27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURlYET DERGİ Yaycı 75. Yıl îlköğretim Pansiyonlu Okulu.. Ilk olduğu için veliler zor ikna edilmiş. Şimdi işler yolunda. Okulu olmayan otuz köyden gelen üç yüz öğrencisi var. Aralannda küçük kavgalar çıksa da bir yılın sonunda birçok şey aşılmış. Hem öğrenim hem de arkadaşlıklar Birinci sınıfa giden kızlar (ustte). Müdür Refık Turan (sağda). yoluna giraıiş. Yoksa siz zengin misiniz abi? YAZIVE FOTOĞRAFLAR: İLHAMİ YILDIRIM çyüzçocuk.Hergünyaptıklangibi televizyon saatinde beyaz camın önünde oturuyorlar. Bizi gören, yanındakini dürterek haber veriyor. Kısa sürede bütün gözler üzenmızde... Aralanndaki fısıldaşmalarla kim olduğumuzu tahminetmeye çalışıyorlar. Fotoğrafmakinesini çıkardığımızda şaşkınlıklan bir kat daha artıyor. Kimisi şaşkın, kimısı temkınli, kısa sürede çevremızsanlıyor. Sorulannbiri bitmeden diğeri geliyor. "Niye çekiyorsunuz abi?" "Beni kardeşimle çeksene abi" •• U "Bize bir hatıra fotoğrafı çek be abi." "Sakın gitme arkadaşımı çağırayım bizi deçek." "Siz zengin misiniz ki fotoğraf çekiyorsunuz?" Yaycı 75. Yıl îlköğretim Okulu Pansiyonu'ndaki üç yüzöğrencinın gördüğü yabancı yüzler bir anlık da olsa rutin işlerinin arasında yaşamlanna az da olsa renk katıyor. Hepsi Iğdır'a bağlı okulu olmayan otuz köyden gelmiş. Pansiyonlu ilköğretim okulu ya da yaygın deyimiyle parasız yatılı okul şimdiye kadar açılmamış Iğdır'da. Pansiyonlu îlköğretim Okulu Iğdır için bir ilk. Okul Müdürü Refik Tbran da ilk olmanın zorluğuna değiniyor: "öğrencıler, veliler, öğretmenler Kadir, öğretmen olmak istiyor.. IKİ DAMLA Bu'gün yine eve gidilecek. Telaş, sevinç, hüzün hepsi ayn ayn gözlere yerleşmiş. Ürkek ama hırçın bakışlarla süzüyorlar gelip gideni. Hele biri var kı o, her şeyi gözleriyle anlatıyor. Köylen uzak, bu yuzden babası hafta sonlan gelip göturemiyor. Yaklaşık 30 köyden toplanan ögrencilerden birisi de o. Onu her şeyden bıkmış gibi görünen yaşlı babası getirmişti. Elinde bir çuval, yanında iki çocuk. "Hoca, çocuklar önce size sonra Allah'a emanet" demişti. Bozuk Türkçesiyle çocuklann evden ilk kez ayrıldığını, bu yuzden pek bir şey bılmedıklerini anlatmaya çalışıyordu. O çocuğun da göz ptnarlan dolu, taşmayı bekleyen sel gibiydi. Sürmeli gözlerinden iki damla yaş süzülüverdi yanağına birden. Babası gıdince yavaş yavaş sınıfa girip en arka sıraya yerleşti. Onündeki öğrencilerin arkasına gizlenerek yavaş yavaş ağlamaya başladı. Bir yandan da suzülen yaşlannı göstermemek için elinın tersiyle şöyle bir silip geçiyordu gözlerini. Biraz konuştuk, daha doğrusu dertleştik. Onu rahatlatmak için ben de yatılı okul anılanmdan bir ikisinı anlattım. Gunler bırbinni böyle kovalarken pembe yanakları, iri sürmeli gözleriyle her şeyi merakla süzüp öğrenmeye başlamıştı. Her cuma heyecanla "Oğretmenım evimize gidecek miyiz?" diye soruyor. Fakat her sonunu da kütüphanede kitap okuyarak geçiriyordu. Sanki eve gitmeyince hiçbir yere grtmek ıstemiyordu. O gün karneler verılecekti. Yine aynı sıraya yerleşip sessizce ağladığını fark ettim. Yanına gidip sebebini sordum. Köy yolunun kapalı olduğunu, bu yuzden de eve gıdemeyeceğıni söylüyordu. Geçen süre içınde esmer tenı beyazlaşmış, sürmeli gözleri sanki daha bir güzelleşmişti. Bu süre hafta sonunu burada geçlriyordu. Hafta Leyla ve üst sınıfiaki ablalan...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear