23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

21 ŞUBAT 1999. SAYI 674 kez Milli Reasürans'tao sergiliyor. Ve 1999 Şubat, Mehmct Güreli: Film yönetmeni, müzisyen, öykü yazan, gazeteci, yayımcı, karikatürist, kitapçı (artık değil) ve üçüncüsergisiniaçmışbir "ressam". Gihangir'in ortasındaki evinde tcrebantin, yağlıtx>y a kokuları her tarafa sinmiş. Ama o, "ben duymuyorum" diyor. Duvarlar,yerlertuval dolu. Ama o, "bana ev boş gibi geliyor" diyor. Demekkiartıkobirressam. simlere bakınca şaşırıyorum, bunlan ben mi yaptım diye" şcklinde küçük bir itirafta bulunuyor. Arada "ressam" sözcüğü geçtikçe hâlâ tedirgin. "Buna alışamayacağımgaliba" diyor. Güreli her anını "çoklu" yaşıyor. Aynı anda on kitabı birden okuyor. Aklı bir filmdeykcn sevdiği biryazann merak ettiğı kitabının peşinde koşabiliyor. Senaryo yazarken müzik düşünebiliyor. "Sinema, müzik, öykü. Bunların hepsi her an yaşamımda vardı. Ben de hepsiyle birlikte yaşamaktan keyif alıyordum. Hepsiyle ilgilendiğim için hiçbirisi dc öne çıkıp yaşamımadamgasını basmamıştı. Ama resim şimdilerdehepsinibastırdı. Çoköneçıktı yaşamımda" diyor ve ekliyor. "Belki de bu nedenlc ressam denmesine tepki gösteriyorum." Hiçbir "sanat akımına" bağlı olmadığını açıklarken "Gcrçekçı dcğilim. Hayallerkurmayı veçok bakmayı severim" diyor. "Çok bakmak"; yani insana bakmak, kitaba ,resme, filme bakmak, nıiiziğe... ona da bakmak. "Sanat dünyasında sürekligezinen meraklı birkeşşafgibiyim" diyor. Bu nedenle miiziğc de "bakıyor"; sevdiği müzikçilcrleilgilikaynaklaraulaşmak için kitapçılan dolaşmaktan, kitap listelenni taramaktan yorulmuyor. Bakmak ona esin veriyor. Hayallerkurduruyor. Yeni meraklar kapılannı aralıyor. Lafarasında,"Benbirtürlüiflaholmazbir bilinemezciyim" diye bir açıklama yapıyor. "Çünkü" diye ekliyor, "hcrşeyibizeanlatılankadarbiliyoruz. Anlatılmayanlardamutlaka vardır. Bir şey öğrendiğim zaman acaba öğrcnemediğim neler var diye hep merak ederım. Bu noktada kendimi sezgilerime, güdülerime bırakırım. Bu benim için yeni meraklar, yeni yolculuklardcmektir." Insan ilişkilerinde de kendine karşıdabilinemczci olduğunu savunuyor. "Biliyorum desen de bilmiyorsundur"diyorvebirörnek veriyor, "Kendini tanıdığını sanırsın ama belki içindc bir melodi vardır. Bunu sezersin belki ama bilemezsin. Bir gün bir şey onu ortaya çıkanverir. Resim hayatıında hep vardı. Sevdiğimressamlarla.duvarımdakiMatissc'in 'Kemanlı Oda'sıyla, resim yapan ağabeyim Talat 'la hep vardı. Ama bir gün resim yapacağımı bilemezdim." Böyle olunca yaşam biraz flu, biraz sisli görünmüyormu? Biraz başıboşbırakılmış neşclibirkısrağabenzıyormu?Bunlar"hayatlanasıl ilişki kurulması.nasıl yaşanılması gerektiği gibi konularda fikir yürütülüp ulastığım sonuçlar değil" diyor. Yaşamla arasında doğal, içten bir hesapsız ilişki olduğunu söylüyor. Buyaklaşımın sanat yapıtlanna yansıdığını da kabul ediyor. "Oykülerimde hiç gerçck olmadı. Hep hayal vardı. Hep fluluk vardı. Yabancılastırma efektlerini çok kullandım" diyor. Resimleregelince;resimlerindeki kadınlarda flu, uzun boyunlarıyla, zamandışı bakışlarıyla biraz hayal gibiler. Ama aynı zamanda hepsi de çok gerçek. "Evet" diyor, kabul ediyor. "Negarip.resimlerde fluluklarvaramabcnnctliklcrinpcşindeyim. Daha önce bunu hiç yapmamıştım. Demek ki içimde net olmak isteği de varmış" diyor. Kendisindebilmediğibirşcyiögrenmenin hcyecanını yaşıyor ve hcmen birsoruylasavını güçlendiriyor: "Şimdi ben bundan sonra Ressamlıktan tedirgin! "Ressam" diyoruz ama o bundan tedirgin jluyor. "Birmeslek olarak düşünmedim resTJİ" diyor. Aslında "yönetmen", "müzis/en", "besteci", "yazar", "karikatürist" deıince de aynı tepkiy i gösteriyor. "Hiç kodlanadım kendimi" diyor. Bu şifreli cumle, hiç)ir zaman "şimdi müzisyen olmalıyım", 'şimdi öykü yazmalıyım" gibi programlar /apmadım ya da önüme "müzisyen olmalıyım", "ressam olmalıyım" gibi hedefler koynadım anlamına geliyor. "Ben" diyor "sanaın içimde yarattığı titreşimlerlc yola çıkıyoum, bunun sonucu, eger yapabilırsem bir irünoluyor. Bazılansergilenebiliyor.paylaiilabiliyor, bazılan birproje olarak duruyor." \ncak bu yaklaşım onu, profesyonellerin ığzından hep bir küçümsemeyle çıkan 'amatör"sıfatınadasokmuyor. Çünkü res 30 senelik parkenin üzerine lk yağlıboya damlasının iüşmesi. Sonra resmin ceşfedilmesi. Puslu bir üihangir sabahında tuval izerinde kendine bakanlara ıayretle bakış. Sonra •esimler, resimler, resimler. füzler. Tanıdıktanımadık riizler. Meraklı bir yaşam jezgininin ressam olarak )ortresi: Mehmet Güreli neyadailgilcndiğiötekisanatlarabelkide •irçokprofesyonelden dahadisiplinli yaklalyorveçokçalışıyor. "tlksergimisevinçlcaçtım"diyorGüreli. Ju sevincin kaynağı paylaşmak. Aynı zalanda biraz tedirgin olduğunu da saklamıor. Çünkü birden önünde resim dünyasının apılarıaçılıyorveresim artık yaşamının bir arçası halinc geliyor. Hergünnasıl gitarçaırsa ya da müzik dinlerse resim de yapmaya aşlıyor. Resim bayağı zaman alan bir uğraş. Litapçılık bitince kazanılan zamanı da resim lıyor. Uykularazalıyor. Rcsim yaşamındai ağırlığinı giderek daha fazla duyuruyor. Değiştim. Sank i yeni bir adam oldum" dior. ryibirdönemegirdiğini.kafasınınsakin Iduğunu söylüyor; "Sanki 'puzzle'm bir arçası eksikti, resim onu tamamladı." Resimlerininyarattığı coşkununpek farına varamamaktan yakınıyor. Üç yıl içinde ört yüze yakın resim yaptığını söylüyor. Jeredeyse üçdört gündc bir resim. Şubat yında Istanbul veAnkara'dasergilenenseken altı rcsmi vc cvdeki en az otuzunu daha nımsayınca bu sayının abartılı olmadığı anışılıyor. Resimlerininyarısından fazlası saılmışyadadostlarınınduvarlarında. Buhızı yaşanan sürcçtc cvdeki resimler sürckli de.işiyor. "Gece çalışıyorum, bazen sabah re şöy le resimler yapacağim, resimde hedefi m budur filan gibi sözler söy leyebil ir miyim?" Mehmet Güreli bir "yaşam gezgini" gibi. Ama bu tümden azade bir zenginlik değil. Tam tersine yaşamına dayanak olan çok güçlü referansları var. Fluluktan, bilinemezcilikten söz ediyor ama, "Aslında yaşamında pek çok şey çok açık olarak bellidir" diyor, ardından sinemada, müzikte, romanda, denemede, resimde, karikatürde vb., ilgilcndiği heralanda rcferans olan isimleri tek tek sıralayıveriyor. Listc çok kabarık değil ama belli kı, o hoşlanmasa da sıkı bir "seçici". Bunlar yaşamından şu veya bu şekilde hiç eksik olmuyor. Bir anlamda kendi seçtiği yaşamaalanınınsınırlarınıbelirliyor. 'Sevlnçsizllğe dayanamıyorum' "Seçici olmak belki ama tutucu değilim" diyor. Bu yeni keşifleryapmaya, yeni şeyler öğrenmeye açık olmak demek. Çünkü o, aynı zamanda tatmin olmazbir"meraklı". Keşfini başka bir keşşafla paylaşmak yaşamının küçük sevinçlerini oluşturuyor. "Mesela" diyor "bir yazar bulmuşsun. Sağa solasoruyorsun. Bilcnçıkmıyor. Birgün birden birisiyle o yazar üzerine konuşmaya başlıyorsun. O da keşfetmiş.O an sanki çok hoş bir kıza rastlamış gibi seviniyorsun." Dergiciliği bu y üzden sevdiğini söylüyor. Onun için bu "küçük" sevinçlcryaşamıanlamlandıranrenkler. Bir sanat yapitını paylaşmak doğal da onun kastettiği örneğin yeni keşfedilmiş bir Meksika sosu ile pişirilmiş bir bifteğin lezze tini ya da marketin rafında tesadüfen görülüp sepete atılmış bir incir reçelinın beklenmedik tadını paylaşmak gibi "küçük" sevinçler. O bu sevinçlerle yaşıyor. "Sevinçsizliğe dayanamıyorum" diyor. Çocukluğunun geçtiği Cihangironun yaşamında önemli bir yer tutuyor; "Evet Cihangir'e bağlıy ım" diyor, "ama dünyaya da bağlıyım". Sonra açıklıyor: "Istanbul'da yaşamımçokdarbiralandageçiyor;Cihangir, Taksim, Beyoğlu, Tünel. Istiklal Çaddesi 'nde de yok ya bu nedenle araba cehennemi Istanbul'daarabasız bir yaşam sürdürebiliyorum. Başka bir semte gidince başka bir kente gitmiş gibi oluyorum. Burada hâlâ paylaşabiliyorum. Yeni Cihangirliler var. Onlarlatanışıyorum. Burası hâlâ Istanbul. O eski,bildiğimlstanbuI."Odünyakentlerini de Istanbul'u,Cihangir'i sevdiği gibi, yani birmahallesiylehattabirbulvanylaseviyor veçoğukezodasındakitaplarla, fotoğraflarla, anı larla ve hayallerle seyahat ediyor. Yineresmedönüyoruz. Rcsimleilişkisini "içtenlik ve gönülden inanmak" sözleriyle açıklıyor."Böyleoluncadünyayıbileunutuyorsun" diyor ve anımsadığı bir anıy ı anlatıyor:"Picasso'nunileriyaşlarındabiletuvalin başında saatlerce ayaktaçalıştığını görenler yorulmuyor musun diye sormuşlar. Oda ' Bedenimi kapıda bırakıyorum' dcmiş." Vedalaşıyoruz. Mehmet Güreli debedeninden soyunarak bir Cihangir sabahında dünyaya dönmek üzcre tuvalinin başındaki yolculuğunabaşlıyor. ^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear