Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET DERGİ OKTAY EKİNCİ G Osman Emmi 122 yaşında. Nizip, Gümüşgün Köyü 'nden. 1926 'da Selanik 'ten gelmiş. "Bugüne kadar 6 kez muhacir oldum " diyor. Toprakları su oluyor Birecik Barajı'na yenik düşen Halfeti son günlerini yaşıyor. Kenti adım adım gezdiğinizde "yitirilmek üzere olan değerin" ne olduğunu da fark edebiliyorsunuz. "Gözlerdeki donukluğu" işte o zaman biraz biraz kavramaya başlayabiliyorsunuz... eçen yılın eylül ayındaki güneydoğu kültür gezimiz sırasında Hasankeyf'ten Şanlıurfa'yadönüpertesi günü de Halfeti' yı ziyaret ettığimizde, durumu artık "umutsuz" görmenin yürek burkan sıkıntısını da yaşamıştık. Insanlann yüzlerindeki ifadeleri tanımlayabilmek, kalemi en güçlü edebiyatçılann bıle üstesınden gelebıleceklen bırış değildi. Insan olarak, çok sevdiği bir yakınını çok yakın bir zamanda yitireceğini bilen bir başka insanın çektıği acıyı ve çaresızliğinin getırdiği çöküntüyü bilebılir, karşımızdakınin gözlenne de derdıne ortak duygularla bakabilırdık. Ancak, bırakın çok sevmeyi, onsuz yapamayacağı ve tüm kimliğıni, kışiliğını, anılannı, kültürünu, yaşama sevıncıni, hüzünlerini ve coşkulanm borçlu olduğu, dahası atalanndan bu yana kuşaktan kuşağa kendısınin yaratıp yaşattığı ve her köşesinde emeğıni, ahntenni ve sevdalannı bıraktığı "kentini" yıtırmek üzere olan insanlann duyguları acabanasıl birşeydı?.. Milyonlarca ve mi lyarlarca insandan acaba ne kadan böylesi bir "aynlığın" ne demek olduğunu yaşayabilmişti?.. Üstelik öyle yenı kurulan da değıl, Halfeti gibi tarihın gızem yüklü derinliklennden bu yana hep "var" olan kentleriyle gurur duymuş insanlar arasından?.. İşte bu "yabancıhk" içersinde Halfetililerle karşılaşıp, eilerini sıkıp, gözlenne baktığınızda, yüzlerde okuduğunuz ifadeyi hemen tanımamz pek mümkün değil... Ne var ki kenti adım adım gezip, özellikle o insancıl ve ustalık yüklü zarıf, kıbar, alçakgönüllü ama müthiş gururlu "evlerini" gördüğünüzde, "yitirilmek üzere olan değerin" ne olduğunu da fark edebihyor, "gözlerdeki donukluğu" işte o zaman biraz biraz kavramaya başlayabiliyorsunuz... Prof. Dr. Nur Akın, Mimarlar Odası'nın Mimarhkdergisindeki(Yıl 1999/Sayı: 290) "Güneydoğu'da Bir Son Nokta" başhklı makalesinde "Halfeti Evlen" ıçin şunlan yazıyor: "Bu evleri yakından ınceledikçe, buradaki yapı ustalannın ne büyük bir miman birikim ve az rastlanır bir yaratıcılıkla çalışmış olduklan anlaşılmaktadır. Doğaylabütünleşen avluların yanı sıra, evlenn damlannı oluşturan teraslarda, Fırat'adoğruyönlenerek, su ile yeşilin birlikteliğını sergıleyen etkileyici manzaralara açılırlar. Yaz akşamlan burada, mevsim başından ıtibaren kurulan tahtlardayıldızlarabakarakuyumak,Halfetıhlennvazgeçilmezalışkanhklanndandır..." Halfetililer, çok yakın bir gelecekte, belki de artık birkaç ay sonra, "Karaotlak" denen yerde kendileri içın "yeni kurulan" yerleşmenin kimhksiz ve tekdüze binalannda kuşkusuz yıne aynı yıldızlara bakabılecekler. Ancak, gözlerini aşağıya indirdiklerinde karşılannda efsanelerle yüklü Fırat'ı değil, yeni mşa edılen beton evleri gıbi ruhsuz ve renksiztaşvetoprakyığınlannıgörecekler. Ne yıldızlann parlaklığı ve derinliği kalacak, ne de yorgun gecelerin yaşama sevinci... Cumhuriyet'te, "Uygarhklann tzınde"de dahaöncevurgulamıştım.(Halfeti'yeVeda Ziyareti/28 Ekim 1999). Bu tanh ve kültür yüJdü kenti sular altında bırakmaya gönlü ra zı olabilen GAP yetkilileri, aynı kenti yaratan ve yaşatan insanlar içın kurduklan yeni yerleşmede de hıç değilse yok ettiklen Halfeti'den "biraz olsun esinlenebilen" birmimari ve şehircilik duyarhlığını projeye yansıtamazlar mıydı?.. Prof. Dr. Nur Akın'ın "endergörülen bir yaratıcıhğın ürünü" dediği evlerdekı insana, doğaya, çevreye ve yaşama saygılı mimari geleneklen, "yeni Halfeti'ye" de olabıldıği