27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Daha göçyolculuğuna çıkılmamtş, eşler dağda, Partizan... Vasiliki (ortada) arkadaşlarıyla belirsiz geleceğe bakıyor... Ha\ atımızdaki zenginliktiniz l.Sayfanındevamı O günden sonra mahalledeki adı "Dul" olacaktı. Her akşam işten sonra "Dul"un evinde toplanırlardı arkadaşları... Ne varsa meze yapardı Vasiliki şarabın yanına. Eğer azıcık da parası varsa köşe başındaki seyyar satıcıdan aldığı bırazcık et bir varsıl sofrasına dönüştürürdü yoksul masalannı. öte yandan Yunanistan zor yıllar yaşıyordu. Partizanlar dağlarda zor durumdaydılar. Ülke ekonomisi ıse berbattı. Herkes bir yerlere gitmeye çalışıyordu. Vasiliki 'nin çahşüğı atölyenin sahibi tstanbulluydu. Mübadele sırasındagelmiştı Atina'ya. özlemlebahsederdıbuşehirden. Bir gün her şeyini topladı, elbiselerinı, naylon çoraplannı ve şapkalannı... Hepsini bir tahta bavula sığdırdı, en üste de biricik oğlunun fotoğrafıru koydu. Umutlannı da yüreğine alacak, çıkacaktı yola, bır başka ülkeyedoğru... Buülkeonundaköklennınbulunduğu yerdi. Her zaman onun hikâyesini dinlemişti büyüklerinden. Kimisı yaşadığı acı deneyımleri anlatırdı gözyaşlan içinde... Yollardan, bıtmek tükenmek bilmeyen tozlu, topraklı, taşlı, üstündc birçok yakınlannı yitırdıklerı yollardan. Ama yıne de o ülkede yaşlanıp ölmek ısterlerdi. Yolculuğa çıkmadan önce, küçük oğlunu öpüp kokladı, onu büyükannesine emanet etmişti, görmek için sıksık gelmeye çahşacaktı... Ve eğerbirazcıkpara kazanabılırse alacaktı yanına. Uzun bir yolculuktan sonra nihayet varmışnlstanbul'a... Buradayaşayanbirkaçakrabası karşılamış, sonra da doğruca Taksim'e gelmışlerdi. Taksim'ın aşağısmda Dolapdere'de Yenışehir'de yaşıyorlardı, ahşap bir binada, birkaç aile bir arada... Çocuk çığlıklan yükselirdi daracık sokaklardan... Kopkoyu tenli insanlar koşuştururdu bir yandan öbür yana. Rengârenk kıyafetli kadınlar kapı önü dedıkodusu yaparlardı kucaklannda bebeleriyle. Ayaklan yer tutanlarsa çamurlu sokaklarda debelenirlerdi yan çıplak bedenlenyle... Fakat akşam oldu mu, her şey birdenbire kanşıyordubumahallede... Kavga edenlermi, çalıp söyleyenler mi, birbirlerine bıçak çekenler mi, her şeye rastlamak mümkündü... Türkler, Kürtler, Ermeniler, Çingeneler, Rumlarhepsi iç ıçe yaşıyorlardı... Saıt Faik' in kelimelerinden şöy le süzulür Dolapdere ve Yenişehir: "Mahallebırbayramyengibıdır. Dumbelek, zurna, keman sesleri duyulur. Kara bıyıklı poturlu ihtıyarlargezer. öyle kızlar görürsünüz kı, içiniz titrer ama, burnunuzun ahşık olmadığı ağır kokuya çare yoktur... Işte Dolapdere burasıdır.... Beyoglu'nun yüzlerce, binlerce dukkânında, terzisinde, berberinde, gazinosunda, gardrobunda, pastacısında. bannda, kürkçüsünde ve sinemasında yok pahasına çal ışan Hırıstıyan kızlan bu semtte yetışır. Duvarcılar, badanacılar, kuyumcu çıraklan, tornacılar, düğmeciler, marangozlar, dülgerler, çilingir ustaları, kalfaları ve çıraklan ile bu semtte yetişır. Akşam oldu muydu, her sokakta bırbırıni tanıyan ıslık sesleri duyulur. M adam Vasiliki, Yunan îç Savaşı sırasında göç etmişti tstanbul'a. Geride, dağda ölmüş bir koca ve ondan olma bir oğul bırakmıştı. Hayatı burada denemiş, Agop'a yüreğinin olmasa bile geleceğinin kapılannı açmıştı. Ama ona bir oğul vermemiş, yoksul bir Türk çocuğunu, Fikretaki'yi büyütmeyi yeğlemişti... ü Vasiliki falda arıyor geleceğinL. Bu fotoğraf neden çekildi, diğerleri kim, bilinmiyor...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear