Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16MAYIS I W . SAYI686 jbtoğnıfkaresinde, yüzünü betirgin kılmasıdır. Sözgelimi tartıştığımız birmüzik insanı ise, bestelerininyaka kartt çok açık olmalı. Tanıdığınız bir müzisyenin, daha önce hiç dinlemediginiz hir bestesini dinlediğinizde. çagrışımları sizi a sanatçıya tafiyor.sa. bu önemli bir başandır. Kendi adıma Onur Akın 'ın böyle birçizgiyiyakaladığını biliyorum. Genedesoruyorum: OnurAhn 'ınyaptıgı müzigi nereye koymalıyız? Tcşekkürler! Insanın kendisini anlatmasınınzorluğunuveriskiniatlatmışoluyorum! Bunlanbensöylesem,"kendinibeğenmiş" diyebilirler. Müziğimi nereye koyuyorum? öncelikle tanımlamalar, kategoriler ve akımlarlabirebirbiretkileşimiçerisindeolmadığımı biliyorum. Etkilendiğim, kendimi yakın hisscttiğim müzikal yapılar var. Ancak kendi müziğimi de birebir bu müzikal yapılarla tarifedemiyorum. Escrlcrim, kendi dağarcığımda, kendine özgübiryolbuldu. Bestelediğimşiirler.bu şiirlerle buluşan ezgiler kendi yaşam ve müzik birikimimin izlerini taşıyor. Daha çok kentli imgeler ve bu şiirlerin müziğiylc buluşan, birmüzikalkimlikçıkıyorortaya. F.ğer bir isim koyrnak gcrekirse, eserlerimin büyük bir çoğunluğu kentli insanla daha çok bulıışuyor. Belki "kentli insanın türküleri" diyebilirim. Ancak "Amerika'yı yeniden keşfetme" noktasınadaçıkmıyorbusöylediklerinı. Bu coğrafyadabinlerceyıllıkbirbirikimdensüzülcrek gelen türkülerimizin ezgi,ritim gibi önemli omurgalarını altyapısındabulunduran ve müziğin evrensel öğelerini dışlamayanbirarayujbu. Buradanyürüyorum.Görüyorumkikendimcedoğruyoldayım.Özelliklcsonyıllarda, medyanın da pompaladığı ve maalesef bir müzikal çöplüğe çevrilnıiş kulaklarda, estetik beğeni düzeyi yüksek, bir müzikal kimliktiraradığıın. Buradayalnızdeğilim. Öncelikle niteliklibirgeçmişvar. Israrcdenler var. Bu duvarın üstünc yeni tuğlalar koyanlarvar.Güzelolanıseçendinlcyicilervar. Türküler hâlâ baş köşede. Yaptığınız müzigi genelde "kent türküleri" olarak adlandırıyorsunuz. Türkülerin çokyaygınlılda dinlendiği birsüreçtengeçivoruz. Huyaygınlaşmanın, aynızamandabir nitelikyükselmesiyleparulellikgösterdigini soyleyebilir m iyiz ? Yıllar önce okuduğum bir kitaptananımsıyorum; şu an adını söyleyemediğim için özürdilerim. Bclkicümlesiciimlesineaynı olmayacak: "Sanatta nitelik ve yaygınlık ilişkisi çok önemli. Niteliği yükselirkcn yaygınlığı, yaygınhğı düşünürken, niteliği gö/ardı edemezsiniz. Bu dengey i bozduğunuzda, "popülizm" veya "elitizm" diyebileceğimiztehlikclerkapıdabekliyordemektir." Çok önemsediğim, asla gözden uzak tutmadığımbirbakışaçısıbu. Evet, türkülerimizin giderek yaygmlaştığı birdönemdengeçiyoruz. 1 lcrycrde türküler söyleniyor. Nckadarsevindirici.Son^ı,bu noktadan itibaren önem kazanıyor. Bu yayi4inla!jma,beraberindeaynıyaygınlıktakinilelikleparalelgitmiyor. Bnazındanbubenim ıjörüşüm. Bakmışsınız, "sentezler" ve "arayışlar" idıııatürkününomurgasıbozulmuş.otantik Ladıkaybedilmİ!}. Veya"çokseslilik"adma, ınamelodisilinipgitmiş.Çuksu/.lılık/'çok•ieslilik"diyeyuttuıulmayaçah.'>ılıyor. "Kvrensellik"adına,anacnstrümanlanmızmyerine, Batımü/iğisazlarımnyanlışkullammları sonucu, türkülerimizin asıl renklerini 3İuşturan,tınısal veduygusalyoğunhığunu irltıran koma seslerimizden vazgeçiliyor. rürkülcrimizin zorlandığı bu zemin de, türsiileri metalaştırmayı amaçlayanlann ışine BAŞKENT GUNLERİ Güzel bir buluşma MÜŞERREF HEKİMOĞLU O "Eserlerim kentli insanın tiirküleridir... yanyor. Unkapanı'ndakapılartürkülcri ticarileştirerek açılıyor genellikle. Moda bir yaklaşımla, türküler desömürülmekisteniyor. Kârlı çıkmadıklarını da söyleyemem. Ancak türkülerin ömrü, imparatorluklardan, iktidarlardan, sultanlardan daha uzun. Nice engeli aştığı gibi, türküleri ticarileştircnlcrin çelmesiylcdedüşmeyecek.Türkülerleyaşlanmayı sevenlerden umutluyum. Aynıandahem "Asi"yi,hemde "Mavi"yi seçifinin nedeni? Muhalifbirsanatçı olduğumu söylemiştim. Yaşama hcp eleştirel bakmaktan kaynaklı yanım, doğaldırki "Asi"yanımı oluşturuyor. Renklerin diliyle konuşacak olursak,bari!>ıtemsilettiğisöylenen"Mavi"de, yaşamımın ana amaçlanndan biri. Tüm bunların ötesinde "Mavi"ye yüklediğim başka birtbtoğrafvar. Oda insanlan sadecepolitik bir kimliğe indirgerneden, onların insani gerçekliğini vegcrçeklik içindekiduygusal yanlannıdakavrayanbirbakışaçısınamüzikal yapımı taşımayaçalışmamdır. Kısacık da olsa bu albümünün ayırt edici nitelikleri... Ürctimin neredeysc minimuma indiği bir döncmdcyepyenieserlerimledinleyicilerimin karşısına çıkmanın, muhalif kültüre bir katkıolduğunudüşünüyorum.Budabcnim için çok önemli. Kendimi tekrarlamayan, dinleyiciyi her an dcğişik bir sürprizle yüz yüzegetiren birmüzik çizgisinibualbümde de, daha güçlü bir şekilde hissettirmcyi amaçladıtn. Slovbirtınıdanjsyankârbirtürküye, oradan zeybeğc, derken şiire... doğru yolalırken AhmedArif'lemerhabalaşmak güzel bir tat olsa gerek. ^ rda bir ev var, uzakta. Eskişehir yolunda Girişim Sitesi'nde, karşıda yeşil tepeler, çevrede dost komşular, bahçede japon gülleri ve laleler Içerde başka bir bahçe, duvarda güzel tablolar, yerde kilimler, mavi camlar, Japon porselenleri, Srtkı Usta'nın çinileri. Çarpıcı değil çekici bir yerleşim biçimi. Her şey sadelığın güzelliğini sergiliyor. Sahipleri gibi. Bir veda partisi bu, Roma Büyükelçimiz görevine çok acele gitti, valiz yapmaya da, vedalaşmaya da vakit bulamadı. Bırbuçuk ay sonra Ankara'ya gelerek yerine getirdi görevini. Bu güzel ev, yeşil bahçe de, güzel bir buluşmaya, kucaklaşmaya sahne oldu bir mayıs akşamı. Buluşmanın sevinciyle, aynlığın hüznü birbirine karıştı. Diplomatlık yasamında doğal olay bu. Kimı zaman ağır, kimi zaman hızlı, yoğun ya da şaşırtıcı ama her zaman yaşanır bu trafik. Ben de ilgiyle sevgiyle izlerim her zaman. Neler yaşadık geçmiş yıllarda! Gelecekte de neler yaşayacağız kimbilir! Roma güzel bir kent ama büyükelçi Necati Utkan, güzellıklenni yaşamaya vakıt bulacak mı acaba? Galiba bulamayacak, dış politika iç politikanın uzantısı değil mi? Yaşadığımız koşullarda Türk diplomatları hangi başkentte rahat simgemizin oluşturulmasındaki çabalara ve bize her zaman her yerde gösterdiğiniz duyarlığa minnettarız. Simgemiz olan elbiıiiği, imece ve dayanışma örneği ile El ve Mikrocerrahi hastanemizin yanına şimdi Ortopedi ve Travmatoloji Hastanesi'ni açacağız birlikte. Bu 8 yıllık bir emeğin sonucu daha iyi sağlık hizmeti vermek ve bilimsel olmak ile gerçekleşti. Bu hastanemizin açılışı 15 Mayıs 1999 Cumartesi günü gerçekleştirilecek. Bu kez mutlaka aramızda sizi de görmek istiyoruz. Gelmeniz, hepimize, yeni yerimıze, anlam kazandıracak ve ayrıca gelecek için yüreklendirecektir. Uzun lafın kısası, sizi misafir etmek, eserinizi görmenizi, açılışını yapmanızı ve bizleri tanımanızı istiyoruz. Saygıyla." Yıllar öncesıne gittim birden, ören'deki evin kapısında bir otomobil durdu, Dr. Aslan Bora ve arkadaşları geldi bir hafta sonra. Balkonda oturduk, kuracaklan hastanenin simgesinı Abidin Dino'nun yapması için aracılık istiyorlar benden. Dino'ya yazdım, sevgiyle, özenle yanıtladı bu isteği. Hastanenin alın duvannda Dino'nun çizgileri var şimdi. Açılışta bulunamadım ama ören'e gidersem Izmir'e de uzanacağım. Dino'ya da kavuşacağım yeni hastanede. Bir şey istersen yanıtını mutlaka verir sevgili Dino. Soldan sağa: Büyükelçi Sönmez Köksal (Puris Büyükelçisi), Necati Utkan, Müşerref Hekimoğlu, Levent Kırca. Arkada: Büyükelçi Uğur Ergun ve Filiz KöksaL görev yapabılir? Aynca hangimiz görevimizi rahat yapıyoruz! O güzel parti, güzel bir duraklama başkentin bunalımında. Gerilim öncesi güzel bir soluk. Arada şimşekler çaktı, yağmur boşandı ama asıl fırtına ertesi gün koptu parlamentoda. Üstelik bir bardak suda. Merve Kavakçı'nın türbanı yalnız saçlarını örtmüyormuş meğer! Neler varmış içinde, giderek boyutlanıyor! Başkent çevrelerinde adı çok geçen bir kişı Vural Savaş uzun süredir. FP'ye kapatma davası açması nedeniyle. Belli çevreler eleştirıyor, ama Cumhuriyet' Başsavcısı, cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda yapıyor görevini. Festival konserlerinden bırinde karşılaştık, güzel sözcüklerle bir çiçek yağmuru oluştu çevresinde. Benım yüreğimde de çiçekler açıyor güzel sözlerle. Bir mektup, bir telefon ya da gazetemizin 75. yılında ilk kez karşılaştığım eski bir okurun içtenliğiyle bir yaz yağmurunda yıkandığımı hissedıyorum. Kır pas gidiyor, ortalık güneşler içinde yeniden. Izmir'de Dr. Aslan Bora ve arkadaşlarının yaşadığı mutluluğu da çok içten paylaştım. Çağrıları güzel bir ödül bana: "1990 yılından bugüne hastanemizin kuruluşundan itibaren yaptığınız katkılara, Herkese yetişir, 1960'larda bir aralık bizim çıkardığımız Oncü Gazstesi'ne de güzel yazılar yazdı. Selam yolladım, yazı çıktı postadan! Yapılş Sendikası Başkanı Tahir Öztürk'ün "Dağlan aşarak barajlar kuracağız" diye seslenmesi üzerine yazıyor. Yiğit sendikacılar azaldı giderek. Dağlan aşamıyor, duvarlara takılıyor geridekılerl Biraz da müzikten söz edelim mi? Fazıl Say'ın doğaçlamalarına hâlâ konuşuyor başkentliler. Ben de izledim o konseri. Doğaçlamalardan da hoşlandım ama dansları hayli yadırgadım. Modern Dans Topluluğu da sevdiğim bir grup, ancak tuşlardaki dansa ters düştü bence. Bir de renklerin dansı var, camda, porselende, tahtada dans ediyor. Renklerin müziğini duyuran elleri sergiliyor. Vakıfbank Galerısı'ndeki sergiyi görmenizi isterim. Serpil Gogen ve Feyha Bilgen'in çalışmalarıyla çok renklı, çok sesli, çok şık bir sergi. Sıtkı Olçar'ın kocaman kuşları, kaplumbağaları, küçuk ördekleri parlıyor bir köşede. Kütahya'daki çini atölyesinden değil, bir altın ülkesinden gelmiş bu kuşlar. Ancak, altına bulanmamış. Kanatlarında incecik yapraklarda çok zarif biçımde altın şarkıları söylüyorlar. Iki kadının sevgisini, coşkusunu yansıtıyor tüm ürünler. Üreten elleri saygıyla kutluyorum.^ ASİ VE MAVI Onur Akın, son albümü Asi ve Mavi'de de, müzikal geleneğinı bozmadan, kendi bestelerini seslendirmeye devam ediyor. Aranjörlüğünü ve yönetmenliğini Ahmet Koç'un yaptığı bu albümde: "Yağmur Yüreklim", "Geceyi Sana Yazdım" ve "Gelirim" adlı eserler, şair Aydın öztürk'u Onur Akın'la buluşturuyor. "Dağınık Gazel", "Bana Bir Gül Ver" ve "Mayın Hattı" ise Yılmaz Odabaşı'nın şiirlerinden bestelenmiş. "Asi ve Mavi" ile Ahmet Can Akyol, "Inadına" ile Ahmet Selçuk llkan, "Suçlayın Beni" ile Hamza Kahraman'ın şiirleri Onur Akın'ın melodik renklerıyle sımsıkı kucaklaşmış. Ve içimizdeki adalet duygusunun sımgelerınden bırı olan büyük ozan Ahmed Arif'in "Otuz Üç Kurşun"u, Asi ve Mavı ile yeniden merhaba