26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

AĞUSTOS 2000. SAYI751 17 tngilizce kitaplannı satın aldığı Hachette yayınevininFransızmüdürüilede, "kitabevinin ticari dağıtıcılara adil davranmadığı" gerekçesiyle aralannda bir sürtüşme oluyor. Durumu bildiren bir mektubu, Fransa'nın ciddi gazetesi Le Monde'a gönderiyor. Bu olayı sonradan unutuyor ama, aradan bir süre geçtikten sonra, yaymevinin Türk müdüründen, "Fransız müdürün görevinden ahndığını"öğrenıyor. Gülseren Yalter her gün en az üç gazete okuyor, hafta sonlan da özel gazeteleri var. Gazetelerde çoğunluk köşe yazarlanna yazıyor. Mektup listesinde gerektiğinde ve konunun önemine göre, konsolos, elçi, bakan, milletvekili, belediye başkanı, yerel yönetimler de yer alıyorkuşkusuz. Ancak Yalter'in, her duyarlı yurttaş gibi, en üzüldüğü, zaman zaman da öfkelendiği, büyük çoğunlukla yazılarına olumlu olumsuz yanıt gelmemesi. Bu nedenle de, ilgilendiği sorunun herhangi bir çözüme vanp varmadığını ya da duyurmak istedigi iletinin hedefe ulaşıp ulaşmadığını öğrenemiyor." Bazen" diyor, Gülseren Yalter "Mektubumu yazdığım köşe yazannın herhangi bir yazısında, benım şikâyetimle ilgili dolayh bir değinmeye rasthyorum. Eh bu kadan da iyi dıye tesellı buluyorum" diyor. Buna karşılık dışanyla olan yazışmalan için "Onlarbana yanıt vermeknezaketini gösteriyorlar" diye ekliyor. Bu konuda ilk deneyimini, Gülseren Yalter, lstanbul'dakı Fransız Konsolosluğu ve Le Monde gazetesi ile, Fransa'daki Türk Büyükelçısi ile yaşamış. Kızını görmek ıçın Fransa'ya gıtmek üzere vize almak için Konsolosluğa başvuran Yalter, kcndisinden "bankada ne kadar parası olduğunun kanıtı banka defteri" de içinde olmak üzere, biryığm doküman istedıklennde müthiş öfkeleniyor. En çok kızdığı ıse, "banka hesabının sorulması"." Kendi ülkemde bana bunun hesabı sorulmazken, bir yabancı ülkenin buna hakkı olmaması gerekır" dıyen Yalter'e, " Buna neden bu kadar öfkelendığini, bu uygulamanın epeydır konsolosluklarda yapıldığını" sorduğurnda ise, "Biliyorum. Ama benim kitap almak için yurt dışına çıktığım dönemlerde, gerçi döviz sorunu vardı ancak, vizede bugünkü kadar sorun çıkarmıyorlardı" diye yanıt veriyor. Olayın ardından, üç koldan mektuba döşeniyor: Istanbul'daki Fransız Konsolosluğuna, Le Monde gazetesinin,bizdeki"Okuyucuköşesi"ninkarşılığı olan "Medyatör"e ve Paris'tekı o dönemin Türk Elçisine... Fransız Konsolosluğuna yazdığı mektubunda Yalter, "özgürlükler ülkesi Fransa'nın bu uygulamasını yadırgadığını" yazıyor. Her üçünden de yanıt geliyor: Le Monde'un "Medyatörü", Andre Laurens'dcn gelen gayet nazik kısa mektupta, bu konuyla ilgilenecekleri bildirilirken, Fransız Konsolosluğu "özgürlükler ülkesi olmamızla bunun ne ilgisi var, biz Schengen uygulamasının gereklerini yerine getiriyoruz" şeklinde biraz da sertçe bir yarut veriyor. Dönemin Türk ParisBüyükelçisi ise (bu olay 1995 yılında olmuş) hem de el yazısı ile verdiği uzunca yanıtında, "Yalter'in bir yurttaş olarak bu duyarhhğmı" takdirle karşıladığını behrttikten sonra, "keşkeaynımuameleile karşılaşıp susmayı tercih eden diğer vatandaşlarımız da benzer yaklaşımı gösterseler ve olayın boyutları açıkçabilinse" diyor. jülseren Yalter, sorumlu ve duyarlı bir yurttaş olmanın »rneğini sergiliyor. Neredeyse her gazeteyi, her haber ırogramını izliyor ve eleştirilerini yazıya dökmekten ekinmiyor... Çoğu kez yanıt almasa da vazgeçmiyor. Tek kişilik sivil örgüt... »ENtZ BANOĞLL belki de nicebenzerlerindenbiri. Belkı onun gibi daha bilmediğimiz yüzlercesi binlercesi var. Daha doğrusu, dileğimiz, ülkemize, O' nun gibı daha yüzlercesi, binlercesinin Imasi. Çünkü Gülsercn Yalter, tek cümleyle özet;nmesı gerekırse "Tek başına bir Sivil Topim Kuruluşu".. Ait olduğu toplumun, ister iyasal ister toplumsal olsun, tüm sorunlana karşı duyarlılığını ve sorumluluğunu bir iivil Toplum Kuruluşu ne derece ve ne kadar ıstlenmişse, daha doğru bir deyişle, "nekalarçoküstlenmesigerekiyorsa",Gülseren / alter'de"birkişi", ama "duyarlı, yurttaş biinci ve sorumluluğu olan bir kişi olarak" o adarüstlenmiş.. Kendisi bir dernek ya da kuruluşun üyesi leğil ama, gönlüne, ilkelerine ve kafasına 'atkın olanlarıyla dayanışma içinde. Çevreindeki oluşumlara duyarlı bir yurttaş olarak la, üzerine düşenı yapıyor. Nasıl mı? Önce, kendisi çok sıkı bir gazete >kuru,televizyonizleyicisi...Televizyonkatallarında doğaldır ki, çoğunluk açık otuum, forum, haber ve benzeri programlann »ağımlısı. Ortaöğrenimini Fransızlann Note Dame de Sion okulunda yapması nedeniye, Fransız gazetelerini ve televizyonunu da lüzenli biçımdc ve yakından takip ediyor. )üzenli okuduğu Fransız gazetesi Le Monle. Bu nedenle de, ülkemizde olup bitenleri, lış basınayansıdığı zamanlar, her iki penceeden de kıyaslama, tartma ve üzerinde düiünerek, sonunda tepkı gösterme olanağını uüuyor. Tepkilerinin büyük bölümü yazarak olu^orGülseren Yalter'in... Çevresinde, oturdu|u semtten başlamak üzere, genelde tüm ülceyı ilgılcndiren ve kendi mantıgına, yurttaş ji lincıne aykın gelen en ufak bir olay da kale•nesanlıyorveulaşabildiğiherilgiliyedurnadan yazıyor. Evinin bir köşesi, gazetelerden kesilmiş kupürler, fotokopiler, az da olsa .epkilenne gelen yazılann kopyalan ile dolmuş. Çevremizde, nice okumuş, üniversite mezunu, hatta bir meslek sahibi olduğu halde, 2vlendikten sonra herşeyi bir yana iten, ülke3inın ve ınsanlannın hiçbir sorununa kafasını yorma gereğıni duymayan nice insan bildiğimiz için, Gülseren Yalter'lerin sayılannın artması gerektığıni düşünüyoruz. Yalter, hransız okulundan sonra hukuk fakültesine dcvam ediyor dört yıl. Ancak öğrenımı surasında uygulamalı ders olarak cczaevlerine, mahkemelere götürüldüklerinde, O görüyor ki bu meslekkendisine uygun değil. Gözlemlediği kadan ile, yargıdaki yanlışlar, yasadaki boşluklar ve açıklar onu rahatsız ediyor. Hukuk biliminin, kuramsalda ve pratikte, olumsuz yönde çelişkili olduğunun ayırdınavanyor. Ilk duyarlı tepkisi de o dönem başlıyor zaten ve haksız bir yargıyla ilgili olarak ılk mektubunu VâlâNurettin'egönderiyor. Ondan sonra da hukuk yerine serbest mesleğı seçiyor, Bcbek'te Yalter kitabevını açarak tam25 yıl burasını işletiyor. Zaten okumaya tutkun olduğu için, kendı deyimiyle "kitap dünyasının o doyumsuz hazinesine " dalıyor, böylece ve "gerçek aydınlan da bu ışim nedeniyle tanıma olanağı buldum " diyor. Kitabevinde çoğunluk yabancı dilde'yazılmış kitaplar da sattığı için, o dönemin zorluklannı da tek başına göğüslemek durumunda kalıyor. Aradığı kitaplan lstanbul' un büyük kitabevlerinde bulamaması ya da döviz polıtikalarındanötürücuşandan kitap getirme zorluklarına karşın 1961 'den 1985'e kadar, uzunca bir dönem, yılmadan bu kitabevini yürütüyor. Hatta o sıralar Fransızca ve Rahşan Ecevlt de var... Gülseren Yalter' in mektup yazdıklan arasında Bülent Ecevit'le Rahşan Ecevit de yer alıyor. Aynca yine yabancı basında Cem Boyner, Turgut Özal veTansuÇiller'lc ilgili çıkan övgülü yazılara dayanamayıp, Fransız basınına gönderdiği mektuplan da unutmamak lazım. Gülseren Yalter'in çoğugünleri böyle yoğun biçimde gazeteleri okumak, televizyon programlannı seyretmek, yazı kesıklerini arşivlemek, fotokopilerı çekmek, tepkilerinı dile getiren mektuplarını ilgili yerlere göndermekle dolu dolu geçerken, dostlan ve arkadaşlan arasından, bize ahşageldiği ve hiç de yabancı olmadığı üzere " ışın mi yok bunlarla uğraşıyorsun!" dıyen çıkıyorsa da, o bu uyanlara (!) pek rağbet etmiyor. Çünkü bu onun yaşamının bir parçası olmuş. Çünkü o, Türkıye'mizin hele şu günlerde çok gereksinimini duyduğu " duyarlı, sorum lu bir yurttaş ". En azından " Bana dokunmayan y ı lan bin yaşasın" demiyor.^ Vize alırken en çok kızdığı, banka hesabının sorulmasu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear