Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 P* dı.Uğur Mumcu öldürüldüğü zaman, Eşber Yağmurdercli hapse girdiği zarrian... Sonra? Ama hep unutan bir halk. Eşber Abi hapisten çıktı, oyunun seyirci grafiği düşmeye başladı. Eşber Abi 'nin yaşadıklan, yüzyıllardır bu topraklar üstünde yaşanmış acılarunutulmalı mı o zaman yanü? Neden oluyor bu sizce? AST'ınsöylediklerini insanlar artıkyüklcnmek istemiyorlar. Çünkü"Kayıplar"ı izlediktensonramutlakabirşeyleryapılması gerekir. Çünkü doğru tiyatroda 2 saatlik izlence sürecinde tiyatro, diyalektik gelişimi sunabiliyorsa seyirciye, ahşveriş olabiliyorsa, tiyatro görevini yaptı diye tanımlıyoruzbiz. Sol yumruklar havaya demek değil amabudeğilmi? Hayır hayır! Her tiyatro eserinde insanhk adına değiştirilmesi gereken bir şey vardır. Insan ilişkilerindeki güzelliğı sunar tiyatro. Ama aynı zamanda da bir estetiği vardır. Ama politik tiyatro denince insanlann artık tüy leri diken diken oluyor... AST yıllarca mücadelelerinde çok önde oldu. Mahkemeleşti, var olan düzene dinamit koyuyor diye adı çıktı, komünist tiyatro dendi,saldınlarauğradı,adlisaldınlarauğradı... Bu yüzden ürküntü nedeni oldu AST. Orada çalışmak da bir ürküntü nedeni oldu. "Ayo tiyatroda çalışmasınkızımız!" oldu. "Ayy o tiyatroya gitmeyelim, orası bombalanır!" oldu. AST'ın her turnesinde polis kameralan, gelenlerinüstübaşı aranıyor... E bir daha gitmek istemiyor insan yani... 1980 sonrası verilen o korkuyla, 'Paşa'nın çalışmalan ilk önce kültür sanat alanında meyvelerini verdi. lnsanlar acılar çekti, işkencelerde süründü, sakat kaldı, aileler yıkıldı, psikolojik sorunlar yaşandı ama, enbüyük darbe kültür sanat alanında yaşandı. Gençlik koptu gitti. NeolacakASTşimdi? ASTşuandayolunadevamediyor. Rutkay Aziz Genel Sanat Yönetmeni olarak devam ediyor. Şu anda Behiç Ak' ın Aynhk oyunu ile Dario Fo'nun ödenmeyecek! oyunu oynanıyor. Toplumsal parçalanma yaşandı. Tam da siz tiyatronun değiştirici, dönüştürücü işlevine inanıyorken ve bir toplumsal bilinç oluşturmaya çabalarken. Ilk önce sanata saldırılacak tabii. Demek ki AST doğru yoldaymış! Tiyatroyu bilmedikleri için insanlar muhteşem şekildekorkuyorlar. Her tiyatro eserinin altında bir şey aramak, bölücülük aramakondan.Bilinmeyendenhepbirkorku vardır. Çünkü devlet istati stik enstitülerinin verilerine göre insanlann % 1 i tiyatroya gidiyor ve biliyor. %7 biliyor ve zaman zaman gidiyor, %6 hiç gitmemiş, kelime anlamını biliyor. %84 hiç gitmemiş hayatında. Bunun içinde milletvekili de var, emniyet müdürü de var, komiser var, kaymakam var, öğretmen var, mühendıs var, doktor var... Park, bahçe yapmak yerel yönetimlerin görevi, tamam ama kültürsanat yuvalan nerede? Anadolu'da yer yer hâlâ sidikkokan, seks filmi oynatılan sinemalarda tiyatro turneleri yapıhyor...aynca sinema izleyicisi de sidik kokan yerlgri hak etmez... Umutsuzluğa kapılmıyor musunuz? "Sanatçı olarak toplum adına hiçbir şey yapamayacağız artık" gibi... Çünkü 1975'te dünyayı kurtarmak amacıyla tiyatroya başlamışsınız yanılıyor muy um? Doğru. tdealizm bitti ama mutlaka yine iyi şeyler yapılacaktır, yapıhyor da... Gencecik insanlar bir araya geliyorlar, kelle koltukta gidiyorlar, batma çıkma, maddi kazanç falan göz ardı ederek yapıyorlar, ama hak ettikleri yerde değillerki...^ CUMHURİYET DERGİ "Belgesel çekmek bencillikten kurtuluştur. Baştan beri romanyazar gibi film çekmek istedim" diyor Yeni Dalga'mn öncü ismi yönetmen Agnfrs Varda... Belçika doğumlu sinemacının Türk seyircisi için bir ilginç yönü de bir dedesinin Selanikli, diğer dedesinin ise tzmirli oluşu... Yeni Dalga'mn anası ASLI SELÇUK 310 Mayıs tarihlerinde Ankara'da Uçan Süpürge 4. Kadınfilmleri Festivali'nde ustaya saygı bölümünde Agnes Varda 'nin beş yapıtı gösteriliyor. Ona Yeni Dalga'mn büyükannesi dedirten filmi 5'den 7'yeCleo(1961), ArtıkçılarveBen, Mutluluk, Yaratıklar, ÇatmzKuralsız Y eni Dalga Akımı'nın annesi ve büyükannesi, belgeselci, yönetmen, senarist, fotoğrafçı, foto muhabiri, yönetmen Jacques Demy'nin eşi, iki çocuk sahibi Agnes VarVarda'nın sinema öğrenimi yoktu, çekim da... 1928 Belçika doğumlu Varda'nın bütekniğinden de habersizdi. William Faulkyük dedesi Selanikli, dedesi tzmirliydi. . ner' in "Vahşi Palmiyeler" romanmdan etFransa'da büyüyen Varda, Paris Sorbonkilenen Varda, filmi boyunca kurmaca ile ne'da edebiyat ve psikoloji, Ecole du Louv belgeseli iç içe kullandı. re'da da fotoğrafçılık okudu. önceleri mü"Sinemanın anlatım dilinde özgür olmaze küratörü olmak istiyordu, fakat fotoğradığımı hissediyordum, bu da beni çok tefa duyduğu ilgi ağır bastı. Paris'teki dirgin ediyordu. Tıpkı roman yazar gibi TNP'nin (Ulusal Halk Tiyatrosu) resmi fofilm yapmak istiyordum. Çekimlerimde toğrafçısı oldu. Sonraki yıllarda foto muinsanlarla nesnelcr arasında bir benzerlik habiri olarak Ispanya, Çin, Küba gibi birkurmaya çalıştım. Filmimin başlangıcında çokülkeye gitti. ' . kadınla erkek birbirlerine uzakken, nesneler başroldeydiler. Sonra giderek durum tlk filmi "La Pointe Courte/Paralel Yaşamlar"ı 1954'te, 26 yaşındayken çeken değişiyordu, bu kez insanlar nesneleri ege Yaranklar (Les Criatures)...