Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 Soruyorlar: "Elimize mum alıp dağa mı çıkalım?" Sadiye, Ziynet ve Neriman... Adapazan Serdivan'da üç kadın. Üçü de depremzede. Üçü de birbirinden dertli. Onlar artık haber d e p YAZI FOTOĞRAFLAR: GÜLİZ ŞENKAL ŞAHİNDE AKKAYA "Depremde evimiz yıkılınca çadira sığındık. Sonra bu prefabrikleri verdiler. Şimdi de buradan çıkartacaklarını söylüyorjar. Dağlara çıkıp mağara arayacağız, oradan da atacak değiller ya!" Artık haber bültenlerinde kimse onlardansözetmiyor. Adapazan'nın Serdivan ilçesindeyiz. Şehir merkezinden yanm saatlik uzaklıktaki ilçede yaşam eski sakinliğine dönmüş görünüyor. Minibüsten inerek toprak bir yolda yürümeye başlıyoruz. Okuldan çıkmış öğrencilerin sesleri yolun ıssızlığını bozuyor. Birkaç metre sonra vagon gibi ilerleyenprefabrikekonutlaravarıyoruz. Konutlarınbirkısmını çeşitli firmalar vatandaşlar için, bir kısmını ise bankalar çalışanları için yaptırmış. Yolun karşısındaki parlak mavi konutlar ise devlet tarafındanyaptınlmış. Havanın iy iden iy iye ısınmaya başladığı öğle saatlerinde, mavi evlerden birinin önünü süpürüyor bir kadın. Sadiye Doğan'la bir süre ayakta dertleştikten sonra barakanın serin gölgesine geçiyoruz. Ev yapımı, soğuk ayran ikram ediyor. Prefabrik konutun sadece temel ihtiyaçlannı karşılayabilecek durumda ve kısa bir süre için uygun olduğıirıu anlatıyor. Bu sırada, komşulan Ziynet Doğan ve Neriman Koçakgeliyor. Neriman Hanım, "Devlet bile bizim sorunlarımızla ilgilenmiyor, siz nasıl yardımcıolabilirsinizki?"diyoramabirsüre sonra o da başlıyor dertlerini birer birer dile dökmeye. Onun derdi, diğerdepremzedelerden biraz farklı. Hak sahibi olduğu haldekalıcıkonutiçinbaşvurudabulunamıyor. "Depremden önce zarzor parabiriktirip bir kooperatifegirmiştik;oda depremde yıkıldı. Devlet kriz bahanesiyle bizi hak sahipliğinden çıkardı. Bu yüzden kalıcı konuta yerleşemiyoruz." Prefabriklerdeki altyapı sorunu onun ve diğer birçok depremzedenin ortak derdi. "Buranınaltyapı sorunu var. Hiçbirşey hazırlamadan mıcırların üstüne beton döktüler. Yağmuryağdığındabütün sular evin içine doluyor. Ne kadar yalıtım yapda önleyemiyoruz. Sık sık kanalizason taşıyor. Belediyeye kaç kere gidip geleceksin ki ancak ilgilensinleramabelediyeyi de suçlayamıyoruz. Çünküonundagelirkaynaklan kısıtli. Hükümetin belediyey i desteklemesi lazım ki, belediye de bize yardım etsin." "Gelirinizgeçiminizeyetiyormu?" "Faturalar gelmeye başladı. Paramız yetmiyor ama ödemek zorundayız. Ihtiyaçlarımız var ama kimse bizi duymuyor. Devlet faturalara gelincevaroluyor,ihtiyaçlanmıza gelince de yok." "En çok neye para harcıyorsunuz?" "Faturalar!" Neriman Hanım, "Elektrik faturalarına 'Güç Bedeli' diye bir şey eklemişler. Bu nedir, bize açıklasınlar. En azından faturalardaki vergileri Prefabrike konutlann toprak yollarına alışmış Serdivanh çocuklar. düşürebilirler." Ziynet Hanım ise çevresel hiçbir düzenhayvan mı olsunlar!" se durdemiyor." lemeninolmamasınakarşınkendilerinden Sadiye Hanım'ın eşi şofor; zarzor geçi"Burayabirbakangeldiğinde herkes giÇevre Temizlik Vergisi alınmasından dert nebiliyorlarmış. bi biz de alkışlıyoruz. Ne yapacağım ki yanıyor. "Birtekeşimçalışıyor. Üççocuğumvar, başka. Dava açsam suçlu duruma düşerim. "Parayı nereye yetiştireceğimizi bilemiikisi okula gidiyor. MasraflarayetişemiyoSüründürürler beni; çünkü vatandaşa geyoruz. Haftada bir pazara çıkıyoruz, bütün ruz. Buralarda ne olacağımız belli değil; lince hukuk devleti, kendilerine gelince para gidiyor. Biremekli maaşıyla geçinçık derlerse ne yaparız, bilmiyorum. Gideher şey mübah. Ne kanun ne hukuk tanımeye çalışıyoruz. Çocuklanmız okula gicek hiçbir yerimiz yok." yorlar." diyor Sadiye Hanım. Onlar da aynı diyor, ona da para gerek. Okumasınlar da Bu arada Sadiye Hanım'ın kızı prefabrisorunlan kelimelerle kendilerince dile geke konutlann toprak yollannda bisiklete tiriyorlar. Ama bundan sonrası ne olacak, biniyorarkadaşlanyla. kendileri debilmiyorlar. Bölgeye gelen yardımların çoğunun ih"Prefabriklerin de birkaç sene sonra satiyaç sahiplerine ulaşmadığını, şahsi ola tılacağını söylüyorlar. Duyduğumuza görak dağıtılmadığı içinyararsağlamadığını re çiftini üç milyardan satacaklarmış. Kim belirtiyorlar. alacaksa artık. Yazın sıcak olur, kışın soğuk. Yağmuryağdığında sular içerigirer, Yardımlar beliril kişilere... kanalizasyonu taşar. Sıkıntısı çok yani. Neriman Hanım, "Siyasi parti adı altınŞimdilik oturuyoruz ama depremden de da gelen yardımlar da belli kişilere dağıtılçok korkuyoruz. Ben bir daha başkasının dı. Onlar, bu malzemelerle mağaza açtı lar. yaptığı birevdeoturamam. Ancak tek katKimse sesiniçıkaramadı.Kimikimeşikâlı bir evimolursa... Ona da çok para lazım. yet edeceksin ki! Herkes birbirini koruyor. Nediyelim..." Bu yapılanları görünce gelen yardımları Adapazan Serdivan'da üç kadın... Oçü kabuletmedik." de birbirinden dertli... Çamurlara, kanaliZiynet Hanım, "Depremde tek bir bar zasyon sulanna basıyorlar yemeği pişirirken, çamaşır, bulaşık yıkarken. Çocuklan dağı kınlmamış insanlan yardım kuyrubu kötü yolları aşıp okul larına gidiyoriar, gunda görünce ben insanlığımdan utankocalan işlerine. Onlar, bakımsız barakadım,' Lanet olsun!' dedim" diyerek öfkelannı, sökük çorapgibi yamamayaçabalısini bastıramıyor ve şöyle devam ediyor: "Burada evi yıkılmamış olup da prefa ' yorlar. Bu üç kadın, depremzedelerin dili olup haksızlığı anlatıyorlar...^ bikte oturan çok insan var. Kendi evlerini kiraya veriyorlar, gelip buraya yerleşiyorSadiye Hanım ve kızı objektife poz veriyor. lar. Haksızlıklarböylesürüp gidiyor. Kimsahindemiha@mynetcom