Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5EK.İM 1999. SAYI 706 19 PAZARIN PENCERESINDEN yor, yani papatya, gül, dal, paîiuk çiçeği gibi değişik motifierkullanıyoruz. Fasonçalışı/oruz, firma hangi rengi ister>e ona göre ayarlarız. Ama röylesi daha kolay, çünkü de»ende farklı renkler istenirse o "enkleri bulunduran raklcler <ullanmak zorunda kalınz. TaDİikibuyorucuoluyor. Üstelik fazla işçiye ihtiyaç olur." Kadir Usta'nın işyerinde ;alışanlar Fenerbahçeli gibi jörünüyorlar. Duvarlar eski ülbentler yanında Fenerbahçe îayraklan ve eski fotoğraflarla iüslcnmiş. El basma yazmacı lığına göe basım rahat, fakat makiney!e kıyaslanamayacak kadar ığırmış masa başı çalışmak. Kadir Usta el emeğine dayalı nesleğin yok olduğunu belirti/or ve ekliyor: "Makinede yapılan yazmaar daha kaliteli, neredcysc ;şarpgibi. El basım yazmalar Makinede yapılan yazmalar eşarhı andınyor... Ja ise kalite çok düşüktü, bir iki /ıkamadan sonra yazmanın rengi yok olukaya geleneklerini unutmamış." Yazma bizyordu. Masa basımı el basımına altcrnatif deçokönemlidir. Çeyizlerde,sünnettörenalarak çıktı. Şimdi de masa basımına alterlerinde kullanılır. Genç kızlar gelin olurken ıatif makine basımı var. Bizim dekullandı mutlaka çevresi oyalı kırmızı duvak örterler. Şımız masa basım yazmalar makine basım Sünnetli çocuğun yatağını süslerken çiçek /azmanın yerini tutamıyor..." desenliyazmalarakelebekşekli verilipyataklaraasılır. Genç kızlar başlarını örtmeseOyalı duvak... ler dc anneler çey izlere oyal ı yazmalar hazırYazmacılık istanbul'daözellikJe Kandilli, larlar, bu yazmalar gelinin gıttiği cvdc buluÜsküdar ve Yenikapı çevresinde yaygınlaşnan yakın akrabalara dağıtılır. Asıl güzel nış. Istanbul'dayazma satın almak istiyorsaolan yazmalardakullamlanoyalardır, değiıız Mahmutpaşa'daki YazmacılarÇarşısı'na şik anlamlaryüklenmesi açısından yazmala^idcccksiniz. Çarşıda perakende ve toptan rı süslemedeönemlidir." iatışyapılıyor.BurayıçarşınıneneskilerinAdanalı Figen Yavaş yıllardırkullandıklaJen Ozgüreller'e soracağız. 2530 yıl öncc n yazmalarınanlamlannı şöylebelirtiyor: jelmişler. Celal (îürel, özgüreller'in bir or"Bizim buralarda yeni doğum yapmış kaağı. "Buraya ilk geldiğimizde kimsecikler dının başına "al basmasın" diye kırmızı /oktu, yazmaya olan talep artınca buradaki rcnkli yazma örtülür. Yazmaya iğneoyasıyla şyerleri tek tek tutulmaya başladı. Şu anda hazırlanmış oya çekilir. Genelde yeni evleluradaki csnafın büyük çoğunluğuyazmanen bütün kızlar bunu daha önccden hazır:ıdır. Meslekte eski olduğumuz için gelen nüşterilere makine ya da masa basım konu larlar. Bizim yörede yazma üzerine güzel >unda yardımcı olmaya çalışıyoruz" diyor. sözler bulunur. "Genç adama güzel yağlık (yazma) örtmüş genç kız yaraşır..." ^ MesutGürel mesleği 30yıldıryapıyor. Bi?e yazmanın geçmişinden bujüne geçirdiği aşamalan anla.ıyor: "tlk yapılan yazmalar ile jimdi yapılan yazmalar arasıniaki fark hemen anlaşıhyor. Boyutlannda, deseninde, renginde dcğişmclcroldu. Bence yazma modernleşti. llkkullanılan desenlerdeki orak, sütun, kandil, saat ve turna, güvercin, kumru, keklik gibi türkülere girmiş kuş motifleri yerini zambak, mine, yıldız çiçeği, lale, sümbül, dal ,yaprak gibi motiflere bıraktı. Yazmacılık yaptığımız ilk y ıllarda desenin dışında rcnklcr dc öncmliydi. Sarı, kırmızı, mavi, pembe, turuncu gibi açık rcnklcrin yerini siyah, lacivert gibi koyıı renkler aldı. Boyutları isc eşarba yaklaştı. 7080 santim olan yazmalar şimdi 100105 santimeçıktı." Bütün bu değişikliklere rağmen yazmacılık ölmeyeceğe beaziyor. Üretim aşamalan değişse de yazmaya olan talep hiç azalmamış. tstanbul'da yaşayan Ardahanlı Maygül Uzun Kadir Sadi masa başında çahşırken... Vız vız vız anlar uçar! SELÇUK EREZ llkokul günlerimden, hele birinci ve ikinci sınıflardan bu yana çok zaman geçti: Anımsadığım üçbeş olaydan biri, müzik dersinde, "Vızvızvız anlar uçar! Bahar neşeleri saçarçiçeklerden çiçeklere.." diyeceğımize, "Vızvızvız kanlar uçar!" dediğimiz ıçin öğretmen ve başöğretmen tarafından azarlanmamızdır. Anlar neden karşı cinsi ve cinselliği çağnştınr? Avrupa ulkelerınde analar, babalar ve öğretmenler sırası geldiğinde çocuklara üremeyle ilgili bilgileri niçin önce anların, sonra da kuşlann üremelerinden bahis açarak açıklarlar? Şehzadebaşı'ndaki aktarlarda satılan en belli başlı afrodizyak niçın bala bulanmış keçiboynuzu tohumlandır? Yanında güzel bir kızla dolaşan hırbo magandayı görenler "Balın iyısini ayılar yer!" derier. Bu atalarsözünün aynı hırbonun son model Mercedes araba kullandığı ya da Ulus29'da tek başına somon yediğinde kullanıldığını duymadım demek ki bunda da bir cinsellik bahis konusu.. Ayılardan kuşkusuz daha gelişmış beyinleri olan insanlar çok eski çağlardan beri anlarla haşırneşir olmuş, ballarını yemişler. Antik Efes kentinin an ile simgelenmesi, Hindu Tannsı Krişna'nın bir an olması, Mısır ve Yunan mitolojilerinde annın eksik olmaması bunu yansıtır. Bu kadar eskiye uzanan bu içli dışlı olmaya karşı insanlarda anlarla ilgili doğru bilgilerin bu kadar geç oluşması Ilginçtir: Eski Yunan filozoflanndan Demokritus, anlann çürümekte olan öküz kadavralanndan oluştuğunu söylemiştir; ona göre an beyi de çürümekte olan öküzün beyninden doğarmış.. Her nereden oluşursa oluşsun, ortaya çıkan iri yapılı o annın an beyi değil kraliçe an olduğu ancak 1609'da doğabilimci Butler tarafından saptanmış. Anlann üremesi konusunda doğru bilgiler ancak Butler' ın bu gerçeği kavramasından sonra edinilmiş: Her kolonide yer alan birkaç yüz erkek an var. Irgatlık yapanlar ise üreme yeteneğı olmayan dişi anlar. Bunlardan da binlercesi var. Anlar nasıl çiftleşirier? Kraliçe, kovandan uzaklaşıp uçarken olurmuş bu ış! Haşmetli, her uçuşunda salgıladığı kokularia erkekleri peşine düşürür, beşon kadar hayranı tarafından döllenirmiş. Kraliçe ile "beraber" olmuş oğlanlar bu beraberliği izleyen kısa bir süre içinde ölürlermiş.. Bu uçuştan sonra kovana dönen kraliçe, bınlerce yumurta yumurtlarmış.. Bu yumurtalardan çıkanlann bir bölümü katır gibi kısır, bir bölümü İse döllenme yeteneğine sahip erkekler olurmuş. Kız bebeklerden de ancak an sütü içirilen dişiler üreyebilen kraliçelere dönüşüp üçdört yıl yaşaıiar, geri kalanlardan bu süt esırgendığınden bunlar da kısa bir sure kısır ırgatlar olarak çalışır çalışır, ölüp giderlermiş.. Şimdi şu soru sorulmalı: Anlann cinsel yaşamları, çocuklanmıza, ınsanların nasıl ürediklerini anlatacak bir model midir, yoksa bu daha çok toplumlarda ınsanlann haklannın nasıl yendığını, sendıkasız ve sosyal adalet sağlayan yasalann yokluğunda mutlu bir azınlığın mutsuz bir çoğunluğu nasıl sömürdüğünü açıklamak için mi kullanılmalıdır? Anlarla İlgili yeni yeni öğrendiğimiz başka şeyler de var! Karl von Frisch anlarla ilgili araştırmalanyla Nobel kazanmış bir bilim adamıdır. Anlann birbirierine besi maddelerinin ne kadar uzakta olduğunu eskilerin tabiriyle"lisanı hal" ile, yanı davranışlanyla bildirdiklerini saptamıştır von Frisch.. Von Frisch, petekleri incelediğinde bir sürü annın, halka halka siyahsan bir dans yaptıklarını görmüş ve bu dans sırasında oluşturulan halkalann belli zamanlarda genişlediğini, bazen bir kovanda her annın geniş halkalar çizerek tuıiar attığını, diğer bir kovandaysa küçük tuıiann yeğlendiğini fark etmiştir. Anlar bu halayvari danslan dışında bir de Siirt oyununu andıran figürler de yapmaktadııiar ve bu ilerigeri hareketleıie yiyeceğin hangi tarafta olduğunu anlatmaktadıriar birbirierine. Peki, öyle ise bu küçük ve büyük tuıiann anlamı nedir? Karl von Frisch'in bu soruya verdiği cevap bir annın edindiği besinin miktan çoğaldığında yaptığı dansın daha hareketli, kovanında attığı turun daha geniş çaplı olduğu şeklindeydi. An, böylece kovandaşlanna bulduğu, yarariandığı besi kaynağı konusunda aynntılı bilgi vermış oluyordu. Bir an kovanına belli uzaklıkta yapay çiçekler diken ve bu çiçeklere yoğunluğu değişik şeker solüsyonları süren araştıncı, kovanlara yeıieştirdiğı alıcılarla anlann dansını videoteybe çekmiş. Gerçekten, besi kaynağı sağladığı, kalori açısından zenginleştikçe yükünü tutan anlann büyük tuıiar atmayı, yedikleriıçtıklerı yetersiz olanların ise küçük turu yeğlediklerini görmüş. Bu bilgileri aktaran dergıden işin buraya kadannı tercüme etmiş, kendi kendıme okurken küçük kızım geldi: "Desene" dedi, "halı vakti yerinde olanlanmızın Büyükada'da yaptığı gibi oluyor: Anların bol yemışleri büyük turu, az beslenenlerı de küçük turu yeğliyor. Bu gözlemlerden de 'sosyal adaletsizlik' dersleri mi çıkaracaksın baba?" Sosyal adaletı cıddıye alan mı kaldı? Sen bunun, yazın Büyakada'da, kışın Belgrad Ormanı'nda tur atanlan çağrıştırdığını da düşünebılırsin: Çok zayıflamak ısteyen kompradorlar büyük turlan tercih ediyortar! ^