26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERGİ "Yazıdan aldığım hazzı, hayatta pek az şeyden almışımdır, biri de danstır" diyor Aslı Erdoğan. îlk ödülü Yunus Nadi Öykü Yanşması'ndan... En çok sevdiği Türk yazarlannı ise şöyle sıralıyor: Yusuf Atılgan, Tezer Özlü, Oğuz Atay, Sevgi Soysal, Ahmet Hamdi Tanpınar... Haz alarak yazıyorum kü yazdım, ertesi yıl bir öykü daha yazdım. Yunus Nadi öykü Yanşmasf na katıldım ve KabukAdam, Mucizevi Mandarin veKır üçüncüoldum. Adı 'Son Elveda'ydı. Belli bir tarz oluşturdunuz. YazdıklanmızıPelerinliKentkitaplarıylatanıdığımız Aslı Erdoğan, genç kuşakyazarlardan... öy nızı hangi türe sokabiliriz? kü ve roman arasında gidip gelen tarzıyla, Hep aradakalmış gibiyim. Kısa öykü pek kendi üslubunu oluşturdu. Son olarak, Radi yazmıyorum. Ben öyküyle roman arasında kal'dekieskiköşesindeyeralandenemelerikalan metınler yazıyorum aslında. Kimi yerni kitaplaştıran Erdoğan 'la konuştuk... de düz yazı şiire kayıyorum. Klasik formYazmaya ilginiz nasıl doğdu? Eğitimi lar/yapılar beni sıkıyor. Dışına çıkmaya, yazının sınırlannı araştırmaya çahşıyorum. niz biigisayar mühendisliği üzerine, asıl Yelpazeningenişolmasınıtercihederim. mesleğiniz ise fizik... Çocukken yazıyordum. On yaşındayken Yazdığınız karakterler arayış içindeki, birkaç şey yayımlatmıştım. Çok yetenekli karamsar kişiler. Çıkış bulmaya çalışan olduğumu söylüyorlardı, ama yazar olmak bu insanlara 'ötekiler' diyebilir miyiz? Benim ana temam, bakışım bu. tster istetlgibi bir kaygım yoktu. Fakat çok okuyoridum.özellikleliseveüniversiteyıllannda... mez oraya yöneliyorum. Sanınm benim kişiYazmaya, açıkçasi birbunalım döneminde liğimden kaynaklanan bir melankoli var ve başladım. Master'dan atıldığım yılda bir öy bu, kişilere de yansiyor. Dışanda, uçta kalan NESLtHAN SAVAŞ insanlar... Bildiğimizanlamdamarjinaldeğiller. Daha çok bir sürgünlük, yabancılık, çıkışsızhkhali...Kaybolmuşgibiler.Karamsarlık değil, orada daha derin bir acı var. Bir türendişe.panik... Hayatta neyapacağınıbilememe, kendini bir yere koyamama, bir yere bağlanamama, ait olamama hali... Kahramanlarınızın yaşamla içiçe olmasına dikkat ediyor musunuz? Onların kişiliğindeki bir şeyin yaşamda karşılığı varmı? Tutarlı olmalanna dikkat ediyorum. Küçük ey lemler, sözler üzerinde uzun uzun düşünüyorum. Gerçek hayattan, kendimden ya dayakınımdan kopya çekmişim gibi durur, gerçek havası verir ama aslında değildir. Buna çok özen göstetiyürum. Gerçeklik duygusu yaratmak için her şeyleri üzerinde çahşıyorum. İnsanlara kendinizi yazıyormuşsunuz gibi geliyor olmalı. Yaşadıklannız yazdıklarınıza ne kadar yansıyor? Bunu tam olarak Kjrmızı Pelerinli Kent'te yaşadım. Orada, özgür'ün yazdıklanylayaşadıkları arasında ne yaparsa yapsın bir uçurum vardı. Benim de öyle. lnsan, gcrçeği yazamaz hiçbir zaman. Bunun için bir çaba harcasa bile yazamaz bence. Kırmızı Pelerinli Kent'te bir söz var, bence önemli bir cümle: "Hiçbirego, kendi gerçeğiyle yüzleşecek denli küçük değildir." Hep dramatize eder ve kendini temizeçıkanr. Ortaya çıkan, kendinden çok daha canlı, ilginç, daha negatifyada daha pozitiflir. Gerçek insanlar daha çok, gridir. Roman kahramanlannın renkleri vardır. Bu kişiler, olduğunuz ya da olmakistedikleriniz mi? Kurgudan uzak gibi. Gözleriniz gerçekten gri, Rio'da ya;amışsınız... Onlan özelliklekoymuştumamahatactmişim. Çünkü okur çok önyargılı. Anılannı yazmış deyip bir kenara atıyor. Anılannı yazmak kurgusal bir metin yazmaktan daha kolaymış gibi. Bence hepsi kurgudur. lyi bir yazar gerçeklik duygusu verendir bana göre. Bir şeyler eksik ve havada kalıyorsa o metin yeterince olmamıştır. Bu, koyu bir gerçekçilik anlamında değil. öykülerde mistik, gerçekdışı öğeler de var. O kişiyi bir bütün olarak gözünün önünde canlandırabilmelisiniz. Bir kahramana onun ağzından çıkmayacak bir laf ettirmemelisiniz. Gereksız şeyler de koymamalısımz. Kadının bakışı, konuşması, gülümsemcsi gibi her öğe ona ilişkin bir şeyler söylemelidir. Yazma süreci sancılı oluyor mu sizin için? Uzun boşluklardan sonra yazıyorum. Her kitap iki yıl arayla çıktı. Sonrasında da çok kısa sürelcrde, her gece 89 saat yazarak, yoğun çalışarak bitiriyorum.Kitabın içine bir kez girdim mi, o dönem boyunca dışına çıkamıyorum. Kırmızı PelerinliKent 8 ay sürdü, neredeyse başka birhayatım kalmadı. Kimseyle görüşmedim, konuşmadım, evden dışan çıkmadım. Kitabın dünyasında yaşadım. Şimdi de öyle yapabüirmiyim bilmiyorum. O zamanlar hastaydım, zaten evden pek çıkamıyordum, işsizdim. O yüzden o kitap çok özeldir benim için. O kitapta ulaştığım bazı noktalara başka türlü ulaşamam gibi geliyor. Bir daha o şekilde yazamam gibi... Oradaki ölümle hesaplaşma aslında çok derin. Çünkü gerçekten ağırbirhastalıkgeçirmiş,ölümle hesaplaşmış bırininyazdığı şeyler. Gerçekle ilişkisi böyle işte. O kitapta Ölümü Rio'da kurguluyorum. Asıl gerçek, oradaki ölüm duygusu. Benim o zamanlar yaşadığım, ölüm ve hastalıktı aslında, Rio değildi. Bir anıy ı, Rio' yu alıp o anki gerçek psikoloj imle, ölüm korkusuyla birleştirdim ve onu yazdım. Gerçekle kurgu birarada. însan, kendini yazmış deyip kolay sonuçlara varmamalı, o kadar maskeliki aslında. Kızılderili kültürüne, Budizm'e, Afrika kültürü ve Hinduizm'e de ilginiz var." Kitaplarını/da da değiniyorsunuz... Kızılderılılerlcünıversıteyıllarındailgilendim. Afrikalılar çok daha genişbirkültür. Afnkalılann küçük bir kısmını, Batı Afrika ve Mali 'yi tanıdım. 1.5 yıl Afrikalılarla yaşadım, dillerini az çok öğrendim. Şimdi Hinduizm, Budizm, Sufilik ve Tasavvuf ile ilgilenmey i düşünüyorum. Türkiye'deki yazın dünyasına nasıl bakıyorsunuz? Biraz dışta kaldığınızı düşündüğünüzoldu mu? Bunun yargıcı ben olamam, başkalan dışandan bakıp benim yerimi saptayabilir. Tezer özlü vc Sevgi Soysal'la kıyaslandım. Kadın yazarlann kadın yazarlarla kıyaslanmasına da itiraz etmişimdir hep. Sanki ayn
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear