Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET DERGİ dönemde Beyoğlu'nda bir pansiyonda kalıyordum. Çıktm, Tokatlıyan' ın önünde, Galatasaray'ınkarşısındapostahane vardı. Postahanenin önündeki tramvay durağmda tramvay bekliyordum. Gelen bütün tramvaylar Emınönü'ne gıdiyordu. Daha ilenye gitmem lazımdı. Beyazıt Fatih tramvaylan vardı bir turlü geçmiyordu. Nihayet Eminönü tramvaylanndanbirisinebindim. Birazgittim, vatman bu Fatih tramvayı dedı. Nasıl oluruzennde Eminönü yazıyor dedim ve bu yaşadıklanmı yazdım. Çokbasitbirolaydı. Ali Rıza Paşa öfkeler içerisinde: "Bu yazı, halk devlet idaresinden memnun değil anlamına geliyor. Sen bunu söylüyorsun" dedi. Sanınm o sırada Tan 'da çalışıyordum. Neyse, TSEKP kurulduğundan beri sıkı takip altındaydık ve biliyorduk ki bu parti kapatılacaktı. Bizden kısa bir süre önce de Esat Adil Türkiye Sosyalist Partısi diye bir parti kurmuştu. Komünist Partisı içindeki bir grup dao partiye katılmıştı. Ben partinin teşkılat sekreteriydim. 6 ay içindebirazteşkilatlanma yaptık ve teşkilat epeyce serpildi. O arada üç de gazete çıkardık. Biri "Yığın" dergisiydi, benim sorumluluğumaltındaydı. AsafErtekin arkadaşımız, hanımı Selma Ertekın'le birlikte şimdı Şükran Kurdakul ile evli Ankara'da bir dergi çıkanyorlardı. Bir de tstanbul 'da "Söz" diye bir dergi çıkıyordu. Onu da ben çıkanyordum. "Sendika" gazetesi de benim sorumluluğum altındaydı. Aziz'i(Nesin)yakalayıpgetirdiler.Aziz'le de orada bir hapishane arkadaşlığımız oldu. Tam üç sene sürdü bu maceramız. 1949 yılının 16 Arahk'ında tahliye edildik. Biz ilk tevkifte 150 küsur kişiydik. Bunlann çoğu 6'şarayla,birerseneylekurtuldular. Sonundabiz 1015 kişi filan kaldık. Sultanahmet 'te kaldığımız koğuşta deniz derya ayağımızın altındaydı. Şımdi otel oldu ya. Birkeresinde kapısından içeri girip, ıçeriyigezmememüsaadeedermisiniz dedim. Adam buyrun deyip içeri aldı. Anladı benim daha önce orada yattığımı. Şefik Hüsnü 5 yıla mahkum olduğu için biz çıktığımızda o hâlâ içerideydi. O zaman 141. maddenin 1 .fıkrası 2 yıldan 5 yıla kadar cezaya hükmediyordu. Salim Başol, takdiren arttırarak bana 3 yıl verdi. Nail Çakırhan'la Ahmet FınncıveCelalBenneci'yeve onlar gibi daha önccden sabıkalı olanlara 4 yıl. Birtek Şefik Hüsnü'yebeş yıl verdi. Oda cezanın azamisiydi. Ben çıktıktan sonra kalanlan Aydın'a naklettiler. Fakat arkasından DP ıktıdara geldı, af çıktı, tahliye edildiler. O dönemde cezanın dışında bir de sürgün vardı. Aldığın ceza kadar da sürgüne gönderiliyordun. Buna "emniyeti umumiye nezareti" deniyordu. Bu ne Aslı: Sanasaryan Han Birpazartesı sabahı 16 Aralık'tabizi tahkikat içın emniyete götürdüler. Ahmet Demirpolis müdürüydü. Nisanın yirmisine kadar Sanasaryan (hep yanlışlıkla Sansaryan Han diye yazıyorlar) handa kaldık. Orası bir Ermeni'ninhanıydı. SorgulanyapanKazım Aliç isminde, yüzbaşı rütbeli bir askeri hâkimdi. Diğerlerinde öy le miydi bilmiyorum ama, benim sorgulanmda hcp resmi elbisesiyle bir kurmay binbası otururdu. Sorgulanm sırasinda iki defa telefon çaldı. O sırada Emniyet Müdürü, Birinci Şube Müdürü'nün odasında oturup tahkikatı yürütüyordu. Birkeresinde Hüseyin Cahit anyordu. Tahkikat nasıl gidiyor diye soruyordu. Polis müdürü de bana bunu söylüyordu. Tahkikat uzadıkça sabı rsızlanıyorlardı. O zaman Hüseyin Cahit mebustu. Yeni neler öğreniyorsunuz diye soruyordu. Sonradan öğrendik ki, komünist tahkikatlannda polis şunuanyordu: Rusya'yla irtibat. Rusya'ylairtibat,yamuhabereolurya dapara. Kafalanndabu vardı. Paraalıyorlar ki, bunlara hizmet ediyorlar diye düşünüyorlardı. Komünistin bir yabancı devletin adamı olduğu, ondan para aldığı düşünülüyordu ve bunuanyorlardı. Bunubulduklananmutlu olacaklardı. Ama böyle bir şey yoktu. Bu arada bir işkence faslı oldu. Bu işkence faslı elbetteki acıdır. Ahmet Demirdenilen adam,bircellattı. Birinci Şube'ninbaşında olan Parmaksız Hamdi bir canavardı. Onun adamı vardı, komiser Rüştü. Oradaki tahkikat bitince Harbiye'ye gittik. Büyükbirkoğuş açmışlardı. Mahkeme uzun sürdü. 1947 yılının sonlanna doğru örfi Idare (Sıkıyönetim) kalktı. örfi îdare kalkınca askeri mahkeme dekalktı. 2.AğırCeza Mahkemesi 'ne gittik. Mahkeme Başkanı Salım Başol 'du. (Sal im Başol, 27 Mayıs'tan sonra Yassıada'da Adnan Menderes ve arkadaşlannı yargılayıp üç DP'lınin idamına karar veren Yüksek Adalet Divanı 'nın başkanlığınıdayaptı.) Tabii bızler de Harbiye Askeri Cezaevi 'nden Sultanahmet Cezaevi 'ne nakledildik. Sultanahmet'te de isyanlar, olaylar yaşadık. Çok tatsız anılanmız oldu. Bir aralık, Marko Paşa, Malum Paşa dergılerinden Müntakim ökmen, Bodrumluyakuı dostu Sezgin Akgüç'le Gölköy Saktzlı Yah'da.., p * basılıpyıkılanSerteller'inTangazetesine de makaleler veriyordum. tşçi haklan üzerine Avrupa'daki nizamnameleri inceleyerek, Türk iktisadiyannın bünyesi üzerinde falan yazılanm çıkıyordu Tan gazetesinde. 1946' nın 16 Aralık' ında TSEKP kapatıldı. Zaten parti kurulduğundan itibaren çok sıkı bir takibat altındaydık. Yalnız benim gazetede çahştığım dönemde, yani savaş öncesiyle birlikte tstanbul'da sıkıyönetim ilan edilmiştı. O zamanki adıyla örfi tdare. örfi Idare Komutanı Ali Rıza Artunkal'dı. Bir gün beni yaka paça vılayete götürdüler. OzamanLütfi Kırdar valiydi. Gazeteninbirinci sayfasında benim tramvaylarlailgili bir notum çıkmıştı. Hiç önemli değil ama, bir uyan olarak, çok sinirlenmiştim ve yazmıştım. Olayın kendisi önemli değil. Anlatayım: Bir gün sabahçokerkengazeteye gitmek için kalktım. Kar yağıyordu. O AhmetEmin Yalmaru.. denle cezan bitse bile seni hapisten serbest bırakmıyorlardı. Cezaevindenjandarmaahyor, adliyeye götürüyordu. Savcılıktan emniyete yazı yazılıyordu. Emniyette bekliyorsun, oradan iki tane memur venyorlardı. Biz iki kişi tahliye edilmiştik. Diğerarkadaşım FarisErkman'dı. Faris "EnBüyükTehlike" broşürünü yazıp yayınlayan arkadaşımızdı. Nihal Atsız ve dlğerlerl... 1 llk Maviciler: Azra Erhat, Sahahattin Eyuboğlu, Magdalena Rufer ve Vedat GünyoL Genye döneceğim, ünıversite yıllanna. Türk Talebe Birliği'nin başmda Mühendis Mektebi Ali'si şakirdanından (öğrencilerinden) Tevfik 1leri vardı. Tıp talebesı olarak Rüknettin Fethı, Lebit Fehmi ve Namık Kaşif de bu ekiptendi. Bunlar tam ırkçı olanlardı. Faşist politik ideologları da Nihal Atsız'dı. Bunlann hareketi devam ediyordu. Ihtifaller (anma törenlen) yapıyorlardı. Bu arada hoş bir olay var, onu anlatayım: Mimar Sinan ihtifali (anma töreni) yapıldı. Mimar Sinan' ın mezan, Süleymaniye Camiininyanında yüksek bir duvann üzerindedır. Tevfik 1leri orayaçıktı, "Sinan!!! Sinan!!!" diye bağırdı. Aşağıdan yoğurtçunun sesı geldi "Vardım, geliyorum." Bu grup, üniversite içinde çok varlıkgösteriyorlardı. Sonradan o Namık Kaşif, Na