Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 HAZİRAN 2002. SAYI 845 geçtiği, büyüdüğü yerler. Daha sonra öğrenimini klasik tarih ve felsefe üzerine, Oxford'daki Sommerville Kolej 'de tamanılıyor. Ardındanyinc()xford'dakıkolejlerdeöğretim iiyesi olarak çalışıyor. Ikinci Düjıya Savaşı sırasında etkin bır komünıst parti üyesi olsa da zamanla sol düşünceden uzaklaşmasa bile,partidenuzaklaşıyor. Busıralarda 1940 yılında Sartre'la tanışıyor. Varoluşçulukla yakından ilgileniyor. IrisMurdoch,ilkkitabı varoluşçuluk üzerine bır inceleme olan "Sartre, Rotnantic Ralionalisl"i 1953 'te yazıyor. 1964 yılında dilımizedeSartre'ın YazarhğıveFelsefesiadıylaçevrildi. Cok açık olmayan özel yaşamında bilinen birbaşkaüzücüolaysa, 1952 yılında ÇekYahudişair Franz Steiner'letutkulu biraşk yaşarken, geçirdiği kalp krizi sonunda, şairin, kollarında ölnıesi... Daha sonraCanetti ile bir ilişki yaşıyorsa da, 1956 yılında kendinden altı yaş genç ve y irmi dokuz yaşında olduğu halde hâlâbakir olan JohnBayley ile evliliği seçiyor. John, birazkekeme, çocuksu, gülünç fıkraları olan bir dilbilimci. Iris'incinselalbenisini, bohem yaşamındaki renkleri tanıdıkça usulca büyüleniyor herhalde. ölümüne dek süren uzun bır ılişkının başlangıcı oluyorevlilikleri.Yazdıklarınınanakonususevgi olan biryazariçin, çok uzun süren beraberlikteki eşi, J.Bayley'in yazdığı anılar, yaşamının onunla olan bir yanını aydınlatsa da Iris, y ine Oxfordlu bir yazar olan Lewis Carroll'unAlice'i gibi, düşlerinegiden bir yazar. Taınamlanması zor bir kadın. Hem, zaten her yazarın rulıu bölünmüş değil midir? Aynı anda birkaç yerde yaşar varlıkları da, yazmazlarsabilemeyizneredeolduklarını. John onıı anlamak istiyor.lç dünyasına yaptığı yolculukları, kendini gerektiği kadar paylaşmasını seviyor. Bütünü görülmeyen birada; Iris, içdünyasını kendineaitbirodaya dönüştürmüş. Oradan roman kahramanlarıylagcridönüyor. Pek çok yazar gibi, aslında edebi bir koza içinde bir yanıyla her zaman. Ötc yanıy la John' un tutkusunu ve anlayışını seviyor; yaşıyor. Özel bir bağlanma hali. Ilışkı: Hem "sevgi"de hem de "özgürlük"tc, sonuna dek beraber olmak. Yıllarca sevgı ve özgürlükte paylaşılmış, lıka basa kitap dolu bir evde, birbirlerine açılan yazı odalarında birinin daktilo sesi ötekınin daktilo sesine karışıyor. Belki John, Iris denli iç dünyasında dalgınlaşmıyor, ama onun içinden geçenleri algılamak istiyor, anlayışıyla ve sevgini dokunduran fıkralarıy la, ilişkilerine denklik veriyor. Zamanın oyunları bitmiyor ki hayatta. Usulca tutukluklarbaşlıyoraklrnda. Bilgileri siliniyor. Acı veren kaygı içinde debeleniyor nıhu. Bir uçurumdan aşağıya derinlere doğru bakıyor belki. Belki o derinlere düşmeden az önce kendini göriiyor yuvarlanırken bilinmeze. Nerede?Ruhubedenininduvarlarını, bir hapishane duvarı gibi yumrukluyor belki. (,'ıkmak istiyor. Artık her şey...evindeki günliik düzen gibi bozuluyor. Sigortası atmış bir beyazeşya hali geriye kalan. Bir türlü olmayan istediklerimizi gerçekleştirmek için, bir piyango vursa hali, en umarsız anımızda başvurduğumuz en ucuz düştür. Oysa hayatındabirçekilişivarkendikurallarıyla. Katılsanız da katılmasanız da kuraya dahilsiniz. Binbirkötüşakasıdavaryaşamın. Herkesebirindenbiriçıkabilir. Hayatbu. ^ Yasemine@postamatik.com Not: Iris Murdoch'un kitapları Türkçe'de Ayrıntı Yayınlan'ndan çıktı. Alzheimer bilgi hattı: 0 800 21180 24 web sayfası: www.alzheimertr.com Ilk Cannes Film Festivali '39 Eylül ayında yapılacak, Hollyvvood, Mae West, Gary Cooper gibi adlarla temsil edilecekti. Almanlar 1 Eylül 1939'da Polonya'yı kuşatınca festival açılış töreniyle yetinmek zorunda kaldı. Festivalin büyüsü mandığıbiryerdi. İlk Cannes film festivali 1939Eylül'ünün ilk üç haftasına tasarlanmıştı. Hollyvvood "The Wizard of Oz" ve "Only Angels Have Wings" adlı filmlerle katılacak, Mae West, Gary Cooper, Norma Shearer ve George Raft gibi adların yeraldığı "biryıldız ordusu" ile ülkeyi temsil edecekti.Nevarki, Almanlar 1 Eylül 1939 günü Polonya'yı kuşatınca festival açılış töreninin hemen ardından iptal edildi, ancak 1946'da yeniden düzenlendı. Cannes festivali ancak 1951 'den sonra her yıl düzenlenmeye başladı. Festivalin düzenlendiği "Saray" klasik tarzda, küçük ama son derece şık, beyaz bir yapıydı. 1992 yılında bu yapının yerini abartılı çağdaşlıktaki Noga Hilton aldı ve kentin eski limanı yakınına daha büyük bir festival sarayı konduruldu. Festival giderek kent içinde bir başka kente dönüştü. Cannes festivalinde yalnızca para ve yıldızolmaktankaynaklananaşırılıklararastlamak işten değil. Nevv York Times gazetesine göre, festival sırasında otele gelen seçkin konukların her birine 150 giysi askısı ve banyolarında kullanılmak üzere galon*" ı Cannes 1955... Dönemin sarışın bombası Diana Dors, o günlerde ciiretkâr \ayılan pozuyla... O lmadıkfilmlerödülalır, Almanlar asla çağrılmazlar, dahası, Hollyvvood çok pahalıya mal olduğunu söyley ip durur. Gelgelelim, sinema dünyasından herkes ("annes'da olmaya can atar. Amerika'mn önde gelen eles.tirmenlerinden KennethTuran 30yıldır süregclen bıı olguda yaşanan karmaşa ve taşkınlığı dile getiriyor Cannes festivali adıyla dillerde dolanan şey de neyin nesi? Insanı bitkin düşüren, onca kalabalığın üşüştüğü festivali, bu olaydan canını güçlükle kurtaran biri, "birgenelevde yangın sırasında yaşanan boğuşmaya" benzetiyor. Şöhretyollannmaçıldığı, kalplerin kırıldığı, büyüleyici oldugu denli yıpratıcı da ulan ve Hollyvvood ile aşknefret karışımı bir ilişkısi bulunan Cannes Film Festivali, yine de Oscar'dan sonraki en saygın odülleri dağıtıyor. Sanki de dünyada başka bir benzeri yokmuşçasına, "lestıval International du Film"gibi resmi bir adla anıldığına göre Cannes' ın böy lesine olay yaratmasınahiç şaşmamak gerek. Normalde 70 bın kişinin yaşadığı bu kentin nüfusu sinema dünyasınınmerkezinedöniiştüğü 12 günboyunca%50artıyor. Dünyanın dört bir yanından gelen insanlann buluştuğu bu süre içinde festival ödüllerinin yanı sıra, porno endüstrisinin Hotd'Or odülleri, demiryolu işçileri tarafından dağıtılan Rail d'Or odülleri de sahiplerinibuluyor. Sinema dünyasından birçokkişi için, Cannes'a ilk kez ayak basmak sonunda doruğa ulaşmak gibi bir şey. Oysa, benim için, her zaman bir parçası olmak isteyip de bana bir yer bulunacağından pek emin olamadığım karmaşık, baş döndürücü ve düş kınklığına uğratan bir dünyaya ilk kez göz attığım bir başlangıç oldu. Festival, 25 'inci yılında "sinematografik sanat" amacından Cannes 2002... Soldan sağa: Juliette Binoche, Milla Jovovich, Antonio BanderasMelanie Griffith, sapsa da coşkunun doruğa tır Sharon Stone, Leonardo Di CaprioMartin ScorseseCameron Diaz.