Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 OCAK 2000. SAYI 720 nuşuyordum. Ağhyordu sürekli. O susunca bençığlıkatıyordum. Benim sesimlebirlikte tekrar ağlamaya başlıyordu. "Şimal lütfen susma, sesini duymak istiyorum, konuşbenimle..." Yaklaşık dört saat konuştum onunla. "Ben burada yalnız kaldım, kurtar beni, kumlarvar burada" diyordu. "Annemi istiyorum" diyordu. Sonra, Şimal'den ses kesildü. Benbirdahaçığlıkattım. Şimal'insesibir daha gelmedi. Hayatımda ilk defa ölümü düşündüm, ölmek istedim. Beş yaşında bir çocuk gözlerimizin önünde ölüyordu. Hiç birşey yapamıyorduk. Yaşamanın hiçbir anlamı kalmamıştı. Enkazın diğer tarafından tekrar bir ses duymuştu çocuklar. Gezinmeye başladım enkazın arasında. KomşumuzHikmet Abi'yi gördüm enkazın içinde. Gözleri kapalıydı. "Hikmet Abi iyi misin?" dedim. Gözlerini açar gibi oldu. Hiçbir şey söylemiyordu. Eşini soruyordu. Leyla nerede diyordu. "Sen dayan, scni çıkaracağız" diyordum. Üstündeki kolon demirlerle bağlıydı. Bir araç olmadan onu kurtarmamız mümkün değildi. Çocuklarla birlikte enkazı kaldırmayı denedik. Ama yerinden bile kıpırdatamadık. Kolon kalbinin üstündeydi. Birtarafı parçalanmıştı. Seni kurtaracağız diyordum. Elinden tutuyordum. Iki saat sonra ölmüştü. Akşam oluyordu. Havada kara kara bulutohnasına çok sevinmiştim. Ağhyordu, karnı açtı.Kadınlar vardı çevrede, onlara, memenizi verir misiniz dedim. Süt kokuyordu bebek. Sonra kendi göğsümü verdim, almadı. Getirdiğimiz meyve sulanndan içirmeye çalıştım. Birazsakinleşti. Cep telefonumla çok zor da olsa, sürekli biryerleri anyorduk. Akrabalanmın bütün numaralannı vermiştim işyerindeki arkadaşlara. Yardım gönderin, araç, araba, insan gönderin, burada hiç kimse yok diye durmadananyordumonlan. Ankara'dakiamcamlara ulaşmaya çahşıyorduk. O gece geç saatlerde amcamlar geldi. Amcam arabasını ilerde asfaltta bırakmıştı. Oradaki y aralılan amcamın arabasına taşıdık. Mutlaka ekmek, su gönderin, çocuklar ağhyor dedim. Onlar araç bulmalıyız diyerek gittiler. Tamamen yalnız kalmıştık. Gece iki buçuk falan olmuştu. Çocuklar artık uyumuşlardı. Birkısmı zatenyanbaygındı. Sabahohnaya başladı. Neler yapabileceğimizi düşündük. Dışardan yardım istemeliydik. Ben Ankara'da öğrencı olan kardeşime ulaşmaya çalışıyordum. Ankara'yı düşüremiyorduk. Senemoğlu ailesi ve komşuları. Bu fotoğraftan yalnızca iki kişi hayatta şimdL böy le bir yetkimiz yok" dediler. Tekrar amcamlan aradık, siz ne yaptınız diye. "Araç anyoruz. Ama şu an her şeye el koyuyorlar, bulabildiğimiz ilk araçla geleceğiz" dediler. Yanımızdaki çocuklar açtı, ağlıyorlardı. "Bari arabayla gelin, ekmek su getirin" dedim. Ailesi kesinleşmeden çocuklan kimseye vermeyecektik. Koşuşturuyorduk. Enkaz altından çıkan insanlara yardım etmeye çahşıyorduk. Bildığimizden değil, içgüdülerimizîe hareket ediyorduk. Çokağıryaralılarvardı. Gelen herkes elleriyle eşeleyip duruyordu. Dev enkazlannüstünde kannca sürüsü gibi insanlarçalışıyordu. Süreklı cep teleı*' Iklncigün Ikinci gün daha kimsecikler gehnemişti. Sonra amcamlar, akrabalar gelmeye başladı. Onlar gelince biraz rahatlamıştık ama çok şey yapamayacağımızı biliyorduk. O enkaz ancakaraçlakaldınlabilirdi. Annemlerin hâlâ yaşadıklarına dair umudumuz vardı. Bir boşluğa düşmüş olabilirlerdi. Annemin odası havalandırmanın yanındaydı. Oraya savrulmuş olabilirlerdi ama elle yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Bir aracın gelmesi gerekiyordu. Yandaki bina için bir kepçe getirdiler. Adam anlaşmah gekniş. 500 milyona... Araç sürücüsüne "ne olur bizim enkazı da kaldın n " dedim. O da "500 milyona anlaştım, başka biriyle daha anlaştım" dedi. "Ne kadarsa parası vereceğiz" dedim. Adam on kişi için anlaşmış. Onbirinci kişi görünüyordu. Onu çıkarmadan çekti gitti. Sinirlerim tamamen bozuhnuştu. Birtaraftan insanlan kurtarmaya çahşıyorsunuz ama öbür taraftan insanlann çıkarcıhğıyla çileden çıkıyorsunuz. Ertesi gün sürekli araç beklemekle geçti. En az on beş kişi gelmişti yakınlanmızdan. Herkes kazma kürek ve elleriyle kazmaya başlamıştı enkazı. Enkazın altında insanlar var, bastığmız yerde boşluk varsa ezersiniz diyordum sürekli. Ama kimse dinlemiyordu. Birilerinı kurtaralım düşüncesiyle hareket ediyorlardı. Dört beş kişiyiçıkarttılaraltıncı, yedinci kattan. Enkazın altından hâlâ sesler geliyordu. Gündüz değil ama gece çok net duyuluyordu. tnsanların yerini tespit etmek de çok zordu. Çünkü ses yankılanıyordu. Sesin asıl geldiği yeri bulamıyorduk. Barış'la Savaş amcalannın düğününde. lar vardı. Çocuklan düşünmeye başladım yeniden. Tüpraş patlarsa ne olacaktı? Araç bulmamız gcrekiyordu. Çocuklardan ayrılmak istemiyordum. Ne olursa olsun koruyabildiğimiz kadar koruyacaktık çocuklan. Evlerden battaniyelerbulduk. Çocuklan boş alana toparladık. Ekmek yok, su yok, hiçbir şey yok.1\ılumbadan çektiğimiz suyu içiyorduk. Hava tamamıyla kararmıştı. Enkaz altmdan patlamalar başladı. önce ne pathyor diye düşündük. Sonra anladık. Tüpler pathy ordu. Enkazlaryanmayabaşlamıştı.Topatılır da savaş olurya, tüpler öyle patlıyordu. lnsanlar yanıyordu enkazın altında. Çocuklar herpatlayıştabağmpçığlıklarlabirbirlerine sanlıyorlardı. Tüpler patlarken çocuklan sakinleştirmek için meyve suları getirdik içirdik. Çökmek üzere olan Tekel bayiınden alıyorduk meyve sulannı.Ortahkiyiceıssızlaştı.Birbebeksesi duyuldu. Enkaz altında olduğunu düşündük. Tekel bayiinden aldığımız kıbritlerle etrafı aydınlatıpdolaşmaya başladım. Açıktan geliyorgibiydi ses. Epeycedolaştım. Sonra ayağıma yumuşakbirşey takıldı. Kedi gibi. Birbaktımyorganasanlmışbirbebek. Ağhyordu. Aldım kucağıma. Bebeğin kurtulmus Bufotoğraf, Senemoğlu ailesine '97 Yılbaşı kutlaması olarak gelmişti Gözler çiftinden. Araç bulduk gellyoruz... Akşam saatleri ohnaya başlamıştı. Ablam telefon ettiday ımın kızı araç bulduk biz geliyoruz, dedi. Birazrahatladım. Geliyorlardı. Enkazın altından insanlan kurtaracağız, ailemi kurtaracağız diye düşünmeye başladım. Ama birkaç saat sonra tekrar ablam aradı. Biz geliyorduk ama donanma el koydu araca dedi. Ben şok oldum tabii, nasıl el koyarlardı araçlara, buradaki insanlann da ihtiyacı vardı. Gittik kaymakamlığa, belcdiye başkanına... Onlar, "Biz yapmıyoruz, bizim DUYGU SENEMOGLU 26 yaşında. Uludağ Iktisat Fakültesi Mezunu. Atılım gazetesinde çalışıyor. BARIŞ SENEMOGLU 22 yaşında. Ankara'da Hacettepe Üniversitesi'nde matematik okuyor. Üç kardeşSavaş'ın Gölcük'teki okulunun bahçesinde. Bu okul dayok artık.