23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 ^ de festival boy unca bana göre değil, ama seyirciye göre çıkan en vasat gruptu. Bunuıı nedeni, aşk balatlarını kaldıracak bır kitlenin oradaolmamasıydı. Zaten zamanlarının büyük kısmını çadırlarda geçiren katılımcılar, ancak iyi bir grup olduğunda, özellıkle gece konserlerınde meydanı dolduruyordu. Muse ve Suede konserini bekleyenler çoktu. Bu iki grup, seyircinin büyük çoğunluğunu sahneyeçekti. Muse inanılmazdı. Senfonik tınılann yoğun olduğu şarkılannda, vokalistlerinin muhteşem sesi, klavyedekı ve gitardaki başansıtartışılnıayacak kadar lyiydı. Bu festivalde iyi olan dığer bir şey de ana sahnenin tesisatıydı. Mükemmel bir ses düzenının yanı sıra aynı derecede mükemmel olan ışık sistenıi vardı ve tüm teknık ayrıntılar profesyonelce düşünülmüştü. Kamping alanı, çadırların kuruluş düzeni ise son derece organizeydi. Elbetteböyle büyük bırorganizasyonda birtakım aksaklıklar da olabiliyor. En göze çarpan aksaklık ise tuvaletlerin alryapısının yetersizliğiydi. Kullanımı rahat, görünüşü şık olan bu tuvaletlerin daha ilk günden kapıları bozulmuştu ve o bölgedeki toprak tam anlamıyla çamurderyasınadönmüştü. l'estivalin son günlerinde ise değil tuvaletlere girmek, kokudan yanlanndan »»bile geçılemıyordıı. Buna karşın festivalin tek ücretsizhizmeti tuvaletler ve duşlardı. Yiyecek ve içe\cekleryanınayaklaşılmayacakkadarpahahydı. Festivalin son günü bira fiyatlannda indiriın yapıldıysa da son anda yapılan bu ındirim katılımcıyı çok da mutlu etmedi. Dışardan yiyecek ve içeceğın getınlmesi yasak olduğundan, büyük çoğunluğıı öğrenci olan katılımcılar kamp dışında, daha uygun fiyatlarla karınlarını doyurmaya çalıştılar. Kampın çevresinin tellerle çevrilmesine karşın, seyyar satıcı lann bu ç itlerin arkasında hizmet vermesi, daha ilk günden tellerin kesilmesine neden oldu. Sonuç: Ömerli halkı festıvalden iyi para kazandı. Bir yandan da üstü bıkinılı kızlan, uzun saçlı, küpeli delikanlılan hayretler • »içersindeızledı.. Kamp alanından Istanbul 'agünü birlik gidip gelenler için ayarlanan servislerin, o hatta çalışan otobüslerden daha pahalıya yolcu taşımasıtepkilereyolactı. Hepsi biryana, demo sahnesinde yer alan müzisyenlerden bile yemek ve servis ücretı alınması anlaşılır gibi değildi. Her şeye karşın kimse eğlenmedim diyemedi. Bu ufak tefek aksaklıklara çok da aldırış edilmedi... Bir kamp kültürünün oluşmasında da önayak olan H2000 hayatlannı müzikle dolduran ve müzikle anlamlı kılan, daha çok 1824 yaşlan arasındayoğunlaşan farklı bir kitlenin kültürünüyansıtıyor. Müzik, onlar için özgür olmaktan da öte, özgürlüklerini kullanmabiçimi. H2000 de bu anlamda son derece elverişli bırortam.^ deniz.durukan@kontrolkulesi.com. CUMHURİYF.T DERGİ edinmişlim. Çoğunaoradatanıklık etmiştım. 1 Iayal gücünıü de ortaya koydum, kurgulama özgürlüğü kullandım, fakat pek çok kahraman gerçek kahraman ve pek çok kahramanın hikâycsi de o küçük kulübemsı anahtarcı dükkânında kendini anlattırdı... Kahramanlarınız, hep azınlıkta ulanlar... Bence, Türkiye u/ınlıklarıyla birlikte pek çok değerı de kay betmeye başladı. Ermenilerinı, Rumlannı ya da Yahudilerini; genel olarak ekaliyetini, kaybetmeye başladığı andan ıtibaren hoşgörüyü, duyurlılığı, güzel duyuyıı ve çağdaşlaşmaya, Avrupa'ya, modernizasyona, çağcıl bır hayata açılan kapımn anahtarlarını daderin, bulanık bır suya attı. Çünkü azınlıklar bıziın Batı'ya açılan penceremizdi. Aynca, pek çok güzellıği onlarla beraber yitırdik. Anahtar ve anahtarcı, gcçmişinıizin olduğu kadar geleceğimizin de habercisi nıi? Grontes Amca'yı o ınanılmaz ustalıkta anahtar kalıplarınıçıkanrken, kalıplara anahtarlan sürerken gözlemlediğim süreç bende inanılmaz başka çağrışımlara yol açtı. Anahtarların bir yüreğe gırmek.gibı olduğunu farkettim. Hakikaten bir insanı yakalamak, kazanmak ıstıyorsanız, onun kalbine giden doğru anahtarları bıılmanız gerekiyor. Yaklaşımınızla, kurduğunuz diyalogla ya da edıneceğinız dostlukla anahtar böyle bir metafora tekabül ediyor Anahtar bir inıge, bütiin sırları açıyor, ama kahramaniarınızdan Yakup ise sır saklayamayanlardan yakınıyor... Sonuçta bir insana mahsus bir şey ancak ıstenırse başkası ile paylaşılmalı, ya da sırn veren kışı isterse başkası ile paylaşmalı. Ama dikkat edersenız sır çok geniş bir kavram. Tabii kimi sırlaraçılmalı evet, örneğin Ermeni meselesi; varmı, yok mu? Bunun üzennde derin bir sır perdesi var ve aralannıalı. Bu ikisinin arasındakı mesafeyi çok özenle korumak gerekiyor... lanmış bir kart buldum. Alelade Büyük ölçüde, diyebilirim. bir Noel yortusu kartı. Inanılmaz Çünkü hâlâ ev sahibim, en yakın heyecanlanmıştım. Çünkü o bana komşularım, en sıkı dostlanm ErTatavla yani Kurtuluş. Anah göçü, gidişi ve yok oluşu; artık bir meniler. Dolayısıylaonlarındüntarcı Grontes 'in yaptığı anahtar yerde, bir adreste olamayışı çağ yalan, hayatlan, öyküleri bu hikâla kapı açmakla kalmıyor, başka nştırmıştı. Tebrikkartını aldım ve yede kendıni bana tanıştırdı. Hikâyeni/i Anahtarcı Gronbaşka hayaüarın gizlerini aralı sakladım. Günün birinde evin yor... Her anahtarda bir başkayai anahtannı kaybedince, neredeyse tes'e okuttunuz mu? Evet, Grontes Amca şimdi çok nızınöyküsüvar, birErmeni 'nin, Kurtuluş'un tanhi ile özdeş yaşa Siz de medyanın içindesiniz... bireşcinselin... Chiviyazilari tara ve birikime sahip anahtarcı, çilin popüleroldu. Medyada her şey konuşuluyorfmdan yayımlanan "Kilidi Sırlı Anahtar "myazarı BakiKoşar, ay Rumlar, Ermeniler, Yahudiler... Baki Koşar'ın "Kilidi nı zamanda bir gazeteci... Koşar 'la kitabı veyaşamı üzerine ko Sırlı Anahtar" romanında, yakın tarih ve insan öyküleri, nuştuk: Kitabın çatısı nasıl kuruldu, karakterlernasıloluştu? Öncelikle yazmadan duramayan bir insan olduğumu düşünüyorum. Hayatın içinde yığınla aynntı bana esin kaynaklığı ediyor. Bu kitabın çatısı da aslında kendilığinden kuruldu. tstanbul'un en eski semtlennden biri olan Kurtuluş'ta oturuyorum. Eski Tatavla'da... Evet. Dört yıl önce, ilçenın belediye başkanı tarafından daha önce orada oturmuş olan lirmenı aileye Noel yortusunu kutlanıak için yol YAZI: BERAT CÜNÇIKAN FOTOĞRAF: VEDAT DEMİR Tatavla'yı yani Kurtuluş'u mekân belleyip dile geliyorlar. Koşar "ilk kitabımı yeryüzündeki tüm azınlıklara, kendini azınlık hissedenlere adıyorum" diyor. gir Grontes Amca ile karşılaştım. Mekrubunvesahiplerininpeşine düşerken hissettığim sır bu kitabın çatısını oluştunrıuş oldu. Önce bır hikâye olarak başlamak istedim, ama dizginlerini elimden kaçırdım ve romana dönüştü. Kahramanlarıyla aynı mekânı paylaşmak ronıanı nc kadar besledi? Etkilendimi? Açıkçası kitap Grontes Amca için sürpriz oldu. Tepkisi son derece olumlu oldu ve dedi ki "67 Eylül olaylan ve Varlık dergisi ile ilgili anlatılanlar keşke biraz daha yoğun ve derinlemesine anlatılsaydı". Yani yetersiz buldu. Halbukı ben bürün anıları o küçücük kulübemsi çilingir dükkâmnda muş gibi görülüyor, oysa asıl bilinmesi gerekenlcr ağızlara alınnııyor, sırlar da mı anlamsızlaştı? Maalesef sırnn da içı boşaltıldı. lîvet, bu anlamda, çok ucuz bir sır kavramı ile karşı karşıyayız. Türkiye'nin yakın tarihine ışık rutacak pek çok önemli sırrı çözemiyoruz, bunun yerine sıstem bize
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear