26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bu dünyada güzellikler de var GÖKÇE ÇİÇEK ÇETtN E dip Akbayram, bütün dönemlerin şarkıcısı.Çünküonunşarkılanduyuldu duyulah, demokrasi talebi ne giderildi, ne de butalepten vazgeçildi...32 yıllık sanat yaşamını 30 albümle taçlandıran Akbayram, bugün de işte bu vazgeçmeyenleri, yeni albümü "Selam Olsun"la selamlıyor. Sözü ve müziği Rıfat öncel'e ait olan ve albüme ismini veren bu şarkı, bir anlamda sanatçının duygulanna tercüman: "Türkiye 'de senelerdir etnik köken kavgası var. Halbuki geçmişc baktığimızda, yüzyıllardır bu topraklarda çeşitli insanlar bir arada yaşamışlardır. Türk'üyle, Kürt'üyle, Lazıyla, Abazasıyla, birkültürmozaiği oluşturuyoruz. Nedense insanlann hep etnik kimlikleriyle uğraşılıyor. Ben de inadına kimlikleri ne olursa olsun bu topraklar üzerinde yaşayan bütün insanlara bir' Selam ol sun' deme ihtiyacı duydum." 1972 yılında Altın Mikrofon Şarkı Yanşması'ndaalınanbirinciliklebaşlayanmüzik yolculuğunu bunca yıl hep aynı çizgide devam ettirmek kolay olmasa gerek. Ustelik, 1980 darbesiyle gelen sansüre, yasaklara, engellere rağmen. Edip Akbayram, zaman zamanzorluklaryaşadığını gizlemiyor. Müzikte en verimli olduğu dönemde ayağına takılan çelmelerle tökezlediğini de... Ancak umutsuzluğakapılmamış. Sanatçının, üreten, aydın insan olduğunu; kâramsarlığı içinde hissetmeyen insan olduğunu söylüyor: "Ne kadar karanlık bir ortamda yaşarsak yaşayahm, biz hem yüreğimizde hem de beynimizde her zaman aydınhğı bulundurmak zorundayız. Çünkü, biz umut insanıyız, sanatçıyız... Topluma umut, direnç, kavga, sevda sunmak zorundayız. Ama, tabii ki son bir yıldır ülkede yaşanan acı tablo beni de belki karamsarlığa değil ama, hüzne itiyor." Türkiye, zor bir süreçten geçiyor. Açlık sınınnda yaşayanlar, ölüm oruçlan, insan hakları ihlalleri, hortumcular.puladönenTürk Lirası, ekonotnik krizin insanlarda yarattığı bunahm gün olmuyorki; gündemin ilk sıralannda yer almasın. Edip Akbayram'ı, bu gündemin içinde, ölüm oruçlannın başladığı dönemde birkaç sanatçı arkadaşıyla uzlaşmayollanararkengördük. Şusıralaryüreğini en çok bu konunun yaktığını söylüyor: "Benim ülkem, hakikaten dünyanın en güzel ülkesi. Batı ülkelerindeki insan haklarının, demokrasinin yüzde otuzunu burada uygulayın, 500 tane Amerika'ya 1500 tane Almanya'ya ülkemi değişmem. Gerek doğa güzelliği, gerek insanlanmızın dostluğu, sıcakhğı.paylaşımcılığıhiçbiryerdeyok. Avrupa mekanikleşmiş. Oysa burada 24 saat sevinci, hüznü yaşayabiliyor, birileriyle bir şeylerpaylaşabiliyorsunuz. Ülkeyi bu duruma getiren sistem ve bu sistemi yönetenler dir. Avrupa Birliği' ne girmekten, çağdaşl ıktan bahsedilen bir dönemde, daha önce de olduğu gibi bu ülkede yüzlerce insan ölüme terk ediliyor. Adalet Bakanı, farklı, Başbakan farklı söylemlerde bulunuyor. Ne var ki ölümleri durduracak somut bir adım yok. ' Hayata Dönüş Operasyonu' adı altında devlet, resmen kendi vatandaşlannı katletti. Bu, düpedüz hayatı katletme operasyonudur." Sanatçı, Armutlu'da tutuklu ve mahkum yakınlannı ziyarete gittiğinde kızı yaşındaki insanlann ölüm oruçlanna yattığından bahsediyor. Cemal Süreya'nın dızesındeki gibi: "Her ölüm erken ölümdür, biliyorum Tannm"... Pekiyidevletbunubiliyormu? "Ben hiçbir partinin ve örgütün şarkıcısı olmadım. Yaşadığım toplumun insanlanna şarkılanmı söyledim. Ve yaşadığım toplumun sorunlannı şarkılanmda dile getirdim. Halk, sanatçıyı nerede görmek istiyorsa 32 yıl boyunca orada durmaya gayret ettim. tçerideki insanlan terönst olarak nitelendirebilirsiniz. Ama, onlar, neticede bu ülkenin insanlandır. Üstelik, yaşamlan devletin sorumluluğundadır. Devletuzlaşmacıolmalıdır. Oysa, 100150 kişiyle inatlaşıyor. Bu tutum cumhuriyete ve demokrasiye yakışmıyor. Çok ufak bir yaklaşım onca insanı hayata döndürecektir. İnsan kendi kendini öldürebilirmi? ölmek bu kadarbasitmi?" Akbayram, toplumla daima iç içe olduğunu, kendini toplumdantecritedenbirsanat çının, bu sıfatının yanına bir de soru işareti eklenmesi gerektiğini düşünüyor. "İnsan, ya olduğu gibi, ya da göründüğü gibi olmalıdır. Ben, sabahlan kalkar, berberimle şakalaşır, kasabımla günccl konuları tartışıp tavla oynarım. Sahneye çıktığımda da sanatçı kimliğimle, toplumla şarkılanmı paylaşırım" diyor ve "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" misali genç şarkıcılann kulağına küpe olacak sözler söylüyor: " Yıllardır, insanlann gözlerinde büyüttüğü, tabulaştırdığı pek çok sanatçının imaj uğruna farklı yollara girdiğini gördüm. Halk, doğru ve yanlışı ayırt edebiliyor. Benim hep aynı çizgiyi koruduğumu, hep inandığım kavgada yer aldığımı gördüler. Geniş biryelpazeyesesleniyorum.Sonzamanlardaki konserlerimde türbanlısından tutun da yedi yaşındaki çocuğa, 70 yaşındaki dedeye, üniversite öğrencisinden emekçiye kadar çok geniş bir dinleyici kitlesine hitap ediyorum. Bu sanatçının klasikliğini gösterir." Çocuklaradalr... Toplumdakabul görmek ve 'sanatçı' sıfatını layıkıyla taşıyabılmek zor zanaat. Ancak, müzik piyasası öyle bir hal aldı ki; bir kasetle popüler olan sonra gazetelerin birinci sayfalannı süsleyen ve "Artık ne söylesem beni dinlerler" diyen şarkıcılann sayısı bir hayli arttı. Son günlerin modası ise türkü söylemek. Edip Akbayram, türküye duyulan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear