27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

27NISAN 1997. SAY1 579 süren konuşma, çeviri çorbasına dönüşüncc gülüşmeler kahkaha olup patlıyormasada. B u arada Topor da not almay a başlıyor ve açıkl ıyor: "Güzel bir oyun konusu buldum: 'Delı Çevirmen' onu notluyorum. Çıldıran bir çevirmen neleryapabilir?" Komcttakılıyor: "Banadelimidedin?" "Çev irmenler genell ikle delidir." Patricia da dayanamıyor, düzgün bir Türİcçe i le söze giriyor: "Şöyleböyle..." Ve tabii kahkahalar. To porsürdürüyor: "Doğrumu bi lmiyonım. Duyduğuma göre Hiroşima'nın bombalanması sorunuileilgiliABDultimatomuna Japonlar'ın verdikleriyanıtınçevirisi 'no'.yanihayır, 'sonunakadardevam edeceğiz*. Oysa aynı sözün Japonca karşılığı 'düşüneceğiz, tartışabiliriz' anlamlannadageliyor. ABD ise baştan kararlı olduğu için çeviri yanıtı 'kesin hayır' olarak alıyor. Tam çeviri zoriş." Komct zor bir iş yapıyor, bir soruyu daha çeviriyor: "Desenleriniz bir soru mu, biryanıt mı?" Topor an 1 ıyor ve yanıtlıyor: "Gerçekten zorbirsoru. Yanıtını bilmiyorum. Şunlan söyleyebilirimama.hiçbirmetafizik sorunum yok. Sorunum yaşamak, yapnıak istediğim şeyi yaparak yaşamayı becermek. Yaşayan bir ölü olmak, boktan bir herifolmakistemiyorum.Beyinberraklığımı korumak, aydınhk bir insan olmak, cğlenceyi başarmak ısterim. Lisedeyken sloganım 'düşünüyorum o halde kazançdayım' biçimindeydi. Her şeyden yararlanmak istiyorum. Kendimi kendime karşı hasım gibi görmedim hiç. En hoş biçimde yaşanabilecek hayatı düşünmek ve ona ulaşmaktır benimiçinönemliolan.Mutlulukbudur.Buda bencilbirögretidir.ÇünküdÜ!}ünün,ikiyüzlüolmadaninsancıl(hurnanist)o!manıntek BAŞKENT GUNLERİ Ekmek arası tiyatro MÜŞERREF HEKİMOĞLII u köşede yayımlanan, "Konservatuvarda Bir Akşam" başlıklı yazım nedeniyle bir mektup aldım Murat Demirtaş'tan. Mamak Belediyesı Şehir Tiyatrosu adına yazıyor, CHP'Iİ yerel yöneticilerin desteğiyle yürüyen tiyatro çalışmalarını anlatıyor. Üzgünüm, ben henüz ızlemedim ama eski konservatuvar bınasının sahnesinde yeni bir sahne oluşturuyor genç oğrenciler: Erkan Yücel Sahnesl. Tiyatromuzu onurlandıran bir sanatçımıza selam gibi. Gençler çok üretken, haftada ikl gün de "Ekmek Arası Tiyatro" başlığıyla kısa oyunlar sahnelıyor. Saat 12.30'da oynanıyor. Belediyede çalışanlar öğle tatılini bu kısa oyunları izleyerek geçırıyor. Başta Sevda Hoca, Ankara Üniversitesi Tiyatro Kürsüsü'nün tüm üyelerinden ışıklanan gençler bunlar. Eski konservatuvar binasının sahnelerini değerlendirerek tiyatro diliyle iletişim kurmak istıyor Cebecı'de yaşayanlarla. Yeni bir tıyatronun fılızlenmesine yol açıyor. Sahnede ilk oyunumuzda dıjvarların sesıni duyduk, diyor Murat Demırtaş. Ne güzel bir duyum, konservatuvar döneminden sonra yalnız daktilo sesi duyarak küsen duvarlar, dost seslerle bir sözcük, bir notayla küskünlüğü aşarak yanıt veriyor gençlere. Murat Demirtaş ve arkadaşlanna başarılar dilıyorum. CHP'lı yerel yöneticilerin kiiltür ve sanat çalışmaları öteki partilere örnek olur mu acaba? Çankaya Belediyesi'nin de ılginç etkınlıklerı var, ekrana da yansıdı geçen akşam. Ege'de, özellikle Edremit Körfezı'nde CHP'Iİ yerel yöneticiler de çarpıcı örnekler veriyor uzun süredlr. Sarıkız'ın köyünde Güre'de de bir açıkhava tiyatrosu var, mimarozan Cengiz Bektaş'ın çızgıleriyle antik bir tiyatroya benziyor Ida'nın eteğinde... Cebeci'deki eski konservatuvarı tarihine yaraşır bir dönüşüme ulaştırmak için başkentli mimarlar da yanşabılır bir gün. O günü umutla bekliyor tıyatroseverler. Geçen akşam CSO'da, Gürer Aykal'ın yönettığı bir konseri de Cebeci'den bir uzantı dıye dinledi müzikseverler. Festival konserlerine karşın salon çok kalabalık, Gürer Aykal özlemle selamlanıyor, dakıkalarca alkışlanıyor, bisler birbirinı ızliyor. Festıvale çok ünlü yabancı orkestralar da geliyor ama CSO'ya özel ilgi var. Başka bir boyut katıyor başkentimize. Son konserde nostaljık esıntıler de vardı. Başta Suna Kan, Cengiz Özkök, TRT Ankara Oda Orkestrası'nda çaldıkları yapıtları dinleverek çok duygulandı kimi çalgıcılar. Kimi başkentliler de sordu konserden sonra: Müzik festivalinin görkemli açılış konserini neden Gürer Aykal yönetmedi acaba? Başkent orkestra ve korolarından oluşan dev orkestraya başkent kökenli, Devlet Konservatuvarı'nın eski, parlak bir öğrencisi, çağdaş düzeyini en lyi biçimde kanıtlayan bir yönetici daha çok yakışmaz mıydı, diyorlar. Elbet daha çok yakışırdı. Beethoven'ın 9. Senfonısi'ni kaç kez çaldı Gürer Aykal. Hipodrom'daki bir konseri hâlâ konuşur başkentliler. Bılkent Müzık Fakültesi Dekanı Profesör Ersin Onay'ın SevdaCenap And Vakfı Teknık Kurul üyesi olarak yaptığı önerıye, CSO'nun isteğıne karşın konseri bir Gürcü şefın yonetmesini içine sindiremiyor kimi müzikseverler. Kuşkusuz ters bir olay. Ancak tepkılerı güzel ve düşündürucü, Gürer Aykal'ın müzik yaşamındaki yerini, önemini kanıtlıyor her şeyden önce, başkentlilerin değer yargısını... Son konser de kanıtladı, CSO da başka bir düzeye ulaşıyor Gürer Aykal'ın yönetiminde. Yıllardır birlikte çalışmanın uyumunu, sıcak diyaloğunu... Festival gecelerınde Bilkent Senfoni Orkestrası'ndan da güzel bir konser dinledi başkentliler. Inanılmaz bir olay, kimi koltuklar boş, oysa Bilkent salonu dolar ve taşar tüm konserlerde. Bu konserde de kaç kişı bilet bulamadı, boş koltuklar, destekleyen kuruluştan kaynaklanıyor gallba. Biletleri almış, dağıtamamış anlaşılanl Profesör Doğramacı, Rektör All Doğramacı, elbet Ersin Onay çok mutlu ızledi konseri. BASSO hepsinin çocuğu değil mi? Ellerinde büyüyor, güzel gelişiyor, boyveriyor durmadan... Bruch Keman Konçertosu'nun solısti Maria Kousnetsova da Bilkent tepelerınde yeşeren bir çalgıcı. Henüz 16yaşında, keman bölümü öğrencisi, annesi de kemancı, babası da. Annesi BASSO'da çalıyor, babası Moskova'da. Rusya'nın ünlü kemancıları arasında adı geçen bir çalgıcı. Keman konçertosundan sonra Çaykovski'nin 5. Senfonisi'ni çaldı BASSO, Çaykovski de dinleseydi keşke. ön sırada Melikov oturuyor, Azerbaycan'ın ünlü bestecisi, Ferhat ile Şinn'ın müziğini yaratan yolubencil olmaktır." Söyleşinin sonuna doğru konu, çizimlerinde de özel bir yer tutan kadınlara geliyor. Topor: "Kadınla erkek arasındaki fark, köpekle köpek arasındaki farktan azıcık daha fazladır. Daha zeki yaratıklar oldugu için insanlardaki fark, azıcık fazladır. Çizimlerimde daha çok kadın olması... Kadın çizmek hoşumagidiyorçünkü. Aragon'Kadınerkeğin geleceğidir' dıyor. Aragon'u sevmiyorum, rezil herifin biridir." Komet: • ,• "Neden rezil?" * "Kendine sormak gerek." • "Skandal olacak bu yanıt." "Yok, yok skandal yaratmak ıstemiyorum." Patricia ikinci Türkçe sözcüğünüde söyleyip konuşmayı noktalıyor: "Tamam, tamam!" ^ Gürer Aykal: Açılış konserini neden o yönetmedi? sanatçı ama iyı bir dinleyicı değıl o akşam. Konuşuyor, leblebi yiyor, orkestra üyelerı de şaşkın bakıyor. Ben de çok şaşırdım, Bir Aşk Masalı çalarken aynı şeyler yapılsa tepkisi ne olurdu acaba? Müzık üretenler dinlemekten hoşlanmıyor mu yoksa? Biz BASSO'ya dönelım yine, Bilkent tepelerinden başka tepelere, kıyı kentlere, büyük kent Istanbul'a çıkarmalar yapıyor artık. Çocuk konserleri de büyük ilgi görüyor küçük dinleyıcilerinden. Annebabalardan da. Gelecek kuşaklar çoksesli müzıkle yetişsin istiyorlar. Konserleri ilgiyle destekliyorlar. Parasal destek de az değıl. Piyano bağışlayanlar, konser giderlerini karşılayanlar var. Atatürk karşıtı politika üretenlere, Atatürk'ün müzık devrimını geliştırerek yanıt veriliyor. Yakında Ekmek Arası Tiyatro türü, ekmek arası konserler de başlayabilır başkentte. Atakule'de, Seğmenler Parkı'nda, başka parklarda ve alanlarda, CHP'lı yerel yöneticiler öncülük edebilır bu konserlere. Çoksesli konserlerle tekseslilığı aşabilır başkentliler. O günleri de yaşamak umuduyla. ^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear