27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERGt nerek gittiği gün hiç aklından çıkmıyor. Bir de "Sizi sevmiyorum" demesi. O zaman ilkokul bire gidiyormuş, şimdilerde ise 12 yaşında, genç kızlığa adım atmak üzere. Ali ise 14 yaşında, sorumluluğunu bilen, yaşınagörefazlasıylaolgunbirçocuk. "Annem bir başka adamla giderken bize baktı, babama ve bana küfretti. Babamla sürekli kavga ederlerdi, kavgalarının nedenini anlamazdım. Babama küfretti de bana niye etti anlamadım" diyor. Bir anlamadığı da, annesini niye hiç özlemediği... Annenin evi terk etmesinden sonra Altmdağ'da bulunan evlerinin tadı tuzu kalmamış hiç. Babalan Satılmış Usta eve geç gelmeye başlamış. Sabah erkenden çıkan babalannın ardından da çocuklar ya oynamaya ya da yakında bulunan ablalanna kannlannı doyurmaya gitmişler. "Okula ne zaman gidiyordunuz peki" diye sorduğumuzda, "Gitmıyorduk ki" yanıtını veriyor Ali ve Emine. Satılmış Coruh ise arayagirerek"Çocuklann kafa kâğıdı da yok beyim" diyor. Sokaktatfeçenaylar... Geçen yaz yaşamlannın tümden altüst olduğunu anlatıyorlar. Altındağ Engürü Mahallesi'nde bulunan iki göz gecekondulannı silahlı birileri gündüz vakti basıyor, kendilerini sokağa atıyor. Satılmış Coruh, "Tanımadığımız birileri o gün eve gelerek evi hemen boşaltmamızı istediler, eğer boşaltmazsakhepimizi vuracaklannı söylediler" diye anlatmaya başlıyor. Can korkusuyla dışarı çıkmış hepsi; adamlar, eşyalaruu da dışarıya taşımalannı istemiş. Eşyalan da ne ki: iki yatak, biraz kap kacak, birkaç parça elbise, bir televizyon ve bir soba. "Hepsini dışarı taşıdık beyim" diyor Satılmış Coruh, "hepsini". "Ardından adamlar yanlarında getirdikleri kamyonete yükleyip bütün eşyamızı götürdülerbizimle birlikte. Issızbiryeregeldiğimizde ise eşy alanmızı arabadan atarak ateşe verdiler" diyen Satılmış Usta'nın gözlerinden iki damla gözyaşı dökülüyor ve ekliyor: "Anneleri şu bebeleri terk ettiğinde bile gözyaşı dökmedim." Polise gidememişlerkorkulanndan. Zaten devlet dairesıyle de hiç işleri olmamış bugünedeğin. Satılmış Usta'nın bildiğitek devlet, asker ocağı. Kimseden şikâyetçi olamamışlar. Evlerine ise bir daha geri dönememişler. Işin acı yanı ilkolcul mezunu bile olmayan Satılmış Coruh'un eünden evin tapusunu da alarak kendilerine satılmış göstermeleri. İki ay kadar büyük kızlannın tek odalı evlerinde kaldıklarını söyleyen baba anlatıyor: "Ev küçük, damadm işi yok, kızım çalışmıyor, biz akşamlan aralıkta yatıyorduk. Ev sahibi istemedi bizi, bizim yüzümüzden kızrmı ve damadımı çıkarmaya çalıştı evden. Biz de oradan ayrılmak zorunda kaldık." Ali, "Ablamın evinden babamla ben aynldık ve Büyük Sanayi'nin oradaki köprünün altında kaldık uzun süre" diye söze giriyor. Diğer sokak çocuklan horlamışlar ilkin, çok dayak atmışlar. Ali hemen vücudundaki yara izlerini gösteriyor, "Abi çok canım yandı" diye şikâyet ediyor. Çoğu zaman polisten dayak yediklerini söyleyen Emine ve Ali, polisin dayak atmadığı zamanlarda ise 'tinerci çocukların ya da esnafın dövdüğünden bahsediyorlar. "Bir keresinde üzerimize kocaman döner bıçağıyla saldırdılar" diyen Ali, polisin kendilerini dövdükten sonra kovduğunu, başka yerde de başka polislerin dayak attığını kaydediyor. Emine ise, babası ve kardeşinin ablasının evinden aynlmasından sonra bir müddet daha ablasındakalmış. Ablasının evindeyeğenine bakan Emine, büyük kızına ara ara gc Ayşe, yıkmtüar arasmda bulunduğunda... Ayşe bugün bir devlet kurumunda; peki yarını kim kuracak? AÜ,Et ve Balık Kurumu 'nun yıkmtıları arasmda... •I, Ali şimdilik kardeşinin yanında, ama onun isteği bir ev... Başkentin arka bahçesi YAZI: BEHZAT MİSER FOTOĞRAF: M. BÜLENT GÜLER G azetelerin Ankara baskılannda, haklanndabirçokhaberçıktı. Nerede, nasıl bulundukları, onlara kimlerin sahip çıktığı hakkında çok haber yazıldı. Onlar Türkiye'nin başkenti Ankara'dayaşıyordu. Onlara özelleştirilen Et ve Balık Kurumu'nun Ankara 'da bulunan eski tesislerinin yıkıntılan içinde rastladık. Birbaba, iki çocuk, yıkıntılann arasında çaresiz, perişandılar...Çaresizdiler... Baba Satılmış Coruh, 1981 'de geldiği Ankara'da umduğunu bulamayanlardan. Çankın 'da kiremit fabrikasında ustabaşılık yaparken, "Ankara büyük şehir, nasıl olsa ekmeğimibulurum"diyerekgöçedenlerden. Gcldikten üç yıl sonra, düğün dernek kurarakevlenip, evlilikten umduğunu bulamayanlardan hani... Satılmış ustanıneşi evlen diklerinin on dokuzuncu yılında son kez, ama bu sefer bir daha dönmemek üzere aynlır evden. Geriye ikisi debirbirinden sevimli, birbirinden çaresiz iki çocukbırakır. Çocuklann hikâyesi de bundan sonra başlar. "Annemiz varken sevinçliydik" diyerek söze giriyor Eminc, "Annemle birlikte ev işleri yapıyor, komşulara gezmeye gidiyorduk"... Annesınin kendilerini ne zaman terk ettiğini anımsamıyor ama babasına ve kardeşine küfrederek bir adamın arabasına bi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear