Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYETDERGİ "Ah be bizim Ali Şeker, kızkaçırmış ya!" "Belalı Mahmut'un kızı Gülnaz'ı kaçırmışhemde." "Çok fena oldu, büyük olay olur." Bize dönerek, " Bu mahallede böy le kız kaçırma olayları çok olur ama bu defa işin içine Belalı Mahmut girdi, çok fena oldu" diyorlar, ürkek ve kısık bir sesle. lşte hemen hemen her gün yaşanan kavgalarıyla, esmer tenli, çok çocuklu ailelerinyaşadığıSelam.sız'ıçoğunluklakalaycıÇıngenelermeskentutmuş. Mahalledeki Çingenelenn hemen hepsı Trakya'dan gelmiş. Buray a yerleşinceye kadar da geçimlerini saglayabilmek için hayatlarını göçebe olarak sürdürmüşler. Selamsız halkının geçimkaynağiolankalaycılıkbahameslcği. Selamsız'ın en ünlü kalaycısı "Kel Veysel".KelVeyselKırklarelili,kalaycılığıanne vc babasından öğrenmiş. "Neredeyse doğduğundan bcrı kalaycılık yaparım. Biz de bu buraya yerleşinceye kadar gcçim sıkıntısı yüzünden göçebe hayatı yaşadık. Önceleri AnkaraAltındağ'da kalaycılık yapardım. Daha sonra işlerbozulunca Kayseri, Sıvas, Erzurum gibi birçok yerde yaşamak zorunda kaldım. Göçebe olarak yaşarsanız eğer, yurdun pek çok yerini dolaşırsınız. Bizler, yani Roman, esnaf ya da diğer bir ismiyle Çingeneler göçebe olarak yaşarken şehir ve kasabaların dışında y a da köy lerde çadırlarımızı kurarak oralarda belli bir zaman otururuz. Bu sırada şehre inerek kadınlarımız fal bakar, erkekler de yaptıkları ufak tefek aletleri satarlar. önceleri bazıları ayımaymundolaştırır, oynatıpparatoplarlardıama bu, günümüzde yasak. Mahallelerde kurduğumuz ocaklarda kap da kalaylardık." On yıldır kalaycılık yapılamadığını da ekliyor ve nedenini şöyle açıklıyor: "Bugün bakır kapların yerini çelik, porsclen, cam alıncabİ7dcmcslcğimizdenparakazanamıyoruz. Malum Istanbul'da yaşamak zor, bes> çocuğum var, geçimimizi sağlayabilmem için soğan, patates satıyorum; sokaklardan kâğıttopluyorum. Bizim için babamesleği olan kalaycılık ise bamba^ka. Kapkara kaplargelır,onlannyavaşyavaşparladıgınıgörürsünÜ7 bu da bizim sanatımız. Sanatımız diyorum, çünkü kalaycılık bence bir anlamda da el sanatıdır. önce o kararmış kapları ilaçlarız, yani temizleriz, yamuğunu düzeltır,deliği varsa kapatır, kalaya hazırhale getiririz." Kalaycı Veyselboşbiralanaocağını kuruyor. Selamsız'da kalaycılık yapabildığini amageçiminisağlayamadığınıyineliyor.. Ocağını kurduktan sonra kalaya başladığınımahalleyeduyurmak için "kalayciıiı, kap kalaylarım"diyebağırıyor. Çokgeçmeden mahalledeki tüm çocuklar ocağm başına toplanıyorlar. Sekizdokuzyaşlarındaki çocuklar nedense okulda dcğil dc mahallede ocağın başındalar. Öğreniyoruz ki bu mahalledeki çocukların pek çoğu okula gitmıyor. Boyacılıkyapıyor, sokaklardan kâğıt topluyoryada bir yerdeçırak olarak çalışıyorlar. Okula gidenlerise ilkokuluzar zorbitiriyorlarmış. Selamsız'dadokuzyaşınabastığınızda, evlenme çağındasınız. Bundan sonra anne ve baba çocuğunu evlendirebileceği bildik tanıdık birini arıyor; yani akrabaevliliği gcçerli. Ocağın başını dolduran çocuklar kavga etmeyebaşlıyorlar. "( r ckilin!"dıyebağınyor birkadın. BukadınKel Veysel'ineşiFatma. Fatma, Veys.crden genç. Uzerindeki küçük çiçcklisiyahşalvarı.kırmızıçiçekligömleğiyle kocasının yanına çöküyor. Ateşi yakmaktayardımcıoluyorkocasına. Biryandan daanlatıyor. Fatma, Veyserinikıncıkarısı. llkkarısı Filiz, Veysel'i içki yüzünden terk ctmiş. Fatma, Veysel'le evlendiginde on üç yaşındaymış. Beş çocukları var. Büyük kız Selamsız'dan bir aile YAZI VE FOTOĞRAFLAR: FİGEN YAVAŞ O nceküçükbirçukuraçilıyor, daha sonra küçük çukur kömür ve kâğıtla dolduruluyor. Körü^neredeyscçürümüş demir aksamıyla birkemana benziyor, yuvarlak ucu ateşe sokuluyor. Ateş körüklenıyorvcbaşlıyorkalaylama.Tencere, tavaTçaydanlık, güğiim ne varsa... m« Üsküdar'ın Selamsız'ındayız. Adından da belli,kimseninselamvermediği,buradanasıl birdünya vardır, neleryaşanırpek bilmediğibirsemtburası. Selamsız'da uzunca bir yokuş çıktıktan sonra, iki katl ı ahşap evlerin bulunduğu SelamıHamamıSokağrnagiriyoruz. Dahasokağın başında, insanın ıçini kıpırkıpıredcn ritmiyüksekbirmüzıkyüksclıyorbesbelli Çingcne müziği bu müziğe alkışlar eşlik ediyor. Herevin önünde dört beş çocuk görüyoruz. Esmertenli.çoğunun saçlan kınalı, burnundan sümükleri akan bu çocuklar patlamışbirplastiktopunpeşindenkoşturuyorlar. Az ıleride uçurtma uçuran çocuklar... Uçurtmanın ipını tutabilmck için hararctli bir kavgaya girişmiçler. Ikı katlı ahşap bir evinönündeÇingenekadınlarıarasındabir laf sal vosudur gidiyor. "Neolmuşmoru?"