Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET DERGİ "Maruf" filmi pek çok şeyi sorguluyor. Yönetmeni Serdar Akar, "Aslında sinema ya da sanat, belirleyici değildir hayatta" diyor ve ekliyor: "Ama öyle saçma bir durum var ki başından beri, o sinemalar, o televizyonlar, o hâkim kültür belirlemeye başlıyor her şeyi." Ahlak, töre ve varoluş üzerine BENGİ HEVAL ÖZ tlk filmi Gemide ıle Cannes Film Festivali'ne kadar uzanmış olan Yönetmen Serdar Akar'ın ikinci filmi Dar Alanda Kısa Paslaşmalar halen bazı sinemalarda izlenebi 1 iyor. Son filmi Maruf, Antalya AltınPortakal Film Festivali' nden ödülsüz döndü. Maruf, Mardin'in Midyat ilçesinde, Yezidi, Müslüman ve Hıristiyanlann birarada yaşadığı ıssız bir köyde yatalak annesi ve babasıyla (Nihat Ileri) yaşayan genç bir oğlan (Ruhi San). Maruf'un en yakın olduğu, derdini paylaşıp, örnek aldığı kişi amcası. Amcasının hayal gibi güzel ve kendisine âşık bir kansı var (Meltem Cumbul). Maruf bir an önce askere gidip, dönünce âşık olduğu kızla evlenmek istiyor. Fakat babası, yatalak annesine bakan Maruf'un gitmesine razı değil. Baba, hem anneye hem de Maruf'a karşışiddetyüklü. Bir gün Maruf'un amcası esrarengiz bir şekilde öldürülüyor. O andan itibaren her şey kanşıyor. Tabii en çok Maruf unhayatında. Yaşananlargerçekten yaşandı mı, yoksa düş mü görüldü? Olanlar ahlaki mi, doğru mu, olması gerektiği gibi mi? Yoksa birden fazla gerçeklığın oluştuğu bir hayat mı bu? Başta anlaşılmaz, gereksiz, boşmuş gibi görünen birçok sahne tekerteker yerine oturuyor ve sonunda bızler de Maruf'la birlikte ahlak, töre, kanun, varoluş, gerçek sorgulamasının ıçıne dalıyoruz. Tümdünyayakeyifveren 'sinema' adı altında sunulan şeyler afyon mu, yoksa biz bakmayı, görmeyi, düşünmeyi mi unuttuk? Amerikan kurgusu aşk filmlerinden, gerçeğin kopyasının kopyası olan yaratılardan, komplo teorilerinden söz ediyoruz Serdar Akar'la. "Gerçeğin yedi tane görünümü vardır. Her şeyi tekrar tekrar gözden geçirmek gerek" diyor Serdar Akar, son filmi "Maruf" ta. Sinemadan bahsettik. Birde kulelerden. Çağlardan beri sanat sanat için midir, sanat insan için midir diye tartışılırken, birden sanat kelimesınin içi boşaltılmış, anlamsızlığa sürüklenmişti. Oysa sanat estetikti, varoluşun simgesiydi. Dcğiştirmez, etkilerdi. Serdar Akar'a göre kulelerin yıkılması bir milat. Şimdi her şey yeniden gözden geçirilmek zorunda. Belki umut ışığı yanar ama durum hiç de iç açıcı değil. Kuleler, kelimelerin içinin boşalmasının sorumlusu olabilir mi? Tarihi olmayan bir ülkeden geleceğe dair senaryolann dışında ne beklenebilir? Bir yanda Amerikan kurgusu sinema. Yönetmen: Amerika. Öte yanda tüm samimiyetiyle bize bir mesaj ı olan Serdar Akar: "Gerçeğin yedi yüzü vardır. Kimi yeraltından görünür.kimi ulaşılmazkalelerden..." Nasıl karar verdiniz sinemaya? Ankara Iktisadı Ticari tlımler Akademısi'ne girmiştim. Beş yıl orada okudum. 12 Eylül öncesi. O zamanlar YÖK yoktu O okulunyıllığında"Birgün sınemacıolacak" yazıyor. Sonra da askere gittim. Yalan söyleyerek müracaat ettim askerlığe. Dedım ki: "Biz 7 kardeşız. Çok fakıriz. En büyüklerı benım. Bir an önce askere gidip gelıp çalışmaya başlamam lazım." Askerdeyken Sinema Televizyon Bölümü'nün sınavına girdım. Kazandım ama sonra bana bazı şeyler ağırgelmeyebaşladı.Babaparasıyemekistemedim Gitmeyeceğim dedim ama sonra benı ikna ettiler. Sonra zaten ıkıncı sınıfta çalışmaya başladım ve artık ailemden para almadım. Okuldan kaç yılda mezun oldunuz? Okula 1987'de girdım, 2000'de çıktım. Ben okulda öğrenciyken iki tane film çektik. Mezunıyet filmini çekeceğimiz sıralarda Gemide'yi çekmiştik. Dalga geçiliyordu benle: "UlanGemide'yiçektin,dahanebu bitirme filmi!"diye. Elli aldım mezuniyet filmimden. "Kalbim Bir Ada Olmaz mıydı Sana" mezuniyet filmimin adı. Sinema aşkı üzerine konuşalım mı? Nasıl bir itilimle başladınız sinemaya? Aşkla başladık ama sinema aşkla olmaz. Çok ciddı bılgı ile oluyor, çok sevmekle olmuyor. Hattasinemadahevesliler, sevenler dahatehlikelidir. Para? Parayok. Bir sıralama yapsanız, para kaçıncı sıraya girer, bilgi ve aşk kaça? Bılgi bırinci sırada, sevgi ikinci, para son sırada. Araya ne girer? Takıntılar, hevesler, at gözlükleri girer. Ama en çok takıntılar girer. Çünkü bu ister ıstemez takıntılı bir iş. Baştan da bir takıntın oluyor, filmi çekerken de bir takıntın oluyor. Bir tür meslek hastalığı. Takıntı derken sürekli el yıkamaktan bahsetmiyorsunuz değil mi? Öyle şeyler de olabilir Ama esas filmle ılgili... Birsahneyetakılıyorsun. Yarahatsız oluyorsun ya da çok sevıyorsun. Onu bir türlü yapamadığını ya da çok iyi yaptığını düşünuyorsun. O sahne için uğraşıp duruyorsun Ama film bir sahneden ibaret değil ki. Mesela ben bu fılmde delığe takmıştım. Günlerce o delik temizlettirildi, taşlar vardı. Yok oldu, olmadı... üç açıdan çekıldi.. Niyeyse?.. Takıntı ışte! At gözlüğü şart diyorsunuz...Neden? Tabiı. Başlarken başladığın şeye dırekt oradan bakacaksın, başka yerden bakamazsın. O yüzdenbitirebilirsin filmi. Bitiremezsin yoksa. Sette kahrsın. Konsantre ve körü körüneinanç.y Tek kişinin takıntılı olması ile sizin yaptığınız şey farklı. Önder Çakar ve Sevil Demirci ile kemikleşmiş bir kadro oluşturdunuz. Yeni Sinemacılar'ın gctirdiği biravantajınızvar.Ozamankolektifbir takıntıdan söz edebilir miyiz? Evet. Herkes aynı şeye takılıyor. Bu daha güzel birşey. Yoksa zaten olmaz ki. lşibinleriyle yapacaksan, herkesin aynı şeye inanıp, aynı şeyi düşünmesı gerekiyor. Bunu baştan nasıl sağlıyorsunuz? Yavaş yavaş, konuşa konuşa. Sonunda konuşacak başka bir şey kalmıyor. Yaptığınız son film "Maruf "un bir ana cümlesivarmı? Afiştekicümleişte: "Gerçeğin yedi yüzü vardır. Kimi yeraltından görünür, kimi ulaşılmaz kalelerden." Yaşamınız da böyle kuşkucu mu? Böyle. Hayat böyle bence. Bütün fılmler için de aynı şey geçerlı. Bu fılm bıraz daha sinemanın kendisine çok yakın. O yüzden ağır ve zor gelıyor Fazla sınemasal bir film. Bazı sahneler hayal mi yoksa gerçek mi ayırt edilemiyor. Belli ki bu bilinçli olarak böyle tasarlanmış. lkırlılik durumlar var, bir de ters kurgu bir film. Sonundan başına doğru düşünmeye başlarsan aradaki şeylerı de anlarsın. Ters kurgu olduğu ıçın de baştaki o sahneler lü