Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
G Ü R H A N T Ü M E R Evlenemedi yakışıkhprensle!.. Andersen 'in masalındaki denizkızı, çokacılar çekmiş. Ama büyücünün dediğigibi köpükolmamış. K entler, kentler, çeşit çeşit kentler. 1çinde doğulan kentler, yaşanan, karın doyurulan kentler. lçinde sürünülen kentler. Sevilen ve sevilmeyen, gidilen ve gidilemeyen ve hiç gidilemeyecek kentler. lçinde ölünen kentler. lyi ama, eksik bir soru değil mi bu? "Kimin için?" diye eklemek gerekli değil mi bir de? Masmavi gözlü, sapsanşın bir Danimarkalı kız için mi, turistler için mi? Otelimiz öyle olmadık bir yerde değil, kentin merkezinde, "iyi bir yerde" yani ama, hemen yakınımızda, birçok "Sex Bunlardan hanglsl Kopenhag? Shop". Bunlann kimilerinde de 24 saat boyunca, "nonstop sex show". Oralara giremedik, daha doğrusu, "bazı mülâhazalarla" girmedik. Ama işte, bir başka tür sexshop bu kentte: Mazohistler ve sadistler için. Kırbaçlar, tuhaf, özel birtakım giysiler, insanın insanı bağlaması için birtakım araçlar satıyor. Merak bu ya, kapısını açıp giriyoruz. Dükkânın sahibi, bir müşteriye, bir âleti nasıl kullanacağını açıklıyor. Yüi8 ds hoşgsUlnizl Kopanhag'ın flrat lady'Bİ masaldan hrlama bir danlzkıu... "Buyurun" dıyor bize de, "hoşgeldiniz" diyor, "Yardım edebilir miyim size?" "Hayır, teşekkür ederiz, sadece bakıyoruz" diyoruz, her ne demekse bu. Ve bakıyoruz dükkândaki mallara. Çıkarken, "Neredensiniz" diye soruyor adam. "Türkiye" deyince, "Yine de hoşgeldiniz" diyor, her ne demekse. Kuzey ülkelerinin birer seks cenneti olduklan sanılır. Yalan olmamalı, değil mi ki bu anlattıklarım var bunlardan birinde, Kopenhag'da. Yine de, kimse kimsenin üstüne atlamıyor burada. Ya da daha doğrusu, bizim üzerimize atlamadı kimse. Belki özel bir dunım. Ama öte yandan da bütün otellerde bol bol bulunan, "Copenhagen This Week" adîı dergiyi, iyi bir turist olarak incelerken, daha başka ilanlann yanı sıra, "Kızlanmız emrinizdedir. Onlann güzel ve esprili olduklannı garanti ediyoruz" gibisinDanlskınmn yaratıcısı, masal babası Andatvan... den bir ilana da rastlamı yor değilim. Bir de şu: Kopenhag' ın merkezinde, bir heykel var. Bu heykel, upuzun bir kolonun üzerinde, uzun bir alet çalan iki nıüzikçiden oluşuyor, "Çalan" dedim ama, bakmayın, sözün gelişi. Yoksa, heykel sessiz. Bsaneyegöro... Bundan doğal bir şey olamaz elbette ki. Ama, efsanaye göre, eğer önünden bir bakire geçecek olursa, bu heykel ses verirmiş. Ne var ki, kentin en kalabalık yerinde, Radhuspladsen'e, yani Belediye Meydam'na çok yakın olmasına ve önünden hergün, yüzlerce, binlerce insan geçmesine karşın, dikildiği 1914 yılından bu yana, hep susmaktaymış heykel. Neden? O kadar kişinin arasında hiç mi bakire yok? Yoksa o efsane, birçoğu gibi palavra mı? . Biz bilmeyiz, biz turistiz. Bilirlerse, Kopenhanglılar bilırler böyle şeyleri. Ama, Kopenhag'da bir kız vardır ki, Kopenhag'ın kızlanndan söz eden böyle bir yazıda, ondan söz etmemek olmaz: O bir denizkızıdır, o bir masal kızıdır ve Danimarka'nın dünyaca ünlü masalcısı Hans Christian Andersen'in bir masalından çıkıp gelmiştir. Bu masal, hemen, çok kısaca şöyledir: Bu kız, bir deniz kazasında yaşamım kurtardığı, yakışıklı bir prensi çok sever. O kadar ki, onun aşkı uğruna, bir büyücüye gidip, doğal olarak, bir balık kuyruğu biçiminde olan belden aşağısını, insanlarınki gibi bir çift ayakla değiştirir. Ama bu değişimin bedeli çok büyüktür. Her adım atışında, bıçak gibi batacaktır ayakları bedenine; dili de konuşamaması için kopanlacaktır büyücü tarafından. Bir de eğer, prens onunla evlenmezse, ölecek, dağılıp yok olan bir deniz köpüğüne dönüşecektir. KenttnHrstladYsi Ve evlenemez zavallı denizkızı yakışıklı prensle. Ve atar onun için de kendini denize. Neyse ki, yok olup gitmez, büyücünün söylediği gibi. Kurtanrlar onu melekler ve öteki dünyada, sonsuz bir yaşam bağışlarlar onun ruhuna. Yıllardır, Kopenhag'da, bir deniz kıyısında, bir kayanın üzerinde oturan, zaman zaman, birtakım tuhaf insanlar tarafından saldınya uğrayan, bu saldınlarda, bir gece kafası, bir gece kolu kopanlan, Kopenhag'ın en ünlü kızı, kentin "first lady"si, işte bu denizkızı, daha doğrusu, onun heykelidir. 4 D E R G İ 3 N İ S A N 1 8 9 4 S A Y I 4 1 1 24 C U M H U R İ Y E T