Catalog

5TLMMUZ 1998. SAYI 641 BAŞKENT GUNLERI Gezgin Şövalye MÜŞERREF HEKİMOĞL.l) D martc'a. Yıldırım, heykcltraş Yıınııs Tonkııs, vc sinemacı Isnıail Yctkin'lebirpa/argiinü kuşluk vakti Tcrtre Meydanı'ndayız. J. P. Crespclle'in "Yaşayan Montmartre" adlı öyküler yiiklü kitabının bazı bölümlcri canlanıyorbelleğımİ7cie. Ismail Yctkin son r'ilminin ha/ırlıklannı anlatıyor. Anadolu'nunücrabirkösjcsinden Paris'c uvanan uzun yolculuğuntutanağiolacak filmi. Yıınııs Tonkıış. son hcykellerini, 'Eski YÜ7İcr' di/isindcki yontuları anlatıyor. () yontularında gizi I, eskil, yitik yüzlcr vardı Yunııs'un. Hcrbakışta kcndini iesel seslcrle yeniden okııtan,arkaik ^ifreli yontuları, sonyapıtlarındabelirginleş,en öliim izlcğini anlatıyor. Yorgıın bir Montmartre lurımdan sonra, Hdith Pia f ın doğduğu cve komşu bir apartmanda söyleş,iyoru7 Ismail Yıldırım'la. Yaklasjik 1 5yıldırParis'teyaş,ıyorlsmail. Varyantlıbiryoleuluğıınsonundayerleş.mişPari.s'e. Birdöncm Yılmaz Güney'lc birlikte çalışmış. 19K6'da Fransi7 Kültiir Bakanlığı'nın iki yıllık bursunu kazanarak Waserclly, Agan, t'olongibisanatcılarlaaynıatölyedeçalısarak, rcsimlerini Fransa, Almanya, Hollanda ve Isveç'tepekçokkezsergilemiş,. Küçiikbiratölyedegün boyu resim, lıcykel yapıyor. Fırçası, palcti giin boyu ıslak. Renklerlcçizgilerledüşünüyor. lçdünyasını,yaşadığı duygu yoğunluğunu yansıtıyor tuvallerinc, yontularına... Yapıtlarındaki gcrçeklik yalnızca duyusal göriingülcrle değil, düşünsel katmanlarla da varsıllas,arak ctkinleşiyortuval yü/eyinc. Suzdirdiği anlamlarlasorguluyorbizi Ismail'. Izleyicisinicdilginliktenkurtarıp, yüzeydcn dcrinc dogru bir algı evrenine çagırıyor. Aslında şiddct uyguluyorbize. Kanatıyoriçimizi. (îünlcrdir tsmail Yıldırım'ınSıvas resimlcribcllcğimde. (Jünlerdir Mctin ağabey, Behçet ve Asaf düşlerimde. Hasret'intürkülcri, Metin ağabcyin vc Behçct'in ijiirlcri, Asaf 'ın karikatürleri dolanıyor bcllcğimde. Uzun sonsuz mcktuplarokutuyorresimlcrindc Ismail Yıldırım. Dostlarımla yeniden buluşturuyorbcni. Yine buruk bir Temmuz. Gcçmisj nasıl da vuruyorijitndiyi. Şimdi nasıl dasancılı içimizdcki saklı cckirdek. Ve Ismail'in Sıvas resimlcrine baktığımızda, bir yangın yeri yü evlet konukevinde bir kokteylde uzaklara, Venezuella'ya yöneldık bir öğle vakti, Büyükelçi Ramon Delgada güzel bir armağanla selamladı konuklarını. Ankara Üniversitesi Ispanyol Dil ve Edebiyatı Kürsüsü'nden Mehmet Necati Kutlu'nun kitabı sunuldu konuklara. Venezuellalı yazar Nogalez Mendes'i tanıtan bir kitap bu. Adı Türkiye'de Bir Gezgin Şövalye. Osmanlı ordusunda bir Venezuellalf nın savaştığını biliyor musunuz? Birinci Dünya Savaşı'nda, Ispanyol Dil ve Edebiyatı Kürsüsü'nün genç asistanı ışığa çıkarıyor bu olayı. Nogalez'in "Anılar" adlı kitabından yola çıkıyor. "Hilal Altında Dört Yıl"ın öyküsü de yeni pencereler açıyor genç bilim adamına. Bilmediğimiz çok şey var! "Gezgin Şövalye" yazarının öyküsü de ilginç bence. Babası Dışişleri'nde çalışıyor. Latin Amerika ülkelerinde görev yapıyor uzun yıllar. Küçük Kutlu da yakından tanıyor bu ülkeleri, Ispanyolcayı iyi öğreniyor, ana dili gibi, liseyi bitirince doğru Ispanyol Dil ve Edebiyatı Bölümü'ne. öğretim üyesi olmayı amaçlıyor. İlginç araştırmalar yapıyor, Nogalez Mendes'i de böyle yakahyor! Kimi zaman da onu yakalıyoriar, Ispanya'ya ya da Küba'ya yapılan diplomatik gezilerde çevirmenliğine başvuruluyor. î •'*•• Üstelik Ispanyollar, Kübalılar tarafından... Çocukluğunda bir süre de Şili'de kalıyor, üstelik Allende'nin günlerinde. Anılarını yazarsa güzel bir armağan da o katar kitaplığımıza. Gezgin Şövalye'nin önsözünü Ramon J. Velasquez yazıyor, Venezuella'nın eski cumhurbaşkanı, o da önemli bir araştırmacı ve yazar. Caracas neresi, Ankara neresi, ama dağlar, denizler, kara parçaları aşılıyor. güzel köprüler oluşuyor kitaplarla. (iezK'n Şövalye Nogalez Mendez: Ankara Caracas arasmda Uginçbir köprü kuruyor. Kimi zaman ölüm de köprüler kuruyor, yaşlı gözlerle, anılarla, çağrışımlarla. Kocatepe Camii'nin avlusunda, Naciye Dikmen'in tabutunun başında neler düşündüm, neler anımsadım. Cumhuriyet döneminin güzel ve aydın bir kadını olarak tanıyorum onu, iyi okuyor, yabancı diller biliyor, çalışıyor, önce Istanbul'da, sonra Izmir'de. Sonra başkentin önde gelen kadınlarından biri, CHP milletvekili Sedat Dikmen'in eşi. Yaşam biçimi güzelliklerle oluşan, sevincini güzel yeşerten bir kadın. Büyük acılar da yaşıyor, evlat acısını da duyuyor ama her şeyi güzel taşıyor, "hanımefendiliğe" yaraşır düzeyde. Dördüncü kuşağı da görerek ayrıldı dünyamızdan. Tabutu beyaz zambaklar, beyaz güller, güzel oyalı beyaz bir yemeniyle damatların eliyle süsleniyor son yolculuğunda. Biri Engin Türker, öteki Ersin Onay. Damatlar oğulları geçiyor kimi zaman. Kızlar da mutlu elbet. O gece balkonda otururken havai fişekler patladı birden, ışıktan çiçekler açtı gökyüzünde, belki Naciye Dikmen'e de ulaştı o çiçekler. Anılar da çiçek türü açtı belleklerde. Ersin Onay piyanoda büyükannenin çok sevdiği bir şarkıyı çaldı o çiçek bahçesinde. Dışişleri ailesinin geleneği de solmayan çiçeğe benziyor bence. Başta Müsteşar Büyükelçi Korkmaz Haktanır ve eşi, her düzeyde diplomatlar Lale ve Engin Türker'in acısını paylaştı, cenazeye eşlik etti. Kuşaklar değişiyor, gelenek değişmiyor Büyükelçi Engin Türker Bahreyn elçimiz şimdi, kısa süre önce gitti, ama ilginç gözlemleri var. Gelecek yıl bir sergi açmaya hazırlanıyor Bahreyn'de, güzel galeriler varmış. Başkentliler tanıyor, Engin Türker diplomatlıkla sanatı birlikte götüren kişilerden biri Dışişleri ailesinde. Resim ve heykel ile uğraşıyor. Sergisini Çağdaş Sanatlar Galerisi'nde açmasım diliyor başkentli dostları. Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'in kulakları çok çınlıyor sanırım. Sanatseverler teşekkürle anıyor başkanı, Çağdaş Sanatlar Galerisi güzel bir yapıt gerçekten. Büyük bir boşluğu dolduruyor. Sanırım başka projeler de var ufukta. Olmalı, çağdaş bir başkente yaraşır yeni projeler de gündeme gelmelı, mimarlartmız da yaratıcı güçlerini sergilemeli. Yeni projelehn de gerçekleşmesini görmek umuduyla.^