27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERGİ Postacılar nerede? Onlar işlerinin başında. Meslekte başannın yolu 'ÎHA'dan geçiyor" diyorlar. ÎHA ne mi? îrade, hafiza ve ayak. Adresi yanlış mektuplar belki bu yüzden Eskiden postacılar hep erkek olurdu. Şimdi kadın postacılanmız da var. Cihan Kuzu... ken öyle samimı konuşuyorkı... Yavuz Yılmaz, arkadaşlarının deyımiyle namı diğer"çavuş", köpekbahsı açıhraçılmaz ırkılıyor, dennden bir of çekıyor. "Bugün gibı hatırlıyorum, yağmurlu bir sonbahar günüydü. Mektubu, sahibine vermek ıçin bahçe kapısmdan henüz içenye gırmıştim ki, bir kurt köpeğı havlayarak üstüme atladı. Ben de kendımı korumak ıçın çantamla köpeğe vurdum. Sahıbi sinirlenerek 'Hayvan düşmanı' diyerek beni suçlamaya başladı." Bundan 3040 yıl önce, postacılara daha birsempatiylebakılıımış. Deneyimli dağıtıcı Hacı Türkyılmaz, insanlardaki bu tutum değışıkliğmı doğal karşılıyor: "Eskiden aşk mektuplan, askermektuplan, bayram kartlan taşırdık. Şımdi ise faturalan, telefon ve kredi kartı ekstrelerini taşıyonız. tnsanlara ne kadar borçlan oldugunu hatırlatmanınneresisempatık!"diyerekduruma açıklık getiriyor. Dağıtıcı Yavuz Yılmaz, postacılara duyulan ilginin azalmasıyla yaşadığı hüznü, çocuklann sevgısiyle gıdermeye çalışmış. Bir yıl öncesine kadar, ilkokullara gıdip iletişim dersleri veriyormuş. Posta nedir, postacı ne yapar, gibi basit ama öğretici bilgiler aktarmışöğrencılerine. "Hem öğrencilere yararlı oldum hem de çocuklarla birlikte olmanın mutlulugunu yaşadım. tşin en güzel tarafı ise derse her girdiğimde öğrencilerin, 'Bak postacı geliyor' şarkısını söylemeleriydi" derken Yılmaz, bir hayli duygulanıyor. Bir evlilik öyküsü... Küçükçekmece'de Zehra adında, 18 yaşında bir kız, bir gün Kelebek gazetesine bir ilan veriyor. Bubirevlenme ılanı... Dağıtıcı Yavuz Yılmaz'la Zehra'nın yollan işte bu ilandan sonra kesişiyor. Yılmaz, üç torba mektubu Zehra'nın evine götürmek zorunda kalınca ister istemez onun öyküsüne dahil oluyor. Yılmaz: "Kızın babası, Devlet Demıryollan'nda çalışıyordu. Mektuplan teslim etmek için evlerine gittiğimde kapıyı o açtı ve büyükbir şaşkınlıkla, "Bıryanlışlık olmalı. Benım kızıma bu kadar mektup nereden gelır!" dedi. Sonradan öğrendiğıme göre askcriye ile cezaevinden gelen, evlenme teklifleri içeren bu aşk mektuplan Zehra'ya pahalıya mal olmuş. Babasından temız bir dayak yemış... Birkaç gün sonra yıne kendı bölgemde mektup dağıtırken Zehra önümegeçti. 'Neolursun, tekrar mektup gelirse bana ver' diye yalvannayabaşladı.Elimdengeleniyapacağımı söy ledim. Ama onca mektubu muhafaza etmek kolay olmadı doğrusu..." Peki ya şımdi? önünüzü kesip, mektubu ailesine değil de şahsına vermenizi isteyen varmı? "Olmaz olur mu? Hatta bazılanyla ahbap bile oluyor, mektuplanru evlen yerine ışyerlerine bırakıyoruz." Dağıtıcılık mesleğinde başanlı olmanın yolu "lHA"dan geçiyor. İHA ne mı? lrade, hafiza, ayak. Eğer hepsi yeterince güçlü ise siz ıyi bir dağıtıcı olabilirsiniz. Tabii bu formülübizçıkarmadık. Yıllann deneyimi, onlan böylebırsonucagötürmüş. Güçlüayaklara sahıp olmasalar, onca yolu sabahtan akşamanasıl yürürler?Çelikgibı ıradeleri olmasa, kaprisli insanlara nasıl tahammül ederler? Hafızalan bılgisayar gıbı olmasa, sokak isimlerinin "Beyazıt" yenne "Bayat" gibi yanlış yazıldığı mektuplan, doğru adrese nasıl ulaştınrlar? Postacılar, dağıtım bölgelenru "cihet" olarak adlandınyorlar. Kendı cıhetlenndckı her mahalleyı, hersokağı ezberebılıyorlar. Hatta süreklı mektup götürdüklen kışıleri bızzat tanıyorlar. Belki de yalnızca alıcı adresınin sahibini buluyor. Bak postacı gel(m)iyor re göre sokak sokak diziliyor mektuplar. Daha sonra ıse çeşıtlerine göre bölmelere aynlmış masanın gözlerine yerleştiriiiyorlar. Ara "Gözümün yaşıyla bir sıra tempo duşüp, kaytarmalar başlarsa eğer mektup yazdım "Haydi canlanm, arkadaşlanm, mektuplann Al da götür sevgilime fotoğraflannıcekmeyelım.bırazdahahızlı postacı..." ayıralım" dıye bırbırlenru tatlı bir dıllc uyaEskiden analar askerdeki nyorlar. Tüm bu işlemlenn ardından, sıra daoğlundan, genç kızlar yavuklusundan, penğıtacaklan mektuplan, sokak numaralanna cerenin önüne oturmuş mektup beklerken göre sıralamaya gelıyor. Son olarak, o gün böyletürküleryakarmış.Kapızilininherçadağıtılacak mektuplar postacının çantasına lışında yürekleri güp güp atarmış. O gün, giriyor ve dağıtıcılar, düşüyorlar yollara... şansları varsa eğer, bir üniformalı adam onSon mektubun sahibine ulaşmasıylara hasret kokan mektuplar getirirla, dağıt ıcılann o günkü serüvenı de miş. Sevinç nidalarına "Buyrun bir bıtıyor. Yağmur çamur, kar, bayram çay için" davetlen kanşırmış. Bahseyram demeden sürüyor bu serüşışler venlırmiş bu adama; postacıven. Her gün yenıden... Boşuna halk ya... O zamanlar, postacı kapıyı kaç arasında "Postacı tatılıni yollarda defa çalıyordu ya da mektubu posta geçirir"denmiyor. kutusuna bırakıp hemen gıdiyor muydu, bilemeyiz ama her şey in daKayahan, bir şarkısında "Yılanha incelikli olduğu kesin. dan korkmam yalandan korktuğum kadar" diyor. 4. Levent PostaneMişli, mışlı cümlelerle anlatılansi'nın21 yıllıkdağıtıcısı Beyaz Balar bir masalı anımsatıyor olsa da, şol, bu şarkı sözünü kendilerine aslında hepsı beşon yıl öncesine kauyarlıyor: "Yılandan korkmayız, dar yaşanıyordu. Silah ıcat edildı, köpeklerden korktuğumuz kadar." mertlık bozuldu, derlerya; teknoloDağıtıcılann ikı düşmanı var: Bıjıgelıştikçe,yakınlaşacağımızabirı köpekler, diğen ise yağmurlu haraz daha uzaklaşır olduk bırbınmızva. Kar yağmasına bile razılar, yeter den. Bugünlerde, cep telefonlan, ki yağmur yağmasın. Başol, "Yağbilgısayarlarhayatımızıodenlikumurlu havada bızım ıslanmamızı bir şattı kı; mektuplar hoş bir anı, her kenara bırakın, mektuplar ıslanıyor. gün heyecanla beklenen postacılar Zaten en çok buna üzülüyoruz" dergö?e batmayan bir ayrıntı oldu. ArYılmaz, bir süre iletişim üzerine derslere de girmiş... GÖKÇE ÇİÇEK ÇETİN tık, yolladığımız bir mesaj ya da email, derdimızı anlatmaya yetıyor. Beyaz, mınıcik bir ekranda, aniamsız kısaltmalara sığdınlıyor yüreklerde ne varsa... Çok farkına varmasak da postacılar hâlâ hayatın ıçındeler. Ünıformalan değıştı belki, çantalarında taşıdıklan mektupların çeşıdı de... Ama yaşam serüvenlen, üç aşağı beş yukan aynı. Sabahın erken saatlerinde merkezde başlayan serüven, mektuplann çuvallardan boşaltılıp gruplara aynlmasıyla devam edıyor. Sonra, görev yaptıklan bölgele
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear