Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 AGUSTOS 1995. SAYI 492 GEZİ 19 menci hâlâmalkarşılığı çahşıyor, öğütme karşılığında bulgurun bir kısmını alıyor. Ama küçük değirmcnini yenilemiş, motorlu... Hanın sol köşcsi gcçen yıl çökmüş. öteki taraflar da her an çökecekmiş gibi. Kimbilir kaç yıllık, her an dağılacakmış gibi duran, aralıklı tahtaların üzerinden yürürken insan korkuyla ürpcriyor. Ama han sakinleri bunlara çok ahşkın, rahat rahat işlcrinigörüyorlar. Inanılacakgibi değil ama 1720 yılına tarihlenen bu han özel mülkmüş... Belediyenin hanı almayaçalıştığını söylüyorlar. Pazarlıklar sürüyormuş. Pcki ama bu hanın kurtuluşu mu yoksa bir "restorasyonla" sonu mu olacak acaba? Hem eski havasıyla hem dc içinde hâlâ 150 senenin öncesinde yaşayanlarla... Vecvlcr... Milas'lışairNihat Ulvi Akgün'ün"Bizim evdi şu gördüğün/ bir adı da Yeşil Boyah" dizeleriyle tanıttığı Milas evleri...Milas dahaçokilginçbacalarıylatanındı. Ama büyülü güzellikler evlerde, Milas'ın tarihi ortamıyla iç içe gelişmiş evlerindegizli.Çoğu 19.yüzyılatarihleniyor. Tipik mimarileriyle Rum ve Osmanlı evleri yan yana. Arada bunları karmalayan muhtemelen Yahudi evleri de görülüyor. (Milas 'taCumhuriyctin ilk yıllarına kadar önemli bir Yahudi nüfusunun yaşadığı bugün giderek yok olan daha doğrusu yok edilen Yahudi Mczarlığf ndananlaşılıyor). Aralarında oldukça görkemlileri var ama genel hava son dcrece sade. Yani durmuş oturmuş bir estctik sunuyorlar size. Çoğunun hâlâ yaşanıyor içinde. Ama büyük kısmı terk cdilmiş. Eski sahipleri bilinmiyor. Mahallesakinlerinin evlerle ilgili en eski tarihi bilgisi bir önceki ev sahiBiraz boya, tabloya benzetmeye yetmiş bu evleri. bine veya kiracıya kadar uzaodun taşıyan bir katır bırakmıştı ve o bunlar tarafından desteklenerek kısa bir süre için Antiokheıalı Diostrepes'in öğrencisi oldu ve sonra geri geldi ve 'kendisini agora dini törenlerı ve ayinlerı rahipliğine verdi'. Bu dini tören ve ayinlerde 'çevresini tahrik edince' ve az da para kazandığından kendini devlet işlerine vermeye ve forum konuşmacılarını yakından izlemeye başladı. Çabucak iktidarda ilerledi ve Eutydemos'un sağlığında, fakat özellikle onun ölümünden sonra kentin hâkımi olunca büyük hayranlık kazandı. Eutydemos, yaşadığı sürece kente kuvvetli bir şekilde hâkım ve o derece de yararlı oldu. Şöyle ki; Onunla ilgili gaddarca bazı şeyler olmuş olsa bile bunlar kent için iyi sonuçlandığından affedilldi. Hybreas'ın yaptığı bir konuşmanın sonunda doğru söylediklerini halk alkışladı; 'Euthydemos sen kent için seninle de senslz de yaşayamayacağımız gerekli bir belasın'.".. Fakat Hybreas'ın şansı da o kadar iyi gitmedı. Sıvri dilinin kurbanı oldu. Rakibi Labienus'u tahrik edince o da o sıralarda Ön Asya'yı istila eden Parthlarla biıieşti. Hybreas üstün hitabet gücüyle bir direnış oluşturduysada Parthlar karşısında tutunamadı.. Sonuç Hybreas'ın yenılgisi ve uzun süre toparlanamayacağı ağır bir yıkım. Roma egemenlığinden sonra gelen Bızans dönemınde Milas pıskoposluk merkezi olarak yine öne çıkıyor. Ve nihayet 1280'de Türk Menteşe Bey'in eline geçiyor ve Menteşeoğlu Beyliği'nin merkezi oluyor. Menteşeoğulları ilk denizci Türk beyliklerinden birisi... Hatta Rodos'a bile sefer yapıyorlar. Milas'ta ve onun yakınındaki Beçın kalesınde oturuyorlar ama sanları "Emirüs sevahil", yani "Sahillerın Beyleri"... yaşammı sakin sakin sürdürüyor... Evlerin arasında boş arsa sanarak girdiğiniz yerin mermer zemin döşemesini fark edip yeniden tarihin içinc düştüğünüzü anladığinızda birden afallıyorsunuz. Ancak bulunduğunuz yerin ne olabilcceğini kestirmek için hiçbir ipucu yok... Tabii birköşedeki kümesi, herhalde Türkiye'nin tek mermer zeminli kümesi olmalı, saymazsanız... Yüksekçe bir gecekondunun sevimli bahçesinden alt kısımda kalan meydanı seyrederken birisi size dayandığınız duvann bir zamanlar sur olduğunu söylüyor, inanamıyorsunuz. Eğilipbaktığınızdagerçekten üç, dört metre yükseklikte bir surun üzerinde durduğunuzu görüyorsunuz... Bircadde boyunca giderken karşınızaünlü Baltalı Kapı çıkıveriyor. Kilit taşının üzcrindcki çift yüzlü baltaresmi nedeniyle bu adla anılıyor. Aslında Labienus döneminde yapılmışbir surkapısıymış... Bir zamanlar kente dışarıdan su kemerleriyle getirilen suyun kente bağlandığı noktaymış... Şimdilerde ise asfaltın ortasından münasebetsiz bir şekilde bitivermiş. Bu "çıkıntılıkla" hep göz önünde olmak, hâlâ dikkatlcri üzerine çekmek ve hayranlık toplamakistcrgibi... Başka bir meydana geldığinizdc bir han kapısı görüyorsunuz. lçinde hâlâ hayat var... lçeri giriyorsunuz; birden karşınızayüzelli ikiyüz sene öncesi çıkıveriyor. Bir köşede bir nal bant eşek nal 1 1 yor. Bugün olabilir mi böyle bir şey diyorsunuz. Anlatıyorlar nalbant haftada bir kez açıyormuş dükkânını artık. Işler iyice azalmış ama onun mesleğini sonuna kadar bırakmaya niyeti yok. Bir köşede bir demirci el işleri yapı yor. Üstkattabirdokumatezgâhı çahşıyor. Bir değir Bugün Milas sokaklannda dolaşırken sanki bir ölüme tanık oluyorsunuz. 5000 yılın yükünü yorulmadan taşıyan antik bir kentin ölümüne. Ama Milas hâlâ yorgun değil, hâlâ unutulmamak için direniyor. Kapılar. her biri... Bir o kadar da tarihin anlatıcıSL.. nıyor... Milas'ı keşfetmemizi Avrupalı birarkadaşımızaborçluyuz. Milas'ı hani "âşık" denir ya öylesine seviyor. Ara ara gclip sokaklannda dolaşıyor. "Ne buluyorsun burada" diyorum. "lnsanlığı, tarihi ve..."biraz durakhyor, "...ve güzelliği" diyor. Milas kurtarılabilir hâlâ... Yeni Milas kasabanın dışında ovalık kıBalat limanından Avrupa'ya mal ihraç ettikleri de söyleniyor. Bir ara Aydınoğullarıyla akrabalık ilişkileri kurarak Ege'nin en güçlü beyliğı halıne gelıyorlar ve "Emıri Kebir", yani "Büyük Bey" sanını alıyorlar. 14. yüzyılın ortalarında beylik ogullar arasında paylaştırılıyor. Milas ve Beçim Kalesi, Musa Bey'e kalıyor. 1391'de Yıldırım Beyazıd beyliğin tamamını Osmanlı topraklarına katıyor. Ancak Ankara Savaşı'nda Timur'a yenilince Menteşe Beyliği yeniden bağımsızlığını elde ediyor. II. Murat, bey olan Ahmet ve Leys kardeşlerı altedip Tokat kalesıne hapsederek beyliğe son veriyor (1425). 26 yıl hapiste kalan Leys hapisten kaçarak bölgede bir ayaklanma başlatıyor. Başka bir söylentiye göre ise Ahmet'in oğlu olduğunu söyleyen llyas adlı birisi isyanı başatan. Ancak Osmanlılar'a yenıliyorlar ve Leys ya da llyas sımda gelişiyor. Bu nedenle kasabanın içi değişimden o kadar çok etkilenmemiş. Ancak terk ediliyor, yoksullaşıyor, bakilamıyor vc ağır ağır yok oluyor... Milas 5000 yılın yükünü taşıyor. Ama hâlâ yorgun değil, hatta umutlu gibi güzelliklerini gösteripgözkırpıyorbizlere. bir kurtarma projesi, uluslararası destekler... Olamaz mı, hayal mi?^ Rodos'a kaçıyor. Böylece Milas'ın bağımsızlığı da Leys'in ya da llyas'ın bu dramatik serüveni ile son buluyor. 1451 yılında Osmanlı yönetimine giriyor. Beylik dönemınden yapılan, Ege'nin en eski camilerinden birisi olan Hacı llyas Bey Camisi (1330), Balavca deresının kenarındaki Ulu Cami (1378), Osmanlılar'ın ilk Menteşe Beyi Hoca Firuz Bey tarafından yaptmlan Fimzbey Camisi, Hacı Abdülazız Ağa tarafından yaptırılan Ağa Camisi (1737) ve hanlar, Kadızade Köprüsü, Menteşeoğullan'ndan ve Osmanlılar'dan günümüze kalanlar... Kim inanabilir bugün Ege'nin bu sade ve sessiz kasabasının arkasında beşbin yıllık bir tarih olduğuna. Ama bu tarih Milas'ın o daracık sokaklannda, her adımda kendisini duyuruyor. Bunun için biraz görmeye ve hissetmeye çalışmak yeterli...^ etmez. Bölgedeki diğer kentleri egemenliğine alarak bölgesel bir güç oluşturur. Roma ile lyı geçinir. Roma valilerinın başkanlık ettiği mahkemelerin merkezi olmur Böylece tekrar eski parlak günlerine döner Strabon M.Ö. 1. yüzyılda Milas'ta, Euthydemos ve Hybreas arasında geçen iktidar mücadelesinı şöyle anlatıyor; "Benlm zamanımda Milas'ta iki ünlü kişi vardı; Euthydemos ve Hybreas. Her ikisi de bir zamanlar kentin konuşmacısı ve llderi idı. Şimdi Euthydemos, atalarından büyük servete ve yüce bir üne kavuşarak ve bunlara kendi zekâsını da katarak sadece anavatanından değil fakat Asia'da dahi en ileri onura layık olarak düşünülür. Hyberius'a gelince: O hem okulunda tarih anlatırdı, hem de hemşerilerinin doğruladıkları gibi babası ona bir katır sürücüsü ve