26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

29 EKİM 2000. SAY1 762 onlann çocuklan ve 7 çocuğuyla bir cehennemin içinc düşmüştü. 25 yaşında dul bir kadın, yakın akrabalannın da itip kaktığı bir yaşama tnahkum edilmişti. Hakkâri, binlercc Meryem'le dolu. 13 îkinci gecc kalabahk 10 bini aşmıştı. Ferhat Tunç, Hakkârililerin en çok bekledikleri sanatçıydı. Vali onu sakıncah bulmuş ve konser vennesini yasaklamıştı. Yasağı Hakkârili bile anlamıyordu. Ercan Karakaş devreyc girdı. Hüsamettin özkan'la konuştu. O da tçişleri Bakanı Sadettin Tantan'la konuştu, izin çıktı. Ferhat Tunç uçağa atlayıp Hakkâri 'ye konser vaktine yetişti. Bu kez benim telefonum çaldı. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, "Hassasiyet varmış, Ferhat Tunç konser vermesin, gerisini yapabilirsiniz" dedi. Kapalı spor salonunun içi ve dışı binlerce insanla doluydu. Bakan sözüne güvenilerek konser ilan edilmişti.On bin kişi nasıl yatıştınlacaktı? Acaba bırileri provokasyon mu yapmak istiyordu? HADEP II Başkanı Sabahattin Sıvacı, yurttaşlan yatıştırmak veprovokasyonlara engel olmak üzere harekete geçti. Gece boyunca endişe sürdü. Pohsle yurttaşlar arasında ufak tefek itişmeler dışında önemli bir olay meydana gelmedi. Hakkârili temkinliydi, acılarla eğitilmişti. Dikkatli davrandı. Sabah kalktığımızda, polisin boş durmadığını öğrendik. Ferhat Tunç'ugetiren Istan. bulHakkâri KültürKöprüsü'nündestekçilerinden Muhlis Taş'ı gözaltına almış, gözleri bağlı sorgulamış, sonra bırakmıştı. Ardından Hakkâri 'h yazar Muhsin Kızılkaya, yakınlanyla birhkte gözaltına ahnıp bırakıldı. Gözaltısorunusürerken bir çocuk doktorunun da özel tim ekibinden yediği dayağın öyküsünü dinledik. Olay şöyle gelişmişti: Bir çocuk, yakınlannca doktora getirilir. Doktor çocuğun neyi olduğunu getirenlere sorar. Onlar da bilmediklerini söylerler. Doktor bunun üzerine, anncbabasmın gelmesini ister. Tedavi yapamayacağını söyler. Maskeli kişilergelip doktoru dövcrler. Kahvede otururken yanıma birisi geldi. "Bizim de derdimiz var, yazar mısın" diye sordu ve şunları anlattr. "Çukurcalıyım. Benim gibi 58 kişinin Çukurca'ya girmesi yasak. Hiçbir gerekçesi yok. Düğünleroluyor, ölümler oluyor; başvuruyoruz, yasak deyip geri çeviriyorlar. Çok acı çekiyoruz." tsmini sormak bile istemedim. Belki başı derde girerdi. Tıpkı özel timden dayakyiyen çocuk doktorunu arayıp sormadığım gibi. Bütün bu tabloya bakarak, Hakkâri'rün sırfacı ve çaresizlik olduğunu düşünebilirsiniz. Hiç öyle değil. Orada kaldığımızüç gün boyunca şehrin dört bir yanında düğün vardı. Düğün içinde özel güvenlikizni gerekiyormuş ama olsun. Hakkârili dügune çok önem veriyor. Halaylar çekiliyor, türküler söyleniyor, yemekler kaynatıhyor. Muhsin Kızılkaya'nın yeğeninin düğününe birlikte gittik. Uzun türküler eşliğinde halay çeken erkeklerlesaftuttuk. Sümbül dağı dumanlıydı. Berçelan yaylasının ise mayın tarlası olduğunu söylediler. Ters laleler, Berçelan yaylasınm ve Sümbül dağının bitkileri. Muhsin KızıUcaya, şöyle dedi: "Dağlar kadın gibidir, seversen yüreğini açar." Hakkâri'nin gençleri heyecanlı ve kcndine güvenli. Bunca acıya, bunca baskıya karşın dikkatli bir dik başhlıklan var. Bize şöyle seslendiler:" Yıllardır adını duyduğumuz ama göremediğimiz, düşlerini ve hayallerini kurduğumuz Berçelan'ı sizlerle paylaşmak istiyoruz." Berçelan, Hakkârili gençlerin çıkardığı bir dergi. Adını verdikleri Berçelan' ı bir gün bile görememişler. Dağlar da döşenen mayınlanyla tanınıyor. Tıpla Sümbül dağı gibi. Hakkâri, dağlann arasında bin yıllara inat yaşıyor. Zap suyunun kcnarında, acıh ve dik başlı insanlann kenti. Şimdi yeni bir döneme hazırlanıyor. Bin yıldan arta kalan dertlerle, ama umutla. Bir Hakkârilinin cski sürgün Vecdi Sayar'a bakarak dedıği gibi; "Sürgünler daha yeni filiz veriyor.. . " ^ Birevde25klşl Merzan mahallesinde 25 kişiyle briketten yapılmış derme çatma evini tamiretmeye çalışan Çukurca'nın Siwişki(Cevizli) köyünden Süleyman Tekin, elinde keserle yanımıza koşup gcldi ve derdini anlatmaya çalıştı. "Öldük beyim biz buralarda. îş yok, para yok, bir evin içinde 25 kişiyiz. Ya bize yardım etsinler ya da izin versinler, köyümüze dönelim. Topraklanmızı ekelim. Hayvanlanmızı otlağa çıkarahm. Artık banş olsun." Süleyman Tekin' in evine girdik. Uydurma, derme çatma şekilde yapılmı ş duvarlar çatlamıştı. Bukışınasıl geçireceklerdi? Fidan Kaçmaz 15 yaşmda güzel bir genç kız. Rengârenkyöresel giysilerlebizemerhaba dedi. Çukurca'nm Işıkh köyünden 12 yıl önce göç etmiş. O da kalabahk bir evin genci. Bu güzel elbise senin mi diye sorduk. Yengesinindi. "Bizim dertlerimizi anlatın, yazın. lşimiz yok. Banş istiyoruz" dedi. Birlikte fotoğraf çektirdik. Bütün kente hazır ol Belediye Başkanı Hüseyin Ümit, HADEP'liydi. Yöredeki önemli bütün yerleşim birimlerinde HADEP yüzde 70'ler civarında oy almıştı. Bu yüzdeler, bölgedeki güvenlık güçlerinidahatedirginmietmişti?Herpazar ve her cuma akşamı ana caddeye arabayla girmekyasaklanmışn. Hakkârililerenedenini sorduğumuzda, "Birazdan tstiklal Marşı okunacak ve göndere bayrak çekilecek" yanıtını aldık. "Bunun için caddey i neden kapatıyorlarki?" dediğimizde "Askerlergelccek de ondan. Cuma günleri de aynı tören yapılır. Yine anayol kesilir. Yoksa sizin şehirlerinizdeböyle olmuyormu?" dediler. SODEV Başkanı kültür eski Bakanı Ercan Karakaş, bütün programı çok özel bir gayretle düzenleyen Vecdi Sayar ve özdem Petek, Zeynep Oral, Can Dündar, ANAP Diyarbakır Milletvekili Haşim Haşimi, Halil Ergün, Moğollar, Grup Bulutsuzluk Ozlemi, Yasemin Göksü, Mazlum Çimen, Pınar Kür, Nebil özgentürk, Altan Erkekli, Şerif Sezer, Genco Erkal, Işü Özgentürk, Ayça Atikoğlu, Ferhat Tunç, Yaşar Seyman, lsa Çelik, Tuncer Necmioğlu, Tuncel Kurtiz, Gürbüz Çapan, Sezen öz, Sezer Duru, Muhsin Kızılkaya, Cengiz Bektaş, Melike Demirağ, Metin Uca, Jülide Kural, Reis Çelik, Grup Anatolia, Orhan Alkaya, Alaattin Aksoy, Murat Morova, Berhan Şimşek, Ahmet Uğurlu, Sema destekamacıylaHakkâri'yegelmişti. Hakkâri, dertli bir kentti. Unutulmuş, ağır baskılara uğramış, yokluk ve yoksulluklar kentiy di. Onlarca aydının kentlerine gelmesi onlaraumutaşılamıştı. Buumudu veacıyı eniyianlatanlardanbirisi,Hakkâri'ninhocası, acılannın vc tarihinin yazıcısı Ihsan Çölemerik'ti. Yüzlerce kişinin doldurduğu Hakkâri Belediyesi Kültür Merkezi'nde konuklara Hakkâri'nintarihinianlattı: "Hakkâri geçmişte ediplerdiyanydı. Gerek ilk, gerekse ortaçağda Mezopotamya, Iran ve Anadolu'da kurulan imparatorluklar sınırlı ve 'iç işlerinekanşmama' koşuluyla Hakkâri'yi egemenlik alanlannda tutabilmişlerdir. Bu otonom yapıyı Osmanlılar da benimsedi.EvliyaÇelebi'nin'azilkabuletmeyen ulu hakanlık' olarak tanımladıği Hakkâri beyleri, kendi adlanna para bastınp hutbeokutuyorlardı. 'özerkhükümetstatüsü 'nü en fazla sürdüren beyliklerden biriolmuştur. Bcylik 1847 'de tasfiye oldu. Asırlarca devam eden busiyasal özerklik, aşılmaz coğrafyası tarafmdan da destekleniyordu. Bağımsızyaşam,yörekültürününgelişme Düğün evL Halay çeken erkekleri kadınlar balkondan izliyor. sine ve birçok ünlü şahsiyetin yetişmesine de zeminhazırladı." "Hakkâri 'de Bir Mevsim" filminin öyküsü, Ferit Edgü'nün romanından ahnmıştı. Edgü askerliğini yaptığı Hakkâri'yi kitabında bir şiirle şöyle anlatmıştı: "Hak kentim,/ Çileli gözlerin/cüzamh derin/ve.. .kar ile devam eder adın/irtifa bin altı yüz metre/nüfus on bin/ yansı asker/ ne yolun var, ne suyun/y arlar arasında akan ve yaza doğru/karlarla birlikte taşan Zap'ını saymazsak/ Adın gıbi garip bir kentsın Hakkâri." Ferit Edgü'nün yazdıklanndan bugüne ne değişmiş? Nürus şimdi 70 binden aşağı değil diyorlar. Asker ve polis yine yarısı mı? Her yer polis doluydu. Sivili, üniformalısı. Ne söylesek dinliyorlar ve üstlerine aktanyorlardı. Zaten o kalabalıkta kim polis, kim sade yurttaş ayırtedemiyorduk. Polisin ve askerin çokluğu ya da geçmişte yaşanan acılar Hakkâriliye farklı konuşmasını öğretmişti. Kültür günlerinin başlangıç gecesinde kapalı spor salonunu ağzına kadar dolduran ve dışanlara taşan kalabahk hiç slogan atmıyordu. Dudaklardan tartışmaya yol açacak en ufak bir sözcük çıkmıyordu. Slogan yoktu, yalnızca alkışla, sade bir biçimde sanatçılara ve konuşmacılara destek veriyorlardı. Hiçbir şey söylemiyorlardı. Belki de her şeyi böyle ifade ediyorlardı. "Hakkâri'de Bir Mevsim "filminin ilk gösterimi için Şerif Sezer oradaydı. 17 yıl sonra...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear