26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

0 TIÎMMUZ 2000. SAY1 749 yim bilmirem, hepsi huriler giakkında yazılan bir yazıda, Bir buçuk asırlık bi, bir iki dene olsa ne ise. Emaro Ağa' nın 29 kez evlendiği me ben bu kadar kızı nideyim, elirtilir. Aynı haberdeniçin bu Kürt Zaro Aga aha gelmem vallah..." adarçok evleniyorsun diyen (17741934) Aradan çok zaman geçme;re şu cevabı verir: den Zaro Ağa'yı bir Amerikalı, "Neyapalım,aldığımkadın Bltlis'te doğdu. "dünyanın en yaşlı adamı" ola3 çabuk ihtiyarlayıp ölüyorT Peşlne düşülen rak Amerika'ya götürür. Orada ır, dayanamıyorlar." hamal arkalığından başka bir 13.8.1930 tarihliVakit gaze gen haritalannı şey görmemiş olan sırtına, esinde yer alan bir fotoğrafta smokin giydirirler. Zaro Ağa 'aro Ağa'nın etrafını saran do attüst edecek 155 yaşında sanki yeni güvey, uz Amerikan kadını görülüaslında o bir türlü bu elbise ile or. ikisiZaro Ağa'nınkucağı kadaruzun rahat edemez. Belki de Tophaıa oturmuş, yaşlı adamın yüzü yaşamı «rasında ne'de Nusretiye Camii'ne taş lügözünü öpmektedir. Genç taşıdığı gömleğini arar, fakat :ızlarveZaro Ağa'nın beraber tam attı kez birdefa bu işe girmiş bulunur. ektirdikleri butürlü hatıra fosavaştı. Sayısız oğraflan vebirçokyazı, özelZaro Ağa'yı New York'un en ikleZaro Ağa'nın 1930yılın kez evlendi. büyük binasının taraçasına çıla Amerika'ya yaptığı gezi sıkanrlar. Orada Amerika'nın rcasında dünya medyasında bol Hayatını da fah ve saadeti için Zaro Ağa'ya »olyeralmışdır. dua edcrlar. Zaro Ağa, bir robot hamallıkla gibi ne güler ne küser. AmeriMalik Aksel, "Istanbul'un ka'nın en güzel artistleri, kimi Drtası" adlı kitabında geçmiş kazandı. Tarih ve şapur şupur yanaklannı öper, ;ünlere uzanmakta vc Mıhri Toplum Dergisinin kimi kucağına oturur, kimisi ^nım adlı bir resim öğretmeona sanlmış vazıyette fotoğraf unın Zaro Ağa'ya ilişkin bir Ağustos çektirir. Haberler dünyaya yatnısına yer vcrmektedir. Geiikpaşa'daki tnas Sanayıi Ne sayısında çıkacak yılır ve tstanbul gazetelerinde çıkar. Zaro Ağa, ömründe görise Mektebi 'ne çağnlan Zaro araştırmayı mediği itıban burada görür". \ğa, burada modcl olarak çaışmış ama üç gün sonra kay kısaltarak Birçok basın organı, özellikîolmuş, bir daha çalışmalara le Türk medyası, Kürt kökenli catılmamış. Nedenine gelincc: yayımlıyoruz. olmasına rağmen, Zaro Ağa'yı sürekli Türk olarak tanıtır. Ama "Mücadele devam cdiyor. Türkçe'yi güçlükle konuşan Zaro Ağa dünvlihri Hanım gerçekten erkek modeli mekya bastnı karşısma çıktığında Kürtçe konuşcbe gctirmek istiyordu. Çünküalçı gibi bir mayı tercih eder ve bu durum dünya medya;ansız modellerle renkli resim yapılamıyorlu. Bunu Maarif Nezareti'ne duyurdu. Er sının dikkatlcrinden kaçmaz. Bazı gazete ve dergiler sonunda Zaro Ağa'nın Kürt olducek, elbiseli olarak gelebilecekti. Yalnızbuıun ihtiyar, sakat, dikkati çekmeyecek kim ğunu yazmak zorunda kalırlar. ;elerden olması şartıyla müsaade ediliyoriu. Sakat, çirkin modelleryerine ihtiyarlar Ölümü 11.7.1934 ercih edildi. Tophane kahvehanelerinde Yaşı bayağı ilerlemiş olan Zaro Ağa'nın jturan yüz yaşını çoktan geçmiş Zaro Ağa ülkesinde ve dünyada olupbitenlerden hanektebe getirildi. Kız talebe, bu orijinal er berininpekolmadığını kestirebiliriz. Böyle cek modele çarşafsız çıkıyor; üstelik onura olunca değişik kesımler Zaro Ağa'yı kendi ıat ettirmeye çahşarak kahveler, çaylar ikamaçları doğrulrusunda medyayatanıürlar. •amediliyordu. Bazı kaynaklara göre iki kez Atatürk'ün huZaro Ağa, üç gün sonra kayboldu, mekte zurunaçıkan Zaro Ağa, Atatürk'ühep"suljebirdaha uğramadı. "Kızlarhepbanaba tan" olarak adlandırır. 1925 yılında patlak cıyorlar, gözlerini benden ayırmıyorlar, üs veren Şeyh Said Isyanı'na ilişkin olarak ona demeçler ısmarlanır. .elik bir çubuk (kurşun kalem) alıyorlar, onu ozatıyorlar" diyordu. "Aha biyle biyle göz Kendisinden ölümünden sonra da tekrar cırpiyler. Sonra başımı,yanağımı okşiylar. tekrar söz ettiren Zaro Ağa'nın öyküsü başh Burayabah, beri bah dirler, hangisine baha başınauzunbirincelemenin konusudur.^ BAŞKENT GUNLERİ Mayi sevdanın gizemi MtŞERREF HEKİMOĞLU *1 ren'e gelince mutluluğun resmi f l oluşur gözlerimde. Balkonda oturur denize bakanm, mavi bir sevda yaşanm sonsuzluğunda. Çocukluğum Göztepe'de geçti, Caddebostan, Fenerbahçe, Dalyan'da denize girdim ama mavi sevda derinleşmeden soldu o sulardal Kıyılar kapandı, betonlaştı. Istanbul, denizıni yitiren bir kente dönüştü hızla. Gemlik'e doğru denızi görüp şaşırdıgım günler de çoktan gerilerde. Mavi sevdam Körfez'de demir attı sonunda! Elbet mavinin ötesi de var. Tarihi, coğrafyayı, sanatı, kültürü bir arada yaşıyorum balkonda. Truva'dan Bergama'ya uzanıyorum. Yanda Ida, ucunda Assos. Safo'nun şarkıları geliyor karşı adadan. Sevgili dostum, değeıii diplomat Hamit Batu geçen akşam belırtti yeniden. Yıtik de olsa, geri kalan kırık dökük dizeler Safo'nun şiir gücünü kanıtlıyor, şiir dünyasında yeri dolmuyor bugüne kadar. Assos'tan Midilli'ye uzanmayı tasariıyorum ama gerçekleşir mi bilmem? Aynca hangi tasan öncelik alacak? Geçen yaz kalçamı kmnca düşler de kınldı, kıreç çağını aşmak bir yana, nerdeyse kireç ocağı oluştu dizlerimde, ama umudu yitirmiyor, mavi sevdanın gizemine inanıyorum. Vakit dar da olsa özlediğim tüm dağlara, ormanlara, tüm dostlara ulaşacağım. Bir gün Sankız'a, bir gün Tahtakuşlar'a, bir gün Kozak Yaylası'na, gıdişte ve dönüşte Bergama'ya, Safa Taşkın'ı selamlamaya. Bir ğün Güre'ye, Cengiz Bektaş'a bir merhabaya ya da Babakale'deki dostlara selam vermeden mavi sevda yaşanamaz bence. ören dinlencesini bu güzelhklerle yaşadım yıllar bdyunca. Yaşama sevincini yeşerten mutlulugu da var, mutsuzluğu, buruk acısı da. Körfez köylerinde ilk gezileri Aziz Nesin ile yaptım vaktiyle. Yalnız bir yaz geldi ören'e, üç kitap yazarak döndü. Yanında oğlu ve torunu, çok hoş günler geçirdik. Aziz'i sevgisi, hoşgörüsüyle çok sevimli bir dede olarak tanıdım o günlerde. Şımarmak ve şımartmak üzerine güzel dersler verdi bana. Karaağaç köyünde bir kahvede dinledığimiz savaş anılan hâlâ çınlar yüreğimde. Savaşın acımasızlığını hayli çarpıcı biçimde anlattı yaşlı Karaağaçlılar. Aşağıdere'de birbirini öldüren yakın komşuları! Tahsin Saraç ve Cengiz Bektaş ile Cunda tepelerınde gezdiğimiz bir akşam da ilginç olaylar dinledik Adalılardan. Yine savaşın acımasızlığını. Ruhi Su en güzel türkülerini ören'de söyledi yıllarca, kimi akşamlar deniz de, dağlar da, ığde ağaçlan da o türküleıie çınlıyor, Ruhi Su öldü mü, yaşıyor mu karar veremıyor ınsan! Pekı, Bahri Hoca, llhami Soysal, Abdullah Baştürk oldü mu, yaşıyor mu, yaşam solsa da özlemlerı yeşermıyor mu? Ya Asım Bezirci, yansa da kül oldu mu, Madımak yangını söndü mü, sürüyor mu? Yanıt almak için bilge dostum Ida'ya bakıyorum, sadece gülümsüyor. Daha neler göreceğiz, diyor belki de. Kuşkusuz daha neler göreceğiz. Sunar * Kahvesi'nde bir akşam eski dostlaıia buluştu. Kahveyi emekli bir öğretmen yönetiyor şimdi. Bir Cumhuriyet okuru. önce kahveler, sonra Ihlamuriar içiliyor, yeni moda bu, rahat uyumak umudunu simgeliyor. Masamızda 40 yıllık dostlanm var. Kimiyle yoğun biriiktelik yaşanz, kimiyle yaz gelince buluşuruz. Bıraktığımız yerden başlıyor söyleşimiz. Tanıdığım zaman A. Nesin, A. Bezirci ve t. Soysal Artık dünyamızda değiller, ama yaşıyortar. hepsi çok genç, mutlu, umutlu, eşleri, çocuklanyla güzel beklentiler içinde. Körfezin dalgalannda sol esintiler var o zaman, 1961 Anayasası doğrultusunda. Yazarlar, çizerler, gazeteciler, kimi CHP'liler, 27 Mayıs'çılar ve sendikacılarla umudunu soldurmayanlar. Ancak yaşamlan soldu! O genç kadınlar güç günler yaşadı sonra. Kocalar tutuklandı, ya da hastalandı. Direnme gücünü yitirmeden savaşı sürdürdü kadınlar. Tutukevlerinde, hastanelerde hastalığı, ölümü, sıkıntıyı yaşadılar, güç koşulları aştılar, yorgun savaşçı olmadılar hiç. Hepsini saygıyla selamlıyorum. Güç koşulları güzel taşıyor, yaşama gücünü yitirmiyorlar. Kimi anneanne, kımı babaanne, eski sevdaları yeni sevdalara dönüştürmenin sevinciyle gülümsüyorlar. Sunar Sitesi'ne her gıdişimde Nuri Bozyel'i de selamlarım saygıyla. Ayvalık'taki balkon söyleşileri, bir CHP'Iİ olarak onuıiandırdığı görevleri anımsanm. Kurtlarla, kuşlarla savaşan güzel bir insan canlanır gözümde. Sunar Sitesi'nin o kurdu, çok kişiyi güzel bir dinlence evine sahip yaptı, ama o, bir eve, bir hisseye sahip olamadı bu koskoca kuruluşta. Bugün kimler, üstelik çok kısa görevlerden sonra nelere sahip oluyor ama böyle örnekler de var. Köşeyi dönmeyi öğrenmeden aynlıyor dünyamızdan. llkeli, köşeli biryaşamla yeheşiyorlar belleklere. Mavi sevdanın gizemi de onlarla oluşuyor bence. Güzel esintileri var Körfez'de.^ Zaro Ağa, Bremen adlı bir Alman vapurunun güvertesinde...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear