26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 NtSAN 2000. SAYI732 dır. Ben bu okulun son öğrencilerinden biri olarak alıyorum kendimi. Televizyon gazeteciliği diye yeni bir anlayış var, biz oradan geliyoruz. Şimdi televizyon gazeteciliği yapıyoruz ama, sonuçta ben gazeteciligi de, herhangi bir mesleği de hayatımın anlamı olarak görmek istemiyonım. Bazı insanlar gibi sadece işimle var olmak istemiyonım. Daha önce 'televizyon gazetecisi' denilmesini kabul etmiyor, 'Ben sadece gazeteciyim.' diyordunuz... O dönem öy le bir tartışma vardı.' Siz savaş gazetecisi misiniz' diye soruyorlardı. Ben bunu asla kabul etmiyordum. Savaş muhabiri, magazin muhabiri... Afganistan 'a, Beyrut'a gittim, ama çok ciddi magazin haberleri de yaptım. Ben bir gazeteciyim, televizyon gazetecisiyim o anlamda. Televizyon gazeteciligi bunu içeriyor. Her şeyi de bilmem gerekmiyor. Şunu çok iyi bilirim de demiyorum. Magazin dünyasını çok iyi bilmiyorum mesela. Programa geleceğim deyip, gelmiyor insanlar. Savaş muhabirliğiiseönsezilerimleyaptığımbirşeydi, tecrübelerimle değil. Savaş muhabiri kimdir? Türkiye'deki savaş muhabiri Şerif Turgut'turbence. Bunun dışında, savaş olan bir yerde 35 gün kalıp' Savaş muhabiriyim' diyen insanlara katılmıyorum. Peter Arnett'in Türkçeye çevrilen son kitabmı okudum. Adam savaşı takip ederken 1520 yıl Vietnam'da kalmış. Işte savaş gazeteciligi böyle bir şey. Bir anda olunmuyor. 35 gün kalıp, sonra oradaki insanlan kaderleriyle baş başa bırakıp gclmekle,' Ben savaş muhabiriyim' demek olmuyor. Bunlan o konsept içinde söylemiştim. Şu anda televizyon gazetecisiyim. Televizyon kişiliği denen şey, bir maske takmayı mı gerektirir? Nedir televizyon kişüiğJ? Bir parça, çok fazla değil. O kadar da maske değil, niye maske olsun? Bir hata olunca, ben hata olduğunu söylerim. Ama pek çok dengeyi gözetmek zorundasınız. Dengeyi gözetmek, ılla maske takmak demek değil. Maske biraz daha sahte bir şey. Ama bir elbise giyiyorsunuz orada. O elbisenin sizin hayatınızı ele geçirmesine izin vermemelisiniz. Sonuçta bir iş yapıyorsunuz. Zevk aldığımz, aynı zamanda da hayatınızı kazanmak için yaptığımz bir iş. Hayatın anlamı sadece bu iş değil. Hayatta 'hiçbir şey yapmak' diye bir şey var, çok hoşuma gidiyor. Bazen hafta sonlan hiçbir şey yapıyorum. Durmak, susmak istiyorum. Kimseyle konuşmadan... Hayat böyle bir şey. 5N lK'de güncel sorunlar kadar, 'soluk aldıracak' konular da var. Programın adı, konsepti nasıl belirlendi? Nasıl seçiyorsunuzkonuları? Adı ne olsun diye düşünürken, haberkuralı olan 5N1K geldi aklımıza. En sadesı, en basiti olsun istedik. Neyse o. Bunda karar kıldık. Çok da artistik şeylere girmek istemedik. Hem daha geniş bir konsept olsun, kcndimizi sınırlamayalım. 5N 1K çok da akılda kalacak, bize aıt bir şey deği 1. Bizim ancak parçası olabileceğimiz, ama ahp da kurumsallaştıramayacağımız bir isim. 5N1 K'de ilginç bir kanıera tekniği var. Kritik anlarda sizin susuşunuzu ve yüz ifadenizi yakın plan alıyor. Konu hafiflediğinde ise genel bir pian... Bu, özellikle yapılanbirşeymi? Televizyonculuğa farklı birbakışımız var. Hayatın içine girmeye çalışıyoruz. Bilerek yaptığımızbirşeybu. Yanı oradaki insanne hissedcrse onu yakalamaya çalışıyoruz. Televizyon haberlerinde olmayan muhabiri, olayın içine sokmaya uğraşıyoruz. Sonuçta muhabir de insan, hata yapabilir. Bu uygulama yeni bır şey değil. BBC'deyıllardıryapılıyor. Biz Amerika'yı yeniden keşfetmiyoruz. Değişik birbakış açısı sadece... On yıldır televizyondasınız. Yapmak isteyip de yapamadığınız bir şey var mı? Televizyonculuk olarak yok. özellikle belli bir isimde söyleşi yapmak, görüşmek gibi bir hayalim yok. Yani mitleştirdiğim, tabulaştırdığım, ulaşılmayan bir isim, gidilemeyecek bir yer yok. Genelde plan yapmayan biri olduğunuzu söyluyorsunuz. Peki, program için planlannız var mı? Belki ilerde programı daha farklı bır konsepte oturtabilırız. Gundem dışınaçıkmaya çalışıyoruz. Buprogramlailgili,eğerilerki yıllarda da devam ederse, şöyle bir idealim var, başka ülkelerin gündeminde yer alanlan ekrana taşımak isterim. Ama Türkiye' nin bakışaçısından değil. Mesela programı bir hafta Brezilya'dan yapsak nasıl olur diye düşünüyorum. Brezilya mahkemelerinde ne konuşuluyor, Brezilya medyasında ne tartışılıyor, Brezilya meclisindeki durum ne, Brezilya magazin hayatında ne var gibi... Beş gün, beş ayn konuyla Brezilya'dan yayın yapmak isterdim. Şimdi bunlan yapmaya çalışıyoruz. Mesela 'Tel Aviv'de ne konuşuluyor' , onu deniyoruz. Ama bu da para isteyenbirşeytabii. Bazen programı yurtdışından yapıyorsunuz. Örneğin, bir defile için Londra'daydınız. Bunu önemli bulduğunuz içinmiyaptınız? O, Hüseyin Çağlayan'm defilesiydi. Biz farketmesek de, önemli ve başanlı bir modacı. Ama önemli bir şey olması da şart değil. Kapatmışız dünyaya kapılanmızı... Türkiye demek tstanbul, lstanbul demek Sultanahmet mi? Hayır, Türkiye'nin başka gerçekleri var. Eminimki.Brezilya'nındabilmediğimiz gerçekleri vardır. Bize okulda, medyada bilgı akışmın bırinci dünya ülkelerinden üçüncü dünya ülkelerine yönelik olduğu öğretildi. Gerçekten de, söylemler hep aynı şekilde ne yazık ki! Binlerce insan için dünyaya açılan tek bir pencere var; televizyon. 2000'li yıllann medyası televizyon. Bunu açıkça ortaya koyalım artık. Hatta ondan da öte İnternet var. Çünkü birebir ilişki vartnternet'te. Öküz dergisi, kitaplarınız... Neden yazıyorsunuz? Televizyon medyası denilen şey, genel bir medya. Pek çok dinamiği düşünmek zorundasınız, kendi başınıza hareket edemiyorsunuz. Içinizden gcldiği gibi davranamıyorsunuz. Bir kalıp var ve onu yıkamıyorsunuz. Birçok konu var ve ben bunlan insanlara ulaştırmak zorundayım. Bin tane delegenin olduğubu medya plazalarda çok da huzurlu hissedemiyorum kendimi. O zaman ne oluyor? Öküz dergisi gibi alternatif bir yayın var. Çok saygı duyuyorum, edebiyat dünyasında ağırlıklı bir yeri olduğuna inanıyorum. Ben orada çok da edebi eserler veren bir isim değilim. Bireysel bir şey.. .Bir izbırakmak istiyorum. Bireysel tarihime çentik atmak için yazıyorum. Benim de bir iç dünyam var, onu bir şekilde döküyorum ve samimı bir şekilde insanlarla paylaşıyorum. Ahkâm da kesmiyorum, bu iyikötü ya da doğruyanlışdiye. Duygusallıkpazarlamıyorum, aşk satamıyorum. Ben o kadar da iyi bir çocuk değilim aslında... Yazmak için siz mi Öküz dergisini seçtiniz? öküz dergisi beni seçti. Kutlu Esendemir, Metin Üstündağ ılc birlikte çalışıyordu. Sağolsun, Kutlu"Yazarmısın"dedi. Ozamanlar 32. Gün 'deydim, birçok şehir dolaşıyordum. Kabulcttım tabıi. Zaten Metin Üstündağ fılan, benim çocukluk idollerimdir bu insanlar. Ben Gırgır dcrgısiyle büyüdüm. Bu insanlar hep ulaşılmaz gelirdi bana. Ben bu duygulanmı çok da paylaşamıyorum o insanlarla. MetÜst'le bizim için efsaneydi, her hafta ahp okurduk Leman'ı. Bu hafta ne yazmış diye. Onlar bana bu şansı verdiler. Bazen, kendimi tekrarmı ediyorum diye düşünüyorum. Hep aynı şeyleri mi yazıyorum, diye. Şu aralar pek iyi değilim ama içimden geldiği ve öküz dergisi de istediği sürece yazmaya devam edeceğim. Çoğunlukla Ökfiz'deki yazılarınızdan oluşan 'Ruh Hali' ve 'Düşsesi' ilearaştırma niteliği taşıyan 'Komutanın Şüpheli Ölümü'nden sonra yeni bir kitap var mı? Var. Yeğenlerim için bir çocuk kitabı yazmak istiyorum. Bir balığın hikâyesiyle ilgili. tş güç sahibi, insanlar arasında yaşayan, trençkot giyen gerçek bir balık bu ve bir cinayeti çözmeye çalışıyor. Yazmaya henüz başlamadım. Kitaplanm öyle iddialı şeyler değil. Dikkat çekmesi gereken 'edebi eserler' değil. Annem mutlu oluyor, babam ahp okuyor. Herkeste yalnızlık, kırgınlık, hüzün... Sizin yazıtarımzda da var bu. tnsanlar neden bu kadar yoğun yaşıyor ve yansıtıyor? Bu, Türkiye'ye daha yeni geliyor. Türkiye daha yeni aile, gelenekgörenek ahlak zincirinden kurtulup yalnız kalmaya başlayabiliyor. Yıllardır kendi içimde bunu sorguluyorum.Türkiye'detekkişilikbıryaşam tarzı yoktur. Sinemaya bile grup halmde gidilir. Hep, birbirine yaslanma vardır. Bu belki bir anlamda iyi ama, kırgınlıklar da olabiliyor. Bireysellik denen bir şey de var. Belki yalnızlık ve mecbur kalmak var ama, yalnızlık bir duruş gibi geliyor bana. Bir şeylere 'hayır' demek, istemedığıni belırtmek, seçmehakkım kullanmak... Bu bir ayncalık gibi ve insanlarda yeni oluşmaya başlıyor. Belki sancılı oluyor, çünkü din ve aile baskısındankurtulmakkolay değil. Bir anda mecbur kaldığınız, sizin tercihiniz olmayan yalnızlığa da yönelebiliyorsunuz. tlk başta tokat yemiş gibi oluyor, sonra alışıyorsunuz. Bazı şeylerin yerine oturmadığı bu ülkede yalnızlık ırsi bir hastalık gibi bulaşıyor insanlara. Bir türlü sıynlamıyoruz, çıkamıyoruz kabuğumuzdan, hep aynı kısırdöngü... Kınlganlık, yalnızhk buradan geliyor. 30 yaş sizin için ne ifade ediyor? '30 yaşına gelince ölüriim' dermişsiniz... Evet, öyle düşünüyordum. Öyle çok büyük idealleri olan, şunu da yapayım, bunun da sahibi olayım, diyen bir adam değilim. Başım ne zaman derde girse, kötü bir şey olsa,"Aman, işte en fazla 30' a kadar gideriz, sonra da tamam" derdim. Bu nihilist anlamda değildi. Tam tersine hayata tutunmama neden oluyordu. Ne yazık ki geldik 30'a, bir şey olacağı da yok. Şimdi yeni bir hedefkoymak lazım, ona da gücüm yok artık. 30 yaş bana hayatın zdrvesi gibi geliyor.^ Cüneyt özdemir CNN Türkte 5N lKprogramım hazırlayıp sunuyor...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear