26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

27 ŞUBAT 2000. SAYI 727 Köylulerbütün ümitlerini koruyarak 34 ay daha beklemişti. Amanafile bir bekleyişti bu. Feyiz Kıhç alacağını almıştı. Yani 60 dönüm arazi, her şeyi de 'kitabına uygun' yapmıştı. Köylülerden tapulan yasadışı bir yolla değil de nortnal yollarla almıştı. O günden sonra fabrika yapım çalışmalan bir daha hiç başlamadı. Yaycı köyünun müstakbel fabrika sahiplerinin zengin olma düşleh, umutlan, hayalleri de fabrika inşaatı gibi yanm kaldı. Köylülerden birkaçı, işadamını şikâyet etmeyi duşündülerse de gittikleri bütün avukatlar aynı cevabı verdi: "Ortada yasadışı bir işlem yok. Dava açsanız bile tarlalannızı geri alamazsınız." Yaycı köyü halkı birkaç yıl tarlalannı ekip biçmeye çekindi, çünkü o tarlalann sahibi Feyiz Kıhç'tı. Çalışmalann durduğu zamandan bu yana olduğu gibi kalan fabrika inşaatı halk tarafından o bölgeye de' fabrika' denmesine neden olmuştu. Köylülerin iddiasına göre Feyiz Kıhç, köylülerden fabrika yapacağım diye aldığı tapulan bankalara ipotek ettirerek kredi almış ve birkaç arkadaşıyla birlikte Eskişehir'de toplu konutlar yaparak satmışh. PAZARIN PENCERESINDEN Hafta sonunda Milonga SELÇUK EREZ S 24 yıl sonra herkese tapu... 34 yıl sonra herkes tarlasını ekip biçmeye başladı. Aradan 24 yıl geçtikten sonra 1998 'de Yaycı köyü camisinden müstakbel fabrika sahiplerine bir üçüncü anons yapılıyordu." Feyiz Kılıç köye gelmiştir. Herkesintapusunu verecek. Her kim Feyiz Kıhç 'a tapu vermişse köy meydanına gelsin." Bu anonstan sonra trajikomikoyununoyunculan hemen köy meydanında toplandılar. Fabrika rüyalan yanm kalmıştı ama tarlalannın tapularını alabileceklerdi. Ancak durumun hiç de öyle sandıklan kadar kolay olmadığını Feyiz Kıhç'ıdinlerkenanladılar. Çünkü Kıhç tarlalann tapulannı para karşıhğında veriyordu. Kendi topraklannın dönümün 350 milyona kendilerine satılacağını öğrenen köylüler, ikinci defa yıkıldılar. Yapılacak başka bir şey yoktu. Düşünüp taşınıp paray la da olsa tapulannı almaya karar verdiler. Feyiz Kılıç, tarlalan sattı. Tapu masraflannıdaköylülereödetti. Paraalmasının sebebini iseköylülere, "Zararettim" diye açıkladı. Yaycı köylüleri her ne kadar olmayan bir fabrikanın nasıl zarar ettiğini anlayamasa da kendi tarlalannı ister istemez parayla satın aldılar. Ama Feyiz Kılıç giderayak yine yapacağım yapmış köylülere. Yaycı köylülerinden beş kuruş ödemeden aldığı topraklann hepsini vermemiş. Iğdır'a giden asfalt yolun kenanndaki tarlalan günün birinde işime yarar, belki fabrika kurarım diye satmayarak kendine ayırmıştı.^ on zamanlarda başta tango olmak üzere klasik salon danslarına ilgi, dikkatım! çekecek boyutta yaygınlaştı: Günaşırı bir tango kursu ilanına rastlamaya başladım. Sordum, soruşturdum: "Bunları en iyi Mimar Sami Çiprut bilir; ona sor" dediler.. Sami Bey'den çok şey öğrendim: En önemli tango öğretici kuşkusuz Metin Yazır'dır! Almanya'ya göçmüş Türk anababanın çocuğu olan Yazır, dansa olağanüstü yatkınlığı nedeniyle sadece burada değil, ABD'de ve daha birçok ülkede de tanınmaktadır. Mesela şu anda ya Los Angeles'de ya da Miami'de ders vermektedir. Yazır, Türkiye'ye geldiğinde mutlaka Eskişehir'e gider; orda, üniversite kampusundaki hollerden birinde çok sayıda öğrenciye kurslar düzenler, ders verir.. Başka? Ankara'da, sonra tabiı ki Istanbul'da da çok öğrencisi vardır. Bu kentler dışında? Benim bildiğim yok.. öğrenci yanında öğretmen de yetlştirmiş mi? Tabii.. Tanju Yıldırım'ı yetiştirdi. Tanju bir konservatuvar öğrencisiydi, sesi de çok güzeldi; iyi şarkı söyieyebilirdL Ama o, tangoyu seçti. Başka kimler var? Ayşegül Betil var.. Kendi kendini yetiştiımiştir ama çok iyidir; Çetin Cengiz ile James Joyce Bar'da uzun süre dışa dönük dans ve şov yaptılar. Dışa dönük? Başkasına hoş görünmek için yapılana böyle denir; bir de insanın, seyredenlerin gözüne hoş görünmek için değil de kendi keyfi için dans etmesi gerekir. Çetin Cengiz, sonra Kızıltoprak'ta bir atölye açtı: Hafta içinde orada ders veriyor.. Hafta sonunda, cumartesileri de Milonga yapılıyor burada.. Milonga? Tango dansının kökeni bir görüşe göre Ispanya'dan Güney Amerika'ya getirilmiş olan Flamenco'nun değişmışidir; başka bir görüş, bunun Afrıka'dan, esirlerle taşınmış olan Tangano'dan türediğıni savunur.. Tangonun bu ikisinin kanşımından doğduğunu da ileri sürenler var.. Her nereden gelirse gelsin, bu tango, Küba'da Havana'da oluşmuş Habanera ile biıieşip milonga olmuşl Ayşegül, bu sırada Pera Guzel Sanatlar Okulu'nda Arjantin'den gelmiş olan Edvardo Hoca ile beraber ciddi ve uzun süreli kurslarda öğrenci eğitiyorlar. Bu kurslarda Arjantin tangosu yanında vals ve milonga da öğretiliyor. Bu danslann böyle kurumlarda daha ciddi, daha doğru öğretilmesi iyi bir şey.. Tango merakları sınırlarımızın ötesine taşan, gidıp Londra'da Bayswater'da Takıs'den, sonra Berlin'de, Amsterdam'da kurs görenler de var. Bu konuda bilmedikleri pek yok: Değer ve Ahmet Kesimoğlu'na soruyorum: Başka kimler var? Seval Hanım'la danseden Ümit Iris hoca da ünlüdür; Armada'da dans ederler. Sonra Ahmet Dündar ve Lena Pavlova da var.. Başka ülkelerde de bu konuda ilgi artışı bahis konusu mu? Kesinlikle evetl Her diskotekte bu danslar dansedilirken, insanlar henüz kulakları sağır edercesine çalınan rap ve rok ile birbirlerine dokunmadan ve söyleşemeden, tek kelime konuşamadan zıplamaya hoplamaya başlamışken de dans dersleri alınırdı; Profesör Panosyan ve Tepebaşı'ndakl Çocuk Tiyatrosu'nun ünlü sanatçılanndan Ferdi, o devrin hocalarındandılar... Gençler, o zamanlar çağa ayak uydurmak için ders alırlardı. Şimdi kimler bu danslan öğrenmeye kalkıyor? Burada da, dışarda da belli düzeyin üstünde yer ala'n, yani çoğu yüksek öğrenimli, bir yabancı dil konuşan insanlar ilgi duyuyorlar... Burada da, dışarda da bu kurslara devam eden erkek sayısı, kadınlannkinden çok az.. Bu ciddi bir sorun oluyor.. Dans dersleri yaygınlaştı ama henüz "günahtır, yapmayın!" diyen çıkmadı, Yakında çıkar: Eski çağlarda önemli olayları anımsatmak, sevincl açığa vurmak, ya da yeryüzünü denetleyen güçleri etkilemek amacıyla yapılan danslann, Ortaçağ'a doğru geldikçe, karayobazlık ağır bastıkça, cinsel duyguları açığa vurabilecekleri, bir de tektanrılı dinlerden önceki yaygın dinlerin unsurlan olduklan için kötülendikleri bilinir. Ahdı Cedit'te Tango hocası Ümit Iris... (Galatians 5:1921) St. Paul, günahlar arasında bunu da sayar. Kadını, erkeğe saçını bile gösterince kaçınılmaz bir şekilde azdıran, erkeğı de "saçını beğendiği kadına, kendisine karşı eğiliminin olup olmadığını sormadan, bilmeden (Neden sorsun? Kadın ona göre esirdir) saldıran bir yaratık" olarak algılayan yobaza dansı anlatmak güçtür. Son soru: Eski danslara ilgi neden arttı? Bakışmanın yanında, konuşmaya, daha insanca iletişime olanak sağlayan bu danslan, izlendıkleri ortamlarda bunlan gerçekleştirmenin güç olduğu çağdaş diskotek müziği eşliğinde yapılan danslara tercih edenlerin çoğalması yadırganmamalı.< d u l c l n i i M*««Mk Sok 20 B.yojlu tal: Z4S 10 39 / 4» / 71 lalf
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear