Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 MAYIS 2000. SAYI 738 Bu yıl yer gök boncuk! Bu, aslında modacılarla ilgili bir olay. Çünkü, yaptıklan kıyafetlerde olsun, çantalarda, ayakkabılarda olsun hep boncuğu kullandılar bu yıl. Boncuğa olan talepte muazzam bir patlama oldu. Birkaç hanımdan işittim, Turkiye'de yaşanan depremin yarattığı depresyonu, kadınlar boncuk işiyle uğraşarak üzerlerinden atıyorlarmış. 'Bubizimiçinterapioldu' diyenkadınlar var. Türkiye'ye Fransızbir doktorgelmişti. Taşlann radyoaktivitesini, verdiği enerj iyi ölçtüler. Cam taşlarda ve mineral taşıyan taşlarda büyük bir enerj i olduğunu söylemişlerdi. Bu gibi şeylerin modaya bir etkisi oldumu, ne derece bilimseldir bilmiyorumtabii. 19 PAZARIN PENCERESİNDEN Yabancı dil bilmeli mi? SELÇUK EREZ Bi Hem Doğu'dan hem Batı'dan... Eklemeyi unutmayahm. Burada yalnızca boncuk satılmıyor. Çeşitli avhayvanlanndan ve kuşlardan elde edilen tüyler, boncuklan dizebilmek için çeşitli misinalar, nakışta kullanılan ipler ve birçok tuhafiye malzemesi... Bu kadar gözde hale gelen boncuklar acaba nereden temin ediliyor? "Maalesefyurtdışından." Türkiye'nin boncuk üretimi konusunda çok zayıfkaldığını söyleyen Türkgenç, bunun nedenini şöyle açıkhyor: "Takı, Turkiye'de çok fazla geçmişi olan bir konu değil. Dolayısıyla, bunu ciddi bir sanayi kolu olarak görmedikleri ve bu konuda bilgi de olmadığı için, Türkiye'deki üretim çoksınırlı. Üretiminçoğudatespihyapımında kullanılmak üzere gerçekleşiyor. Biz de zorunlu olarak, boncuklan başka yerlerden temin etmek zorunda kahyoruz." Cam boncuklan, Amerika'dan ve cam endüstrisinde söz sahibi olan Çekoslovakya'dan, plastik boncuklan ise özellikle akrilik Almanya ve îtalya'dan ithal ettiklerini söyleyen Türkgenç, "Aynca, Doğu bu işe büyük yatınmlar yaptı ve bu konuda söz sahibi oldu. Çin, Filipin, Tayvan, Kore, Hindistan'da çok değişik materyallerden boncuk üretiliyor. Mesela bambukamışlarından, tik ağacından yapılan boncuklar getiriyorum. Vedenizmahsulleri...Sıcakdenizlerdeçok çeşitli ve değişik malzemeler var ki bunlar işi daha da zenginleştiriyor"diyor. Sami Türkgenç, boncuklan ve diğer malzetneleri ithal ediyor ama, yaptıklan takı ve diğer aksesuvarlan özellikle Arapülkelerine, Güney Afrika'ya mal ihraç ediyor. "Imal etmiş olduğumuz bir takıyı, Avrupa 'da bir hanımın boynunda veya bir mağazada gördüğümde gururlanıyorum." Sizden alışveriş eden ünlülerkimler? Bizden alışveriş yapmayan ünlü yoktur belki de. Ya bizden direkt alıyorlardırya da bizim sattığımız yerlerden. Meselarahmetli Banş Manço benim müşterimdi. Çok güzel aksesuvarlar yapardı ve bunlan da kendi dizayn ederdi. Nükhet Duru yine benim müşterim. SedaSayan'aisehazırtakı veriyorum. Sami Türkgenç, son olarak Türk kadınının üretkenlik konusunda pasif olduğundan yakınıyor ve Türk kadınına sesleniyor: "Hanımlanmız zamanlannı boş geçiriyorlar. Çalışan kesim az, çalışmayan da ev işleriyle uğraşıyor. Oysa ev işlerinden mutlaka zaman kalır. Hanımlanmızda zevk var, üretkenlik az. Avrupa'da bu işe amatör olarak başlayıp da sonradan firmalar açan birçok insan var. Kadınlanmız kendilerini bu konuda geliştirsinler. Böylece hem üretken olurlar, hem de kendilerine olan özgüvenleri artar. Bunun yanında, tüm dünyayla entegreyiz artık. Yani Avrupa'da bijuteri üretiminde kullanılanmalzemelerinyüzde90'ıburada mevcut. Paris'te 100 milyon gibi fahiş bir fiyata satılan bir kolyenin maliyeti, onon beş milyonu geçmez. Niye dışanya akıtıyoruz paralanmızı!"^ Plastik boncuklann aksesuvar olma dışında bir anlamlan yok. Ama doğal taşlardan yapılmış bileziklerin bazı güçlere sahip olduğu inancı kimi çevrelerde yaygın. Taşlara yakıştınlan güçler ise şöyle: Pembe kuvars: Sevgl Hematit Mutluluk Turfcuaz: Saglık Pembe ind: Para Lapislazuli: Bedeni ve ruhu rahatlatıyor Necef taşı: Kötülüklerden korur Amatist Zekâ ve beyin gücü Siyah onfks: Karariılık ve irade San yeşim: Uzun ömür l asına pek yansımıyor ama yeni . Cumhurbaşkanımızın yabancı dil bilmemesi bazı ortamlarda küçümsenmeyecek bir kaygı kaynağı oluyor.. özellikle Avrupa Biriiği'yle bütünleşme ve globalleşmenin gündemde olmasının, yabancı dil bilmeyen bir devletbaşını bazen sıkıntıya sokabileceği söyleniyor. "Bir devlet büyüğünün, yabancı devlet temsilcileriyle sırf çevirmen aracılığıyla konuşmak zorunda kalması, mesela Ismail Cem ve Yunan Dışişleri Bakanı Papandreu arasında oluşana benzer bir samimiyet ve yakınlaşmaya yol açamaz." diyen de var. "Anayasamız, cumhurbaşkanı olmak İçin 'yabancı dil bilinmesini' şart koşmadığına, sadece "yüksek tahsil yapmış olmayı' gerekli kıldığına göre sorun yoktur!" dediğimizde, "Evet öyledir; çünkü, zaten her yüksek tahsillinin üniversitelerimizde yabancı dil dersinden sınav geçip yeterii bir not almadan mezun olmaması gerekir ki ondan anayasaya sadece 'yüksek tahsil' koşulu konmakla yetinilmiştir!" yanıtıyla karşılaştık. Peki, niçin bugün tüm üniversite giriş sınavlannda yabancı dil soruyoruz ve üniversitelerde yabancı dH dersinden de geçmeyi sağlayacak bir not istiyoruz? Insanlarımız, önce kulaklannı, sonra kafalannı bütün dünyada olup brtenlere açabilsinler, hudutlanmızın ötesinde cereyan edenleri birinci elden dinlesinler, Anayasa Mahkemesi üyesiyseler, başka ülkelerin anayasa mahkemelerinde, hekimseler, başka ülkelerdeki tıp âlemlerinde, devlet adamıysalar, başka ülkelerde olup bitenleri daha iyi izleyip kavrasınlar diye yabancı dil bilmemiz isteniyor. Peki, bunlan anladık; buna rağmen, devletin başında olanlann yabancı dil bilmesi illaki şart mıdır? önce tarihe bakmak gerekl Her başbugun ne bilip ne bilmediği kesinlikle bllinmez ama yeterii saytda devletbaşı konusunda bilgimiz var MS 241 272 Sasani Kralı Birinci Şapur'un Yunan Büyükelçisi Eustathius ile felsefi tartışmatar yapacak kadar Grekçe bildiğine inanılmaktadır. Bu tartışmalann sonunda tahtını terk edip felsefeyle uğraşmayı dahi düşündüğü söylenir. MS 768814 Fransız Kralı Şarimayn, Latince ve Grekçe konuşurdu. MS 11941250 Germen Imparatoru Frederik, dokuz dil konuşur, bunlann yedisinde yazabilirdi; "Oğullanmdan sonra en sevdiğim dostum" olarak tanımladığı ElKamil ile Arap dilinde mektuplaşırdı. MS 14321481 Osmanlı padişahlanndan Fatih Sultan Mehmed'in iyi Grekçe bıldiği belgelenmiştir. I. Hakkı Uzunçarşılı, "Osmanlı Tarihi"nde, "Fatih, birkaç lisan bilirdi.." der. MS 1161 "de doğan ve sonra Papalığın diyanet ve devlet reisi olan Üçüncü Innocent, Paris'te felsefe ve teoloji okuduğundan anadili yanında Fransızca da bilirdi. MS 2000 Türkiye'yi ziyaret eden Çin Cumhurbaşkanı Çiang Zemin, 20 Nisan 2000'de Ankara'da şerefine verilen ziyafette, tanınmış opera sanatçımız Hakan Aysev'e, "Size eşlik edebilir miyim?" diye sormuş, ardından da "O sole mio!" şarkısını Italyanca söylemişti. Tarih, bize başbuğlardan iz bırakmışiarının genellikle yabancı dillerden birini, bazen de birkaçını bildiklerini gösteriyor.. Ancak, tarih bize aynı zamanda başka şeyler de gösteriyor: Mesela, kralı olduğu memleketin dilini biie bilmeyen taht sahiplerinin de olduğu görülmüştün Ingiltere Kralı Birinci Corc (16601727) aslen Alman olup Ingilizce bilmezdi... Tabii bunun bir nedeni vardı: Ingilizler, o zaman önceki krallar gibi yönetime burnunu sokmasın ve parlamentonun çalışmalannı engellemesin diye dillerini bilmeyen birini kral yapmışlardı. Bu kralın oğlu, Ikinci Corc da (16831760) Ingilizceyi doğru dürüst bilmez ve ağır bir Alman aksanıyla konuşurdu. Dahası da var 871 'de Ingiltere'de Batı Çin Cumhurbaşktuu Çiang Zemin.~ Saksonya'nın tahtında oturan Affred'in lakabı, "illiteratus" yani "cahil"di. Ancak, okuması ve yazması kıt olan bu kral, ordusunu yeniden düzenleyerek güçlendirmiş, bir deniz gücü oluşturmuş, zamanına uygun yeni yasalar yayımlamış, adalet reformu yapmış, fakirieri korumak amacıyla yasal düzenlemeler getirmiş, gelirinin sekizde birini fukaraya yardım için, sekizde birini de eğitime ayırmış, kentleri onartmış, bir de saray okulu açtırmıştı. Demek ki, tarih, bize her ne kadar ?• devletlerin başında olanlann önemli bir gösteriyorsa da bu kural daima geçerli olmamış, yönettikleri ülkenin dilini konuşamayan, hatta karacahil olup okumayazma bilmeyen devletbaşları da gelmiş, geçmiştir. Ancak tüm dil bilmeyen ve cahil devlet büyüklerinin, ülkelerine zarar verdikleri savı doğru olmayıp, arada sırada başında olduklan ülkelerde gerçekten yararlı işler yapmış olanlar da görülmüştür.^ bölümünün yabancı dil bildiklerini