26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 NİSAN 2000. SAYI 732 19 PAZARIN PENCERESİNDEN adeta sınıflara aynlmış. Resistenza dönemi satıcılan, bir dönemi yaşamanın yorgunluğunda müştcri bekliyordu. Ama bağırmadan. Sorarsanız söylüyor, almak isterseniz saüyor. tki adım ötede, eski eşyalarsatanbirmobilya magazası, bir koltuğa yayılmış, o, tıpik bir Romalı, hani, iki adım atıp, bir çeşmede duraklayan, telasa ne gerek var şeklinde yaşayan bir Romalı, yine karşıda bir tezgâh, bir Çingene kadın, sattıklanndan o kadar emin ki, siz tezgâha şaşkın şaşkın baksanız da, o, onlann hepsine bir fıyat biçmiş bile. Neler mi var tezgâh ta? Kınk bir uzaktan kumanda, bir düdüklü tcncere kapağı, eski bir arabafan, kolukınkbirbebek. Tüm iyi niyetimle baktığım bu eşyalardan hiçbiri ne yazıkkiişimeyaramazdı. Nefarlararabama uydu, ne de kapak tencereme. Ama o kapkara gözleriyle bakan Çingene çocuğu görüntülemek istedim. Hemen anladı ve itiraz etti.BirbaşkaÇingenetezgâhındaise,bildik bir yöntem geliştirdim. Eski para niyetine satılan birkaç metal parçası satın alarak, deklanşöre bastım. Pazarda Peru 'dan, Nikaragua 'dan tezgâhlan da görmek mümkün. Hani nerdeyse herkes, evde ne var ne yok, kapıp getirmiş ve bu pazarda yerini almış. tnsan pazara çıkarken, neye ihtiyacım var diye pek düşünmez aslında. Porta Portese'de ise bu düşünce hem keyifli, hem de masraflı. Bazı antikalann fiyatlanndan yanına yaklaşılmazken, bir anda,hiçaklımzdayokken,60'lann,70'lerin modasından bir hippi kıyafeti, bir gerilla beresi, eski bir plak, hatta birpikap alıp evinizedönebilirsiniz. Pişman olursanız, haksızhk etmiş olursunuzbu tarihi pazara. Gün erken başhyor ve erken bitiyor Porta Portese 'de. Tezgâhlar sabah 7 'de kurulmaya başhyor ve öğlen saat birde herkes dönüşe hazırlanıyor. Unutmayın, hiçbir tezgâha bakmadan sadece yürümek iki saatinizi alıyor. Ama pazarlık yapmadan, tezgâhlarda oyalanmadan, ihtiyacımız olsun olmasın, torbamıza bir şeyler toplamadan, biraz da sokak sofrasının tadına bakmadan pazann keyfinasüçıkar? Ulusal kimliğimiz... SELÇUK EREZ I \r süre önce de bahsetmiştik: ı Avustralya'da bastırılan ve Islami ' konuları işleyen "Nlda'ul Islam" dergisinin 1997 TemmuzAğustos sayılarında (sayı 19) yer alan "Milliyetçilik... yanlış bir kavram" başlıklı yazı "ulusçuluk"a Islami açıdan nasıl bakılması gerektiğini yansıtıyor. Bu makaleye göre, "Milliyetçilik, Peygamberin ümmetini zehirieyen kavramlardan biridir." Çünkü, "Ümmet, Islam hâkimiyetindeyken böyle bir çelişki yaşamamıştı. Böyle bır bölünrnüşlük, bilim ve teknıkte böylesine bir durgunluk ve Iranlrak Savaşı'nda izlediğimiz gibi iç çatışmalar o devirlerde hiç görülmezdi... Bu duruma yol açan faktörlerden en önemlileri, "Islamın yorumu için Arap dilinden başka dillerin kullanılması, içtihat (yani yorumlara) girışilmesi ve yabancı kültürlerin işe karışmasıdır." "Ulusçuluk, Müslümanlann akıllarına, onlan kuvvetle altedemeyeceklerini anlayan Avrupalı güçlerce bellı bir plan uyarınca yerleştirilmiştır." "Muslüman olmayanların dinleri yaşamın her cephesini kapsamaz; bu nedenle insanlar arasında mutlak bir birlik sağlayamaz... Oysa Islam dini, insanın uyarak yaşayacağı, sorunlarını çözmek için başvuracağı kurallan, kaideleri ve emirieri içerir. Bu nedenle, akideleriyle ve imanıyla insanları birbirine sürekli bağlayan bir birlik oluşturur." "Ebu Davut'a göre Hz. Muhammed, "Asabiye yani 'ulusçuluk' güden, 'ulusu için savaşan ve ölen' bizden değildir." Muslim ve Buhari'nin naklettikleri bir hadiste de 'Milliyetçilik...' ve ulusseverlik konusunda Hz. Muhammed, "Bırakınız, bunlar çürümüş şeylerdir." demiştir. Yazıya göre, Yahudıler, Islami seçmiş iki kabileyi bunlardan birinin Bu'ath denen yerde diğerini yenmiş olduğunu hatırlatarak birbirine düşürmüşlerdir. Bunun üzerine Hz. Muhammed, "Ey Müslümanlar, Allah size Islamın yolunu gösterip onurtandırdıktan, batıl inançlardan uzaklaştırdıktan sonra ve ben buradayken yeniden ilkel insanlar gibi mi davranacaksınız?" demiş, böylece kavimciliği ve ulusçuluğu onaylamadığını açıklamıştır. Bu makale, milliyetçilik konusunda Islami görüşü yansıtan tek yazı değildir; üç aşağı beş yukarı, aynı görüşü aksettiren çok sayıda kitap, risale ve makalenin dilimize de çevrildiği bilinir. Bunlara göre "milliyet" zararlı bir kavimdir ve "Türk Milleti", "Pakistan Milleti", "Afgan Milleti" ve tabii bunlann milliyetçileri olmamalı, sadece "Muslüman Ümmeti" bahis konusu olmalıdır. Bütün bunları bilmek, Fazilet Partisl Başkanı Recai Kutan'ın, partisinin Diyarbakır ll Kongresi'nde söylediklerini doğru değerlendirmek için gereklidir. Kutan, şöyle demışti: "Türkiye, etnik zenginliğe sahip bir ülkedir. Etnik farkltlığımız, bu ülkenin problemi değil, zenginliğidir. Ancak vatan, devlet, tarih ve din gibi ortak değerler bunlar arasında çimentodur. Muslüman olmak gibi şerefli bir sıfat üzerimizdeyken bunun altındaki vasıflarımızın hiçbirinin önemi yoktur." Görüyorsunuz ki Recai Kutan ve partisi, "Ne mutlu Türküm diyene" değil, "Ne mutlu Müslümanım diyene" demektedirler ve etnik zenginliğimizi, ancak "Muslüman" olanlar için geçerli kabul etmekteler, vatandaşlarımız arasında yer alan Hıristiyanları ve Musevileri ve diğer dinlere ve inanç sistemlerine inananları, "bizden" B Hiçbiri işinize yaramasa da... saymamaktadırlar. Bu, Cumhuriyetlmizin temel ilkelerinden laikliği çiğnemek değil de nedir? "Din"i bu ülkede yaşayanlar arasında en üstün bağ sayıp "Türk"lüğümüzü, bunun yanında hatta altında ve önemsiz ilan etmek, karşısında bulunduğumuz tehlikenin ne olduğunu bize çok güzel aksettirir: "Bu tehlike, aslında ulusal kimliğimize yönelik bir tehlikedir!" Laiklik bu ülkede sadece bağımsız ve önyargısız düşüncenin değil, aynı zamanda ulusal kimlığimizin de güvencesıdır Laıklığe saldıranlar aslında bizim ulusal kimliğimize yönelik en büyük tehlikeyi oluşturmaktadır. Atatürk'ün belirtmiş olduğu anlamda "Ne mutlu Türküm diyene" şeklinde ifade edilen Türklüğümüzü değil de "Müslümanlığı" ön plana alır, Türklüğümüzü, dinin gerisinde ve önemsiz bir düzeye indirgerseniz ne yapmış olursunuz biliyor musunuz? Arap Milliyetçiliğinin en önemli unsurunun, sizi de tanımlamasına, sizi de kapsamasına yol açarsınız. Milton Viorst, 12 Ekim 1987'de New Yorker dergısinde yayımlanmış bir yazısında, Elias Farah ile konuşmalarını yansıtır ve şöyle der: "Saddam Hüseyin, Tezguh sabah 07.00'de kuruluyor... Portese, yıllardır, ziyaretçilerine eskinin gizemini, yeninin karmaşasını sunuyor. Dedim ya, kentin renkleri ışıldıyor. "Bul karayı al parayı" sokak hilelerinden, Direniş temsilcilerinden, günümüz ttalyan modasının kazaklan, ayakkabılanndan tezgâhlarda herkes için bir şey sunuluyor. O eski metal parçası paralara bakıyor, Çingenenin gözümün içine baka baka bunlann eski olduğunu iddia ettığini hatırlıyorum. Hiç önemi yok, eski ya da yeni, benim için onlar o Çingenenin gözlerinde kalan bir Porta Portese anısı.^ Nannl Morettl turtası... öğleden sonra, pazar yorgunluğunu atmak için de, Trastevere üzerinde bır sürü seçenek var. Kafeler ve barlar, Roma 'da sakin birpazaryaşatmayahazır. Biröneri...Ünlü Italyan yönetmen Nanni Moretti'nin çok sevdiği bir Sicilya turtasından adını alan "Nuovo Sacher" sineması da bu bölgede. Ve sinemada o turtadan yemek mümkün. Porta Fazilet Partisi Başkanı Recai Kutan... Irak Lenin'i ise, Mişel Aflak da onun Kart Marx'ıdır. Aflak, Şamlı bir Hıristiyan Arap'tır ve koyu bir Arap Milliyetçisidir. Suriye'yi ve Irak'ı yönetenlerin benimsedikleri Baas akımının fikir babası odur. Irak'a göçmüş olan Mişel Aflak, bu ülkedeki partınin ideologluğunu uzun süre sürdürmüş, yaşlandığında da bu görevi, başka bir Hıristiyan Arap olan Elias Farah'a devretmiştir. Bu kimse, Baas felsefesini şöyle tanımlamıştır: 'Baas, laik bir düşünce akımıdır. Arap dünyasında değişik inançlara sahip insanlann aynı çadırda yaşamalarını sağlar. Ancak, bu akım Islam'ı reddetmez... Çünkü Islam, sadece bir din değil, aynı zamanda bizim uygarlığımızdır. Islam, Arap âleminin bırliğinin dayanağıdır. Kültürel açıdan ben kendimi Islam'a ait olarak düşünürüm. Aflak da böyledirf." Laik bir Hıristiyan Arap düşünürü, Islam'ın Arap milliyetçiliğinin en esaslı dayanak noktası olduğunu işte böyle anlatıyor... Şimdi, dini ön plana alıp Türklüğümüzü onun gerisine itmek isteyenlerin laikliği çiğnemenin ötesinde sizi nerelere götürmeyi amaçladıklannı anladınız mı? ^ Canutız ne çekerse var bu pazarda...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear