşktn ömrü meselesini 1944' çok da saptamalannın geniş zamanlılığı... Örncğin şimdilerin vazgeçilmez En kuvvetli şeylerin bile böyle arka kapak manşcti olan "aşkın duman gibi dağılması insana bedömrü" meselesini o 1944'lerdehal binbirkuruntuverebilir. Fakatmületmiş bile. "Ülker Fırtınası"mn tevazı olmak gerek. Şunu iyi bilesonlarına doğru Batı 'da yetişip Do lim: Kendimizneyizki,maceralağu'dacanbulangüzellergüzeliNu nmız ne olsun? Sürekli hayat, insaran şöyle diyor (Erol'ıın tüm ro na ve insan duygularına değil, anmanlarmın otobiyografik birözel cak insan eserine ııasiptir." Aşk (hertürlüsü) Safiye Erol'un lik de taşıdığını belirtmeliyim) : "Bir aşkın saadet devri, yani gölge teınel izleği dedik ya, roman kahraetmediği devir, güneşin zenitte kal manlan için de öyle. örneğin "Eydığımüddetkadarkısadır. Beninı lül Fırtırası"nın kahramanlanndan hikayesini anlatarak dalgasını da geçmiş. Safiye Erol 'un kadın kahramanları da kendisi gibi özgür, özgün, sözünün, sevgisinin arkasında duran kaliteli kadınlar. "Ülker Fırtınası"nın Nuran 'ı 1930'larda kendi sınıfından olmayan bir erkeği seçebiliyor, o erkek evli çıkınca da terk etmeyip işi onu evinde karısı ile birlikte ziyaret edecek kadar ileri götürebiliyor, dahası yaşamını aşık kadın kimliği ile değil müzik alanında ciddi çalışmalar yaparak, devlete destek vererek sürdürüyor. Romanın süfli rollerinden birinde olan sevdiği adamın karısı Müzeyyen bile kocasına göre kişilikli, yoktan var eden, kocası ile içki içip, ut çalan, belden aşağı vuran 'delikanlı ' bir kadındır. Diğer kahramanlardan kuzen Selçuk da iyi eğitim görmüş, özel düşünce dünyası olan, o yıllarda evlenmeden çocuk sahibi olmayı düşünebilecek kadar özgür ruhlu bir kızdır. Romanda Eglantin gibi erkeği güç ve para olarak gören kadın tipleri de var ama onlara yaşamda olduklarından daha fazla yer vermemiş. 'Kadıköyü'nün Romanı'nın kadınları Bedriye, Nesrin ve diğerieri de bugünkü Kadıköy kadınlarının temelini daha o yıllardan atmışlar, tenis oynuyor, dans ediyor, sandal sefalarına çıkıyor, içki içiyor, araba kullanıyorlar, sevgilerinde dayatma kabul etmiyor, gerekirse de ölüyoriar... "Ciğerdelen" gibi Türk boyları dönemini anlatan bir romanda bile Erol 'un kadınları öyle başı eğik, ezik büzük değil. Bosna'dan gelen Cangüzel, kaderine isyan eder örneğin, at binip kaçmayı bile dener, sonunda kaderine razı olur ama çaresizliğinden değil, kocasına olan aşkından. Aşıkların en aşığı Zühre de Sinan'ın karşısında hep boynu kıldan ince durur ama kişilik ve kültürel üstünlüğünü ona her an hissettirir, sevdiğinin gönül zavallılığını hep görür. Safiye Erol'un eğitimli, kişilikli ve özgür kadınlarının çoğu sonunda yalnız kalıyorlar, yalnız ama dimdik ayakta, huzurlu, bilge kadınlar olarak sürdürüyorlar yaşamlannı. Onlar tutkuyu ve şehveti alabildiğine yaşamış, meselelerini halletmiş bir başka durağa geçebilmış kadınlar. Şehvet demişken, belirtmeden ki iki ay sürdü; bütün yükselişlerin gayesi, en son irtifa noktası olan zenit!"... Aşk ıstırabına gelince, o konuda da az ileride şöyle yazıyor: "Altı ay evvel Göztepe'de işimdüştü.Ocivarda benim için en nıukaddes hatıralarladolubirsokakvardır. Sermet ' le yaz geceleri birbirimizden ayrılma/dan evvel hep oradan geçerdik. Eski günleri zihnimde canlandırmak hevesine kapıldım ve saptını. Fakat aynı zanıanda, eski bir madrigal bestesini toparlamakla meşguldüm. Kendime geldiğimzamanKızıltoprak'ta idim. Mukaddes yoldan geçmiş ve fark etmcmiştim. Şinıdi düşünüyorum: Birzamanlarderdim ki, saadetim beninıdir ve layemuttur. Gördüm ki, saadetim fani çıktı ve elimdengitti. Dişimletırnağımla ıstıraba gömüldüm; bunu olsun sağlam tutmak istiyordum; o da geçtigitti. Biryaraidi ki, dışarıdan daeva bulmadım; gene kendi kanımla savdırdım. Kaldı hatıralar... Hele onları ne çabuk elimden uçurmuşum. Göztepe hadisesi bana son ibrettir. Nuran... Viyana Konservatuvan'nda okumuş, tstanbul'a yeni dönnıüş, kışları Nişantaşı'nda, yazlarını Suadiye'deki köşk'te geçiren, 'yüksek sanat ve ideal âleminde yetişnıiş' çok güzel bir kızdır. Eşsiz mavi gözleri, beyaz teni, siyah saçlarının yanı sıra sağlam karakterlidir ve tahnıin edebileeeğinizgibipekBatılıdırvealahırka musikiden hıç haz etmenıektedir. Ne var ki kaderiııcilvesi mi desek, hayat birtörpü mü desek, sazcılann en içlisi, en yakışıklısı, hem de evli iiççocukluSernıet'e kaptırırgönlünü. Romanın aşk'lan sürüm sürüm sürünen tek kahramanı Nuran değil, aşk'ındanölenlerde, hayat boyu sakat kalanlar da var, anıa artık o kadarını anlatmayayım. Kent kültürü dekorunda aşk Safiye Erol'un roınanlarında aşk'a çokça yer verilse de bu aşk sonderecesosyolojikbirfondaanlatılıyor. "Eyliil Fırtınasf'nı da "Kadıköyü'nün Ronıanı"nı da okurken 4()'ların kültürelsosyal ortamını, Çamlıca ve Göztepe ve Boğaz'ın lüks yaşamını, bir türlü aşamadığımız iki arada bir derede kalmışlığımızı da gözlerinizde canlandırıyoryazar. Yayımlandığı yıl (1946) kült kitap olan "Ciğerdelen"de ise Ganzi ile Turan'ın,Zühre ile Sinan'ınbüyük y ıkıcı aşkJannın, tutkulu sevişlerinin fonu tarih. Erol'a yapışan milliyetçi liğin sebebi de çokça Türk soyuna yağdırdığı övgü (ki beni hiçrahatsızetmedi). Dahası, kahramanlar bu büyük vekınk aşklan hep Allah'ı bularak aşıyorlar, ancak bu aşma öyle erme şeklinde ucuzlatılmamış, son deregeçemeyeceğim, erotizm Erol'un olmazsa olmaz'larından. Tüm romanlarında erotizm önemli bir yer tutuyor: "Ciğerdelen"de Zühre'nin dere kıyısına gidip Sinan 'ı arzu edişini bir tasvir edişi var ki es geçemeyeceğim : "Bir dere kenarında aşağı yukarı gezip suyun manalı şıkırtısını; sazların yaprakların dertli hışırtısını dinledikçe Zühre yanıyor, eriyor, inliyordu. Tepesinden tırnağına kadar üzerinde dolaşan hava Sinan'ın sevdalı nefesi, okşayan, ezen elleri, sert ve sıcak dudaklanydı. Kadınını hiç mi özlemedi; cevizlik bahçelerinin semtine uğradığı görülmüyordu. Zühre gömleğini açarak tatlı beyaz meyvalar gibi sallanan, ele gelmek isteyen göğsünü ayaz serinliğine verdi. Sırma saçları arzudan ısınıyor, yumuşayıp kıvrılıyor, kıvılcımlar saçıyordu."... Tutkuyu, erotizmi yaşamaktan çekinmeyen bu kadınlar sonunda genellikle yalnız kalıyorlar. Safiye Erol da yaşamını yalnız geçirmiş. Bir kaptan ile evlenmiş ama kaptanın akıbeti bilinmiyor. Hep bakımlı, güzel, bilgiyi bilgelikle buluşturmanın verdiği huzuria dopdolu biryaşamsürmüş...^ Erol 2 Ocak 1902'de Edirne'de doğdu. 7 Ekim 1964'le İstanbul'du vldü. ce ince ve derin işlenrniş. Burada Erol'un gözüpekliği ve özgürlüğü dikkatçekici. Şimdilerdesonderece trendy olan spritual izme o yıllarda vakıfolnıuş. Yazann çoğu Son I lavadis ve Yeni lstanburdayayımlanan(600sayfalık)"Makaleler"ini okumakise başlıbaşınabiröğreti,herşeyin daha önce yaşanmış olduğunun hatırlatılması. Şinıdilerde 'in' zannedilen eğilimlerinçoğu Erol'un 1960tarihli yazılarındayeralıyor...Budizmve Doğuöğrerilerinin Batı'damodaolması, basın meseleleri, sanatsal tartışmalar, tkinci Cumhuriyet'çilik, şelırin nıimari duruşunun yok olması, yıkdan köşkleri ziyaret edip orada yaşamış olanlann ruhunu tenerîus etmek, Mevlana vedahanice düşün yazısı şaşırtıcı biçimde tazeliğini koruyor. Mekân anlayışı Safiye Erol, hakkında daha önce yazanlann da belirttiği gibi son derece sağlam bir mekan anlayışına sahip. Selim tleri, "Bir Roman Kapağı" yazısında: (...) "Kadıköyü'nünRomanı'nda( 1939)romana adını veren belge 1930'lu yıllannbütünrenkleriyle tasvir edilmiştir. K.adıköyü'nii Şifa, Moda, Fenerbalıçe, Çamlıca, Haydarpaşa gıbı belli başlı konumlarıylaçizen*" , '
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear