Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET DERGİ Şarap iç, gam yeme YAZI: KADER KARAÇAY FOTOĞRAFLAR: İLHAMÎ YILDIRIM uh Peygamber, büyük tufan dindikten sonra Ağn Dağı eteklerinde yaşatnaya başlar. Bir gün, keçisinin her zamankinden daha neşeli olduğunu fark eder ve bunnn nedenini araştınr. Onu takip eder ve keçisinin hareketli ve neşeli olmasının yediği bir meyveden kaynaklandığını görür. O meyve, dalından düşmüş bir üzümdür. tlk defa gördüğü meyveyi dener ve birdenbire bir mutluluk duyumsar. Üzümüokadarbeğenmiştirki Ağn Dağı'nın eteklerini bağlarla kaplar. Nuh Peygamber'in mutluluğunu çekemeyen şeytan, alevli nefesiyle bütün bağlan yakar. Nuh N Peygamber, üzüntüsunden yataklara düşmüştür. Efsane bu ya, şeytan insafa gelip bu meyveyi yeniden canlandırmak için ne yapılması gerektiğini söyler. Nuh Peygamber, meyvenın kökünü açar ve seçtigı yedi hayvanın kanıyla üzümü sular. Şarap içip sarhoş olanlann halleri de, bu yedi hayvanın karakteristik Özelliğıni taşıdığı söylenir. tşte bir efsanede böyle anlatılır şarabın ortaya çıkış öyküsü. Şarap yaşlandıkça daha çekici, daha nazlı, daha dumanlı olur. Içen insanlarda bir tutkuya dönüşür. Uygarhktan uygarl ığa tarifi değişir. Mitolojidetannlanniçkisi olarakkabul edılır. MısırhlarOsiris, YunanlılarDionysos, Romal ılar ise Bacchus adını verir ona. Tevrat, Incil ve Zebur'da kutsal içkidir. Kısacası, insanlann şaraba olan tutkusu onu 8 bin yıldan beri yaşatıyor. Esat Ayhan da bir şarap tutkunu. Şarabı Türkiye'de yaygınlaştırmak bir yana, Anadolu şaraplanru dünyaya tanıtmak da istiyor. Cihangir'de, sahıbi olduğu Çağdaş Market'e onun bu şarap tutkusunu konuşmak için gidiyoruz. Çağdaş Market' i diğerlerinden farklı kılan şey, ıkinci katının tamamen şaraplaraaynlrruş olması. Bu kata Fransızca'da mahzen anlamınageIen"LaCave" adını vermiş. Birinci kat ise, bildiğimiz marketlerden, Beethoven' in dokuzuncu senfonisi eşliğinde ahşap merdivenlerden yukan çıkıyoruz. Ürgüp yapımı, peribacalan şeklindeki şarap şişeleri merdivenin başköşesine konmuş. Şaraplar, Esat Ayhan'ın Taksim Sıraselviler'deki Çağdaş Market'ini diğerlerinden farklı kılan ne? Müşterileri ve ikinci katındaki şarap mahzeni... 250 şarap çeşidi, ilginç şarap aksesuvanyla yan yana satılıyor. Fiyatlar ise 800 bin liradan 50 milyon liraya kadar değişebiliyor. Dilediğiniz La Cave'tn dekorasyonu da şarap lezzetine uygun bir atmosferyaratıyor. cinsine göre ayn ayn ahşap bölmelere dizilmiş. Yerdeeskiköy kilimleri. Raflarpalyaço maskotlanyla süslcnmiş. Küçükbirkadehte vişne şarabını tadıyoruz. 1958'de Siverek doğumlu olan Esat Ayhan, Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve îdari Bilimler Fakültesi mezunu. 20 yıldır ticaretleuğraşıyor. Ayhan'ailkönce şarap tutkusunun nereden geldığinı soruyoruz. "îstanbul 'a ilk geldiğım yıl yalnızlık çekiyordum. Birpazar gunü Kireçburnu'na gittim.Birrestoranaoturdum.Garsonasalata, balık ve rakı getirmesini söyledim. Masaya hüzünlü oturmuştum. Sarhoş olmak için gitmiştim oraya. Camdan dışan baktım. Lapa lapa yağan kann altında bir grup Fransız oyunlar oynuyordu. Hepsi de orta yaş üzeri insanlardı. Oyunlan bitince benim bulunduğum restorana geldiler. öyle rahat davranıyorlardı ki kendimi yabancı gibi hissettim. Masalarına oturup şarap ısmarladılar. Yüzlerindeki gülümseme, dünyaya bakışlan, mutluluklan beni çok etkiledi. Şarabı keyif içiniçiyorlardı. Birkendime, bir onlara baktım... Ozamandanberi şarap içiyorum." Ayhan, şarabın son yıllarda yükselen bir trend oldugunu fark etmiş ve bu yükselişe Türkiye'rün de katılması gerektiğini düşünmüş. "Yaptığımiştenmemnunum. Aldığım sonuçlar da yüzümü giUdürüyor" diyor. La Cave'daki şaraplann yüzde seksenini Anadolu şaraplan oluşturuyor. Avanoz, Hacıbektaş, Imroz, Midyat, Denizli, Esat Ayhan'ın şarap sipariş ettiği ycrlerin başında geliyor. "Anadolu şaraplan daha sağlıklı, ucuz ve kaliteli. Pahalı şarap en iyi şaraptır diye bir şey yoktur aslında. Ucuz şaraplar da çok iyi olabiliyor. Zaten şarabın amacı keyifvermesidir. Bizim insanlanmız aslında Anadolu şarabını biliyor. Şöyle ki: Yazın tatile giderken yol üstünde konakladığı yerlerde görürse alıyor. Eş dost için ahyor. Büyük kentlerde ise Anadolu şarabı yalnızcanostalji olsun diyebulunduruluyor. tnsanlar yanlannda getirdıği şarabı, Kapadokya'nın, Denizli 'nin, Avşa'nın şarabı diyerek öyküsel tarzda anlatıyor. Artık bu öykü La Cave'la kendilerine çok yakın." Söz, Türk insanının rakı kültürüne gelince kaşlannı çatıyor. Esat Ayhan Şarabı ayn bir kültür olarak görüyor. Her bir şarap şişesinin, insanı aynbiryolculuğavebirserüvene sürüklediğini söylüyor. "tşte rakıda bu olay yok. Hep aynı tat. Aynı olumsuz sonuçlar" diyerek rakıyla ilgili sözlerine son noktayı koyuyor. tki yüz elli şarap çeşidi bulunan dükkânda, on bin şişe de stok edilmiş. Burada sadece şarap satışı yapıldığını sanmayın. Yaklaşıkyüz metrekarelik alanda kadehlerden mumlara, tirbuşonlardan puroya, şarap derecesinden şarap boyunduruğuna kadar birçok aksesuvar satılıyor. Çoğu arkadaşlanndan gelmiş. "Bir dünya aksesuvanmız oldu. özellikle Mehmet Uzun'un gönderdiği ren geyiği boynuzundan yapılan tirbuşon en değerlisi" diyor Ayhan. La Cave'i açarken büyük firmalardan hiç yardım görmemiş. Bunun nedenini ise şöyle anlatıyor: "Büyük firmalar zaten Anadolu üreticilerini sömürüyor. Anadolu'danucuzaalıppahalıyasatıyorlar." Anadolu üreticisinin, işlerini iç turizme bağladıklannı belirten Ayhan, onlann pazarlama güçlerinin olmadığını, bu yüzden de büyük şarap üreticilerinin kölesi durumuna düştüklerıni düşünüyor: "Avrupa Birliği'ne girerken şarap ithalatı serbestbırakıldığında Moldova, Yunanistan, Güney Afrika, Avustralya'dan milyonlarca şarap Türkiye'de satılmayabaşlanacak. O zaman 'Bizim şarabımızı on beş milyondan aşağı satma' dıyen firmalan merak edıyorum." Bazı fırmaların ise, yurtdışındaki üzüm isimlerini kendi etiketlenne yapıştırarak şa her çeşit şarap La Cave'da...