Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYHTDERGİ Üç yıllık adliye muhabiriydi, şansına BBC'de çalışan bir aile çıktı. Aupair'lik için Londra'ya doğru yola çıktı. Çok sıkı sağlık muamelesinin ardından sınırdan adımını atabildi. Gaby'ye bakıyor, Ingilizce kursuna gidiyor, sergi geziyor. Aupair'den mektup var doktor, ülkeye giriş izni verdi. Koşa koşa bavullarınıızı almaya gittik. lletişim fakültesini bitirdikten Ne yalan söyleyeyım, özgürlüğiine sonra birbüyükgazetede üçyılaya kavuşan suçlular gibiydik. Ne galcın adliye muhabirliği yapmıştı. rıptirkı,tümişlemlerımizyasaldı. Ucuz yoldan Ingilizce öğrenmeye tngiliz ailenin davet nıektubu, aukarar verince, Londra 'da "aupa pair vizem, Türkiye'deki işime, geir "lik yapmaya yaniçocukbakma lirimc, ailcmc, okuduğum okullara ycı karar verdi. ÖzdenAtik iki yıl sü kadar tiim belgelerim eksiksizdı recekserüvenini aynıyolu izlemek oysa. Vizesi, öğrenci ya da turist olan yabancılarda hastalık olanıaz isteyenler için kuleme aldı. mıydı diye düşünüyor insan. (,'ocuklarına bakacağım Julia ve 1 Eylül2001 günü.THY'ninbir uçağıyla Londra'yageldim. Ingiliz Neil Curry çiftı benı havaalanında görevlilcr uzun uzadıya pasaportu karşıladılar. lkisi de aslıııda nıesmu inceledikten sonra, beni de tünı lektaşımdı; BBC'deçalışıyorlardı. üleki gelişmekte olan ülkelerin ın Kalacağım ev işte o filmlerde görsanlarına da yaptıkları gibi, sağlık düğüm türdendı. Victoria dönemuayenesi olmam için bir başka minden kulnıu. Kileri de sayarsak bölüme gönderdiler. Yaklaşık 1.5 dört katlı. Beyaz mobilyalı, şirin saat süren işlemlerin ardından rönt odaın üçüncü katta. Şömincm bile genlerimizi inceleyengümrükteki var ama kullanılmıyor artık. ÖZDEN ATİK Esas işim, Julia ve Neil'in 10 yaşlanndaki kızlan Gabnella ile ilgılenmek; oııu okuldaıı alıııak, annesi babası gelene kadar bakmak. Bunun karşılığında 50 pound ve yol parası olarak 10 pound alacaktım. Aile bana haftada bir gün evi temızlemem karşılığında 25 pound daha vernıeyi önerince kabul ettim (paranın canı çıksın dememe izin verirmisiniz!). Bulaşık, silmesüpürme, toz alma türünden. Anneciğim bana el sürdürtmezdi ya, şimdı duyarsakızacakbelkide... Kinıi aile ek para vermeden aupaırler'e temizlik de y aptınyormuş. Ingilizceyı öğrenemeden hayalkırıklığı içinde ülkesine dönenler devar. (,'ünküıstekliler, ajanstarafından yeterince bilgilendirilmiyor, sözgelimi bir lngiliz aileye göndereceğizdiye lngiliz vatandaşı I ündistanlıların yanına gönderiyorlar. Yani ajansınızla gideceğiniz aileyi enikonıı konuşun derim! Tanıştığım tiim aupairler, kimı ortak özelliklere sahipler. Birkez yurtdışında bir dıl okulunda okuyacak paray a sahip değiller (binlercedolarkonuşacak). (,'oğuyüksek okul mezunu. Hepsinin de amacı iyı derecede Ingilizce öğrennıek. Birbölümaupairiseülkelerindeki aile ya da din baskısından kaçıyor ya da bir tngiliz vatandaşı "tavlayıp"kapağı Ingiltere'yeatıyorlar. llkhafla i(,inde polise yazılmam gerekiyordıı. Aile bıı konuda bana yardımcıolması içın Neil'in anncsi Audrey'i çağırdı. Aııdrey ile "Hlephant and ('astle" denilen yerdeki Metropolitan Polis Merkezi'ne gittik. Tam 30 pound verdim, Ingiltere'deikiyıl vizelibiryabancı olduğumu belgelemekiçin.Ön ce benim dışımda her şeye benzeyen birfotoğrafımçekildi. Sıramız gelince de görevli kadının karşısına oturduk." Where are you froın?" diye sordu. Siyah kalınca bir klasörden bir sayfa açarak okumamı istedi. Baktım I ürkçe. Alacağını kimlik kartının bir yıl süreyle geçerli olduğu ve kesinl ikle yanımda taşımam gerektiği bildiriliyor bana birTürkçemetinle. Klasörü şöyle birkanştırdım. Finceden Çinceye herdıl mevcut. K.ürtçe de var, üstelik hem Kınnanca hem de Zazaca... konuşmayı yeniden sökecek bir bebekgibigörüyorum. lOyaşındaki (îaby, " What is thıs?" diye beni sınavdan geçiriyor. Lıbrary'e (okunuşu laybreri) lıbreri dediğinı için kalıkahalar atıyordu. İlk arkadaşlarımı da kıırstaıı edindim. Kongolu, l'ransız, Ispanyol, Çinli, Koreli, Kolombiyalı, sayın sayabildiğiniz kadar. Gerçekten işin en eğlenceli kısmı, farklı ülke ve kültürlerden arkadaşlar edinmek. Somalili Ahmed'in.kursöğretmenimızın "lin sevdığiniz yemeknedir?" sorusunaverdiği "dellkhaftaiçinde Brixton'dakiSouthChelseaCollege'e başvurduk. ve" yanıtı hepımizi güldürmüş, 6 aylık 375 pound, bir yıl için ise hem de o yörede deve ycndiği ko625 pound tutuyordu okulun ücre nusundabizı bilgilendirmişti. ti. Aile, bu ücreti karşılayacak kaKongolu arkadaşım Princc bana dar param olup olmadığını sordu, âşık olmuştu. Benımle otobüs durane yazık ki yalnızca 200 dolarıtn ğına kadar yürüyordu. lngilizcemiz vardı. Ilaftalığımdan 10 pound ke de yeterli olmadığı için çoğunlukla serek kurs ücretini kendilerinin susuyorduk. Komik birdurumdu. ödeyebileceklerinısöylediler. Ka Türkiye 'de bir arkadaşımnı olduğubul ettim. Birçuk aile bu konuda nu söy ledim ama yı lmadan hep yayardımcı olmuyor. Kurs ücretini nımda yürümeyi sürdürdü. Kurstaaupairin karşılaması gerekiyor, ai kiler seviye sınavından ben geçip o lenın biryükümlülüğüyok. Eylü kalınca "Sevgilin gidiyor" diye lün son haftasında kurslar başladı. onunladalgageçmeye başladılar. B ir süre Audrey ile Gaby' i okuldan Kaç ay geçti ailemle kaynaştığıbirliktealdık. Üçüncühaftadaniti mı söyleyemem. Ne olursa olsun, baren, yolları öğrennıiştim. Gaby'i benim için yabancılar hâlâ. IV izartık tek baş. ıma eve getıriyordum. lerken aralarında 20 dakıkadan iazGörünüşteherşeyiyiydi. lngiliz lakalamıyorum. Kendimi fazlalık ceyi anavatanında öğreniyordum. gıbıhissediyorum. Akşanı yemekYemeğe, içmeye, kalacak yere para lerini Neil yapıyor. Masanın ortaharcamıyordum. Ailem, arkadaş sında duran şarap şişesini alıp kenlarım, canıın tstanbul rüyalanm dinıe dolduramıyorum. Çekiniyodan çıkmıyordu. Kırkyıldabırriiya rum ışte. Aıleyle somut bir problegören ben, her gece üç dört rüya ınimiz yok. Beni kullanmıyorlar, birdengörmeyebaşlamıştım. Yal diişünceliler, uygarlar. Tek sorun nızca insanlar değil, her şey yaban paramı vermeyı unutuyorolmalan cıydı. Mesleğini icra etmiş, 24 ya (paranın canı çıksın diyeceğim yişında yeti^kin bir insan olmama ne). Ikinci hafta da paramı alamakarşın kendinıi okumayı, yazmayı, yınca ajansıma danıştım. "Bir sorun yok, hatırlatıver" diye yol gösterdiler. Akşam Julia ile bulaşık y ıkarken, "Üzgünüm Julia ama geçen haftaki paramı unuttunuz" diyebildim. Çoközürdilediler. Buülkedeçocuklandinliyorlar. Onların istediklerini yapmaya çalışıyorlar. Başlarda Gaby ile ilışkimiz çok resmiydi. Sonra bir gün hastalandı, ben de kursa gitmcyerekonunlakaldım. Monopoloynadık. Çok mutlu oldu, beni çok sevdi. önceki aupair'i onunla oynamazmış. Hattabiraraannebabasının yanında sarılarak bana "ablam" dedi. lyileşinceaşın sevgisı normale döndü. Şimdı orta halli gidiyor. Tabii başlardakı soğııklıık kalmadı Londra'daki tek Türk arkadaşım Çığdem, benden bıray önce buraya gelmişti. Londra'yagclişiının ikınci haftasında onunla buluştuk. İşte benim insanım Ilerdediğini kelinıesi kelimesine anlıyorum, çabuk çabuk da yanıtlayabiliyorum. O "büyük" günde London Bridge'e gitmeye karar verdik. Ancak metroda siyah hat yerine kahverengi hattabinmezmiyız! Ulaştığımızda hava henüz kararmamıştı. Londra bir kültür kentı. Aklım bana güıı say ama Londra'nın tadını çıkarmadan da gelme dıyor! üönünce nasıl olsa annemin yoğurdundan yiyeceğım... ^ Londra macerasının ilk günlerinde Özden Atik llyde Park 'ta...