27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 ŞUBAT 2000. SAY1 724 "Yılmaz Güney bfr lümpendi." Bazı köşe yazarlarının Güney'e dair bu sözleri, bir tartışma başlattı. Kimilerl Güney'ln sfnemacı klmllğinin lümpen tanımının aKında ezilmeye çalışılmasını eleştirdl, klmileri "ama" dlye başlayan cümlelerle tartışmayı yumuşatmayı hedefledl. Fatoş Güney üç gazete yazan hakkında dava açtı, ama tartışma kesilmedl. Neden Güney, neden şimdl sorusu yanıtsız kaldı... geldiği yerle vunnaya kalkışıyor, lümpen diyorlar. Bence bu büyük bir haksızlık. Bunu yapma ncdenleri hem siyasidir hem de ününülcıskanmalandır. Tank Akan (Sinema oyuncasu): YılV maz Güney, Türkiye sinemasınm yetiştirdiği cn büyük sanatçılardan biridir. Bugüne kadardadahabüyüğüyetışmemiştir. Bence ; birsanatçınınkişiliğiilcsanatınıkarşılaştıry maken büyük lümpenliktir. Dünyanın, günümüze de kalmış büyüksanatçılannın karakterinin, kişiliginin ne oldu. ğunu bilmek zorunda değiliz, onlann bize bırakmış olduklan sanatlan yeterlidir. Güney, çok uç noktalarda yaşayan bir sanatçıydı.Bunueleştirebilirler.birçoklafdaedebilirler ama bunu filmleriyle karşılaştıramazlar. Butürsaldınlarbizimülkemizde, sanat.' çılannbaşındabirbalyozgibidurur.Busanatçı politik bir kimlik ise ve dünya çapında tanınıyorsabaşınaçokişgelebilir. Benbutür davranışlann bitmiş olduğunu düşünüyordum ama yanıldığımı gördüm. Kosta Gavras gibi bir yönetmenin Yılmaz Güney' in filmini çekmeye niyetlenmesiyle bu tür davranışlan yeniden su üstüne çıkardı. Yılmaz Güney filmini Türkiye 'den bir yönetmen çekecekolsaydı, butürbirtartışmaolmayacaktı. tnci Aral (Yazar, çekilecek fllmin senarisri): Yılmaz Güney hakkındaki sözler, kuma yazılmış sözlerdir, tutmamıştır ve tutmayacaktır. Güney eserleriy le vardır ve yaşayacaktır. Güney eğer bir entelektüel olmasaydı bu eserleri çıkarabilir, ulusaldan evrensele ulaşabilir miydi? Geri kalmış ülkenin vatandaşlan birtakım yanlışlan içlerinde banndınrlar.hepimizöyleyiz. Güney, özeleştirisinideyapmıştır. Entelektüel tanımı günümüzde değişmiştir. Entelektüel yaşadığı toplum için sıkıntı duyan, muhalif olan ve bunu yaptıklanyla ifade eden kişidir. Yılmaz Güney hiç kuşkusuz ki bu tanım içine girer, bu çabayı göstermiş bir insandır. Çok başanlı bir sinemacı ve yazardır. "Boynu Bükük öldüler" romanının Orhan Kemal Roman ödülü'nü alması dabunugösterir. Yılmaz Güney'e dairyazılanlar politik bir karşı çıkiştır, antikomünist birbakış açısıdır. Fikret Başkaya (Türkiye ve Ortadoğu Forumu Vakfı Başkanı): Marksist literatürde lümpen kavramıyla, söz konusu toplumun örgütlü, düzenli işçi sınıfı dışında kalan, düzenli bir işi olmayan, günübirlik yaşayan, suça eğilimli, marjinal bir kitle kastedilir. Bu kavram daha sonra içeriğinden arındı nlarak bir çeşit ahlakı, bir insan tipini ve ona ait bir davranış tarzını ifade ederhalegeldi. Bu iki kavram arasında bir ilişld yok, bugün iyice marjinalleşen kesim için lümpen deniliyor ama bu, Türkiye'de ve birçok yerde kavramlann yerli yerinde kullanılmamasıylailgili... Yılmaz Güney için lümpen, katil tanımlannı kullananlar, tekil yaratıklar değiller. Seksen sonrası neoliberal ideoloj ik saldınyı, Sovyet sisteminin çökmesiyle birlikte ortaya çıkan ruh halini yansıtıyorlar. Bu suçlamalan yapanlar neoliberalizme teslim olmuş, büyük medyanın becerisiz ideoloj ik tetikçileri. Bu saldınlann altında sinsi bir sınıf düşmanlığı yatıyor; işçi sınıfının bağımsız olarak varlığı yoktur, sosyalizm yanılgıydı... tki metre önünü görmeyen insanlan gerçekçi sayıp kutsuyor, bir toplum projesinden yana olanlan da hayalperest sayıyorlar... Yılmaz Güney 'e gelince, bunlar çok yanlış meseleleri, çok yanlış yerlerde tartışıyorlardemektir. Güney kendiniestetiksanatsal alanda kanıtlamış değerli bir sanat adamıdır. Yazılanlarda onun kitn olduğunu ortaya koymak gibi bir kaygı değil, karalama kaygısı var, lümpendi, katildi gibi sözler, üzücü ve utanç vericidir. Bu tür elitist davranış veyaklaşımlar, sömürgeci aydın tipine denk düşüyor. Dünyanın bütün sırlannı biliyormuş gibi bir havay la önüne geleni karalama içindeler. Bunlar, toplumu depolitize etme sürecinde yer almış kişilerdir. Sosyalizm cephesinin geri çekilmesi sonucu ortaya çıktılar, ancak köpeksiz köyde değneksiz gezmek, gelecekte bu kadar kolay olmayacak... Bu bir dibe vurmaydı, ilelebet sürecek görüyorlar ama bu ideolojik alan onlara bırakılmayacak. Eğer bir lümpen varsaburadaaramak lazım, gerek dili kullanış tarzlan, gerek insanlan yerli yersiz dillerine dolamalan... Biraz da kendilerine bakmalan gerekiyor... Nebahat Çehre (Sinema oyuncusu, Güney'in eski eşi): Bu olayın içine çckilmek istemiyorum, çok hassas konular bunlar, özel hayaömı aktarmak istemiyorum... Sanatçı yönünü her zaman olumladım, benim için eğitim oldu, sinema ve dünyaya bakış açım farklılaştı. Oyunculuğuma da büyük katkılan oldu. Ayrıca Güney iyi bir sinemacı ve yazardır. Ertuğrul Kurkçfi (Gazeteci): Büyük medya, okuruna/izleyicisine dün DERGI'DEN Merhaba, Daha çok lstanbul ağtrhklı röportajlarla geliyoruz önünüze. Büyük kentler hem haberleriyle hem deyaşam biçimiyle bütün Türkiye 'ye ve gazetelere ağırlığını koymuş durumda. Ama bu hafta ilginç bir Iğdır röportajı var sayfalanmızda. Röportajı yapan arkadaşımız, Marmara Ûniversitesi lletişim Fakültesi Haber Ajansı 'nın (MİHA) genç gazetecilerinden llhami Yıldırım. llhami ilk saptamasını şöyle ifade ediyor: Üniversite sınavlannın vazgeçilmez pamuk ekimi sorusunun yanıt şıkları değişmeli... Çünkü artık Iğdır 'da pamuk ekilmiyor! Galiba son yıllann Iğdır'dayol açtığı en büyük değişim de bu olmuş. Evlenme hazırlığı içindeki pancar işçisi Sihat'ın anlattığına gö're Iğdır'da başlıkparası bütün haşmetiyle toplumsalyaşama hâkim olmaya devam ediyor. Tarladaki çalışma koşullan ise bugün 70 yaşınt sürenlerin tıph çocukluk günlerindeki gibi. Sihat zaten az buçuk ve çarpık çurpuk bir biçimde Iğdır'a sızan değişimden de hoşnut değil. "Bozulma " diye tarif ediyor yaşamlarına yeni giren kavramlan. Tekgözlü evlerde yatak odası bile yokken nişanhsımn yatak odası tdkımına göz koymasınm nedenini de televizyondan biliyor. Iğdır bu hafta bembeyaz bir örtünün altında. însanlar hayatta kalma savaşı veriyor. Iğdır'a yardımdan önce ulaşan ne gariptir kiyine televizyonlar... Bu haftaki kapak konumuz Yılmaz Güney tartışması. Bu anlamsız târtışmaya aslında katılması gereken 12 Eylül'de parlamentoya el koyanlar olmalıydı. Çünkü Yılmaz Güney 'le ve sinemasıyla en çok onlar uğraşmıştı. Uğraşırken de hedefleri herhalde Türkiye 'deki lümpenliğin kökünü kurutmak değildi... tpek Çalışlar ipekcalislar@yahoo.com Mtna Urgan Tank Akan yayı, hayatı basitleştirmeksizin, sıradanlaştırmaksızın ve yüzeyselleştiımeksizin gösteremez. Hem medya ürünleri kitlesel tüketime konu olduklan için varsaymalan gereken kavrayış düzeyi toplumsal ortalamadan daha yüksek olamayacağından, hem de medya endüstnsinin asıl işlevi cari ideolojiyi yeniden üretmek olduğundan bu böyle... "Üslubu beyan, ayniyle ınsan"dır,denir. Buendüstrinin editör ve yazarlan, her gün okur/izleyiciyi aptal yerine koyarak konuşmak ve yazmak zorunda oldukça kendileri de sonunda aptallaşma riskiyle yüz yüze kalır. "Yıhnaz Güney lümpen mi, yoksa sanatçı mı" tartışması, buriskin gerçeğe dönüşme olasılığımn yüksekliğineyenibirkanıtyalnızca. m CUMHURİYETDERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: YEDİMAYIS HABER AJANSI BASIN VE YAYINCILIK AŞ ADINA BERİN NADİ1YAYIN DANIŞMANI:İPEK ÇALIŞLAR • SORUMLU MÜDÜR: FİKRET İLKİZ • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTİ • İDARE MERKEZİ: TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941 CAĞALOĞLU, 34334 İSTANBUL TEL: (0212)51205 051REKLAM: MEDYA C Umut, Yılmaz Güney'in sinema anlayışını yansıtan önemli birfilmdu..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear